'Girift'e yeniden nefes veren üstat
Tek örneği Amasya Müzesi'nde bulunan geleneksel Türk Sanat Musikisi'nin üflemeli sazı "girift"i yeniden tasarlayıp üreten, bununla da kalmayıp bir de solo albüm çıkaran Neyzen ve Giriftzen Süleyman Erguner, "Musikimizin böyle önemli bir çalgısının kaybolmaması için çabalarım sürüyor" dedi.
Türk müziğinin beste ve icra sahasında büyük üstatlarından Neyzen Süleyman Erguner'in torunu, Neyzen Ulvi Erguner'in oğlu Doç. Dr. Erguner, Türk Musiki tarihine '20. yüzyılın en büyük ney virtüozu' diye geçen dedesi Süleyman Erguner'den kalma 80 yıllık neyi halen kullanmasının yanı sıra, yaklaşık bir asırlık aradan sonra Türk Sanat Musikisi'ne yeniden kazandırdığı üflemeli bir çalgı olan girifti de yanından ayırmıyor.
Erguner, bir etkinliğe katılmak üzere geldiği Hatay'da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geleneksel Türk Musikisi'nin en değerli çalgılarından girift söz konusu olduğunda akla gelen ilk besteci ve üstadın sürgün nedeniyle 23 yıl Amasya'da yaşayan giriftzen Asım bey olduğunu, 1852 ile 1929 yılları arasında yaşayan Asım beyden bugüne kadar bu değerli çalgının adeta unutulduğunu ancak, kendisi tarafından 2007'de yeniden gün yüzüne çıkarıldığını anımsattı.
Geleneksel Türk Sanat Musikisi nefesli sazlarından olan girifti Amasya Müzesi'ndeki örneğine göre yeniden tasarlayarak ürettiğini, bununla da kalmayıp solo albüm yaptığını vurgulayan Erguner, bunun için 15 yılını harcadığını bildirdi.
Erguner, Türk Musikisi'nin bundan sonraki bireysel, toplu enstrümantal ve koro icralarında giriftin, neyden farklı, bas karakterli ve kendine has sesiyle büyük katkı sağlayacağına inandığını belirterek, "Tarihe baktığımızda ney üstatlarının çoğunun aynı zamanda giriftzen olduğunu görebiliyoruz. Bu değerli çalgıyı uzun yıllar sonra yeniden gün yüzüne çıkarmaktan gurur duyuyorum" dedi.
Giriftin çıkardığı sesin neye benzediğini ancak, ondan çok farklı olduğunu belirten Erguner, "Ses deliği ve boğum sayısının yanı sıra 52 santimetrelik uzunluğu ile de neyden farklı olan girifti Türk Sanat Musikisi'ne yeniden kazandırmakla görevim bitmedi. Musikimizin böyle önemli bir çalgısının kaybolmaması için çabalarım sürüyor" diye konuştu.
Neyin kitabın yazdı, Jamaika'dan bile neyzen çıktı
Dünyada ney konusunda söz sahibi olan Erguner, aynı zamanda İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'nda öğrencilere ders verdiğini, kendisine ait ney atölyesinde de farklı mesleklerden birçok öğrencisinin olduğunu kaydetti.
Erguner, 1986 yılında "Ney Metodu" kitabını çıkardığını ve bu kitaptan yüzlerce kişinin yararlandığını belirterek, "Her usta mesleğinin sırrını vermek istemez, fakat biz kitabını yazdık ve insanların kullanımına sunduk. Ama kitabın fahiş fiyatlara satıldığını duyunca piyasadan çektim, şu an satışı yok. Piyasada fiyatı 200 liraya kadar çıkmıştı, şimdi isteyen olursa özel olarak yolluyorum" diye konuştu.
Bu kitaptan birçok kişinin yararlanıp ney üflemeyi öğrendiğini ifade eden Erguner, şunları söyledi:
"Mesela Jamaika'dan bir neyzen İstanbul'da konsere geldi. Konser verdikten sonra öğrencilerimden biri 'nereden öğrendiniz' diye sorunca, 'Süleyman Hoca'nın öğrencisiyim' demiş. Halbuki ben hiç Jamaika'ya gitmedim.
Meğerse kitabımı almış ve onunla çalışarak ney üflemeyi öğrenmiş. Berlin'de konsere gittim bir arkadaş geldi elimi tuttu ve 'hocam senin sayende ev aldım' dedi. Ney metodu kitabı ile çalışıp ney öğrenmiş ve ders veriyormuş, hem de saati 100 euro. Ama benim öğrencilerim ondan çok daha iyi ney üflüyor."
"Kültürümüze sahip çıkmamız lazım"
Dedesinin hem hafız hem de Türk Musikisi'ni iyi bilen biri olduğunu belirten Erguner, dedesinin zamanın mevlevihanelerinde yetiştiğini ve daha önce yurdun birçok yerinde bu mevlevihanelerin bulunduğunu vurguladı.
