'Kılıçdaroğlu perdeleme siyaseti yapıyor'

AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Adayı Mahir Ünal, Kılıçdaroğlu tamemen bir perdeleme siyaseti yaptığını savunarak, "Gün içerisinde en az iki tane üç tane çark yaşayabiliyor ve konuşup gidiyor. Dolayısıyla bu söylemiyle zaten bir siyasi gücün üzerinde oturmuyor, bir medyatik gücün üzerinde oturuyor" dedi.

'Kılıçdaroğlu perdeleme siyaseti yapıyor'
Bugün tv ekranlarında gündemi değerlendiren AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Adayı Mahir Ünal, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi.

MHP'deki kaset olaylarını değerlendiren Ünal, "İnsanların mahrem alanları, insanların özel yaşamlarını siyaset malzemesi haline getirilmesini Ak Parti olarak kınıyoruz ve doğru bulmuyoruz. Bunun bizimle ilişkilendirilmeye kalkışmasını da bu çirkin siyasetin bir parçası olarak görüyoruz" dedi.

"Ama bunu anlamak için biraz arka planına bakmak gerekiyor" diyen Ünal şöyle devam etti:

"Türkiye'de Ak Parti öncesi siyasete baktığımızda, aslında siyaseti dizayn edenler, toplum mühendisliği yapanlar, bugün artık siyaseti kasetler üzerinden dizayn ediyorlar. Erdoğan, 2002 yılında AK Parti kurulduğunda, artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak demişti.
Türkiye'de şu anda pozitif siyaset ve negatif siyaset ya da eski tarz siyaset ve yeni tarz siyaset var. Bunu genelleştirecek olursak eski Türkiye ve yeni Türkiye. Aslında bu seçim eski Türkiye ile yeni Türkiye'nin seçim meydanında karşılıklı olarak kendi argümanlarını da sınamaları. Ama tarihte hiç bir zaman eski olan kazanmamıştır, yeni olan kazanmıştır."

"KILIÇDAROĞLU GÜNDE EN AZ 2-3 KEZ ÇARK YAŞIYOR"

Partilerin seçim stratejileriyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Ünal, "Stretejilere baktığınızda; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ilk günden bugüne kadar bir CHP genel başkanı gibi değil, daha çok koalisyonun genel başkanı sözcüsü gibi konuştu ve davrandı. Ve referandumda bunu gördük bu seçim öncesi de aynı şeyi görüyoruz" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu tamemen bir perdeleme siyaseti yaptığını savunan Ünal, "Sabahleyin güne başladığında, o gün neredeyse ve hangi ortamdaysa, orada var olan bir negatif durumu ve bu negatif durumun oluşturduğu duyguyu sömürerek, Hakkari'de özerklikten bahsederek, daha sonra bu özerkliğin kamuoyundan gelen tepkiyle, federal yapı anlamına gelmiyor diyip anında çark edebiliyor. Gün içerisinde bunun gibi en az iki tane üç tane çark yaşayabiliyor ve konuşup gidiyor. Dolayısıyla bu söylemiyle zaten bir siyasi gücün üzerinde oturmuyor, bir medyatik gücün üzerinde oturuyor. Çünkü merkez medya Kılıçdaroğlu'nu takip ederken adeta destek oluyor. Kılıçdaroğlu'nun ithamları, iftiraları ve içinde bulunduğu duruma, şartlara, bölgeye göre konuşmalarını bir şekilde perdeleyerek Kemal Kılıçdaroğlu'nu bu kulvarda yürütüyor" ifadelerini kullandı.

"REFERANDUMDA YARIM KALAN BU SEÇİMDE TAMAMLANACAK"

"MHP, CHP, BDP ve diğerlerinin Ak Parti'den kurtulmalıyız koalisyonu çerçevesinde hareket etmeleri ve bu koalisyonun sözcülüğüne soyunan Kılıçdaroğlu'nun, sürekli olarak gündemi perdeleyen ve gerçeği değiştiren ve deforma eden diline rağmen şu an da seçimin psikolojisini referandumun devamı niteliğindeki sivil, özgürlükçü, insanımızın temel hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak bir anayasa beklentisi oluşturuyor" şeklinde konuşan Ünal, "Çünkü seçmen referandumda anayasa paketiyle yarım bıraktığı süreci bu seçimde sivil anayasa beklentisiyle tamamlayacak. Ak Parti'de bunun arkasına bir siyasi irade koyacak ve bunun takipçisi olacaktır" dedi.

"AK PARTİ SİYASET BİÇİMİNİ DE DENGELERİ DE DEĞİŞTİRDİ"

Türkiye'de siyaset kurumunun yıllarca sorun çözen değil, güçsüz, cılız, hasbel kadel milletin iradesinin yansıdığı, iktidar olan ama muktedir olamayan siyasi partilerce siyaset kurumunun devam ettirildiğine işaret eden Ünal şunları söyledi:

"Ve vesayet altında kalan siyaset ve eski Türkiye'nin alışkanlıkları son 8.5 yıldan beri değişik şekillerde, Ak Parti'nin siyaset kurumunu güçlendirmesi, vesayetin hukukundan özgürlüğün hukukuna geçişi desteklemesi ve milletin egemenliğine yaslanarak siyaset yapıyor olması Türkiye'de siyaset biçimini de dengeleri de değiştirmiştir. Dolayısıyla bugün aslında mücadele BDP'nin suretinde, CHP'nin suretinde, MHP'nin suretinde ve diğer bazı kurumların suretinde, aslında güçlü bir siyaset kurumu ve milletiyle barışık bir devlete karşı yürütülmekte. Çünkü bizim anayasayla hedeflediğimiz temel şey bizim insanımızın güvenliği bir devlet anlayışına feda edilmesin, bizim insanımızın temel hak ve özgürlükleri öncelikli hale gelsin ve 74 milyon insanımızın her biri birinci sınıf insan olsun bunun mücadelesi veriliyor."

BEYAZ GAZETE