Sanık Hanefi Yıldırım: Seminerde Arka Sıradaydım

Balyoz davasının tutuklu sanığı Kurmay Albay Hanifi Yıldırım, 1.

Ordu Komutanlığında düzenlenen Seminere katıldığını ancak arka sıralarda oturduğunu ve ne konuşulduğunu dahi hatırlamadığını söyledi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Balyoz davasında taleplerin alınmasının ardından duruşmaya, sanıkların savunmaları ile devam edildi. 2003 yılındaki 1’inci Ordu Plan Seminerine katıldığını ancak o yıl darbe planlarını duymadığını savunan Jandarma Kurmay Albay Hanifi Yıldırım, "Arka sıralarda oturuyordum. Ne konuşulduğunu bile tam hatırlamıyorum" dedi.

Sanık Yıldırım, iddia edilen tarihte İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı’nda binbaşı rütbesiyle Harekat Denetleme ve Asayiş Şubesinin müdürü olarak görev yaptığını kaydetti. Darbede görevlendirilecek personel, gözaltına alınacaklar kişiler ve kapatılacak kurumlarla ilgili listeleri hazırladığı iddia edilen Yıldırım, hakkındaki suçlamaları reddetti. ‘hyildirim’ adlı bir bilgisayarda bu listeleri hazırladığı şeklindeki iddiaları da reddeden Yıldırım, "12 Eylül 2003’te olası Irak savaşına karşı oluşturulan Türk İstikrar Gücü’nde Harekat Subayı olarak görev yaptığını ve bu görevlendirmeden mesai arkadaşlarının bile bilgisi olmadığını söyledi.

Balyoz Planında geçen cami bombalama konusuyla suçlanamayacağını belirten Yıldırım, "İzmir’de görev yaptığım zamanlarda dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun oğlu, emrimde askerlik yapmıştı. O günlerde kışlanın yakınındaki sanayi mahallesinin esnafı camilerine imam atanmamasından şikâyetçiydi. Diyanet İşleri Başkanına ulaşıp sorunlarını çözmem için benden yardım istediler. Ben de yardımcı olarak o camiye imam atanmasını sağladım. Bunu yapmış biri camileri bombalamakla suçlanabilir mi?" ifadesini kullandı.

Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş, "Siz seminere katıldınız. Camii bombalayamayacağınıza örnek olarak Diyanet İşleri Başkanı`ndan yardım isteyerek bir camiye imam atanmasını sağladığınızı söylüyorsunuz. Peki katıldığınız seminerde İmam Hatip Lisesi müdürlerinin gözaltına alınmasına tepki göstermediniz mi?" diye sordu. Sanık, Yıldırım seminerde konuşulanları tam olarak hatırlamadığını söyleyince, Savcı Kırbaş, dosyada bunların yer aldığını belirterek sorusunu tekrar etti. Kendisinin o dönemde bir binbaşı olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Benim nasıl bir tepkim olabilir. Ayrıca böyle bir planı duymadığımı söylüyorum" cevabını verdi. Savcı Kırbaş`ın, üçüncü kez daha tatmin edici cevap vermesi için soruyu yinelemesi üzerine tutuklu sanık Çetin Doğan ve avukatı konuya müdahale etti. Savcının belli konuları hatırlatmaya çalışmasının enteresan olduğunu belirten Çetin Doğan, "Seminerde, Olasılığı En Yüksek Tehlike Senaryosu görüşüldü, darbe planı görüşülmedi. Seminerde onca şey varken, İmam Hatip müdürlerinin gözaltına alınıp alınmaması konusunun, darbe planı olarak gösterilmesini manidar buluyorum." dedi.

Tutuklu sanıklardan emekli Tümgeneral Behzat Balta da 1952’de 11 yaşındayken başladığı Selimiye Askeri Ortaokulu’na girdiğini ve Rusça bölümünü seçtiğini söyleyerek konuşmasına başladı. Bir arkadaşının alfabeyi öğrendikten sonra Rus Konsolosluğu önünde asılı olan Rus gazetesini okumaya çalışırken, MİT tarafından fotoğraflandığını ve okuldan atıldığını belirten sanık Balta, O zamanlarda en büyük tehlikenin komünizm olduğunu söyledi. Rusça dersinde kendilerine dağıtılan metinlerde ‘komünizm’ kelimelerinin üzerinin kapatıldığını hatırlatan Balta, "O zaman konjonktür böyleydi. Şimdi öyle değil. Bugün buna benzer duruma düşmemek gerekir." şeklinde konuştu.

Tutuklu sanık Tuğgeneral Bulut Ömer Mimiroğlu da, 25 Eylül 2001 ile 1 Mart 2003 tarihleri arasında Edirne İl Jandarma Komutanı olduğunu belirterek, Edirne bölgesindeki ilişiği kesilecek sağ, sol, bölücü öğrencilerin listesi, kamu görevlilerin listesi gibi belgelerin kendisi tarafından kaydedildiği şeklindeki iddiaları reddetti. Tutuklu sanıklar Hakan Sargın, Hüseyin Özçoban ve Mustafa Koç da savunmaları sırasında haklarında iddia edilen suçlamaları reddettiklerini söyleriler. Bugünkü duruşmada ifade veren 5 tutuklu sanık ile ifadesi alınan tutuklu sanık sayısı da 139`a ulaşmış oldu. 26 Ağustos 2011 tarihine ertelenen davanın 43`üncü duruşması, Diyarbakır özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesinde faili meçhul cinayetler davasının da sanıkları arasında yer alan Albay Cemal Temizöz`ün savunması ile başlayacak.


HSYK`YA ŞİKAYET
Balyoz davasının tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri, Balyoz soruşturmasında görev yürüten Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılarını HSYK’ya şikayet etti. Avukatlar Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz tarafından hazırlanan dilekçede savcıların soruşturma aşamasında delilleri sakladığı ve lehe olan delilleri toplamadıkları iddia edildi. Balyoz Davası`nın soruşturması sırasında görev yapan özel yetkili savcılar, Mehmet Ergül, Bilal Bayraktar, Ali Haydar, Süleyman Pehlivan, Mehmet Murat Yönder ve Mehmet Berk hakkında idari ve adli soruşturma başlatılması talep edildi.

Dilekçede savcıların yanlı davrandığı, lehe delilleri iddianameye yazmadığı, bilimsel veriler göz ardı ederek sanıkların kamuoyunda suçlu oldukları yönünde imaj yaratılmasını sağladıkları iddia etti. Bilirkişi olarak TÜBİTAK`ın da seçilmesi de eleştirildi. Dilekçede, "TÜBİTAK raporunda CD`yi son kaydetme tarihlerinin 2003 ve öncesi olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Bu sonuç neye göre çıkmaktadır?" diye sorulmasının ardından bazı raporların soruşturma aşamasında yok edildiği de ileri sürüldü.