Mahkemede Elbisenin Rengi Tartışması
‘‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı‘‘ davasında ifade veren gizli tanık ‘‘Efe‘‘, İsmailağa cemaati operasyonunun sadece bir deneme maksadıyla yapıldığını öne sürerek, ‘‘Asıl ona (İlhan Cihaner) göre büyük balık, Fethullah Gülen cemaatiydi‘‘ dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki salonda dün görülen duruşmada, sanık avukatının, kendisinin hayati tehlikesi bulunmadığını söylediğini hatırlatan gizli tanık ‘‘Efe‘‘, daha önce arabasının kurşunlandığını ve çalıştığı bölgedeki korucu başı ve korucuların kendisini öldürmeye çalıştıklarına ilişkin davanın da mahkumiyetle sonuçlandığını söyledi.
Görevi sırasında Ortatepe köyünden birkaç vatandaşın, yakın köylerde mühimmat dağıtıldığını söylemeleri üzerine, bunu İlhan Cihaner‘e ilettiğini, Cihaner‘in de ‘‘Başına bela alırsın, bunlar geçmişte kalmış, gitmiş şeyler‘‘ diyerek işlem yapmasını engellediğini iddia eden gizli tanık ‘‘Efe‘‘, daha sonra bu konuda yapılan soruşturmada uzun namlulu silahlar ve roketatarlar bulunduğunu savundu.
Gizli tanık ‘‘Efe‘‘, duruşmada şu beyanlarda bulundu:
‘‘Şimdi ben bu olayları deşifre ettikten sonra beni kamuoyu nezdinde suçlu göstermek için benzer bir eylemi üzerimde denemeye çalıştılar. Arabama ve evime mühimmat koyacaklardı. Ben bunu bilmiyordum. Emniyet mensupları gelip bana, ‘Sizin evinize baskın yapılacak, Cihaner gerekli talimatları vermek üzere, lütfen Erzincan‘ı terk edin‘ dedi. Ben de rapor aldım ve Erzincan‘ı terk ettim. Meğer o dönemde Cihaner, Jandarma Genel Komutanlığına, Alay Komutanlığına resmi yazılar yazıyor ve arabama, evime koymak üzere mühimmatlar istiyor. Bunu da İl Emniyet Müdürü Süleyman Bey deşifre etti. Bunun da bilinmesini istiyorum. Eğer ben orada olsaydım -ki Adalet Bakanlığından resmi yazıyla izin bile istemiş- orada suç üstü yapacaktı ve ben kamuoyu nezdinde, bütün dünya nezdinde çok kötü duruma düşecektim.‘‘
Çapraz sorgusu sırasında Hanefi Avcı‘nın kendisine bir kaset verdiğine ilişkin beyanı konusundaki soruları yanıtlayan gizli tanık ‘‘Efe, bu kaseti Avcı‘ya iade ettiğini, hukuki bir delil olmadığı için kullanmayı düşünmediğini, bu kasetin ortaya çıkacağını düşündüğünü kaydetti.
Gizli tanık‘‘ Efe‘‘, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün‘ün, Avcı ile arasında ne gibi bir ilişki olduğunu sorması üzerine de, şu ifadeleri kullandı:
‘‘Hanefi Avcı Edirne‘deyken kendisiyle telefonlaşırdık. Ben kura çektim, kendisi bana tebrik mesajı gönderdi. Ondan sonra 2003‘te kendisiyle bir emniyet genel müdür yardımcısı vasıtasıyla tanıştık. Ardından diyaloglarımız devam etti. Ben Hanefi Avcı‘nın daha sonra neden bu işlere karıştığını bilmiyorum. Fakat kendisinin yayınlanan kitabında, Erzincan‘da 10-15 kişiyi bu davalarla ilgili aradığını zaten itiraf ediyor. Yani sadece onlardan birinin ben olduğumu söyledim. Erol Halkalı‘nın telefonundan aradı, Eskişehir Alay Komutanının avukatı ve benimle görüştü bu şekilde.‘‘
-‘‘BÜYÜK BALIK, FETHULLAH GÜLEN CEMAATİYDİ‘‘-
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel‘in, alperen gençlik, ülkücü gençlik, Hamit Sezer gibi isimlerden bahsederek, ‘‘Bu kişileri yönlendirenin askeri istihbarat mı, İlhan Cihaner mi olduğunu‘‘ sorması üzerine gizli tanık ‘‘Efe‘‘, şöyle konuştu:
‘‘İlhan Cihaner orada kendi kadrosunu oluşturmuştu. Mesela İsmailağa cemaati operasyonunu sadece ve sadece bir deneme maksadıyla yapıldı. Asıl ona göre büyük balık, Fethullah Gülen cemaatiydi. Bunun yansıması ne olacak çok merak ediyordu ve biraz herhalde o yüzden sınırlı tuttu. Baktı çok ses çıkmadı. Türkiye‘de de çok fazla ses çıkmadı, daha sonra işi büyüttü.‘‘
Gizli tanık ‘‘Efe‘‘, savcı Pekgüzel‘in, ülkücü ve alperen gençlik olarak bahsettiği kişileri kimin yönettiğini sorması üzerine, bu kişilerin İlhan Cihaner‘in kontrolünde olduğunu savundu.
