'halk Gizlice Topladığı Paraları Mendereslerin Kapısının Altından Atardı'
Eski başbakanlardan Adnan Menderes’in görevde olduğu dönemde Başbakanlık konutunda çalışan Osman Karahan’ın eşi Cahide Karahan, 27 Mayıs darbesi sonrasında tanık olduğu olayları Cihan Haber Ajansı (Cihan)’na anlattı.
Menderes ailesinin darbeden sonra maddi açıdan çok büyük sıkıntılar yaşadığını söyleyen Karahan, vatandaşların kendi aralarında topladığı paraları zarflarla evin kapısının altından gizlice attığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan Aydın Menderes’in olaylara çok üzüldüğünü ifade eden Karahan, “Durumları çok kötüydü. Berrin Hanım çok perişandı. Evi taşırlarken Hanım’ın ağladığına şahit oldum.” dedi.
Karahan çiftinin kızı Sevil Soğular ise Menderes’in, dört yıl önce vefat eden babası Osman Karahan’a hediye ettiği Kur’an’ı Kerim’i ilk kez Cihan’la paylaştı.
Demokrasiye etkileri bugün dahi tartışılan 27 Mayıs 1960 askeri darbesiyle ilgili gün yüzüne çıkmayan hatıralara bir yenisi eklendi. O yıllarda Adnan Menderes’in köşkteki görevlileri arasında yer alan ve yaklaşık 11 yıl Adnan Menderes’in yanında olan Osman Karahan ve eşi Cahide Karahan (71) darbeye bizzat şahit olan isimler arasında yer alıyor.
Eşini bir süre önce kaybeden Cahide Karahan, korku dolu bekleyiş içerisinde yaşadıkları o sıcak günleri nemli gözlerle anlattı. Darbeyi ilk olarak radyoda Albay Alparslan Türkeş’in sesinden duyduğunu dile getiren Cahide Karahan, eşi Osman Karahan’ın 10 gün süreyle köşkte tutulduğunu ve 10 gün sonra köşkten çıkışına izin verildiğini söyledi. Karahan, şunları söyledi: “27 Mayıs darbesinde sadece korku içinde olduğumu hatırlıyorum. Hem bir darbe olmuş, her yerde askerler var. Ortalık karmakarışık. Eşim içeride haber alamıyorum. Tek çocukla kalmışım. O zaman çok korkmuş ve çok ağlamıştım. Elim kolum bağlı hiçbir şey yapamıyordum. Darbeyi sabaha karşı radyodan öğrendim. Alparslan Türkeş’in sesiyle duyduk ve uyandık. Etrafımızdaki tanıdıklarımızdan telefonlar geldi. Darbe haberini aldığımda eşim evde değildi. Köşkteydi. Haberi aldığımda çok korktum. Eşim orda olduğu için ve Adnan Menderes’i çok sevdiğimiz için çok korktum. Darbenin sonrasında eşimden 3-4 gün haber alamadım. Aradan geçen zaman sonrasında izin alabilme durumu olmuş. Eve geldi. Çok kısa durdu. Yaşananları söyledi ve hemen geri döndü. Eşimin, çok korktuğu belliydi. Perişan olmuş bir hali vardı. Askerlerin eve girmesi var. Bu da onu korkutmuştu. Eşim ne olup bittiğini anlamak için konuşmak istemiş. Kendisine yapılanlar karşısında hiç bir şey yapamamış. Ne yapabilirdi ki?”
