Kalça Çıkığı ve Alınacak Önlemler

Kastamonu'ya bağlı Daday Toplum Sağlığı Merkezi (TSM) kalça çıkığı ile ilgili bir basın bildirisi yayınladı.

Kalça çıkığı hakkında bilgilen veren Daday TSM, anne ve babalara önerilerde de bulunuyor.Daday TSM’den yapılan bildiride şunlar yer aldı:“Kalça çıkığı nedir? Kase şeklinde olması gereken kalça ekleminin tabak şeklinde olması şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanımlama kafamızda somut bir şekil oluşması açısından bugünde bize yol göstericidir. Sanılanın aksine bebekte kalça çıkıklığının oluşumu ani ve akut bir olay olmayıp, zaman içerisinde gelişir. Bu zaman dilimi anne karnında bebeğin organlarının oluşumu sırasında başlayıp, doğumdan sonrada (eğer tedavi edilmezse) ilerleyici bir şekilde devam eder. Kalça çıkığının Ülkemizde görülme sıklığı; ülkemizde 1997 yılında yapılan bir çalışmaya göre Türkiye’deki doğuştan kalça çıkıklığı (DKÇ) sıklığı 0/0 0,5-1,5 arasındadır. Ayrıca kızlarda DKÇ görülme riski erkeklere oranla 4,6 kat daha fazladır. Yeni doğanların fizyolojik pozisyonu kurbağa pozisyonu dediğimiz bacaklar ve dizler kıvrık ve ayrım olan duruş şeklidir. Halk arasında yanlış olarak bilinen ara bezlerinin bacaklarda eğrilik yaptığı şeklindeki inanış sebebiyle, birçok aile bilinçsizce bebekleri kundaklamaktadır. Buda bebeğin anatomik gelişimini engellemekte ve kalça çıkıklığına yol açmaktadır. Bu nedenle kundaklama alışkanlığından toplum olarak vazgeçmeliyiz. DKÇ’de erken teşhis hayati önem taşımaktadır. DKÇ’nin erken tedavisi basittir ve tartışmasız iyi derecede sonuçlar vermektedir. Erken tedavi ise erken dönemde tanı ile mümkündür. Tanının gecikmesi ile tanının tedavideki başarı şansı azalmaktadır. Nitekim bir haftalık, bir yaşında veya beş yaşında DKÇ tanısı konup tedavi gören üç çocuğun her biri erişkin yaşa geldiklerinde üç farklı kalça yapısına sahip olurlar, bir haftalık iken tanı konmuş çocuk tamamen sağlam iken beş yaşında DKÇ saptanıp uygun tedavi gören çocuğun sakatlık riski çok yüksektir. DKÇ ile ilgili en önemli problem tanı zorluğudur. Ebeveynler çocukla ne kadar ilgili olurlarsa olsunlar çocuk yürüme çağına gelene kadar anne ve babayı uyarıcı, dikkat çekici bir özelliğin olmamasıdır. Bu yüzden çoğu zaman tanı yürüme çağına kadar gecikir. Bir hastalığı önlemenin en geçerli yöntemi taramadır. DKÇ’nin dramatik yönü geciken tanı nedeniyle ilerdeki yıllarda oluşabilecek sakatlıkların, on dakikalık bir muayene ile önlenebilir olmasıdır. Biz, bedensel ve ruhsal açıdan sağlıklı nesiller yetiştirebilmek için diğer yapılan bütün çalışmalara ek olarak bebeklerimizin 2-3 aylık olduklarında rutin olarak bir sağlık kuruluşunda DKÇ yönünden fizik muayene taramasına tabi tutulmasını ve riskli vakaların saptanmasını önermekteyiz. Şu tanım kesinlikle akıldan çıkarılmamalıdır. DKÇ önlenebilir bir sakatlıktır. Kastamonu’da ve Türkiye’de DKÇ ile ilgili tanı ve tedavi uygulanmakta olup tüm anne ve babaların erken dönemde sağlık kuruluşlarına başvurmaları önerilmektedir.”
Kaynak: İHA