Seyit Mehmet Şen'den çarpıcı yorumlar
TSK yönetim kademesinin emekliliğini istemesinin ardından konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz gazetemiz köşe yazarı Prof. Dr. Seyit Mehmet Şen, “Üç buçuk PKK militanı ile baş edemeyen bir ordunun yönetim kademesinin görevi bırakması hiç de önemli değil” dedi.
Işık Koşaner emekliliğini istedi (Son Detaylar)
Hükümet ile komutan kademesi arasındaki sıkıntının Ergenekon ve Balyoz davalarından tutuklu askeri personelle ilgili olduğunu basından takip ettiğini belirten Şen, Hükümet haklı olarak tutuklu isimler için terfinin mümkün olmadığın dile getiriyor. Genelkurmay Başkanı ve ekibi ise diğer silah arkadaşlarının baskısı ile arkadaşlarının hakkını savunmaya çalışıyor” dedi.
Sivil iradenin duruma hakim olmasının önemli olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Mehmet Seyit Şen sözlerini şöyle sürdürdü; “ Türkiye’de her an kriz çıkarmak isteyen bir lobi var, her türlü atraksiyonu deneyerek istikrarsızlığın hüküm sürmesini isteyenler var. Bunun için herkesin konuya sükunetle yanaşması gerekli.
ORDU KÖTÜ YÖNETİLİYORDU
Tabii ki koca Türk ordusu üç beş kişinin görevden ayrılmasıyla yara almaz. Şuandaki general sayımız dünyanın en büyük ordusu olan Çin ordusundaki general sayısının iki katı. Bu durumu sivil iradenin bir milat olarak kabul etmesi ve kadroları düzeltmesi lazım. Ordu zaten üç buçuk PKK militanı ile baş edemeyen bir ordu konumundaydı. Bunun nedeni de ordunun kötü yönetilmesiydi. Cihana nam salmış bir ordu üç buçuk PKK militanı ile baş edemiyorsa mutlaka bir yönetim zafiyeti vardır.
ANKARA’DA OTURARAK GÖREV YAPIYORLAR
Devlet yönetimi şahıslara bağlı değildir. Biri gider diğer gelir. Zaten generallerimizin büyük kısmı Ankara’da oturarak görev yapıyor. Böyle başka generaller de bulunur. Askere dört kurşun attırarak PKK ile baş etmeye çalışan orduya sahip durumdayız. Onun için Paşaların istifası sorun doğurmaz. Önemli olan duruma hâkim olmaktır. Çünkü Türkiye’yi karıştırmak isteyenler bu durumu kullanacaktır. Bu zaten normal bir durum da değil; bu başkaldırı mahiyetinde bir hareket, bu bir bütünün uç vermesi. Yani bu hareket dört generalin tek başına hareket etmesi değil.
4’Ü DEĞİL 14’Ü GÖREVİ BIRAKSA SORUN OLMAZ
Ancak dediğim gibi istifalar çok önemli değil. 8 bin kişilik bir ordu PKK gibi bir örgütle ile baş edemiyorsa ‘yönetim kademesi toptan istifa etse ne olur’ diye düşünmek gerekli. Çünkü bundan daha fazla kayıplar verilmez. Koskoca Türk ordusunun generalleri Ankara’da oturacaklar, yedi yıldızlı otellerde toplanacaklar ve Anadolu çocuklarını dağlarda dış güçlerin emrinde olan PKK ile mücadele ettirecekler. Dolayısıyla istifa dört değil 14 olsa da kayıp olmaz. General sayımızı bir Amerika ordusu ile bir Çin ordusu ile mukayese ettiğimiz zaman oransal bazda bizim ordudaki general sayısının çok fazla olduğunu görürüz. Onun için de 4 ismin görevden ayrılması kayıp olmaz.
