Sezaryen, yenidoğan sorunlarını ikiye katlıyor
Zorunluluk olmadıkça her anne adayının normal doğum yapması gerektiğini belirten uzmanlara göre, sezaryenle doğumda öldürücü yenidoğan sorunları iki kat artıyor.
Jinekologlar, normal doğumun hem anne hem de bebek sağlığı açısından çok faydalı olduğunu söylüyor.
Son yıllarda doğumlarda cerrahi girişim olan sezaryenin tercih edildiğini ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ali Çetin, Türkiye'de doğumların yaklaşık yüzde 50'sinin sezaryenle yapıldığını ve sezaryen oranlarının da her geçen yıl artış gösterdiğini belirtti.
Bu artışın tıbbi, yasal, sosyal ve mali etkenlere bağlı olduğunu belirten Çetin, sağlık çalışanlarının yasal açıdan kendilerini daha fazla emniyete almak istemelerinin ve anne adaylarının yeteri kadar bilgilendirilememesinin, doğum yapılan kurumların sezaryene hoşgörülü tutumlarının oranları arttırdığını ifade etti. Sezaryen doğumun bazı özel durumlarda anne veya bebek için hayat kurtarıcı olduğunu dile getiren Çetin, şöyle devam etti:
''Bebeğin eşinin önde gelmesi, bebek eşinin erken ayrılması, bebek kalp hızının çok düşük olması, bebeğin yan durması, bebeğin uzun süreli oksijen sıkıntısı içinde olması, bebeğin normalden büyük olması, bebeğin kalça kısmının doğum yoluna yakın olması, gebelik zehirlenmesi grubu hastalıklar ve annenin normal doğum pozisyonu sağlayamayacak kadar kemik ve eklem hastalığı olması gibi durumlarda sezaryen doğum çok yararlıdır.''
Tüm doğum kliniklerinin, acil sezaryen doğumu gerçekleştirebilecek özelliklerle donatılmış olması gerektiğini vurgulayan Çetin, normal doğum sırasında beklenmeyen komplikasyonların yaşanabileceğini de belirtti. Çetin, zorunlu haller dışında normal doğumun uygulanması gerektiğini ifade ederek, gebelik sırasında ya da normal doğum anında ortaya çıkan bazı durumların da sezaryeni zorunlu hale getirebileceğini söyledi.
HAYATİ RİSK OLUŞTURMAYAN SORUNLAR 3 KAT ARTAR
Çetin, sezaryenle doğumun, annenin hayati tehlikesi bulunduğu durumlarda kurtarıcı olarak yapılan acil bir ameliyat olduğunu belirterek, sezaryenin karın açılarak yapılan ameliyatlarda oluşabilen her türlü riski taşıdığını ifade etti.
''Hayati risk oluşturmayan sağlık sorunları genelleme yapıldığında sezaryen doğumda üç kat daha yüksek bulunmaktadır'' diyen Çetin, annenin karşılaşabileceği riskleri şöyle sıraladı: ''Karın kesi yerinde, rahimde, diğer mesane gibi leğen kemiği bölgesi organlarında enfeksiyon görülebilir. Fazla kan kaybı olabilir. Annelerin yüzde 2'sinde mesane ve bağırsak gibi organ yaralanmaları gelişebilir. Kişisel ve cerrahi etkenlere bağlı rahim, mesane, bağırsak, karın zarları ve karın duvarı arasında yapışıklıklar oluşabilir. Loğusalık sonunda annelerin ağrı ölçümleri yapıldığında hissettikleri ağrı açısından normal ve sezaryen doğum şekilleri arasında bir fark bulunmamaktadır. Sezaryen doğum sonrasında kadınlar, doğum tecrübesini daha negatif olarak algılayabilir ve bebeklerine bağlanma sıkıntısı yaşayabilir.
Sezaryen sırasında anestezi ve iyileşme aşamasında kullanılan ilaç sayısının fazla olmasından dolayı ilaç alerjileri de fazla görülebilir. Normale göre sezaryen doğumda hastanede yatış süresi iki kat daha fazla olur. İyileşme süresi, sezaryende en az iki hafta daha uzun olur. Rahim alınması, mesane tamiri, leğen kemiği bölgesinde yapılan diğer ameliyatlarda yapışıklıklara bağlı sorunlarla karşılaşılması ve yeni doğumların sezaryenle yapılması gibi durumlar oluşabilir.''
