AİDS milyonlarca insanın hayatını kararttı
AIDS'in ortaya çıkışının üzerinden 30 yıl geçti. İlk kez 5 Haziran 1981'de ABD'nin California eyaletinin Los Angeles kentinde bir grup eşcinselde rastlanan hastalık, bugüne dek yaklaşık 30 milyon can aldı.
30 yıl önce doktorlar, 5 eşcinselde karşılaştıkları belirtilere ve daha önce sağlıklı olan bu kişilerin birden bire nasıl zatürree gibi sıradan hastalıklara yakalandıklarına anlam veremedi. Bundan bir ay sonra 26 Amerikalı eşcinselde ender rastlanan deri kanseri teşhis edilmesinden sonra hastalık, önce "eşcinsel kanseri" olarak adlandırıldı.
20 Mayıs 1983'te Luc Montagnier başkanlığında Paris'teki Pasteur Enstitüsünden bilim adamlarının Amerikan "Science" dergisinde yayımlanan araştırmasında hastalığa neden olan yeni virüs "tasvir edildi" ve bir hastadan alınan virüse, lenf bezinin büyümesine yol açtığı için önce LAV (Lymphadenopathy Associated Virus-Lenf bezinin büyümesiyle ilgili virüs) adı verildi.
Sonraki yıl Robert Gallo'nun Amerikalı ekibi, virüsün AIDS'in nedeni olduğunu keşfedip HTLV-II (Human T-Lymphotic Virus type 1,2,3 - İnsan T-Lenfosit Virüsü tip 1,2,3) olarak adlandırdı. Gallo ve ekibi yeni tanımladıkları bu virüse benzeyen diğer virüsleri de ayırarak, ayrılan virüslere HTLV-I ve HTLV-II isimlerini verdi. Yeni tanımlanan bu virüsün etiketlenmesinden sonra Uluslararası Virüs Sınıflandırma Komitesi, virüsün adını Human Immuno Deficiency Virus (HIV - İnsan Bağışıklığı Yetmezliği Virüsü) olarak değiştirdi.
Kan yolu, cinsel temas ve anneden bebeğe (gebelik, doğum esnasında emzirmeyle) bulaşan AIDS'in henüz aşısı olmasa da çoğalmasını önleyecek tedaviler bulunuyor.
Yıllardır milyonlarca insanı etkileyen AIDS'e dikkati çekmek ve kişileri bilinçlendirmek amacıyla 1995'te, 1 Aralık Dünya AIDS Günü olarak belirlendi.
-AIDS KONUSUNDAKİ GELİŞMELER-
2006'da yapılan araştırmalar, erkeklerin sünnet edilmesinin HIV virüsüne yakalanma riskini yarı yarıya azalttığını gösterdi. Afrika'da sünnet kampanyaları başlatıldı.
Geçen yıl AIDS'in yayılmasına karşı umut ışığı olabilecek bir jel geliştirildi. Jelin kadınların hastalığa yakalanma riskini azalttığı belirtildi.
Bu yıl yapılan klinik araştırma, AIDS hastası olan kişilerin HIV ilaçları almalarının, hastalığın eşe geçme olasılığını azalttığını ortaya koydu.
ABD'de bu yıl Oregon Primat Araştırma Merkezi, maymunlar üzerinde yapılan deneyden sonra, üç yıl içinde insanlara uygulanabilecek AIDS aşısının geliştirildiğini duyurdu.
-AIDS'TEN ÖLEN ÜNLÜLER-
AIDS'in dünyada kamuoyunda hızlı tanınmasında etkili olan ilk isim, Amerikalı sinema oyuncusu Rock Hudson oldu. Kasım 1925'te doğan Hudson, Ekim 1985'te bu hastalıktan yaşamını yitirdi.
Sovyet-Rus baleti, Mart 1938 doğumlu Rudolf Nureyev de Ocak 1993'te bu hastalığın kurbanı oldu.
