Karagöz-hacivat Gelenekselliğini Yitiriyor
Karagöz sanatçısı Metin Özlen, Türk tarihinin geleneksel sanatlarından olan Karagöz-Hacivat gölge oyununun son temsilcilerinden biri olduğunu belirterek, ``Maalesef şu an günümüzde artık geleneksel anlamda Karagöz-Hacivat gölge oyunu oynatılamıyor`` dedi.
Karagöz-Hacivat gölge oyunu sanatına yıllarını veren Karagöz sanatçısı Metin Özlen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu gün 71 yaşında olduğunu ve Karagöz yapım tekniğini küçük yaşlarda dedesinden dinlediği hikayelerden öğrendiğini söyledi.Çok küçük yaşlarda heveslenerek başladığı Karagöz-Hacivat gölge oyununa aşk duyduğunu dile getiren Özlen, ilk olarak eritilmiş mum ve zeytinyağı ile saydamlaştırdığı figürleri keskin uçlu bıçak yardımı ile oyarak işlediğini, pul yerlerini ayakkabılara çakılan kabaralar vasıtasıyla temin ettiğini ve bu yöntemle çok sayıda tasvir meydana getirdiğini ve uçurtma çıtaları vasıtası ile de perde arkasından oynattığını belirtti.50 yılı aşkın süre emek verdiği bu sanatın bu gün unutulmaya yüz tuttuğunu kaydeden Özlen, ``Maalesef şu an günümüzde artık geleneksel anlamda Karagöz-Hacivat gölge oyunu oynatılamıyor`` dedi
-Rivayete göre gölge oyunun başlangıcı- Karagöz-Hacivat gölge oyununun nereden geldiğinin tam belli olmadığını ama bu konuda çeşitli rivayetler bulunduğunu anlatan Özlen, şunları kaydetti: Karagöz oyununun ilk defa Bursa`dan çıktığı rivayet ediliyor. Rivayet tabi bunlar. Osmangazi Bursa`yı almadan önce ağır hastalanıyor. Oğlu Orhan`a `Bu güzel şehir elimize geçtiği vakit burada büyük bir cami yapılacak` diye vasiyet ediyor. Osmangazi ölmeden Bursa fethediliyor ve cami yapılmaya başlıyor. Bir çok diyara haber salınıyor, caminin tamamlanması için ustalar çağrılıyor. Onlardan bir tanesi Kırgız Türk`lerinden biraz kambur, siyah sakallı, kara kaşlı, kara gözlü bir adam. `Bali Çelebi` esas ismi ama halk arasında bu vasıfları taşıdığı için adına `Karagöz` diyorlar. Çok komik, hazır cevap bir zat. Onun karşısına da zıttı olarak bir adam geliyor, kendisi hacca gidip hacıların vekaletini yerine getiren Hacı İvaz. Ay sakallı, biraz asabi bir adam. Caminin inşaatında çalışıyorlar.Günlerden bir gün bu iki kişi karşılaşıyor, o ona bir şeyler söylüyor, diğeri bir şeyler söylüyor. Bunların konuşmaları diğer çalışanları oyalıyor. Bu Padişah`ın kulağına gidiyor. Biraz da kıskananların, çekemeyenlerin yüzünden ikisinin de katli emrediliyor. Karar gelip Karagöz`e bildirilince, Karagöz sol elini sakalının altına koyuyor, sağ eliyle de `adam sen de Allah`a bir can borcumuz var` diyor. Karagöz`ün şekli o zamandan bu zamana o şekilde tasvir ediliyor. Hacivat da karar kendisine iletilince iki elini sakalının altına koyuyor ve, `aziz dostuma ve bana bu iş reva görüldü, taş taş üstünde kalmasın` diyor. Rivayete göre, o cami yapılırken 7 kere çöküntüler oluyor ve tekrar yapılıyor. Karagöz maalesef orada idam ediliyor ve Çekirge yolunda mezarının olduğu rivayet ediliyor. Hacivat`ın da üstünde hac farizası var. 50 hacının parasını üstüne almış ve onlardan vekalet almış. Hacca doğru yola çıkıyor. Yol da Mekke tarafında eşkıyalar Hacivat`ı soyuyorlar ve katlediyorlar. Hacivat`ın da Mekke tarafında gömüldüğü farz edilir. Bu kayıtları rahmetli büyük babamdan, rahmetli Cemalettin Saraçoğlu`ndan dinledim.`` Türklerde bu efsaneye göre Karagöz-Hacivat oyununun canlandırıldığını ifade eden Özlen, rivayete göre padişahın bu duruma çok üzüldüğünü ve bu iki kişinin hikayelerinin ibretlik olması için perdede gölge oyunu şeklinde oynatılarak yaşatılmanı istediğini dile getirdi