ÇOCUKLARDA DAHA FAZLA ASTIM GELİŞİYOR
Sezaryenin bebek için de riskleri bulunduğunu vurgulayan Çetin, şöyle devam etti: ''Hamileliğin kaç aylık olduğu iyi hesaplanamadan ve doğum ağrıları başlamadan yapılan sezaryenlerde, erken doğuma bağlı yenidoğan bakımı gereksinimi doğabilir. Planlı bir sezaryen sonrası solunum sıkıntısı ve yenidoğan sık solunumu hastalıklarının oranları, normal doğuma göre yedi kat fazladır. Sezaryen doğum sonrası çocuklarda daha fazla astım gelişmektedir. Genel anesteziyle yapılan sezaryen doğumlarda yenidoğan bebeklerin normal yaşama dönmesi gecikebilir. Öldürücü yenidoğan sorunları, sezaryen doğum sonrası genel olarak iki kat kadar daha yüksektir. Sezaryen doğumda rahim duvarı kesilirken bebekte küçük kesiler olabilir.''
NORMAL DOĞUM, ANNENİN KENDİNE GÜVENİNİ ARTIRIYOR
Çetin, doğum sürecini rahat atlatan ve bebeğiyle iletişimi iyi olan annelerde daha az doğum depresyonu görüldüğüne dikkati çekti. Normal doğum sırasında da ortaya çıkabilen komplikasyonların da bulunduğunu belirten Çetin, ancak bu komplikasyonların kabul edilebilir oranlarda olduğunu vurguladı.
Normal doğum sonrası aileler ve doğum ekiplerinin en fazla sorun yaşadığı durumların, bebekle ilgili olduğunu anlatan Çetin, ''Bunlar arasında da ölü doğum, doğum sırasında oksijen sıkıntısı yaşama, serebral palsi hastalığı, göbek kordonu sarkması, geliş bozuklukları, omuz takılması, köprücük ve kol kemiği kırıkları, anneden enfeksiyon bulaşması söz konusu olabilir'' diye konuştu.
Çetin, hastanelerin riskli gebelik takip edip etmemesine göre, makul koşullarda sezaryen oranının, yüzde 15-30 aralığında değiştiğini anlatarak, ''Sonuç olarak anne adayı 'öncelikle' kendisini gebelik boyunca izleyecek ve doğumunu yaptıracak sağlık kuruluşunu 'özen göstererek' seçtikten sonra hamilelik sürecinde kendisini normal doğuma hazırlamalıdır. Doğum hekimi hamilelik sürecinde sezaryen doğumu gerektiren bir durum varsa anne adayına haber vermeli ve doğumla ilişkili yol haritası yeniden şekillendirilmelidir'' dedi.
Son yıllarda doğumlarda cerrahi girişim olan sezaryenin tercih edildiğini ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Ali Çetin, Türkiye'de doğumların yaklaşık yüzde 50'sinin sezaryenle yapıldığını ve sezaryen oranlarının da her geçen yıl artış gösterdiğini belirtti.
Bu artışın tıbbi, yasal, sosyal ve mali etkenlere bağlı olduğunu belirten Çetin, sağlık çalışanlarının yasal açıdan kendilerini daha fazla emniyete almak istemelerinin ve anne adaylarının yeteri kadar bilgilendirilememesinin, doğum yapılan kurumların sezaryene hoşgörülü tutumlarının oranları arttırdığını ifade etti. Sezaryen doğumun bazı özel durumlarda anne veya bebek için hayat kurtarıcı olduğunu dile getiren Çetin, şöyle devam etti:
''Bebeğin eşinin önde gelmesi, bebek eşinin erken ayrılması, bebek kalp hızının çok düşük olması, bebeğin yan durması, bebeğin uzun süreli oksijen sıkıntısı içinde olması, bebeğin normalden büyük olması, bebeğin kalça kısmının doğum yoluna yakın olması, gebelik zehirlenmesi grubu hastalıklar ve annenin normal doğum pozisyonu sağlayamayacak kadar kemik ve eklem hastalığı olması gibi durumlarda sezaryen doğum çok yararlıdır.''
Tüm doğum kliniklerinin, acil sezaryen doğumu gerçekleştirebilecek özelliklerle donatılmış olması gerektiğini vurgulayan Çetin, normal doğum sırasında beklenmeyen komplikasyonların yaşanabileceğini de belirtti. Çetin, zorunlu haller dışında normal doğumun uygulanması gerektiğini ifade ederek, gebelik sırasında ya da normal doğum anında ortaya çıkan bazı durumların da sezaryeni zorunlu hale getirebileceğini söyledi.
