Eser Karakaş: Temel Hak Ve Özgürlükler Evrensel Haklar Olarak Kabul Edilmeli

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eser Karakaş, yapılacak olan yeni anayasada temel hak ve özgürlüklerin evrensel hak olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eser Karakaş, yapılacak olan yeni anayasada temel hak ve özgürlüklerin evrensel hak olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırma Merkezi tarafından organize edilen “bölgesel Kalkınmada Eğitimin Rolü” konulu 3. Sosyal Bilimler Sempozyumu yapıldı. Sempozyuma konuşmacı olarak Prof. Dr. Eser Karakaş ile Prof. Dr. Mehmet Altan katıldı.

Eser Karakaş, yeni yapılacak anayasada Türkiye’nin şartlarına özgü, ifade özgürlüğü, temel hak ve özgürlükler insan hakları olmalı mı olmamalı mı? sorusunu sorarak, “Benim cevabım çok net asla olmamalı. Bunlar evrensel kamusal değerler artık. Bunları aynen benimsemeliyiz. Ama özel alan özel alandır. Özel alanları kamuya yansıtmadığın sürece sonuna kadar özgür ve farklı olabiliriz.” diye konuştu.

Üniversitelerin hala bilginin kıt olduğu dönemler gibi eğitim verdiğini belirten Karakaş, bilginin kıt faktör olmaktan çıktığını ve insanların istedikleri bilgilere en geç 5 dakikada ulaşabildiğini kaydetti. Karakaş, “Yüksek Seçim Kurulu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve federal mahkeme kararlarına en geç 5 dakikayla ulaşabilirsiniz. Artık yeni sistemler üzerinde tartışılması ve konuşulması gerekiyor.” dedi.

    "HAYATIN FARKLI DÖNÜŞÜMLERİNİ ALGILAYAMADIK"

    Türkiye’deki en iyi üniversitelerin bilgiyi en hızlı ve doğru biçimde vererek değerlendirildiğini ifade eden Karakaş, en kötü üniversitelerin ise bilgiyi en az hızla verdiğini kaydetti.

Üniversitelerin hala bilgiyi temel aktarım işlevi olarak gördüğünü savunan Karakaş, şunları söyledi: “Bilgi eğer kıt faktör olmaktan çıktıysa nasıl bir eğitim sistemi olacak? Bütün eğitim ideolojisi ve sisteminin sorgulanması gerekiyor. Hayatın bu iki farklı dönüşümünü algılayamadık. Birincisi farklılaşmaya geçmenin benzeşmeden faziletli olduğunun farkına varamıyoruz. İkincisi de bilginin bir kıt faktör olmaktan çıktığını pek algılayamıyoruz. Hala bilgi aktarmayı sürdüren bir eğitim sistemimiz var.”

    "EĞİTİM VE KALKINMA ARASINDA ÇOK İYİ BİR İLİŞKİ VAR"

    Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Jale Saraç, kalkınmanın sadece insanların gereksinimlerinin karşılanmasıyla değil sosyal ve kültürel gelişimlerinin geliştirilmesini ifade ettiğini kaydetti.

Eğitim ve kalkınmanın arasında çok sıkı bir ilişkinin bulunduğunu kaydeden Saraç, “Hiçbir ülke insan kaynaklarına ciddi bir yatırım yapmadan sürdürülebilir bir kalkınmayı sağlayamaz. Bilgi ekonomisine dayanan rekabetçi ekonomik düzeyde eğitimin kalkınmadaki rolü daha önemli hale gelmiştir. Yoksulluk ve adaletsizlikle mücadele en temel mücadele olan eğitim bireylerin bilgi ve becerilerinin gelişmesinde üretkenliklerin artmasında kritik bir rol oynar.” şeklinde konuştu.

    "DIŞA AÇILARAK TÜRKİYE DAHA DA DEMOKRATİKLEŞEBİLİR"

Prof. Dr. Mehmet Altan ise Türkiye’de çok içe kapalı olduğunu ve dünyadan kopuk yaşadığını vurguladı. Türkiye demokratikleşmesinin dışa açılmayla sağlanacağını kaydeden Altan, rekabet piyasasının dahi 1995’te yapılan Gümrük Birliği Anlaşması‘ndan dolayı kanunlaştırıldığını belirtti.

    Türkiye’de 23 milyon çalışanın bulunduğunu da kaydeden Altan, bölgesel eşitsizliklerin bulunduğunu anlattı. Dünyaya ne kadar hızlı o kadar hızlı gelişip demokratikleşmeye başlanacağını vurgulayan Altan, “Dil, din ve ırk değil beynin yeterliliğiyle bir yere gelinebilir. Siyaset oy almak amacıyla Türkiye’yi bölüyor. Bir yere iki dil yazıldığından dolayı 40 bin insan öldü.” dedi.