İngiliz popçu Queen grubunun solisti, Eylül 1946 doğumlu Freddie Mercury de Kasım 1991'de AIDS'ten ölen ünlülerden.
-SAYILARLA AIDS-
Birleşmiş Milletler AIDS ile Mücadele Kuruluşu'nun (UNAIDS) 182 ülkeden gelen veriler ile hazırladığı Uluslararası AIDS 2010 raporu sonuçlarına göre, dünya genelinde hastalık beklenenden daha olumlu seyir izlese de 2009 yılında 2,5 milyonu 15 yaşın altındaki çocuk, 33,3 milyon kişi AIDS virüsüyle yaşıyor ve bunların 15,9 milyonunu kadınlar oluşturuyor.
BM Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF) bu yıl yayımladığı rapora göre, 10 yılda HIV taşıyan çocukların ve gençlerin sayısı yüzde 12 azaldı. Ancak her gün 15-24 yaşındaki 2 bin 500 çocuk ve genç HIV kapmaya devam ediyor.
UNICEF, UNAIDS, BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), BM Nüfus Fonu (UNFPA), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), DSÖ ve Dünya Bankasının Güney Afrika'da yayımladığı rapora göre de, yüzde 86'sı Sahraaltı Afrikası'nda olmak üzere 10-19 yaşındaki 2 milyon çocuk ve gencin HIV ile yaşadığı tahmin ediliyor.
-AIDS'İN KÖKENİ-
Afrika'daki bazı maymunların taşıdığı bir virüsün insanlarda rastlanan HIV'e çok benzemesi nedeniyle, AIDS'in kökeni hakkındaki en geçerli görüş, hastalığın Afrika kökenli olduğu.
Bilimsel tahminler, maymunlarda rastlanan virüsün doğal ortamda organizmalar içinde yaşamını sürdürerek, mutasyon geçirdiği ve buradan da insanlara geçtiği üzerinde yoğunlaşıyor.
Bir başka görüş ise virüsün biyolojik silah olarak üretilmek istendiği, fakat sonucun etkisi uzun sürede görüldüğü için araştırmalara devam edilmediği ve laboratuvar dışına çıkarılarak insanlara bulaştırıldığı yönünde.
Yeşil maymunların Afrika'nın çoğu bölgesinde yenmesi nedeniyle, virüsün maymunlardan insana, iyi pişmemiş etlerden, kesik gibi yaralardan bulaşmış olabileceği de düşünülüyor.
20 Mayıs 1983'te Luc Montagnier başkanlığında Paris'teki Pasteur Enstitüsünden bilim adamlarının Amerikan "Science" dergisinde yayımlanan araştırmasında hastalığa neden olan yeni virüs "tasvir edildi" ve bir hastadan alınan virüse, lenf bezinin büyümesine yol açtığı için önce LAV (Lymphadenopathy Associated Virus-Lenf bezinin büyümesiyle ilgili virüs) adı verildi.
Sonraki yıl Robert Gallo'nun Amerikalı ekibi, virüsün AIDS'in nedeni olduğunu keşfedip HTLV-II (Human T-Lymphotic Virus type 1,2,3 - İnsan T-Lenfosit Virüsü tip 1,2,3) olarak adlandırdı. Gallo ve ekibi yeni tanımladıkları bu virüse benzeyen diğer virüsleri de ayırarak, ayrılan virüslere HTLV-I ve HTLV-II isimlerini verdi. Yeni tanımlanan bu virüsün etiketlenmesinden sonra Uluslararası Virüs Sınıflandırma Komitesi, virüsün adını Human Immuno Deficiency Virus (HIV - İnsan Bağışıklığı Yetmezliği Virüsü) olarak değiştirdi.
Kan yolu, cinsel temas ve anneden bebeğe (gebelik, doğum esnasında emzirmeyle) bulaşan AIDS'in henüz aşısı olmasa da çoğalmasını önleyecek tedaviler bulunuyor.
