Yemin Etmeyen Milletvekili Gök, Balbay Ve Haberal‘ı Ziyaret Etti (2)
TBMM’de CHP’den yemin etmeyen tek isim olan Mersin Milletvekili İsa Gök, ikinci Ergenekon davasından tutuklu bulunan CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal‘ı Silivri Cezaevi‘nde ziyaret etti.
TBMM’de CHP’den yemin etmeyen tek isim olan Mersin Milletvekili İsa Gök, ikinci Ergenekon davasından tutuklu bulunan CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal‘ı Silivri Cezaevi‘nde ziyaret etti.
Milletvekillerinin çalışma ve görüşme yerinin TBMM olduğunu, ancak arkadaşlarıyla Silivri Cezaevi‘nde görüştüğünü belirten Gök, bir hukuk ayıbı yaşandığını savundu. Gök, "Silivri‘de hukuk ya da beden cinayeti varsa ister kabul edelim ister etmeyelim bunun sorumlusu sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Buna müsaade etmeyelim." diye konuştu.
CHP milletvekilleri Haberal ve Balbay‘ın yemin etmelerinin sağlanmasına kadar kendisinin de yemin etmeme kararı aldığını dile getiren Gök, bu konuyla ilgili şartlar sağlanana kadar yemin etmeyeceğini söyledi.
Silivri Cezaevi‘ne gelen CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, ikinci Ergenekon davasının da tutuklu sanığı olan CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal‘ı ziyaret etti. Daha sonra cezaevi önünde basın mensuplarına açıklama yapan İsa Gök, "CHP‘nin iki milletvekili grup arkadaşlarımız sayın Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal‘ı ziyarete geldim. Milletvekillerinin çalışma ve görüşme yeri TBMM‘dir. Oysa ben arkadaşlarımla Silivri Cezaevi‘nde görüştüm. Bu son son derece üzüntü verici. Ama arkadaşlarımla görüşme sonucunda şunu çok net söyleyebilirim. Her ikisi de son derece iradeli, dirayetli, bu mücadelenin bir demokrasi mücadelesi olduğunu, insan hakları mücadelesi olduğunu, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti mücadelesi olduğunu ve onbinlerce oy almış bu insanların milletin temsilcisi olarak, milletin iradesinin Meclis‘e yansımamasından dolayı bir hukuk mücadelesi olduğunun bilincindeler. Bunu dem vuruyorlar zaten." dedi.
Ergenekon tutuklusu olan milletvekilleri Haberal ve Balbay ile cezaevinde 4 saat görüştüğünü belirten Gök, sözlerine şöyle devam etti: "Bütün seçmenlerine, kamuoyuna, saygılarını ve hürmetlerini ilettiler. Onların vekili olduklarını beyan ettiler. Seçim çevreleri başta olmak üzere seçmenlerinin sorunun çözümü için çalışma yapacaklarını beyan ettiler. Ama tabii ki dosya bazında değerlendirirseniz hukuka karşı burada güzel sözler söylemek pek mümkün görünmüyor. Basın emekçisi bir basın mensubu olarak gazetecilik yaptığından ötürü, basındaki sansüre karşı mücadelenin 103‘üncü yıl dönümünde Türkiye‘de tutuklu bulunan 70‘e yakın gazeteciden birisi de Balbay. Bu da kendisinde derin bir üzüntüye neden olmuş. Hala kendilerine yöneltilen suçu anlayamadıklarını söylüyorlar. Çünkü suç olarak bir şey bulunmadığını, herhangi bir delil de sunulmadığını söylüyorlar. Zaten bunu uluslararası birçok hukuk kuruluşu bunu tespit etti. Bu bir hukuk ayıbı işin gerçeği."
CHP tarafından alınan 28 Haziran ve 5 Temmuz kararlarına uyarak Haberal ile Balbay‘a milletin vekili olarak Meclis‘te yemin etmelerinin yolu açılıncaya kadar bir direnme başlattığını belirten Gök, "Yemin etmiyordum. Onun devamı olarak arkadaşlarıma bir insani ziyarette bulundum. Görüşmede Türkiye‘nin sorunlarını, Türkiye‘yi ve Meclis‘teki çalışmayı konuştuk." ifadesini kullandı.
Kendisine bir telkinde bulunulup bulunulmadığı sorulan Gök, "Hayır. Balbay da, Haberal da bu konuda son derece nazik, bilgili, görgülü, hakikaten milletvekili insanlar. Benim tavrım konusunda herhangi bir konuşma olmadı. Çünkü benim tavrımdır o." karşılığını verdi.
