Dsp Genel Başkanı Türker Mersin‘de
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, CHP‘nin de AK Parti‘den farkı olmadığını savunarak, "Biz CHP‘ye ‘Light AK Parti‘ diyoruz. CHP‘nin siyasi uygulamalarından rahatsızız" dedi.
Türker, partisinin Mersin İl Başkanlığı‘nca düzenlenen toplantıda, parti olarak miting düzenlemediklerini belirterek, "Mitinglerle çeşitli yerlerde, toplama insanları alanlara getirip kendimizi kandırmıyoruz. Tam tersi seçmenin her kentte ayağına gidiyoruz" dedi. DSP olarak 12 Haziran‘da yapılacak genel seçimlerde iddialı olduklarını kaydeden Türker, "Şu ana kadar kamuoyundan aldığımız olumlu tepkiler barajı aştığımızı gösteriyor. Ama ne yazık ki, Türkiye‘de seçim emperyalist ülkeler tarafından
yönlendirilmek isteniyor. Türkiye‘de 2,5 partili bir sistem dayatılmak isteniyor. Medya, seçime sadece AK Parti, MHP ve CHP gidiyormuş gibi bir hava yaratıyor. Zaman zamanda bağımsız olarak seçimlere katılan BDP‘nin de desteklediği milletvekili adaylarını bu çerçeve içerisine alıyor. Bu durum Türkiye‘de siyaset özgürlüğünün tam yerleşmediğini ve baskı altında olduğunu göstermektedir" şeklinde konuştu.
Diyet ödeyecekleri tek yerin halk olacağını ifade eden Türker, "Çünkü halkımız baskıya ve dayatmaya rağmen bizi tercih etmiş olacaktır. Bu davranış emperyalist davranışlara ve güçlere karşı çıkmamızı istemeleri anlamına gelmektedir" dedi.
Meclis kapanmadan önce alınan bir kararla NATO‘ya asker gönderilmesini ve Libya meselesinde Türk askerinin bulundurulmasının kararlaştırıldığını söyleyen Türker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Parlamentodaki o toplantıda, AK Parti, MHP ve CHP‘de evet oyu verdiler. Hayır oyu veren tek parti DSP olmuştur. Biz hayır oyu verdiğimiz için bugün isyan ediyoruz. Ama AK Parti de, CHP ve MHP de ağzını açıp bir tek kelime söylemiyor. Akdeniz‘in sularında Mayıs ayının başından bu yana 600 Müslüman Libyalı, bir taraftan dalgalarla, bir taraftan açlıkla ve susuzlukla mücadele etti. Müslümanlığı referans alan, hatta İslamcı bir parti olduğu imajını vermek için eşinin başını sürekli kapalı tutan Recep Tayyip
Erdoğan, Filistin‘e yardım için giden Mavi Marmara gemisi için söylemediğini bırakmadı. Libya‘da meydana gelen olaylar sonrasında o bölgeden gemilerle kaçan insanlar açlıktan, susuzluktan öldü. Ölen insanlar gemilerden denize atıldı. Başbakan Erdoğan Filistinlileri ve Libyalıları Müslüman olarak görmüyor mu? 600 Müslüman‘ın ölümüne neden seyirci kalındı?"
Türkiye‘nin en önemli sorununun işsizlik olduğunu belirten Türker, işsizlik konusunda son 8 yılda uygulanan ekonomik modelin ithalata dayalı hale getirildiğini savundu. Türker, "Bugün Türkiye‘de ithalat yoğunlukta olduğu için üretim yok denecek kadar az. Bir zamanlar hayvancılık sektöründe dünya sıralamasında 5. basamaktayken, şimdilerde Angus ineği ithal ediyoruz ve Kurban Bayramı‘nda Angus kurban ediyoruz. Bunlar yetmiyormuş gibi şu anda Macaristan‘dan sessiz sedasız bir şekilde kuzu ithalatı
gerçekleştiriliyor. Tarım sektörü ölmüş durumda. İhracat, ithalatın yüzde 50‘sinin altında bir kısmı karşılayabiliyor. Önceleri yüzde 70 şeklinde belirlenen hedef şimdilerde tam tersine dönmüş durumda. Günümüzde de otomobil ithalatı ihracatı geçmiş durumda. Bu nedenle uygulanan ekonomik model, işsizlik üreten bir modeldir. DSP olarak ‘Halkçı Rekabet Ekonomisi‘ adlı model geliştirdik. Bu model Türkiye‘de sıcak para ve ithalatı kontrol eden, üretimi devreye sokup üretime teşvik eden ve işsizliği
gidermesi öngörülen bir modeldir" diye konuştu.
