Küçük: Darbeye Zemin Hazırlayan Unsurlar Ortaya Çıkarılmalı
12 Eylül darbesi sırasında Ülkü Ocakları Başkanlığı yapan Habip Küçük, yargılamanın yanında darbeye zemin hazırlayan unsurların ortaya çıkarılması ile bugünkü darbe teşebbüslerinin daha iyi anlaşılacağını söyledi.
12 Eylül darbesi sırasında Ülkü Ocakları Başkanlığı yapan Habip Küçük, yargılamanın yanında darbeye zemin hazırlayan unsurların ortaya çıkarılması ile bugünkü darbe teşebbüslerinin daha iyi anlaşılacağını söyledi.
12 Eylül darbesi sırasında Mersin Ülkü Ocakları Başkanlığı yaparken tutuklanarak merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu kalan Küçük, 1980 darbesinin milletin tepesine balyoz gibi inen, Türk milletinin geleceğini kafesleyen bir cunta olduğunu belirtti. O dönem gençliğini en güzel yıllarını hücrelerde kafeslerde işkencelerde ya da darağacında yok eden 12 Eylül cuntasından hesap sorulmasına sevindiklerini vurgulayan Küçük, “12 Eylül’de en önemlisi darbenin alt yapısını hazırlayan cunta başını kendi deyimi ile olgunlaştıran, sağ-sol diye ayırdıkları gençlerin her iki tarafını silah ve mühimmat temin eden hedef ve istihbarat veren unsurlar da araştırılmalıdır. O dönemdeki bu unsurlar ortaya çıkarsa 28 Şubat ve bugün yargıda olan teşebbüsler daha iyi anlaşılır.” dedi.
Sadece 12 Eylül cuntasının yargılanmasının yetmeyeceğine dikkat çeken Küçük, o zamanki siyasi şube olan şubelerde işkence zoru ile ifade kabul ettiren Hanefi Avcı gibi polis şefleri ve cezaevinde görev yapan askeri ve sivil işkencecilerden hesap sorulması gerektiğini söyledi. Bu cuntacıların yargılanmasının 12 Eylül 2010 referandumunda yapılan değişikliği karanlık güçlerin bütün çabalarına rağmen evet demelerinin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Küçük, “Efendim 90 yaşındaki Kenan Evren’e yazık değil mi? Diyorlar. Yazık değil çünkü biz emniyetin işkence hanelerinde nice 90 yaşındaki dede ve ninelere işkence yapıldığını gördük. Kaçak olan oğulların ve kızlarının nerede olduğunu nerede saklandıklarını işkence yaparak öğrenmeye ve onların teslim olmalarını sağlamaya çalıştılar. Unutulmamalıdır ki işkencede ölen, asılan arkadaşlarımızın anne ve babaları da çok yaşlıydı. Kafasında takke var diye Mamak Cezaevi‘nde dipçikle öldürülen Hüseyin Kurumahmutoğlu’nun babası da üzüntüden ölmüştür.” diye konuştu.
12 Eylül darbesi sırasında Mersin Ülkü Ocakları Başkanlığı yaparken tutuklanarak merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu kalan Küçük, 1980 darbesinin milletin tepesine balyoz gibi inen, Türk milletinin geleceğini kafesleyen bir cunta olduğunu belirtti. O dönem gençliğini en güzel yıllarını hücrelerde kafeslerde işkencelerde ya da darağacında yok eden 12 Eylül cuntasından hesap sorulmasına sevindiklerini vurgulayan Küçük, “12 Eylül’de en önemlisi darbenin alt yapısını hazırlayan cunta başını kendi deyimi ile olgunlaştıran, sağ-sol diye ayırdıkları gençlerin her iki tarafını silah ve mühimmat temin eden hedef ve istihbarat veren unsurlar da araştırılmalıdır. O dönemdeki bu unsurlar ortaya çıkarsa 28 Şubat ve bugün yargıda olan teşebbüsler daha iyi anlaşılır.” dedi.
Sadece 12 Eylül cuntasının yargılanmasının yetmeyeceğine dikkat çeken Küçük, o zamanki siyasi şube olan şubelerde işkence zoru ile ifade kabul ettiren Hanefi Avcı gibi polis şefleri ve cezaevinde görev yapan askeri ve sivil işkencecilerden hesap sorulması gerektiğini söyledi. Bu cuntacıların yargılanmasının 12 Eylül 2010 referandumunda yapılan değişikliği karanlık güçlerin bütün çabalarına rağmen evet demelerinin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu ifade eden Küçük, “Efendim 90 yaşındaki Kenan Evren’e yazık değil mi? Diyorlar. Yazık değil çünkü biz emniyetin işkence hanelerinde nice 90 yaşındaki dede ve ninelere işkence yapıldığını gördük. Kaçak olan oğulların ve kızlarının nerede olduğunu nerede saklandıklarını işkence yaparak öğrenmeye ve onların teslim olmalarını sağlamaya çalıştılar. Unutulmamalıdır ki işkencede ölen, asılan arkadaşlarımızın anne ve babaları da çok yaşlıydı. Kafasında takke var diye Mamak Cezaevi‘nde dipçikle öldürülen Hüseyin Kurumahmutoğlu’nun babası da üzüntüden ölmüştür.” diye konuştu.