Haberal‘ın, bu ülkeye, bu ülke insanlarına borçlu olduğunu, profesörlüğünü ve milletvekilliğini bu ülkeye hizmet için kullanacağını söylediğini dile getiren Gök, "Balbay ise gazeteci olduğunu, halka gerçekleri anlatma görevi ve borcu bulunduğunu, bunun devamı olarak da milletvekiliği hakkı kazandığını ve bu görevini ömrünün yettiği yere kadar götüreceğini beyan etti." şeklinde sözlerini aktardı.
Gök, sanıklar Balbay ve Haberal‘ın tahliyesine karar verilmeyen Ergenekon davaları ile ilgili olarak da "Çok net olarak söylüyorum. Eğer ki burada herhangi bir şekilde ama hukuk ama beden, bir cinayet var ise bunun sorumlusu ister kabul edelim ister etmeyelim Sayın Başbakan olacaktır. Çünkü tarih ama hukuki ama bedeni cinayetin katili olarak Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ı gösterecektir. Bence böyle bir şeye izin vermemek lazım." değerlendirmesini yaptı.
Şu an için yemin etmeme eylemi sürdürme kararı içinde olduğunu belirten Gök, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu bir demokrasi mücadelesi. Milletin oy verdiği, milletin vekil yaptığı bu insanların yemin etmelerinin engellenmesini ben hukuka aykırı buluyorum. Türkiye‘nin imzalamış olduğu ve Anayasamızın 90. maddesinin son fıkra değişikliğiyle de Türkiye‘nin taraf olduğu tüm uluslararası anlaşmalar ve AİHM‘in kararlarına aykırı olduğunu söylüyorum. Bu insanlar vekil olmuşlardır. Vekil olan insanların çalışma yeri cezaevi değildir. Çalışma yeri Meclis‘tir. Bu insanların Meclis‘te yemin etmelerinin önü açılmalıdır. Meclis‘te çalışmalarının önü açılmalıdır. Bu çok nettir. Bu bir demokrasi tavrıdır. Hukuki tavırdır. Hukukun üstünlüğü tavrıdır. Bu milletin iradesine saygı tavrıdır. Bu saygıyı ben İsa Gök olarak gösteriyorsam Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan‘ın da göstermesi lazım. Hükümetin tüm üyelerinin göstermesi lazım. Tüm Türkiye‘nin göstermesi lazım."
İsa Gök konuşmasının ardından makam otomobiline binerek cezaevinin önünden ayrıldı.
Milletvekillerinin çalışma ve görüşme yerinin TBMM olduğunu, ancak arkadaşlarıyla Silivri Cezaevi‘nde görüştüğünü belirten Gök, bir hukuk ayıbı yaşandığını savundu. Gök, "Silivri‘de hukuk ya da beden cinayeti varsa ister kabul edelim ister etmeyelim bunun sorumlusu sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Buna müsaade etmeyelim." diye konuştu.
CHP milletvekilleri Haberal ve Balbay‘ın yemin etmelerinin sağlanmasına kadar kendisinin de yemin etmeme kararı aldığını dile getiren Gök, bu konuyla ilgili şartlar sağlanana kadar yemin etmeyeceğini söyledi.
Silivri Cezaevi‘ne gelen CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, ikinci Ergenekon davasının da tutuklu sanığı olan CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal‘ı ziyaret etti. Daha sonra cezaevi önünde basın mensuplarına açıklama yapan İsa Gök, "CHP‘nin iki milletvekili grup arkadaşlarımız sayın Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal‘ı ziyarete geldim. Milletvekillerinin çalışma ve görüşme yeri TBMM‘dir. Oysa ben arkadaşlarımla Silivri Cezaevi‘nde görüştüm. Bu son son derece üzüntü verici. Ama arkadaşlarımla görüşme sonucunda şunu çok net söyleyebilirim. Her ikisi de son derece iradeli, dirayetli, bu mücadelenin bir demokrasi mücadelesi olduğunu, insan hakları mücadelesi olduğunu, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti mücadelesi olduğunu ve onbinlerce oy almış bu insanların milletin temsilcisi olarak, milletin iradesinin Meclis‘e yansımamasından dolayı bir hukuk mücadelesi olduğunun bilincindeler. Bunu dem vuruyorlar zaten." dedi.
