BDP'li Ayna'dan çarpıcı açıklamalar

Diyarbakır'da bağımsız milletvekili seçildikten sonra BDP'ye geçen Emine Ayna, "Demokratik Özerklik" konusunda çarpıcı açıklamalrda bulundu. Ayna, "'Ben artık senden talep etmiyorum. ben yapıyorum. Sana düşen beni tanımaktır" dedi.

BDP'li Emine Ayna, ilan ettikleri ‘Demokratik Özerklik’in tartışılma ihmimali olmadığını, Kürtler’in "Artık senden talep etmiyorum. Ben yapıyorum. Sana düşen; beni tanımaktır" dediğini; ancak bunun Ankara ile ipleri koparma anlamı taşımadığını savundu.

Uydu aracılığı ile PKK çizgisinde yayın yapan Roj TV’nin dün akşam stüdyo konuğu olan Emine Ayna, ‘Demokratik Özerklik’ ilanı ve TBMM’yi boykot kararlarını değerlendirdi. Emine Ayna ‘Talep edilme’ ile ‘ilan’ arasında büyük fark bulunduğunu anlatırken, "Talep ettiğiniz zaman; bu tartışılabilir bir şeydir. İlan ettiğinizde ise, bu artık tartışılma ihtimalinin olmaması anlamına gelir. Tartışma ihtimali olsa oturulur tartışılır" dedi.

Hazırlıkları süren ve 2012’ye kadar tamamlanacağını savunduğu yeni anayasa taslağında Kürtler’in siyasi statüye sahip olamayacağının açıkça belli olduğunu, ana dil başta olmak üzere haklarının tanınmayacağını iddia eden Emine Ayna, BDP’nin geçen hafta Diyarbakır’da ilan ettiği ‘Demokratik Özerklik’ ile ilgili şöyle dedi:

'İZİN BEKLEMİYORUZ'
"Bunun anlamı; ‘Ben senden artık talep etmiyorum. Ben yapıyorum, sana düşen beni tanımaktır.’ Şunun anlaşılması gerekiyor. Kürtler birey değil, bir halktır. Doğal olarak kolektif özellikleri vardır. Kürtlük; o topluluğun ortak tanımıdır. O tanıma sahip olanların özellikleri vardır. Bunlardan biri dildir, diğeri yaşadığı topraklardır. Yaşadığı topraklardaki kaynaklar hakkında söz söyleme sahibi olmalıdır. Bunun görülmesi gerekiyor. Bunun yöntemi tarzı ortak belirlenebilir. Sonuçta bu kolektif haklara diğer kolektif haklar nasıl sahipse Kürtler de sahiptir. Bugüne kadar kullanmalarına izin verilmemiştir. Şimdi de Kürtler diyor ki; Ben senin iznini beklemeyeceğim. İznini de istemiyorum, bu benim hakkımdır, kullanıyorum. Yapılan budur. ‘Demokratik özerklik ilanı ile bu benim hakkımdır. Ben hakkımı kullanıyorum’ diyor."

'SİYASAL STATÜ DEĞİL, SİYASAL TANIM'
Emine Ayna ilan ettikleri ‘Demokratik Özerklik’ tanımı içerisinde siyasal statünün bulunmadığını, siyasal bir tanımdan söz ettiklerini belirtirken, şöyle devam etti:

"Kültürel haklar vs. bunlar tartışılabilir belki. Siyasal talep; siyasal bir statüdür. Ben o yüzden ‘Çıta dememek lazım’ diyorum. Bağımsızlığınızı ilan edersiniz de çıta oradadır. O gelir federasyonu, özerkliği tartışırsınız. Bunun gerisinde bir siyasi statü yok. Yapılan şey, kabul edilebilir, eşit değil; eşite en yakın; Türkiye sınırları içerisinde özgür ve gönüllü birlikteliğin temelidir. Eşit, özgür, gönüllü birliktelik. Bu müzakere masasına da gelebilir, konuşulabilir, konuşulmalıdır da. Bu noktadan sonra konuşulabilecek şey, demokratik özerklik nasıl işleyecek."

Emine Ayna, DTP’ye geçen milletvekillerinin TBMM’yi boykotu ve ‘Demokratik Özerklik’ ilanının birleşmesi üzerine kafa karışıklıklarının derinleştiğini, ‘Acaba Ankara bitti mi?’ denildiğini anlatırken şöyle konuştu:

"DEMOKRATİK ÖZERKLİK KOPUŞ DEĞİL"
"Demokratik Özerklik’ projesini ilk tartışmaya başladığımızda 2007’de bunu dosya haline getirip, yazıya döktük, tüm aydınlarla belli olgunluşma dönemine getirdik, ardından DTP tüzüğüne taşıdık. Demokratik Özerklik alt başlıkları ile örnek model olarak yer verdik. Ankara’dan bağımsız düşünüyor olsaydık, bunu Ankara’da tartışmazdık. Demokratik özerklik bir kopuş, ipleri koparma, yol ayrımı değil. Eşite en yakın özgür ve gönüllü birlikteliktir. Yaptığımız budur. Hem demokratik kolektifleri hayata geçirebileceğimiz, hem de diğer halklarla aynı ülke içinde birlikte yaşam olanağı yaratmaktır. Bu Türkiye’nin ciddi bir demokratikleşme hareketidir de. Ankara’dan kopuş değil, Ankara’nın yükünü hafifletmeyi hedefleyen bir şeydir. Meclis’i protesto etmemizle hiçbir ilgisi yoktur. Bizim Meclis’e ilişkin yaklaşımımız sadece Hatip Dicle veya diğer 5 tutuklu arkadaşımızla da ilgili değildir. Belediye başkanları, il genel meclisi, belediye meclisi üyeleri dahil tutuklu 3 binin üzerinde arkadaşımız var. Biz demokratik anlamda siyaset yapmayı hedefliyoruz. Terörle Mücadele Yasası, Türk Ceza Yasası’ndaki maddeleri önümüze koyarak demokratik politika yapmamızı engelliyorsunuz. Bu Meclis’in artık bu iradeyi göstermeyi göstermesi gerek. Anayasayı bırak önce bunu değiştir. Dicle’ye millletvekilliği verilir mi verilmez mi bu bağımsız bir konu. Hele önce bunları değiştir. Bunları değiştirmezsen rolümüzü milletvekili olarak oynayamayacağız, düşüncelerimizi ifade edemeyecek, örgütleyemeyeceğiz demektir."

BDP KADIN MECLİSİ'NDEN ÇAĞRI
BDP Kadın Meclisi, "Başta AKP hükümeti olmak üzere tüm bölgesel ve uluslararası güçlere çağrımızdır: Evrensel bir hak olan ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını Kürtler için de demokratik özerklik statüsünde halkımızın iradesini tanımaya davet ediyoruz" açıklamasında bulundu.