Ocakoğlu: "Yassıada Kararları Yok Sayılsın"
"Tarihin Geleceğe Başvurusu" isimli kitabıyla Yassıada kararlarının yok sayılması için TBMM kararı alınmasını isteyen Samet Ocakoğlu, konuyu yeniden Meclis ve kamuoyunun gündemine taşımaya hazırlanıyor.
"27 Mayıs 1960 Darbesi‘nin hakim gücünün TBMM‘yi, devlet otoritesini ele geçirip ülke yönetimine el koyması, 11. dönem TBMM‘yi fesh etmesi ve hayali kastlara bindirilmiş suçlamalarla sözde bir hukuk oluşturarak yargılama yapan yüksek adalet divanını kurması ile başlayan sürecin hukuken yok sayılması için" birçok girişimde bulunduğunu ve konuyu tekrar gündeme taşımayı amaçladığını belirten eski DP GİK Üyesi Ocakoğlu, Yassıada süreci hakkında Türk toplumunun kesin bir hüküm verdiğini savundu. İdam
edilenlerin yakınlarına verilecek tazminat taleplerinin Milli Birlik Komitesi üyelerine rücu edilmesine yönelik hukukun işletilmesi sebebiyle devletin bir kaybı olmayacağını ifade eden Ocakoğlu, 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonucu gelişen Yassıada sürecinin ve Yüksek Adalet Divanı‘nın 15 Eylül 1961 tarihli kararlarının hukuk sınırlarında yok sayılması talebini daha önce de okuyucu ve kamuoyuyla paylaştığını hatırlatarak, "Konuyu gündeme taşıyarak kendilerini önemsetmek veya hadiseyi ticari veya siyasi bir
meta olarak değerlendirip yaşanmışlardan nemalanmak pozisyonunun en uzağında durarak demekteyiz ki, kararlar durmaktadır. ‘Tarihin Geleceğe Başvurusu‘ hukuk bilginize, inancınıza, adalet ve vicdan duygunuza, soylu kişiliklerinize sunulmaktadır. Hukuk alanındaki gelişim ve değişime, siyasi tarihin dönemeçlerine ve güncelin tüm ilkelerine rağmen olduğu gibi duran bu sürece çağdaş hukuk talep edilmektedir. Bu hukuka ihtiyacı olan Türkiye‘dir ve geleceğidir" diye konuştu.
Eski DP milletvekillerinden Orhan Ocakoğlu‘nun oğlu Samet Ocakoğlu, TBMM‘nin alacağı Yassıada kararlarının yok sayılması kararını milletin ve ailesinin istediğini belirterek, Anayasa‘nın 138. maddesiyle yargı bağımsızlığının güvenceye alındığını ve kararların geçerliliğini koruduğunu hatırlattı. Ocakoğlu, "Yassıada‘nın tüm sürecinin, soruşturmaların ve Yüksek Adalet Divanı kararlarının hukuk ve TBMM‘nin üstün iradesiyle yok sayılması talebimi dile getirmekteyim. Bu talep, 11. dönem TBMM DP Başkan Vekili
Baha Akşit ve arkadaşları tarafından ciddiyetle dile getirilmiş ve Meclis‘te de konuşulmuştur. Dönemden bahsederken sadece kınamak, hukukla çelişkiyi ortaya koymak yeterli değil. Belli bir kesim, o dönemin acılarından ciddi para kazanmaktadır. Diziler yapmakta, bir siyasi kesim bundan nemalanmaktadır. Her Türk vatandaşının hakkı olan iade-i muhakeme, bu kararlar için yoktur. Bu kararları bu halde bırakanların da bir sorumluluğu vardır. Gereği, büyük milletin vicdanındadır. Gereğinin yerine getirilmesini
talep etmekteyim" ifadelerini kullandı.
Ocakoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Milletin, yani TBMM‘nin karar ve iradesi ile Demokrat Parti 11. dönem TBMM grubunun yasama hakları iade edilmeli, olağanüstü kanunla kurulan ve kendini fesheden Milli Birlik Komitesi kararı ile oluşturulan ve görev yapan Olağanüstü Yüksek Adalet Divanı Mahkemesi‘nin soruşturmaları ve soruşturma kurulu kararları, yargılaması yapılan ve yapılmayan bütün iddianameleri, yargılama sürecinin tümü ve 15 Eylül 1961 tarihli kararları ile bu kararların bütün sonuçları hukuken yok kabul edilmelidir. Anayasa‘nın
138. maddesi kapsamına hukuken sığmayan 27 Mayıs 1960 darbesine kamuoyunda Yassıada yargılamaları olarak bilinen hukuken karanlık sürece, kamu vicdanı ve amme vicdanı adına hukuk uygulanmalıdır."
Kaynak: İHA
edilenlerin yakınlarına verilecek tazminat taleplerinin Milli Birlik Komitesi üyelerine rücu edilmesine yönelik hukukun işletilmesi sebebiyle devletin bir kaybı olmayacağını ifade eden Ocakoğlu, 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonucu gelişen Yassıada sürecinin ve Yüksek Adalet Divanı‘nın 15 Eylül 1961 tarihli kararlarının hukuk sınırlarında yok sayılması talebini daha önce de okuyucu ve kamuoyuyla paylaştığını hatırlatarak, "Konuyu gündeme taşıyarak kendilerini önemsetmek veya hadiseyi ticari veya siyasi bir
meta olarak değerlendirip yaşanmışlardan nemalanmak pozisyonunun en uzağında durarak demekteyiz ki, kararlar durmaktadır. ‘Tarihin Geleceğe Başvurusu‘ hukuk bilginize, inancınıza, adalet ve vicdan duygunuza, soylu kişiliklerinize sunulmaktadır. Hukuk alanındaki gelişim ve değişime, siyasi tarihin dönemeçlerine ve güncelin tüm ilkelerine rağmen olduğu gibi duran bu sürece çağdaş hukuk talep edilmektedir. Bu hukuka ihtiyacı olan Türkiye‘dir ve geleceğidir" diye konuştu.
Eski DP milletvekillerinden Orhan Ocakoğlu‘nun oğlu Samet Ocakoğlu, TBMM‘nin alacağı Yassıada kararlarının yok sayılması kararını milletin ve ailesinin istediğini belirterek, Anayasa‘nın 138. maddesiyle yargı bağımsızlığının güvenceye alındığını ve kararların geçerliliğini koruduğunu hatırlattı. Ocakoğlu, "Yassıada‘nın tüm sürecinin, soruşturmaların ve Yüksek Adalet Divanı kararlarının hukuk ve TBMM‘nin üstün iradesiyle yok sayılması talebimi dile getirmekteyim. Bu talep, 11. dönem TBMM DP Başkan Vekili
Baha Akşit ve arkadaşları tarafından ciddiyetle dile getirilmiş ve Meclis‘te de konuşulmuştur. Dönemden bahsederken sadece kınamak, hukukla çelişkiyi ortaya koymak yeterli değil. Belli bir kesim, o dönemin acılarından ciddi para kazanmaktadır. Diziler yapmakta, bir siyasi kesim bundan nemalanmaktadır. Her Türk vatandaşının hakkı olan iade-i muhakeme, bu kararlar için yoktur. Bu kararları bu halde bırakanların da bir sorumluluğu vardır. Gereği, büyük milletin vicdanındadır. Gereğinin yerine getirilmesini
talep etmekteyim" ifadelerini kullandı.
Ocakoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Milletin, yani TBMM‘nin karar ve iradesi ile Demokrat Parti 11. dönem TBMM grubunun yasama hakları iade edilmeli, olağanüstü kanunla kurulan ve kendini fesheden Milli Birlik Komitesi kararı ile oluşturulan ve görev yapan Olağanüstü Yüksek Adalet Divanı Mahkemesi‘nin soruşturmaları ve soruşturma kurulu kararları, yargılaması yapılan ve yapılmayan bütün iddianameleri, yargılama sürecinin tümü ve 15 Eylül 1961 tarihli kararları ile bu kararların bütün sonuçları hukuken yok kabul edilmelidir. Anayasa‘nın
138. maddesi kapsamına hukuken sığmayan 27 Mayıs 1960 darbesine kamuoyunda Yassıada yargılamaları olarak bilinen hukuken karanlık sürece, kamu vicdanı ve amme vicdanı adına hukuk uygulanmalıdır."