Türkiye-ab İlişkileri Masaya Yatırıldı

AB Bölgeler Komitesi Türkiye ile Çalışmalar Grubu`nun 11`inci Çalışma Toplantısı, Antalya Büyükşehir Belediyesi`nin ev sahipliğinde Ramada Otel`de yapıldı.

Türkiye-ab İlişkileri Masaya Yatırıldı
Türkiye ve AB`deki yerel idare kademesindeki siyasi temsilcilerin katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan Avrupa Birliği (AB) Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışma Grubu`nun Fransız Başkanı Bernard Soulage, Türk kamuoyunda Avrupa Birliği üyeliği konusunda olumsuz bir dönüşüm olduğuna dikkat çekti. Soulage, “AB`nin durumu da açıkçası çok cazip değil, ekonomik güçlükler yaşıyoruz. Liderlerin zaafı, kolektif şekilde krizden çıkma konusundaki yeteneksizliği nedeniyle AB`ye bakış bütün dünyada düşüşe geçti. AB eskiden çok daha az parlak bir görüntü arz ediyor” dedi. Türkiye`nin AB üyelik sürecinin ağır ilerlediğini kaydeden Bernard Soulage, “Biz bu çalışmaları yaparak dostluğumuz pekiştireceğiz. AB`nin güçlü ve bilinen taleplerini bu toplantıda dile getireceğiz. AB, yerel özgürlükler ve ademi merkeziyetçiliğe her zaman bağlıdır. Türkiye`de bu konuda ilerleme yok değil ama geliştirilmesi gereken unsunlar var. Bizim amacımız müzakere sürecinin daha sağlıklı ilerlemesidir” diye konuştu. Fransa`nın Türkiye`nin büyük bir Akdeniz ülkesi olduğunu kabullenmekte zorlandığını ancak Türkiye`nin büyük bir ülke olarak Akdeniz`de söz sahibi olmaya devam edeceğini belirten Soulage şöyle devam etti:“AB-Türkiye ilişkilerini bu yeni bağlama da oturtmak lazım. Akdeniz`deki gelişmeler ve Türkiye`nin demografik ve ekonomik gelişmesine baktığımızda bizim kaderimiz birbirine bağlı. Ortak kanaatimiz var. Türkiye`nin Akdeniz ve Avrupa`nın kaderleri dünden çok daha fazla birbirine bağlıdır. Bizler mutlaka birlikte çalışmalıyız.”Akdeniz`in büyük bir göl olduğunu ifade eden Soulage, bölgenin kirlenme konusunda riskli bir göl olduğunu kaydetti. Bernard Soulage, diğer Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi Türkiye`de de turizm gelişirken, Akdeniz`in korunma dengesinin iyi tartılması gerektiğinin altını çizdi.DEMOKRATİKLEŞME RAYDAN ÇIKTIAntalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın Türkiye`de demokratikleşme sürecinin rayından çıktığını söyleyerek ifade ederek, “Kuvvetler ayrılığı ilkesi işlemez hale gelmiştir. 4`üncü kuvvet olan medya üzerinde sansür ve otosansür uygulamaları artmıştır. Haziran 2011 seçimi sonrasında Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin de yok sayıldığına ve kamu yönetimindeki büyük çaplı değişiklikler dahil çok önemli düzenlemelerin yasalarla değil hükümet kararnameleri ile yapıldığına tanık olmaktayız” dedi. AB`nin Türkiye`de yaşanan demokrasi, hukuk ve insan hakları mücadelesini yakından izlemesini isteyen Başkan Akaydın, “Doğal ve kültürel değerlerimizin rant baskısıyla her zamankinden daha çok karşı karşıya bulunduğu bu dönemde özgür medya, bilimsel kuruluşların özerkliği, sivil toplumun güçlendirilmesi ve yerelleşme arayışına güç katmalıdır” şeklinde konuştu. Türkiye`nin temel sorununun insan hakları ve demokrasi olduğunu vurgulayan Başkan Akaydın, “Bu anlamda Avrupa Birliği`nin desteğine ihtiyacımız var. Bizim insanlarımız maçlarda tezahürat yaparken bile Avrupa duy sesimizi der. Sesimizi duyun. Bugün Türkiye İslami teokrasi tehdidi altındadır” diye konuştu. Yerel yönetimlerin yetkilerinin değişik mekanizmalarla merkezi yönetim tarafından kısıtlandığına işaret eden Başkan Akaydın, gittikçe artan yetkilerle donatılan, istediği yere inşaat yapma yetkisi tanınan TOKİ`yi örnek gösterdi. Başkan Akaydın, merkezi otoritenin muhalefete mensup belediyelerin parasal kaynaklarını daraltmak için uygulamalar sergilediğini anlattı.BASKI VARTürkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu üyesi, CHP Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Umut Oran da Türkiye`de medya ve sivil toplum örgütleri üzerinde baskı oluşturulduğunu kaydetti. Oran, “Baskı nedeniyle mevcut yasaların uygulanmaması sonucu özel yetkili mahkemelerde yaşanan uygulamalar, yargının yürütmenin etkisi altında kaldığı izlenimini her geçen gün biraz daha fazla hissettirmektedir. Tüm bunların yanı sıra, demokrasinin olmazsa olmazı olan yasama, yürütme, yargı