Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu beraat etti
'Ergenekon kılavuzu' kitabından yargılanan Gazeteci Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu, Kadıköy Adliyesi'ndeki duruşmada 'Gizliliği ihlal' davasından beraat etti.
ARKADAŞLARI DESTEK İÇİN YÜRÜDÜ
Kadıköy Altıyol'daki Boğa Heykeli önünde, ''Yansak da Dokunacağız'' pankartı arkasında toplanan gazeteciler, ''Özgür basın susturulamaz'', ''Ahmet Çıkacak yine yazacak'', ''Ahmet, Nedim onurumuzdur'' sloganlarıyla Bahariye'deki adliye binasına kadar yürüdü.
Yürüyüşe katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, davaya ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Ahmet Şık'ın tutukluluğunun bitmesini umduklarını söyledi. Bunun tam bir hak gasbı olduğunu ifade eden Tekin, ''Yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın tutuklanması dünyada görülmemiş bir sistem'' dedi.
Tutuklamaların neden yapıldığını merak ettiklerini belirten Tekin, şunları söyledi:
''Kamuoyuna yansıyan, yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın cezaevinde tutulması... Bu, Türkiye demokrasisinin en büyük ayıplarından bir tanesidir. Sayın Başbakanın kendisi de itiraf etmiştir. Sayın Başbakan itirafın ötesinde bir kitabı bombaya benzetmiştir. Bizim bildiğimiz, bombanın ham maddesi patlayıcıdır, kitabın ham maddesi de düşüncedir. Kitap ile patlayıcıyı eş değer gören bir başbakanın ülkesinde bu tür sorunlar yaşanır. 12 Haziran'dan sonra çürümüş sistemi ortadan kaldırmak için CHP olarak üzerimize düşeni yerine getireceğiz.''
Yürüyüşe, milletvekilleri Mustafa Özyürek ve Sabahat Tuncel, CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin, Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı Ferai Tınç, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, sanatçı Suavi'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda politikacı, sanatçı ve gazeteci katıldı.
Aralarında Gürsel Tekin'in de bulunduğu bazı katılımcılar, üzerinde ''Gazetecilere özgürlük'' yazan beyaz bir tişört giyerken, tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın boydan çekilmiş bir resminin yer aldığı karton çıkartması yürüyüş boyunca taşındı.
-''YANSAK DA DOKUNACAĞIZ''-
Kadıköy Adliyesi önünde de gazeteci Ruşen Çakır, yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına bir basın açıklaması okudu.
Gazeteci Ahmet Şık'ın 67 gündür ''Ergenekon'' terör örgütüne üye olmaktan tutuklu bulunduğunu belirten Çakır, bu iddiaya ilişkin hangi belge ve kanıtlar bulunduğunun hala belirsiz olduğunu söyledi. Ahmet Şık'ın, Ertuğrul Mavioğlu ile kaleme aldığı kitaplarda, Türkiye'deki derin devleti anlattığını ifade eden Ruşen Çakır, o kitapları yazdığı için yargılanan Şık'ın aynı yapıya, yani deşifre ettiği ''Ergenekon''a üye olmakla suçlandığını kaydetti.
Bazı Emniyet görevlilerinin Hrant Dink cinayetindeki ihmallerine vurgu yapan Nedim Şener ile Emniyet içindeki yapılanmaları mercek altına aldığı ''İmamın Ordusu'' çalışması toplatılan Ahmet Şık'ın bugün birlikte cezaevinde olmalarının rastlantı olamayacağını dile getiren Çakır, bugün bu iki gazetecinin ''Ergenekon''a üye olduğu iddiasının vicdana sığmadığı gibi insan aklına da ihanet olduğunu söyledi.
İleri demokrasinin hüküm sürdüğü söylenen Türkiye'de bugün 60'dan fazla gazetecinin tutuklu olduğunu, mahkemelerde 4 binden fazla gazeteci davasının sürdüğünü belirten Çakır, şöyle konuştu:
''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan uluslararası basına, 'Tutaklanan gazeteciler, Hükümeti devirmek istedi' diyor. Bir kimsenin, Başbakan bile olsa, dava sürerken, bu tür bir yargıda bulunmaya hakkı olamaz. Ülkemizde zaten oto sansür gibi bir zorlukla uğraşan gazeteciler, buna ek olarak her an herhangi bir sebeple tutuklanma endişesi ile yaşıyor. Sonuçta ülkemiz yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceyi savunan herkes için her geçen gün güvenilir olmaktan daha fazla çıkıyor. Biz yalnız gazeteciler için değil herkes için adalet istiyoruz. Taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve biliniz ki yansak da dokunacağız.''