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın‘ın sorusu üzerine de gizli tanık ‘‘Efe‘‘, Cihaner ile arasında bir husumet olmadığını kaydetti.
Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Kurmay Albay Dursun Çiçek de gizli tanık ‘‘Efe‘‘ye, namus ve vicdanı üzerine yemin ettiğini hatırlatarak, mahkemenin yaptığı soruşturmada, Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Türk Hava Yolları, orduevi ve otelden tüm kayıtların geldiğini söyledi.
Söz konusu yazılardan, Erzincan‘a gitmediğinin, iki gizli tanığın beyanlarıyla değil, devletin resmi kayıtları ve kredi kartı kayıtlarıyla tespit ve tescil edildiğini ifade eden Çiçek, gizli tanık ‘‘Efe‘‘ye, Erzincan‘a geliş tarihini iki ay boşluk bırakarak hatırlamasının normal olup olmadığını sordu.
-‘‘BİZ SİZİN VİCDANINIZA, İNSANLIĞINIZA SIĞINIYORUZ‘‘-
Tarih konusunda hafızasının çok iyi olmadığını anlatan gizli tanık ‘‘Efe‘‘, ‘‘Ben ortalama aklıma gelen şeyleri söyledim. Sizi gördüğümü söyledim ben, sizin Erzincan‘a gidip gitmediğiniz resmi kayıt altına alınamamış olabilir. Ben sizi tanımam. Size karşı herhangi bir husumetim de yoktur inanın. Ben sadece bana sorulan soruya insan olarak, tanık olarak cevap veriyorum‘‘ dedi.
Sanık Dursun Çiçek de bunun üzerine, ‘‘Biz de sizin vicdanınıza, insanlığınıza sığınıyoruz. Olmayan bir planın, sahte planın icrası için Erzincan‘a gittiğim iddiasıyla, ki iddiaların temelinde bu gizli tanık ‘Munzur‘ ve sizin beyanlarınız var, başka hiçbir beyan yok, 13 aydır tutuklu yargılanıyorum‘‘ şeklinde konuştu.
-ELBİSENİN RENGİ TARTIŞMASI-
Kaynak: AA
Görevi sırasında Ortatepe köyünden birkaç vatandaşın, yakın köylerde mühimmat dağıtıldığını söylemeleri üzerine, bunu İlhan Cihaner‘e ilettiğini, Cihaner‘in de ‘‘Başına bela alırsın, bunlar geçmişte kalmış, gitmiş şeyler‘‘ diyerek işlem yapmasını engellediğini iddia eden gizli tanık ‘‘Efe‘‘, daha sonra bu konuda yapılan soruşturmada uzun namlulu silahlar ve roketatarlar bulunduğunu savundu.
Gizli tanık ‘‘Efe‘‘, duruşmada şu beyanlarda bulundu:
‘‘Şimdi ben bu olayları deşifre ettikten sonra beni kamuoyu nezdinde suçlu göstermek için benzer bir eylemi üzerimde denemeye çalıştılar. Arabama ve evime mühimmat koyacaklardı. Ben bunu bilmiyordum. Emniyet mensupları gelip bana, ‘Sizin evinize baskın yapılacak, Cihaner gerekli talimatları vermek üzere, lütfen Erzincan‘ı terk edin‘ dedi. Ben de rapor aldım ve Erzincan‘ı terk ettim. Meğer o dönemde Cihaner, Jandarma Genel Komutanlığına, Alay Komutanlığına resmi yazılar yazıyor ve arabama, evime koymak üzere mühimmatlar istiyor. Bunu da İl Emniyet Müdürü Süleyman Bey deşifre etti. Bunun da bilinmesini istiyorum. Eğer ben orada olsaydım -ki Adalet Bakanlığından resmi yazıyla izin bile istemiş- orada suç üstü yapacaktı ve ben kamuoyu nezdinde, bütün dünya nezdinde çok kötü duruma düşecektim.‘‘
Çapraz sorgusu sırasında Hanefi Avcı‘nın kendisine bir kaset verdiğine ilişkin beyanı konusundaki soruları yanıtlayan gizli tanık ‘‘Efe, bu kaseti Avcı‘ya iade ettiğini, hukuki bir delil olmadığı için kullanmayı düşünmediğini, bu kasetin ortaya çıkacağını düşündüğünü kaydetti.