Ergenekon tutuklusu olan milletvekilleri Haberal ve Balbay ile cezaevinde 4 saat görüştüğünü belirten Gök, sözlerine şöyle devam etti: "Bütün seçmenlerine, kamuoyuna, saygılarını ve hürmetlerini ilettiler. Onların vekili olduklarını beyan ettiler. Seçim çevreleri başta olmak üzere seçmenlerinin sorunun çözümü için çalışma yapacaklarını beyan ettiler. Ama tabii ki dosya bazında değerlendirirseniz hukuka karşı burada güzel sözler söylemek pek mümkün görünmüyor. Basın emekçisi bir basın mensubu olarak gazetecilik yaptığından ötürü, basındaki sansüre karşı mücadelenin 103‘üncü yıl dönümünde Türkiye‘de tutuklu bulunan 70‘e yakın gazeteciden birisi de Balbay. Bu da kendisinde derin bir üzüntüye neden olmuş. Hala kendilerine yöneltilen suçu anlayamadıklarını söylüyorlar. Çünkü suç olarak bir şey bulunmadığını, herhangi bir delil de sunulmadığını söylüyorlar. Zaten bunu uluslararası birçok hukuk kuruluşu bunu tespit etti. Bu bir hukuk ayıbı işin gerçeği."
CHP tarafından alınan 28 Haziran ve 5 Temmuz kararlarına uyarak Haberal ile Balbay‘a milletin vekili olarak Meclis‘te yemin etmelerinin yolu açılıncaya kadar bir direnme başlattığını belirten Gök, "Yemin etmiyordum. Onun devamı olarak arkadaşlarıma bir insani ziyarette bulundum. Görüşmede Türkiye‘nin sorunlarını, Türkiye‘yi ve Meclis‘teki çalışmayı konuştuk." ifadesini kullandı.
Kendisine bir telkinde bulunulup bulunulmadığı sorulan Gök, "Hayır. Balbay da, Haberal da bu konuda son derece nazik, bilgili, görgülü, hakikaten milletvekili insanlar. Benim tavrım konusunda herhangi bir konuşma olmadı. Çünkü benim tavrımdır o." karşılığını verdi.
Haberal‘ın, bu ülkeye, bu ülke insanlarına borçlu olduğunu, profesörlüğünü ve milletvekilliğini bu ülkeye hizmet için kullanacağını söylediğini dile getiren Gök, "Balbay ise gazeteci olduğunu, halka gerçekleri anlatma görevi ve borcu bulunduğunu, bunun devamı olarak da milletvekiliği hakkı kazandığını ve bu görevini ömrünün yettiği yere kadar götüreceğini beyan etti." şeklinde sözlerini aktardı.
Gök, sanıklar Balbay ve Haberal‘ın tahliyesine karar verilmeyen Ergenekon davaları ile ilgili olarak da "Çok net olarak söylüyorum. Eğer ki burada herhangi bir şekilde ama hukuk ama beden, bir cinayet var ise bunun sorumlusu ister kabul edelim ister etmeyelim Sayın Başbakan olacaktır. Çünkü tarih ama hukuki ama bedeni cinayetin katili olarak Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ı gösterecektir. Bence böyle bir şeye izin vermemek lazım." değerlendirmesini yaptı.
Şu an için yemin etmeme eylemi sürdürme kararı içinde olduğunu belirten Gök, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu bir demokrasi mücadelesi. Milletin oy verdiği, milletin vekil yaptığı bu insanların yemin etmelerinin engellenmesini ben hukuka aykırı buluyorum. Türkiye‘nin imzalamış olduğu ve Anayasamızın 90. maddesinin son fıkra değişikliğiyle de Türkiye‘nin taraf olduğu tüm uluslararası anlaşmalar ve AİHM‘in kararlarına aykırı olduğunu söylüyorum. Bu insanlar vekil olmuşlardır. Vekil olan insanların çalışma yeri cezaevi değildir. Çalışma yeri Meclis‘tir. Bu insanların Meclis‘te yemin etmelerinin önü açılmalıdır. Meclis‘te çalışmalarının önü açılmalıdır. Bu çok nettir. Bu bir demokrasi tavrıdır. Hukuki tavırdır. Hukukun üstünlüğü tavrıdır. Bu milletin iradesine saygı tavrıdır. Bu saygıyı ben İsa Gök olarak gösteriyorsam Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan‘ın da göstermesi lazım. Hükümetin tüm üyelerinin göstermesi lazım. Tüm Türkiye‘nin göstermesi lazım."
İsa Gök konuşmasının ardından makam otomobiline binerek cezaevinin önünden ayrıldı.