AK Parti‘nin halkı korkuttuğunu iddia eden Türker, "AK Parti halkı ‘Borcunuz var‘ diyerek korkutmaya çalışıyor. Bu nedenle vatandaşlara, ‘Eğer biz iktidar olamazsak, faizler artacak, borçlarınızı ödeyemeyeceksiniz‘ deniyor. DSP siyaset anlayışında bu şekilde bir düşünce olmayacaktır" şeklinde konuştu.
Türkiye‘de siyasi rejimin tehlikede olduğunu savunan Türker, CHP‘nin de AK Parti‘den farkı olmadığını söyledi. Türker, "Biz CHP‘ye ‘Light AK Parti‘ diyoruz. CHP‘nin siyasi uygulamalarından rahatsızız" ifadesini kullandı.
Türker, 12 Haziran seçimlerinin ardından parlamentoya AK Parti, CHP ve MHP‘nin dışında bir partinin daha gireceğini ve bu partinin de DSP olacağını söyleyerek, "Eğer seçimlerde bir hile, bir şaibe olmazsa bunu gerçekleştireceğiz" dedi.
Mersin ve Sinop‘ta yapılması planlanan nükleer santrallere de değinen Masum Türker, şöyle devam etti:
"Teknolojik anlamda nükleer sektörünü destekleyecek ve geliştirecek bir yapılanmayı destekleriz. Ancak, yeterli teknolojiye sahip olmayacak, çevreyi olumsuz etkileyecek, kurulacağı bölge depremle birlikte çeşitli olumsuz sonuçlara yol açabilecek bir nükleer santral inşa edilmesine tamamen karşıyız. DSP iktidarında da bu konuların geçerliliği sağlanmadığı için nükleer santral ihalesini iptal ettirdik. Akkuyu‘da ve Sinop‘ta yapılması düşünülen nükleer santrallerin, sözleşmelerinin imzalanma tarihi
enteresandır. Bu sözleşmelerin imzalandığı tarih, CHP eski lideri Deniz Baykal‘la alakalı kasetin gündeme geldiği tarihti. Yazılı ve görsel medya ortaya çıkan kaset üzerinde yoğunlaştığı için bu nükleer santrallerle ilgili yapılan sözleşmelerin imzalandığı gözden kaçırıldı. Söz konusu sözleşmeye konulan bir hükümle de, bu sözleşmeler Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) garantisi altına alınarak kanuna bağlanmıştır."
Türker, DSP‘nin projeleri hakkında da partililere bilgiler verdi.
Kaynak: İHA
yönlendirilmek isteniyor. Türkiye‘de 2,5 partili bir sistem dayatılmak isteniyor. Medya, seçime sadece AK Parti, MHP ve CHP gidiyormuş gibi bir hava yaratıyor. Zaman zamanda bağımsız olarak seçimlere katılan BDP‘nin de desteklediği milletvekili adaylarını bu çerçeve içerisine alıyor. Bu durum Türkiye‘de siyaset özgürlüğünün tam yerleşmediğini ve baskı altında olduğunu göstermektedir" şeklinde konuştu.
Diyet ödeyecekleri tek yerin halk olacağını ifade eden Türker, "Çünkü halkımız baskıya ve dayatmaya rağmen bizi tercih etmiş olacaktır. Bu davranış emperyalist davranışlara ve güçlere karşı çıkmamızı istemeleri anlamına gelmektedir" dedi.
Meclis kapanmadan önce alınan bir kararla NATO‘ya asker gönderilmesini ve Libya meselesinde Türk askerinin bulundurulmasının kararlaştırıldığını söyleyen Türker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Parlamentodaki o toplantıda, AK Parti, MHP ve CHP‘de evet oyu verdiler. Hayır oyu veren tek parti DSP olmuştur. Biz hayır oyu verdiğimiz için bugün isyan ediyoruz. Ama AK Parti de, CHP ve MHP de ağzını açıp bir tek kelime söylemiyor. Akdeniz‘in sularında Mayıs ayının başından bu yana 600 Müslüman Libyalı, bir taraftan dalgalarla, bir taraftan açlıkla ve susuzlukla mücadele etti. Müslümanlığı referans alan, hatta İslamcı bir parti olduğu imajını vermek için eşinin başını sürekli kapalı tutan Recep Tayyip
Erdoğan, Filistin‘e yardım için giden Mavi Marmara gemisi için söylemediğini bırakmadı. Libya‘da meydana gelen olaylar sonrasında o bölgeden gemilerle kaçan insanlar açlıktan, susuzluktan öldü. Ölen insanlar gemilerden denize atıldı. Başbakan Erdoğan Filistinlileri ve Libyalıları Müslüman olarak görmüyor mu? 600 Müslüman‘ın ölümüne neden seyirci kalındı?"