Fakat siyasetten umudunu kesen bazı siyasi aktörler bu durumu kullanmak isteyecektir. Türkiye’nin siyasi geleceğinde kendilerine bir pay düşmeyeceğini düşünen siyasiler var. CHP de bunların arasında. Böyle bir şeyden mutlaka nemalanmak isteyeceklerdir. Bunun dışında dört ismin istifa etmesinin bir anlamı yoktur.
Hükümet ile komutan kademesi arasındaki sıkıntının Ergenekon ve Balyoz davalarından tutuklu askeri personelle ilgili olduğunu basından takip ettiğini belirten Şen, Hükümet haklı olarak tutuklu isimler için terfinin mümkün olmadığın dile getiriyor. Genelkurmay Başkanı ve ekibi ise diğer silah arkadaşlarının baskısı ile arkadaşlarının hakkını savunmaya çalışıyor” dedi.
Sivil iradenin duruma hakim olmasının önemli olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Mehmet Seyit Şen sözlerini şöyle sürdürdü; “ Türkiye’de her an kriz çıkarmak isteyen bir lobi var, her türlü atraksiyonu deneyerek istikrarsızlığın hüküm sürmesini isteyenler var. Bunun için herkesin konuya sükunetle yanaşması gerekli.
ORDU KÖTÜ YÖNETİLİYORDU
Tabii ki koca Türk ordusu üç beş kişinin görevden ayrılmasıyla yara almaz. Şuandaki general sayımız dünyanın en büyük ordusu olan Çin ordusundaki general sayısının iki katı. Bu durumu sivil iradenin bir milat olarak kabul etmesi ve kadroları düzeltmesi lazım. Ordu zaten üç buçuk PKK militanı ile baş edemeyen bir ordu konumundaydı. Bunun nedeni de ordunun kötü yönetilmesiydi. Cihana nam salmış bir ordu üç buçuk PKK militanı ile baş edemiyorsa mutlaka bir yönetim zafiyeti vardır.
ANKARA’DA OTURARAK GÖREV YAPIYORLAR
Devlet yönetimi şahıslara bağlı değildir. Biri gider diğer gelir. Zaten generallerimizin büyük kısmı Ankara’da oturarak görev yapıyor. Böyle başka generaller de bulunur. Askere dört kurşun attırarak PKK ile baş etmeye çalışan orduya sahip durumdayız. Onun için Paşaların istifası sorun doğurmaz. Önemli olan duruma hâkim olmaktır. Çünkü Türkiye’yi karıştırmak isteyenler bu durumu kullanacaktır. Bu zaten normal bir durum da değil; bu başkaldırı mahiyetinde bir hareket, bu bir bütünün uç vermesi. Yani bu hareket dört generalin tek başına hareket etmesi değil.
4’Ü DEĞİL 14’Ü GÖREVİ BIRAKSA SORUN OLMAZ
Ancak dediğim gibi istifalar çok önemli değil. 8 bin kişilik bir ordu PKK gibi bir örgütle ile baş edemiyorsa ‘yönetim kademesi toptan istifa etse ne olur’ diye düşünmek gerekli. Çünkü bundan daha fazla kayıplar verilmez. Koskoca Türk ordusunun generalleri Ankara’da oturacaklar, yedi yıldızlı otellerde toplanacaklar ve Anadolu çocuklarını dağlarda dış güçlerin emrinde olan PKK ile mücadele ettirecekler. Dolayısıyla istifa dört değil 14 olsa da kayıp olmaz. General sayımızı bir Amerika ordusu ile bir Çin ordusu ile mukayese ettiğimiz zaman oransal bazda bizim ordudaki general sayısının çok fazla olduğunu görürüz. Onun için de 4 ismin görevden ayrılması kayıp olmaz.
Fakat siyasetten umudunu kesen bazı siyasi aktörler bu durumu kullanmak isteyecektir. Türkiye’nin siyasi geleceğinde kendilerine bir pay düşmeyeceğini düşünen siyasiler var. CHP de bunların arasında. Böyle bir şeyden mutlaka nemalanmak isteyeceklerdir. Bunun dışında dört ismin istifa etmesinin bir anlamı yoktur.