ARKADAŞLARI DESTEK İÇİN YÜRÜDÜ
Kadıköy Altıyol'daki Boğa Heykeli önünde, ''Yansak da Dokunacağız'' pankartı arkasında toplanan gazeteciler, ''Özgür basın susturulamaz'', ''Ahmet Çıkacak yine yazacak'', ''Ahmet, Nedim onurumuzdur'' sloganlarıyla Bahariye'deki adliye binasına kadar yürüdü.
Yürüyüşe katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, davaya ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Ahmet Şık'ın tutukluluğunun bitmesini umduklarını söyledi. Bunun tam bir hak gasbı olduğunu ifade eden Tekin, ''Yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın tutuklanması dünyada görülmemiş bir sistem'' dedi.
Tutuklamaların neden yapıldığını merak ettiklerini belirten Tekin, şunları söyledi:
''Kamuoyuna yansıyan, yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın cezaevinde tutulması... Bu, Türkiye demokrasisinin en büyük ayıplarından bir tanesidir. Sayın Başbakanın kendisi de itiraf etmiştir. Sayın Başbakan itirafın ötesinde bir kitabı bombaya benzetmiştir. Bizim bildiğimiz, bombanın ham maddesi patlayıcıdır, kitabın ham maddesi de düşüncedir. Kitap ile patlayıcıyı eş değer gören bir başbakanın ülkesinde bu tür sorunlar yaşanır. 12 Haziran'dan sonra çürümüş sistemi ortadan kaldırmak için CHP olarak üzerimize düşeni yerine getireceğiz.''
Yürüyüşe, milletvekilleri Mustafa Özyürek ve Sabahat Tuncel, CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin, Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı Ferai Tınç, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, sanatçı Suavi'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda politikacı, sanatçı ve gazeteci katıldı.
Aralarında Gürsel Tekin'in de bulunduğu bazı katılımcılar, üzerinde ''Gazetecilere özgürlük'' yazan beyaz bir tişört giyerken, tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın boydan çekilmiş bir resminin yer aldığı karton çıkartması yürüyüş boyunca taşındı.
-''YANSAK DA DOKUNACAĞIZ''-
Kadıköy Adliyesi önünde de gazeteci Ruşen Çakır, yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına bir basın açıklaması okudu.
Gazeteci Ahmet Şık'ın 67 gündür ''Ergenekon'' terör örgütüne üye olmaktan tutuklu bulunduğunu belirten Çakır, bu iddiaya ilişkin hangi belge ve kanıtlar bulunduğunun hala belirsiz olduğunu söyledi. Ahmet Şık'ın, Ertuğrul Mavioğlu ile kaleme aldığı kitaplarda, Türkiye'deki derin devleti anlattığını ifade eden Ruşen Çakır, o kitapları yazdığı için yargılanan Şık'ın aynı yapıya, yani deşifre ettiği ''Ergenekon''a üye olmakla suçlandığını kaydetti.
Bazı Emniyet görevlilerinin Hrant Dink cinayetindeki ihmallerine vurgu yapan Nedim Şener ile Emniyet içindeki yapılanmaları mercek altına aldığı ''İmamın Ordusu'' çalışması toplatılan Ahmet Şık'ın bugün birlikte cezaevinde olmalarının rastlantı olamayacağını dile getiren Çakır, bugün bu iki gazetecinin ''Ergenekon''a üye olduğu iddiasının vicdana sığmadığı gibi insan aklına da ihanet olduğunu söyledi.
İleri demokrasinin hüküm sürdüğü söylenen Türkiye'de bugün 60'dan fazla gazetecinin tutuklu olduğunu, mahkemelerde 4 binden fazla gazeteci davasının sürdüğünü belirten Çakır, şöyle konuştu:
''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan uluslararası basına, 'Tutaklanan gazeteciler, Hükümeti devirmek istedi' diyor. Bir kimsenin, Başbakan bile olsa, dava sürerken, bu tür bir yargıda bulunmaya hakkı olamaz. Ülkemizde zaten oto sansür gibi bir zorlukla uğraşan gazeteciler, buna ek olarak her an herhangi bir sebeple tutuklanma endişesi ile yaşıyor. Sonuçta ülkemiz yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceyi savunan herkes için her geçen gün güvenilir olmaktan daha fazla çıkıyor. Biz yalnız gazeteciler için değil herkes için adalet istiyoruz. Taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve biliniz ki yansak da dokunacağız.''