Türkiye‘nin en önemli sorununun işsizlik olduğunu belirten Türker, işsizlik konusunda son 8 yılda uygulanan ekonomik modelin ithalata dayalı hale getirildiğini savundu. Türker, "Bugün Türkiye‘de ithalat yoğunlukta olduğu için üretim yok denecek kadar az. Bir zamanlar hayvancılık sektöründe dünya sıralamasında 5. basamaktayken, şimdilerde Angus ineği ithal ediyoruz ve Kurban Bayramı‘nda Angus kurban ediyoruz. Bunlar yetmiyormuş gibi şu anda Macaristan‘dan sessiz sedasız bir şekilde kuzu ithalatı
gerçekleştiriliyor. Tarım sektörü ölmüş durumda. İhracat, ithalatın yüzde 50‘sinin altında bir kısmı karşılayabiliyor. Önceleri yüzde 70 şeklinde belirlenen hedef şimdilerde tam tersine dönmüş durumda. Günümüzde de otomobil ithalatı ihracatı geçmiş durumda. Bu nedenle uygulanan ekonomik model, işsizlik üreten bir modeldir. DSP olarak ‘Halkçı Rekabet Ekonomisi‘ adlı model geliştirdik. Bu model Türkiye‘de sıcak para ve ithalatı kontrol eden, üretimi devreye sokup üretime teşvik eden ve işsizliği
gidermesi öngörülen bir modeldir" diye konuştu.
AK Parti‘nin halkı korkuttuğunu iddia eden Türker, "AK Parti halkı ‘Borcunuz var‘ diyerek korkutmaya çalışıyor. Bu nedenle vatandaşlara, ‘Eğer biz iktidar olamazsak, faizler artacak, borçlarınızı ödeyemeyeceksiniz‘ deniyor. DSP siyaset anlayışında bu şekilde bir düşünce olmayacaktır" şeklinde konuştu.
Türkiye‘de siyasi rejimin tehlikede olduğunu savunan Türker, CHP‘nin de AK Parti‘den farkı olmadığını söyledi. Türker, "Biz CHP‘ye ‘Light AK Parti‘ diyoruz. CHP‘nin siyasi uygulamalarından rahatsızız" ifadesini kullandı.
Türker, 12 Haziran seçimlerinin ardından parlamentoya AK Parti, CHP ve MHP‘nin dışında bir partinin daha gireceğini ve bu partinin de DSP olacağını söyleyerek, "Eğer seçimlerde bir hile, bir şaibe olmazsa bunu gerçekleştireceğiz" dedi.
Mersin ve Sinop‘ta yapılması planlanan nükleer santrallere de değinen Masum Türker, şöyle devam etti:
"Teknolojik anlamda nükleer sektörünü destekleyecek ve geliştirecek bir yapılanmayı destekleriz. Ancak, yeterli teknolojiye sahip olmayacak, çevreyi olumsuz etkileyecek, kurulacağı bölge depremle birlikte çeşitli olumsuz sonuçlara yol açabilecek bir nükleer santral inşa edilmesine tamamen karşıyız. DSP iktidarında da bu konuların geçerliliği sağlanmadığı için nükleer santral ihalesini iptal ettirdik. Akkuyu‘da ve Sinop‘ta yapılması düşünülen nükleer santrallerin, sözleşmelerinin imzalanma tarihi
enteresandır. Bu sözleşmelerin imzalandığı tarih, CHP eski lideri Deniz Baykal‘la alakalı kasetin gündeme geldiği tarihti. Yazılı ve görsel medya ortaya çıkan kaset üzerinde yoğunlaştığı için bu nükleer santrallerle ilgili yapılan sözleşmelerin imzalandığı gözden kaçırıldı. Söz konusu sözleşmeye konulan bir hükümle de, bu sözleşmeler Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) garantisi altına alınarak kanuna bağlanmıştır."
Türker, DSP‘nin projeleri hakkında da partililere bilgiler verdi.