-Karagöz oyunu çeşitleri- Karagöz-Hacivat gölge oyunu tekniğinin günümüzde artık Türkiye`de bir çocuk eğlencesi olarak görüldüğünü dile getiren Özlen, şunları söyledi: ``Karagöz oyunu 6`ya ayrılır. Padişah huzurunda oynatılan Karagöz `Huzur Karagözü`, siyasal taşlamalı. Bu oyunlarda Padişah bile tenkit edilir. Hatta bir aralar bunun dozunu kaçırdıkları için Abdülhamit zamanında yasaklanmıştır. İkinci olarak, bayram yerlerinde, çadırlarda, meydanlarda halka oynatılan Karagöz. Üçüncüsü, konaklarda, saraylarda hanımlara oynatılan Karagöz. Dördüncüsü çocuklar için pedagojik, eğitici oyunlar. Beşincisi, tasavvuf ehline oynatılan oyunlar. Altıncısı ise 18. yüzyılda ülkemize gelen yabancıların da desteğiyle, içimizde yaşayan azınlık vatandaşlarımız için pornografi içeren karagöz. Onun kanıtları var resimleri var. Fakat bunlar sonradan Cumhuriyet devrinde eğitimciler tarafından düşünülüp taşınmış, oyunlar tek düze hale getirilmiş. Mesela 18. yüzyılda oynatılan hamam oyunu gayet müstehcen. Bu nedenle bu oyunun yaşaması için yavaş yavaş, Karagöz`ü eğitici hale getirmişler.`` Özlen, bu sanatın son temsilcilerinden biri olduğunu kaydederek, ``Şimdi yapılacak bir şey var. Bu sanatın yaşatılması için, lafta kalmasın bu işler. Biz 3 kişi kaldık. Ben, Tacettin Diker ve Orhan Kurt. Milletler arası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UNİMA) bize 50 yılı aşkın hizmet verdiğimiz için üstün hizmet madalyası verdi. Ayrıca yaşayan insan hazinesi ödülü verildi Türkiye`de. Bu sessiz sedasız olduğu için kimsenin haberi yok. Biz bu sanatın ilerlemesinde büyük mesafeler alamadık maalesef`` dedi.Bu sanatın gelişmesi için kurslar açılabileceğini ve kendilerinin de destek vereceğini dile getiren Özlen, devlet desteği olmadan da bu işin olamayacağını kaydetti.Karagöz sanatının çok büyük bir birikim gerektirdiği için tarihini, özünü, neden yapıldığının bilinmesi gerektiğini anlatan Özlen, kendisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezi`nde bilirkişi olarak görevlendirildiğini ve 1500 tasviri bakanlık yetkililerinin refakatinde baştan sona tasnif ettiğini kaydetti.Özlen, bu nedenle bu sanatı öğrenmek isteyenlerin de çok büyük bir titizlikle yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu sanatın ancak bu şekilde gelecek nesillere aktarılabileceğini belirtti.
Kaynak: AA
-Rivayete göre gölge oyunun başlangıcı- Karagöz-Hacivat gölge oyununun nereden geldiğinin tam belli olmadığını ama bu konuda çeşitli rivayetler bulunduğunu anlatan Özlen, şunları kaydetti: Karagöz oyununun ilk defa Bursa`dan çıktığı rivayet ediliyor. Rivayet tabi bunlar. Osmangazi Bursa`yı almadan önce ağır hastalanıyor. Oğlu Orhan`a `Bu güzel şehir elimize geçtiği vakit burada büyük bir cami yapılacak` diye vasiyet ediyor. Osmangazi ölmeden Bursa fethediliyor ve cami yapılmaya başlıyor. Bir çok diyara haber salınıyor, caminin tamamlanması için ustalar çağrılıyor. Onlardan bir tanesi Kırgız Türk`lerinden biraz kambur, siyah sakallı, kara kaşlı, kara gözlü bir adam. `Bali Çelebi` esas ismi ama halk arasında bu vasıfları taşıdığı için adına `Karagöz` diyorlar. Çok komik, hazır cevap bir zat. Onun karşısına da zıttı olarak bir adam geliyor, kendisi hacca gidip hacıların vekaletini yerine getiren Hacı İvaz. Ay sakallı, biraz asabi bir adam. Caminin inşaatında çalışıyorlar.Günlerden bir gün bu iki kişi karşılaşıyor, o ona bir şeyler söylüyor, diğeri bir şeyler söylüyor. Bunların konuşmaları diğer çalışanları oyalıyor. Bu Padişah`ın kulağına