Kaynak: İHA
Kadıköy Altıyol'daki Boğa Heykeli önünde, ''Yansak da Dokunacağız'' pankartı arkasında toplanan gazeteciler, ''Özgür basın susturulamaz'', ''Ahmet Çıkacak yine yazacak'', ''Ahmet, Nedim onurumuzdur'' sloganlarıyla Bahariye'deki adliye binasına kadar yürüdü.
Yürüyüşe katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, davaya ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Ahmet Şık'ın tutukluluğunun bitmesini umduklarını söyledi. Bunun tam bir hak gasbı olduğunu ifade eden Tekin, ''Yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın tutuklanması dünyada görülmemiş bir sistem'' dedi.
Tutuklamaların neden yapıldığını merak ettiklerini belirten Tekin, şunları söyledi:
''Kamuoyuna yansıyan, yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın cezaevinde tutulması... Bu, Türkiye demokrasisinin en büyük ayıplarından bir tanesidir. Sayın Başbakanın kendisi de itiraf etmiştir. Sayın Başbakan itirafın ötesinde bir kitabı bombaya benzetmiştir. Bizim bildiğimiz, bombanın ham maddesi patlayıcıdır, kitabın ham maddesi de düşüncedir. Kitap ile patlayıcıyı eş değer gören bir başbakanın ülkesinde bu tür sorunlar yaşanır. 12 Haziran'dan sonra çürümüş sistemi ortadan kaldırmak için CHP olarak üzerimize düşeni yerine getireceğiz.''
Yürüyüşe, milletvekilleri Mustafa Özyürek ve Sabahat Tuncel, CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin, Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı Ferai Tınç, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, sanatçı Suavi'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda politikacı, sanatçı ve gazeteci katıldı.
Aralarında Gürsel Tekin'in de bulunduğu bazı katılımcılar, üzerinde ''Gazetecilere özgürlük'' yazan beyaz bir tişört giyerken, tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın boydan çekilmiş bir resminin yer aldığı karton çıkartması yürüyüş boyunca taşındı.
-''YANSAK DA DOKUNACAĞIZ''-
Kadıköy Adliyesi önünde de gazeteci Ruşen Çakır, yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına bir basın açıklaması okudu.
Gazeteci Ahmet Şık'ın 67 gündür ''Ergenekon'' terör örgütüne üye olmaktan tutuklu bulunduğunu belirten Çakır, bu iddiaya ilişkin hangi belge ve kanıtlar bulunduğunun hala belirsiz olduğunu söyledi. Ahmet Şık'ın, Ertuğrul Mavioğlu ile kaleme aldığı kitaplarda, Türkiye'deki derin devleti anlattığını ifade eden Ruşen Çakır, o kitapları yazdığı için yargılanan Şık'ın aynı yapıya, yani deşifre ettiği ''Ergenekon''a üye olmakla suçlandığını kaydetti.
Bazı Emniyet görevlilerinin Hrant Dink cinayetindeki ihmallerine vurgu yapan Nedim Şener ile Emniyet içindeki yapılanmaları mercek altına aldığı ''İmamın Ordusu'' çalışması toplatılan Ahmet Şık'ın bugün birlikte cezaevinde olmalarının rastlantı olamayacağını dile getiren Çakır, bugün bu iki gazetecinin ''Ergenekon''a üye olduğu iddiasının vicdana sığmadığı gibi insan aklına da ihanet olduğunu söyledi.
İleri demokrasinin hüküm sürdüğü söylenen Türkiye'de bugün 60'dan fazla gazetecinin tutuklu olduğunu, mahkemelerde 4 binden fazla gazeteci davasının sürdüğünü belirten Çakır, şöyle konuştu:
''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan uluslararası basına, 'Tutaklanan gazeteciler, Hükümeti devirmek istedi' diyor. Bir kimsenin, Başbakan bile olsa, dava sürerken, bu tür bir yargıda bulunmaya hakkı olamaz. Ülkemizde zaten oto sansür gibi bir zorlukla uğraşan gazeteciler, buna ek olarak her an herhangi bir sebeple tutuklanma endişesi ile yaşıyor. Sonuçta ülkemiz yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceyi savunan herkes için her geçen gün güvenilir olmaktan daha fazla çıkıyor. Biz yalnız gazeteciler için değil herkes için adalet istiyoruz. Taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve biliniz ki yansak da dokunacağız.''