MADDİ AÇIDAN ÇOK BÜYÜK SIKINTI YAŞADILAR
Menderes ailesinin darbe sonrasında çok büyük sıkıntılar yaşadığını belirten Karahan, “Yoksulluğu yaşadılar.” dedi. Karahan, hatırladıklarını şu şekilde paylaştı: “Berrin Hanım’la evi toplarken görüştük. Evi toplamasına yardım ettim. Çankaya’da bir eve taşındılar. Durumları çok kötüydü. Aydın vardı evi taşırken, Mutlu dışarıdaydı. Küçük oğlu Yüksel vardı yanında. Darbe olacak diye bir söylenti yoktu o günlerde. Ancak büyük bir gerginlik vardı. Talebeler ve askerler sürekli olarak hareket halindeydi. Berrin Hanımların her şeylerine el konuldu. Yoksulluğu yaşadılar. Evi tamamen aradılar. Menderes ailesi o dönemlerde maddi açıdan çok büyük sıkıntı yaşıyordu. Menderes ailesine halk yardım ediyordu. Halk kendi imkânlarıyla topladığı paraları zarflarla evin kapısının altından atıyordu. Menderes ailesini sevenler gizli gizli yardım ederdi. Bazı şeylerden de korkuyorlardı. 1961-1962 yıllarında Berrin Hanım çok perişandı. Aydın Menderes o zamanlar daha çok küçüktü. Babasını kaybettikten sonra annesiyle birlikte yaşadı. Ama çok üzülüyordu. Evi taşırlarken Hanım’ın ağladığına şahit oldum. ”
İLK ÇOCUĞUMUN İSMİNİ ADNAN MENDERES KOYDU
İlk çocuğuna merhum Adnan Menderes’in ad verdiğini belirten Cahide Karahan, şunları kaydetti: “Eşim Adnan Menderes’i çok severdi. Bir Kur’an-ı Kerim hediye etmişti kendisine. Çok iyi bir insan olduğunu söylerdi. Hatta benim çocuğumun ismini o koymuştur doğduğu zaman. Adnan Menderes’in yanına gitmiş Berrin Hanım. Menderes’e, ‘Adnan, Osman’ın çocuğu oldu.’ demiş. O da ‘Hayırlı olsun.’ demiş. ‘Adını ne koydunuz?’ diye sormuş. Osman, ‘Daha koymadık.’ deyince ‘Orhan’ olsun demiş. Eşim de ‘Beyefendi ailede bir Orhan var.’ diye söyleyince o da ‘İlhan olsun.’ demiş. O koymuş ismini.”
BABAM ‘SUÇLAMALAR DOĞRU DEĞİLDİ’ DERDİ
İsmini Adnan Menderes’in koyduğu Osman Karahan’ın en büyük oğlu İlhan Karahan, babasının, ‘yapılan darbenin haksız bir darbe olduğunu, Beyefendi’nin (Adnan Menderes) bu darbeyi hak etmediğini’ söylediğini aktardı. Oğul Karahan, “Eğer bugün olsa o darbe, bu tür bir suçlama ile kesinlikle yargılanmayacağını söylerdi. Hatta ceza bile almayacağını söylerdi. Yaptığı suçları anlatırdı. İthaf edilen suçları anlatırdı. Yaşananlara inanmazdı. Suçlamalara inanmazdı. Bana da pek inandırıcı gelmiyordu zaten.”
MENDERES’İN HEDİYE ETTİĞİ KUR’AN BAŞKÖŞEDEN İNMİYOR
Adnan Menderes’in, hizmetkârı Osman Karahan’a hediye ettiği Kuran-ı Kerim, ailenin evinde başköşedeki yerini o zamandan beri koruyor. Osman Karahan, Menderes’ten kendisine hediye edilen Kuran-ı Kerim’i vefat ettiği 2008 yılına kadar başucundan ayırmamış. Kur’an’ı babasından devralan Sevil Soğular, babasının bir zamanlar gözü gibi baktığı Kuran’a aynı hassasiyetle bakmaya devam ediyor. Adnan Menderes tarafından babasına hediye edilen bu Kuran-ı Kerim’e babası Osman Karahan’ın çok değer verdiğini söyleyen Sevil Soğular, “Adnan Menderes tarafından hediye edilen bu Kur’an-ı Kerim zannedersem 1950’li yıllarda verildi. Babam bu Kur’an’a çok değer verirdi. Sürekli babamın başucundaydı. Babamın vefatından sonra bize kaldı. Biz de onun verdiği değerin aynısını veriyoruz.” diye konuştu.