Gizli tanık‘‘ Efe‘‘, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün‘ün, Avcı ile arasında ne gibi bir ilişki olduğunu sorması üzerine de, şu ifadeleri kullandı:
‘‘Hanefi Avcı Edirne‘deyken kendisiyle telefonlaşırdık. Ben kura çektim, kendisi bana tebrik mesajı gönderdi. Ondan sonra 2003‘te kendisiyle bir emniyet genel müdür yardımcısı vasıtasıyla tanıştık. Ardından diyaloglarımız devam etti. Ben Hanefi Avcı‘nın daha sonra neden bu işlere karıştığını bilmiyorum. Fakat kendisinin yayınlanan kitabında, Erzincan‘da 10-15 kişiyi bu davalarla ilgili aradığını zaten itiraf ediyor. Yani sadece onlardan birinin ben olduğumu söyledim. Erol Halkalı‘nın telefonundan aradı, Eskişehir Alay Komutanının avukatı ve benimle görüştü bu şekilde.‘‘
-‘‘BÜYÜK BALIK, FETHULLAH GÜLEN CEMAATİYDİ‘‘-
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel‘in, alperen gençlik, ülkücü gençlik, Hamit Sezer gibi isimlerden bahsederek, ‘‘Bu kişileri yönlendirenin askeri istihbarat mı, İlhan Cihaner mi olduğunu‘‘ sorması üzerine gizli tanık ‘‘Efe‘‘, şöyle konuştu:
‘‘İlhan Cihaner orada kendi kadrosunu oluşturmuştu. Mesela İsmailağa cemaati operasyonunu sadece ve sadece bir deneme maksadıyla yapıldı. Asıl ona göre büyük balık, Fethullah Gülen cemaatiydi. Bunun yansıması ne olacak çok merak ediyordu ve biraz herhalde o yüzden sınırlı tuttu. Baktı çok ses çıkmadı. Türkiye‘de de çok fazla ses çıkmadı, daha sonra işi büyüttü.‘‘
Gizli tanık ‘‘Efe‘‘, savcı Pekgüzel‘in, ülkücü ve alperen gençlik olarak bahsettiği kişileri kimin yönettiğini sorması üzerine, bu kişilerin İlhan Cihaner‘in kontrolünde olduğunu savundu.
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın‘ın sorusu üzerine de gizli tanık ‘‘Efe‘‘, Cihaner ile arasında bir husumet olmadığını kaydetti.
Duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Kurmay Albay Dursun Çiçek de gizli tanık ‘‘Efe‘‘ye, namus ve vicdanı üzerine yemin ettiğini hatırlatarak, mahkemenin yaptığı soruşturmada, Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Türk Hava Yolları, orduevi ve otelden tüm kayıtların geldiğini söyledi.
Söz konusu yazılardan, Erzincan‘a gitmediğinin, iki gizli tanığın beyanlarıyla değil, devletin resmi kayıtları ve kredi kartı kayıtlarıyla tespit ve tescil edildiğini ifade eden Çiçek, gizli tanık ‘‘Efe‘‘ye, Erzincan‘a geliş tarihini iki ay boşluk bırakarak hatırlamasının normal olup olmadığını sordu.
-‘‘BİZ SİZİN VİCDANINIZA, İNSANLIĞINIZA SIĞINIYORUZ‘‘-
Tarih konusunda hafızasının çok iyi olmadığını anlatan gizli tanık ‘‘Efe‘‘, ‘‘Ben ortalama aklıma gelen şeyleri söyledim. Sizi gördüğümü söyledim ben, sizin Erzincan‘a gidip gitmediğiniz resmi kayıt altına alınamamış olabilir. Ben sizi tanımam. Size karşı herhangi bir husumetim de yoktur inanın. Ben sadece bana sorulan soruya insan olarak, tanık olarak cevap veriyorum‘‘ dedi.
Sanık Dursun Çiçek de bunun üzerine, ‘‘Biz de sizin vicdanınıza, insanlığınıza sığınıyoruz. Olmayan bir planın, sahte planın icrası için Erzincan‘a gittiğim iddiasıyla, ki iddiaların temelinde bu gizli tanık ‘Munzur‘ ve sizin beyanlarınız var, başka hiçbir beyan yok, 13 aydır tutuklu yargılanıyorum‘‘ şeklinde konuştu.
-ELBİSENİN RENGİ TARTIŞMASI-