ARKADAŞLARI DESTEK İÇİN YÜRÜDÜ
Kadıköy Altıyol'daki Boğa Heykeli önünde, ''Yansak da Dokunacağız'' pankartı arkasında toplanan gazeteciler, ''Özgür basın susturulamaz'', ''Ahmet Çıkacak yine yazacak'', ''Ahmet, Nedim onurumuzdur'' sloganlarıyla Bahariye'deki adliye binasına kadar yürüdü.
Yürüyüşe katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, davaya ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Ahmet Şık'ın tutukluluğunun bitmesini umduklarını söyledi. Bunun tam bir hak gasbı olduğunu ifade eden Tekin, ''Yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın tutuklanması dünyada görülmemiş bir sistem'' dedi.
Tutuklamaların neden yapıldığını merak ettiklerini belirten Tekin, şunları söyledi:
''Kamuoyuna yansıyan, yazılmamış bir kitaptan dolayı bir insanın cezaevinde tutulması... Bu, Türkiye demokrasisinin en büyük ayıplarından bir tanesidir. Sayın Başbakanın kendisi de itiraf etmiştir. Sayın Başbakan itirafın ötesinde bir kitabı bombaya benzetmiştir. Bizim bildiğimiz, bombanın ham maddesi patlayıcıdır, kitabın ham maddesi de düşüncedir. Kitap ile patlayıcıyı eş değer gören bir başbakanın ülkesinde bu tür sorunlar yaşanır. 12 Haziran'dan sonra çürümüş sistemi ortadan kaldırmak için CHP olarak üzerimize düşeni yerine getireceğiz.''
Yürüyüşe, milletvekilleri Mustafa Özyürek ve Sabahat Tuncel, CHP İstanbul İl Başkanı Bahri Şahin, Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı Ferai Tınç, gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, sanatçı Suavi'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda politikacı, sanatçı ve gazeteci katıldı.
Aralarında Gürsel Tekin'in de bulunduğu bazı katılımcılar, üzerinde ''Gazetecilere özgürlük'' yazan beyaz bir tişört giyerken, tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın boydan çekilmiş bir resminin yer aldığı karton çıkartması yürüyüş boyunca taşındı.
-''YANSAK DA DOKUNACAĞIZ''-
Kadıköy Adliyesi önünde de gazeteci Ruşen Çakır, yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına bir basın açıklaması okudu.
Gazeteci Ahmet Şık'ın 67 gündür ''Ergenekon'' terör örgütüne üye olmaktan tutuklu bulunduğunu belirten Çakır, bu iddiaya ilişkin hangi belge ve kanıtlar bulunduğunun hala belirsiz olduğunu söyledi. Ahmet Şık'ın, Ertuğrul Mavioğlu ile kaleme aldığı kitaplarda, Türkiye'deki derin devleti anlattığını ifade eden Ruşen Çakır, o kitapları yazdığı için yargılanan Şık'ın aynı yapıya, yani deşifre ettiği ''Ergenekon''a üye olmakla suçlandığını kaydetti.
Bazı Emniyet görevlilerinin Hrant Dink cinayetindeki ihmallerine vurgu yapan Nedim Şener ile Emniyet içindeki yapılanmaları mercek altına aldığı ''İmamın Ordusu'' çalışması toplatılan Ahmet Şık'ın bugün birlikte cezaevinde olmalarının rastlantı olamayacağını dile getiren Çakır, bugün bu iki gazetecinin ''Ergenekon''a üye olduğu iddiasının vicdana sığmadığı gibi insan aklına da ihanet olduğunu söyledi.
İleri demokrasinin hüküm sürdüğü söylenen Türkiye'de bugün 60'dan fazla gazetecinin tutuklu olduğunu, mahkemelerde 4 binden fazla gazeteci davasının sürdüğünü belirten Çakır, şöyle konuştu:
''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan uluslararası basına, 'Tutaklanan gazeteciler, Hükümeti devirmek istedi' diyor. Bir kimsenin, Başbakan bile olsa, dava sürerken, bu tür bir yargıda bulunmaya hakkı olamaz. Ülkemizde zaten oto sansür gibi bir zorlukla uğraşan gazeteciler, buna ek olarak her an herhangi bir sebeple tutuklanma endişesi ile yaşıyor. Sonuçta ülkemiz yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceyi savunan herkes için her geçen gün güvenilir olmaktan daha fazla çıkıyor. Biz yalnız gazeteciler için değil herkes için adalet istiyoruz. Taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz ve biliniz ki yansak da dokunacağız.''