Bilsam: Türkiye’Yi Bile Bile Bir Krize Sürüklediler

Bilgi Yolu Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (BİLSAM) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Gezer, hükümlü ve tutukluların milletvekili adayı yapılmasının baştan beri yanlış olduğunu, Türkiye’nin göz göre göre krize sürüklendiğini söyledi.

Bilgi Yolu Eğitim Kültür ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (BİLSAM) Başkanı Prof. Dr. İbrahim Gezer, hükümlü ve tutukluların milletvekili adayı yapılmasının baştan beri yanlış olduğunu, Türkiye’nin göz göre göre krize sürüklendiğini söyledi.

Prof. Dr. İbrahim Gezer, yaptığı açıklamada, BDP‘nin desteklediği milletvekilleri ile CHP‘li milletvekillerinin yemin etmemelerinin, demokrasi açısından üzücü olduğunu ifade etti. Türkiye’nin son yıllarda dinamik bir dış politika izleyerek uluslar arası arenada olumlu bir itibar kazandığının altını çizen Gezer, boykot girişimine sahne olan yemin töreninde ülke dışına olumsuz bir fotoğraf sunulduğunu ifade etti. Türkiye’nin bile bile bir krize götürüldüğünü vurgulayan Gezer, “Ergenekon gibi terör örgütü suçlamasıyla cezaevinde bulunan Mehmet Haberal, Mustafa Balbay ve Engin Alan ile KCK tutuklularının aday yapılması çok ciddi yanlıştır. Hükümlü değiller ama ‘darbe teşebbüsü’ gibi çok ciddi bir suçtan yargılanıyorlar. Darbenin bir millet için ne anlama geldiğini en iyi Türkiye bilir. Çünkü cumhuriyet tarihinde bir muhtıra üç darbe yaşanmıştır. Darbeler bize çok pahalıya mal oldu. Sadece 1980 darbesinde 650 bin insan tutuklandı. Daha önce başbakan ve bakanlar asıldı. Bir kişi darbe ile suçlanıyorsa partilerin daha ihtiyatlı davranmaları gerekirdi. Bu kişiler milletvekili adayı gösterilmemesi gerekirdi. CHP ve MHP’nin daha sağduyulu davranmaları gerekirdi. Dava sonunda suçsuz bulunurlarsa ödüllendirmek için aday gösterilebilirlerdi. Bile bile bir krize gidildiği ortaya çıkıyor. Burada daha üst bir akıl duruma müdahale ediyorsa, o akıl devrede ise bu da Türkiye’nin yeniden oyununa gelme ihtimalini doğuruyor. Böyle bir şey varsa meclise girmeyen partilerin buna payandalık teşkil ettiği gerçeği ortaya çıkar” diye konuştu.

Sorunun ‘elit uzlaşısı’ ile çözülebileceğini anlatan Prof. Dr. Gezer, şunları söyledi: “Bin 500 yıllık tarihimiz incelendiğinde Türkiye bu türlü sıkıntıları ‘elit uzlaşısı’ ile çözmüştür. Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda bu elit uzlaşısını görmek mümkündür. Farklı fikirlere sahip insanlar biraraya gelerek sinerjiyi ortaya çıkarmış bir momentum oluşturmuşlardır. Yeni anayasa yapılırken buna dikkat edilmesi gerekiyor. Böylece meşruiyet sorunu yaşanmamalıdır. Uzlaşmanın yolu da meclisten geçiyor. Tartışmalara bir kenara bırakmak gerekir. Meclise gidilmeden yanlış çözülemez. Kaldı ki şimdi sıkıntıya neden olan partiler, seçim öncesi, her platformda ‘çözümün bir parçası’ olacağız dediler. Gelinen noktada çözümün değil sorunun bir parçası haline geldiler. Meclise gelinmemesi yanlıştır. Boykot bir protesto değil dayatmaya dönüşmüştür. ‘Yargının verdiği karar değişmeyince biz buraya gelmeyiz’ demek yargıya bir dayatmadır. Gelinen noktada iktidar ve yargıya dayatmalarla bir yere varılamaz. Partilerin dayatma yaptığı bir ortamda dayatma siyaseti herkes için bir kurtulma yöntemine dönüşür. ”