Yıllardır milyonlarca insanı etkileyen AIDS'e dikkati çekmek ve kişileri bilinçlendirmek amacıyla 1995'te, 1 Aralık Dünya AIDS Günü olarak belirlendi.
-AIDS KONUSUNDAKİ GELİŞMELER-
2006'da yapılan araştırmalar, erkeklerin sünnet edilmesinin HIV virüsüne yakalanma riskini yarı yarıya azalttığını gösterdi. Afrika'da sünnet kampanyaları başlatıldı.
Geçen yıl AIDS'in yayılmasına karşı umut ışığı olabilecek bir jel geliştirildi. Jelin kadınların hastalığa yakalanma riskini azalttığı belirtildi.
Bu yıl yapılan klinik araştırma, AIDS hastası olan kişilerin HIV ilaçları almalarının, hastalığın eşe geçme olasılığını azalttığını ortaya koydu.
ABD'de bu yıl Oregon Primat Araştırma Merkezi, maymunlar üzerinde yapılan deneyden sonra, üç yıl içinde insanlara uygulanabilecek AIDS aşısının geliştirildiğini duyurdu.
-AIDS'TEN ÖLEN ÜNLÜLER-
AIDS'in dünyada kamuoyunda hızlı tanınmasında etkili olan ilk isim, Amerikalı sinema oyuncusu Rock Hudson oldu. Kasım 1925'te doğan Hudson, Ekim 1985'te bu hastalıktan yaşamını yitirdi.
Sovyet-Rus baleti, Mart 1938 doğumlu Rudolf Nureyev de Ocak 1993'te bu hastalığın kurbanı oldu.
İngiliz popçu Queen grubunun solisti, Eylül 1946 doğumlu Freddie Mercury de Kasım 1991'de AIDS'ten ölen ünlülerden.
-SAYILARLA AIDS-
Birleşmiş Milletler AIDS ile Mücadele Kuruluşu'nun (UNAIDS) 182 ülkeden gelen veriler ile hazırladığı Uluslararası AIDS 2010 raporu sonuçlarına göre, dünya genelinde hastalık beklenenden daha olumlu seyir izlese de 2009 yılında 2,5 milyonu 15 yaşın altındaki çocuk, 33,3 milyon kişi AIDS virüsüyle yaşıyor ve bunların 15,9 milyonunu kadınlar oluşturuyor.
BM Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF) bu yıl yayımladığı rapora göre, 10 yılda HIV taşıyan çocukların ve gençlerin sayısı yüzde 12 azaldı. Ancak her gün 15-24 yaşındaki 2 bin 500 çocuk ve genç HIV kapmaya devam ediyor.
UNICEF, UNAIDS, BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), BM Nüfus Fonu (UNFPA), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), DSÖ ve Dünya Bankasının Güney Afrika'da yayımladığı rapora göre de, yüzde 86'sı Sahraaltı Afrikası'nda olmak üzere 10-19 yaşındaki 2 milyon çocuk ve gencin HIV ile yaşadığı tahmin ediliyor.
-AIDS'İN KÖKENİ-
Afrika'daki bazı maymunların taşıdığı bir virüsün insanlarda rastlanan HIV'e çok benzemesi nedeniyle, AIDS'in kökeni hakkındaki en geçerli görüş, hastalığın Afrika kökenli olduğu.
Bilimsel tahminler, maymunlarda rastlanan virüsün doğal ortamda organizmalar içinde yaşamını sürdürerek, mutasyon geçirdiği ve buradan da insanlara geçtiği üzerinde yoğunlaşıyor.
Bir başka görüş ise virüsün biyolojik silah olarak üretilmek istendiği, fakat sonucun etkisi uzun sürede görüldüğü için araştırmalara devam edilmediği ve laboratuvar dışına çıkarılarak insanlara bulaştırıldığı yönünde.
Yeşil maymunların Afrika'nın çoğu bölgesinde yenmesi nedeniyle, virüsün maymunlardan insana, iyi pişmemiş etlerden, kesik gibi yaralardan bulaşmış olabileceği de düşünülüyor.