HAYATİ RİSK OLUŞTURMAYAN SORUNLAR 3 KAT ARTAR
Çetin, sezaryenle doğumun, annenin hayati tehlikesi bulunduğu durumlarda kurtarıcı olarak yapılan acil bir ameliyat olduğunu belirterek, sezaryenin karın açılarak yapılan ameliyatlarda oluşabilen her türlü riski taşıdığını ifade etti.
''Hayati risk oluşturmayan sağlık sorunları genelleme yapıldığında sezaryen doğumda üç kat daha yüksek bulunmaktadır'' diyen Çetin, annenin karşılaşabileceği riskleri şöyle sıraladı: ''Karın kesi yerinde, rahimde, diğer mesane gibi leğen kemiği bölgesi organlarında enfeksiyon görülebilir. Fazla kan kaybı olabilir. Annelerin yüzde 2'sinde mesane ve bağırsak gibi organ yaralanmaları gelişebilir. Kişisel ve cerrahi etkenlere bağlı rahim, mesane, bağırsak, karın zarları ve karın duvarı arasında yapışıklıklar oluşabilir. Loğusalık sonunda annelerin ağrı ölçümleri yapıldığında hissettikleri ağrı açısından normal ve sezaryen doğum şekilleri arasında bir fark bulunmamaktadır. Sezaryen doğum sonrasında kadınlar, doğum tecrübesini daha negatif olarak algılayabilir ve bebeklerine bağlanma sıkıntısı yaşayabilir.
Sezaryen sırasında anestezi ve iyileşme aşamasında kullanılan ilaç sayısının fazla olmasından dolayı ilaç alerjileri de fazla görülebilir. Normale göre sezaryen doğumda hastanede yatış süresi iki kat daha fazla olur. İyileşme süresi, sezaryende en az iki hafta daha uzun olur. Rahim alınması, mesane tamiri, leğen kemiği bölgesinde yapılan diğer ameliyatlarda yapışıklıklara bağlı sorunlarla karşılaşılması ve yeni doğumların sezaryenle yapılması gibi durumlar oluşabilir.''
ÇOCUKLARDA DAHA FAZLA ASTIM GELİŞİYOR
Sezaryenin bebek için de riskleri bulunduğunu vurgulayan Çetin, şöyle devam etti: ''Hamileliğin kaç aylık olduğu iyi hesaplanamadan ve doğum ağrıları başlamadan yapılan sezaryenlerde, erken doğuma bağlı yenidoğan bakımı gereksinimi doğabilir. Planlı bir sezaryen sonrası solunum sıkıntısı ve yenidoğan sık solunumu hastalıklarının oranları, normal doğuma göre yedi kat fazladır. Sezaryen doğum sonrası çocuklarda daha fazla astım gelişmektedir. Genel anesteziyle yapılan sezaryen doğumlarda yenidoğan bebeklerin normal yaşama dönmesi gecikebilir. Öldürücü yenidoğan sorunları, sezaryen doğum sonrası genel olarak iki kat kadar daha yüksektir. Sezaryen doğumda rahim duvarı kesilirken bebekte küçük kesiler olabilir.''
NORMAL DOĞUM, ANNENİN KENDİNE GÜVENİNİ ARTIRIYOR
Çetin, doğum sürecini rahat atlatan ve bebeğiyle iletişimi iyi olan annelerde daha az doğum depresyonu görüldüğüne dikkati çekti. Normal doğum sırasında da ortaya çıkabilen komplikasyonların da bulunduğunu belirten Çetin, ancak bu komplikasyonların kabul edilebilir oranlarda olduğunu vurguladı.
Normal doğum sonrası aileler ve doğum ekiplerinin en fazla sorun yaşadığı durumların, bebekle ilgili olduğunu anlatan Çetin, ''Bunlar arasında da ölü doğum, doğum sırasında oksijen sıkıntısı yaşama, serebral palsi hastalığı, göbek kordonu sarkması, geliş bozuklukları, omuz takılması, köprücük ve kol kemiği kırıkları, anneden enfeksiyon bulaşması söz konusu olabilir'' diye konuştu.
Çetin, hastanelerin riskli gebelik takip edip etmemesine göre, makul koşullarda sezaryen oranının, yüzde 15-30 aralığında değiştiğini anlatarak, ''Sonuç olarak anne adayı 'öncelikle' kendisini gebelik boyunca izleyecek ve doğumunu yaptıracak sağlık kuruluşunu 'özen göstererek' seçtikten sonra hamilelik sürecinde kendisini normal doğuma hazırlamalıdır. Doğum hekimi hamilelik sürecinde sezaryen doğumu gerektiren bir durum varsa anne adayına haber vermeli ve doğumla ilişkili yol haritası yeniden şekillendirilmelidir'' dedi.