Dünyanın birçok yerinde konser verdiğini anlatan Erguner, "Batılılar 'sihirli kutu' dedikleri bu müzik aletinden çıkan sesle adeta büyülendi. İnsanların ney sesine hayranlığı karşısında adeta şok oldum. Meğer, batı bizim kültürümüze hayranken biz onların hayranı olmuşuz" dedi.
Erguner, huzur arayan herkese "ney" dinlemesini tavsiye ettiğini de sözlerine ekledi.
Erguner, bir etkinliğe katılmak üzere geldiği Hatay'da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geleneksel Türk Musikisi'nin en değerli çalgılarından girift söz konusu olduğunda akla gelen ilk besteci ve üstadın sürgün nedeniyle 23 yıl Amasya'da yaşayan giriftzen Asım bey olduğunu, 1852 ile 1929 yılları arasında yaşayan Asım beyden bugüne kadar bu değerli çalgının adeta unutulduğunu ancak, kendisi tarafından 2007'de yeniden gün yüzüne çıkarıldığını anımsattı.
Geleneksel Türk Sanat Musikisi nefesli sazlarından olan girifti Amasya Müzesi'ndeki örneğine göre yeniden tasarlayarak ürettiğini, bununla da kalmayıp solo albüm yaptığını vurgulayan Erguner, bunun için 15 yılını harcadığını bildirdi.
Erguner, Türk Musikisi'nin bundan sonraki bireysel, toplu enstrümantal ve koro icralarında giriftin, neyden farklı, bas karakterli ve kendine has sesiyle büyük katkı sağlayacağına inandığını belirterek, "Tarihe baktığımızda ney üstatlarının çoğunun aynı zamanda giriftzen olduğunu görebiliyoruz. Bu değerli çalgıyı uzun yıllar sonra yeniden gün yüzüne çıkarmaktan gurur duyuyorum" dedi.
Giriftin çıkardığı sesin neye benzediğini ancak, ondan çok farklı olduğunu belirten Erguner, "Ses deliği ve boğum sayısının yanı sıra 52 santimetrelik uzunluğu ile de neyden farklı olan girifti Türk Sanat Musikisi'ne yeniden kazandırmakla görevim bitmedi. Musikimizin böyle önemli bir çalgısının kaybolmaması için çabalarım sürüyor" diye konuştu.
Neyin kitabın yazdı, Jamaika'dan bile neyzen çıktı
Dünyada ney konusunda söz sahibi olan Erguner, aynı zamanda İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'nda öğrencilere ders verdiğini, kendisine ait ney atölyesinde de farklı mesleklerden birçok öğrencisinin olduğunu kaydetti.
Erguner, 1986 yılında "Ney Metodu" kitabını çıkardığını ve bu kitaptan yüzlerce kişinin yararlandığını belirterek, "Her usta mesleğinin sırrını vermek istemez, fakat biz kitabını yazdık ve insanların kullanımına sunduk. Ama kitabın fahiş fiyatlara satıldığını duyunca piyasadan çektim, şu an satışı yok. Piyasada fiyatı 200 liraya kadar çıkmıştı, şimdi isteyen olursa özel olarak yolluyorum" diye konuştu.
Bu kitaptan birçok kişinin yararlanıp ney üflemeyi öğrendiğini ifade eden Erguner, şunları söyledi:
"Mesela Jamaika'dan bir neyzen İstanbul'da konsere geldi. Konser verdikten sonra öğrencilerimden biri 'nereden öğrendiniz' diye sorunca, 'Süleyman Hoca'nın öğrencisiyim' demiş. Halbuki ben hiç Jamaika'ya gitmedim.
Meğerse kitabımı almış ve onunla çalışarak ney üflemeyi öğrenmiş. Berlin'de konsere gittim bir arkadaş geldi elimi tuttu ve 'hocam senin sayende ev aldım' dedi. Ney metodu kitabı ile çalışıp ney öğrenmiş ve ders veriyormuş, hem de saati 100 euro. Ama benim öğrencilerim ondan çok daha iyi ney üflüyor."
"Kültürümüze sahip çıkmamız lazım"
Dedesinin hem hafız hem de Türk Musikisi'ni iyi bilen biri olduğunu belirten Erguner, dedesinin zamanın mevlevihanelerinde yetiştiğini ve daha önce yurdun birçok yerinde bu mevlevihanelerin bulunduğunu vurguladı.
Dünyanın birçok yerinde konser verdiğini anlatan Erguner, "Batılılar 'sihirli kutu' dedikleri bu müzik aletinden çıkan sesle adeta büyülendi. İnsanların ney sesine hayranlığı karşısında adeta şok oldum. Meğer, batı bizim kültürümüze hayranken biz onların hayranı olmuşuz" dedi.
Erguner, huzur arayan herkese "ney" dinlemesini tavsiye ettiğini de sözlerine ekledi.