üçgeninde yasamayı devre dışı bırakılmış, kanun hükmündeki kararnamelerle çalışılmaya başlanılmıştır. Ülkemizin geleceği ile ilgili endişelerimizin artmasına neden olacak düzenlemelerle şahit oluyoruz.”AB ile müzakere sürecinde kilitlenme noktasına gelindiğini ifade eden Oran, “Görünürde birkaç ülkenin iç politikalarına bağlı olarak uyguladıkları engeller, tüm süreci tıkamış durumdadır. Sorunlar olabilir ancak konuşup, tartışmadan çıkış yolu bulmamız mümkün değildir. CHP olarak AB projesini destekliyoruz. AB bizim de vizyonumuzdur. AB projesi bir medeniyet projesidir. Mısır`da ben laik değilim diyen ve partisi laiklik tehdidi odağı olduğu için kapatılma aşamasına gelen bir iktidarla AB sürecinin gerçekleşmesi hayaldir” dedi.SÜRECİN ÖNÜNDEKİ SİYASİ ENGELLERİ KALDIRALIMAvrupa Birliği Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ahmet Yücel, yerel yöneticilerin AB-Türkiye ilişkilerini siyasi bir perspektifte değerlendirdiğini söyleyerek Türkiye- AB ilişkilerinin birçok siyasi partinin iktidarı döneminde devam etmiş uzun bir süreç olduğuna vurgu yaptı. Türkiye`deki olumlu gelişmelerin ilerleme raporunda objektif ele alınmasını isteyen Yücel şöyle konuştu:“Müzakere süreci Türkiye`nin standartlarının geliştirilmesi, Türkiye`nin AB standartlarında bir demokrasiye sahip olması, ekonomik gelişmesinin hızlanması, halkın standardının AB standardına ulaşması konusunda önemli bir süreç. AB ile şu anda anlaşamadığımız konulardan bir tanesi maalesef teknik süreç olan müzakere sürecin siyasi nedenlerden dolayı aksamasıdır. Biz müzakere süreci tekniktir siyasi kaygılarla bu sürecin etkilenmemesi gerekir diyoruz. Sürecin önündeki engelleri kaldıralım. 3 fasıl rekabet, kamu alımları, sosyal politika ve istihdam fasılları açılabilir.”Mali işbirliğine de değinen Yücel, 2007-2013 döneminde kırsala kalkınmaya yönelik AB destekli mali yardımların kullanılmaya başlanacağını anlattı. Ahmet Yücel, “İlk olarak 17 ilimiz akredite edildi. Kısa vadede 42 ile çıkacak. Bu yıldan itibaren 970 milyon Euro`su AB`den olmak üzere 1 milyar 150 milyon Euro`yu kırsal kalkınma için harcamaya başlıyoruz” dedi.TÜRKİYE`NİN YAŞAM STANDARTI ARTTIAB Türkiye Delegasyonu Ekonomi, Ticaret ve Tarım Bölümü Daire Başkanı Michele Villani, Türkiye`nin AB müzakerelerinin durduğunu söylerken, katılım sürecinin gerektirdiği ulusal reformların Türk vatandaşlarının yaşam standardını AB ülkeleri vatandaşlarına yaklaştırdığını kaydetti. Villani, “Müzakereler Türkiye`yi 10 yıl öncesine göre çok farklı noktaya getirdi” dedi.AB standartlarının vatandaşların yaşam kalitesini artırmayı amaçladığını anlatan Villani, “Yerel yönetimler bu anlamda büyük önem taşımakta. Vatandaşa etkin şekilde reformların ulaşmasını sağlamaktadırlar. Kapasite artırma yoluyla yerel yönetimlerin desteklenmesi anlamında yerel olarak mali destek sağlamaya çalışıyoruz. 5 milyar Euro`luk katılım öncesi fon yardımı öngörülmektedir. Bu fonların çoğu Türk vatandaşlarının yaşamına etkisi olacak alanlara harcanacaktır” dedi.Türkiye Karma İstişare Komitesi Eşbaşkanı Arno Metzle, AB sürecinde yerel yönetimlerin özerkliğinin çok önemli olduğunu vurguladı. Metzle, “Müzakerelerin sürdürülmesi gerektiğini düşünüyorum. AB ve Türkiye`nin mutlu sona ulaşması gerek” dedi.AB HAKKANİYETLİ OLMALITürkiye AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre, AB`nin Türkiye`ye verdiği sözü tutması gerektiğine işaret ederek, “Türk vatandaşları AB`nin sadakatsizliğini görünce farklı yönlere yönelebiliyor. Arap baharı gibi. Türkiye`ye sırt çevirmemiz gerek. AB açısından bakıldığında kısa sürede müzakereler için itici bir güç bulunabilir. Türkiye ekonomik normları ile AB`ye zaten bağlıdır. Bu süreçte AB hakkaniyetli, kurallar açık olmalı” diye konuştu.Toplantının 2`nci oturumunda Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ile Eyüp Belediyesi Meclis Üyesi Adem Koçyiğit, `Türkiye`de yönetimin yerelleştirilmesi süresindeki son gelişmeler` konulu bir konuşma yaptı. 3`üncü oturumda ise İzmir Bornova Belediye Başkanı Kamil Sındır ile Çek Cumhuriyeti Plezn kenti meclis üyesi Petr Osvald, “Avrupa Birliği fonlarının yerel ve bölgesel yönetimlerin üzerindeki, özellikle de sürdürülebilir turizm üzerindeki etkileri”ni anlattı.
Kaynak: İHA