gidiyor. Biraz da kıskananların, çekemeyenlerin yüzünden ikisinin de katli emrediliyor. Karar gelip Karagöz`e bildirilince, Karagöz sol elini sakalının altına koyuyor, sağ eliyle de `adam sen de Allah`a bir can borcumuz var` diyor. Karagöz`ün şekli o zamandan bu zamana o şekilde tasvir ediliyor. Hacivat da karar kendisine iletilince iki elini sakalının altına koyuyor ve, `aziz dostuma ve bana bu iş reva görüldü, taş taş üstünde kalmasın` diyor. Rivayete göre, o cami yapılırken 7 kere çöküntüler oluyor ve tekrar yapılıyor. Karagöz maalesef orada idam ediliyor ve Çekirge yolunda mezarının olduğu rivayet ediliyor. Hacivat`ın da üstünde hac farizası var. 50 hacının parasını üstüne almış ve onlardan vekalet almış. Hacca doğru yola çıkıyor. Yol da Mekke tarafında eşkıyalar Hacivat`ı soyuyorlar ve katlediyorlar. Hacivat`ın da Mekke tarafında gömüldüğü farz edilir. Bu kayıtları rahmetli büyük babamdan, rahmetli Cemalettin Saraçoğlu`ndan dinledim.`` Türklerde bu efsaneye göre Karagöz-Hacivat oyununun canlandırıldığını ifade eden Özlen, rivayete göre padişahın bu duruma çok üzüldüğünü ve bu iki kişinin hikayelerinin ibretlik olması için perdede gölge oyunu şeklinde oynatılarak yaşatılmanı istediğini dile getirdi
-Karagöz oyunu çeşitleri- Karagöz-Hacivat gölge oyunu tekniğinin günümüzde artık Türkiye`de bir çocuk eğlencesi olarak görüldüğünü dile getiren Özlen, şunları söyledi: ``Karagöz oyunu 6`ya ayrılır. Padişah huzurunda oynatılan Karagöz `Huzur Karagözü`, siyasal taşlamalı. Bu oyunlarda Padişah bile tenkit edilir. Hatta bir aralar bunun dozunu kaçırdıkları için Abdülhamit zamanında yasaklanmıştır. İkinci olarak, bayram yerlerinde, çadırlarda, meydanlarda halka oynatılan Karagöz. Üçüncüsü, konaklarda, saraylarda hanımlara oynatılan Karagöz. Dördüncüsü çocuklar için pedagojik, eğitici oyunlar. Beşincisi, tasavvuf ehline oynatılan oyunlar. Altıncısı ise 18. yüzyılda ülkemize gelen yabancıların da desteğiyle, içimizde yaşayan azınlık vatandaşlarımız için pornografi içeren karagöz. Onun kanıtları var resimleri var. Fakat bunlar sonradan Cumhuriyet devrinde eğitimciler tarafından düşünülüp taşınmış, oyunlar tek düze hale getirilmiş. Mesela 18. yüzyılda oynatılan hamam oyunu gayet müstehcen. Bu nedenle bu oyunun yaşaması için yavaş yavaş, Karagöz`ü eğitici hale getirmişler.`` Özlen, bu sanatın son temsilcilerinden biri olduğunu kaydederek, ``Şimdi yapılacak bir şey var. Bu sanatın yaşatılması için, lafta kalmasın bu işler. Biz 3 kişi kaldık. Ben, Tacettin Diker ve Orhan Kurt. Milletler arası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UNİMA) bize 50 yılı aşkın hizmet verdiğimiz için üstün hizmet madalyası verdi. Ayrıca yaşayan insan hazinesi ödülü verildi Türkiye`de. Bu sessiz sedasız olduğu için kimsenin haberi yok. Biz bu sanatın ilerlemesinde büyük mesafeler alamadık maalesef`` dedi.Bu sanatın gelişmesi için kurslar açılabileceğini ve kendilerinin de destek vereceğini dile getiren Özlen, devlet desteği olmadan da bu işin olamayacağını kaydetti.Karagöz sanatının çok büyük bir birikim gerektirdiği için tarihini, özünü, neden yapıldığının bilinmesi gerektiğini anlatan Özlen, kendisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezi`nde bilirkişi olarak görevlendirildiğini ve 1500 tasviri bakanlık yetkililerinin refakatinde baştan sona tasnif ettiğini kaydetti.Özlen, bu nedenle bu sanatı öğrenmek isteyenlerin de çok büyük bir titizlikle yetiştirilmesi gerektiğini vurgulayarak, bu sanatın ancak bu şekilde gelecek nesillere aktarılabileceğini belirtti.