'Bir kandırmacanın içindeyiz'
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Himet Çetinkaya, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in gözaltına alınmasına ilişkin, "Neden gözaltına alındıklarını henüz bilmiyoruz. Ama düşündürücü olan beni kaygılandıran bir kandırmacanın içindeyiz ve bizi kandırıyorlar" dedi.
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Himet Çetinkaya, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in gözaltına alınmasına ilişkin, "Neden gözaltına alındıklarını henüz bilmiyoruz. Ama düşündürücü olan beni kaygılandıran bir kandırmacanın içindeyiz ve bizi kandırıyorlar" dedi. Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel de, bir kişiye gerçekten silahlı ya da yasa dışı terör örgüyü üyesisin demek için mutlaka son derece tatminkar delilerin olması gerektiğini söyledi.
HaberTürk tv ekranlarında yayınlanan Akşam Raporu programına konuk olan Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Himet Çetinkaya ve Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel faili meçhul cinayetleri ve ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazetecilerin durumunu konuştu.
Elbette faili meçhul cinayetelerin aydınlanmasını istediklerini belirten Çetinkaya, "Biliyoruz bu ülkede 90'lı 2002'li yıllar arası Türkiye'nin en kanlı dönemidir. Musa Anter'den Uğur Mumcu'ya, Muammer Aksoy'dan Bahriye Üçok'a, Gaffar Okan'dan Necip Haplemitoğlu'na, Hrant Dink'e kadar uzanan bir faili meçhuller. Tetikçileri bulunmuştur ama Necip Haplemitoğlu'nun bulunmamıştır" dedi.
Şimdi susurluk sürecinde TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nun çağrısına uymayan bir emekli paşa'nın şu an da ilk tutuklananlar arasında olduğunu söyleyen Çetinkaya, "Silivri cezaevinde 1. ergenekon davasında yargılandı ve soruşturması bitti. Onun Albay olduğu dönemde İzmit'te bulunduğu dönemde İzmit-Gebze-Sapanca üçgeninde pek çok faili meçhul cinayet işlendi. Türk işadamları öldürüldü. Sorgusu sırasında bunlar kendisine sorulmadı. 2003-2005 arasında Türkiye'de bir darbe hazırlığı içinde olduğunu Ankaralı meslektaşlarımız çok iyi biliyordu. Orada bulunan Gazeteci arkadaşlarımızda çok iyi biliyordu. Peki o darbeyi yapacak orgeneral rütbesinde bugün emekli olanlar arasında kaçı tutuklu Allahaşkına bana söyler misiniz?" diye konuştu.
"BİZİ KANDIRIYORLAR"
"Türkiye'de adına ister devlet içinde örgütlü çete diyin, ister Gladio deyin, ister Kontrgerilla deyin ne derseniz deyin bunlar varlıklarını hala sürdürüyorlar" diyen Çetinkaya, "Ve bu iş bir bilmeceye dönüşüyor. Yani önemli olan burada bu. Türkiye'de demokrasinin gelişmesi, özgürlüklerin genişletilmesi, basın özgürlüğü özellikle, yaşam hakkı, adını metris'te duyuran Ahmet Taner Kışlalı suikastında kanıtları ortadan kaldıran Trabzondaki Rahip Santoro cinayetinde, Hrant Dink cinayeti öncesinde bir takım ilişkiler kuran, rütbesi Albay olan kişi tutuksuz olarak yargılanıyor ve görevi başında.Yani darbeler ve faili meçhul cinayetler bu şekilde mi çözülecek? Hayır. İş sulandırılıyor. Nasıl sulandırılıyor? Ahmet Şık, Nedim Şener gözaltına alınıyor. Neden gözaltına alındıklarını henüz bilmiyoruz. Ama düşündürücü olan beni kaygılandıran bir kandırmacanın içindeyiz ve bizi kandırıyorlar."
"TATMİNKAR DELİLLER OLMALI"
Gündel de konuşmasında, yargıdaki savcı ve yargıçların birtakım düşüncelerin aracı olacaklarını düşünmediğini ifade ederek, "Bu yapılan soruşturmada da elbette son derece önemli bir itham söz konusu. Yani silahlı bir terör örgütünün üyesi oldukları iddia ediliyor. Arama ve gözaltı kararları kararları bu suç ve onunla beraber birkaç tane daha tarihi suçlar var. Şimdi bir kişiye gerçekten silahlı ya da yasa dışı terör örgüyü üyesisin demek için mutlaka son derece tatminkar delilerin olması lazım. Bir takım deliler varsa bu suçun yasal unsurları bu olayda gerçekleşiyor mu gerçeklemiyor mu bunun irdelenmesi lazım" şeklinde konuştu.
Kamuoyuna yansıyan birtakım bilgilerin elbette detaylarını bilemediğini kaydeden Gündel şöyle devam etti:
"Ama çok ciddi delilerin olması lazım. İnsanların konut dokunulmazlığı bu kadar kolay ihlal edilmemeli. İnsanlar yetersiz delillerle gözaltına alınmamalı. Mümkün olduğu kadar bu işin hukuk içerisinde yürütüldüğünü düşündüğümü ifade etmek istiyorum. Kimsenin sanıyorum savcı ve yargıçlarımız haklarında soruşturma yaptıkları kişileri tanıdıklarını, yakından bildiklerini falan da bilmiyorum. Bunlara bir kastı olacağını da düşünemem yargı böyle birşey düşünmez. Önlerinde birtakım deliler varsa bunu değerlendirmenin gayreti içerisine girerler. Ancak takdir ve değerlendirme noktasında birtakım yanılgılara düşebilirler."
HaberTürk tv ekranlarında yayınlanan Akşam Raporu programına konuk olan Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Himet Çetinkaya ve Emekli Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel faili meçhul cinayetleri ve ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan gazetecilerin durumunu konuştu.
Elbette faili meçhul cinayetelerin aydınlanmasını istediklerini belirten Çetinkaya, "Biliyoruz bu ülkede 90'lı 2002'li yıllar arası Türkiye'nin en kanlı dönemidir. Musa Anter'den Uğur Mumcu'ya, Muammer Aksoy'dan Bahriye Üçok'a, Gaffar Okan'dan Necip Haplemitoğlu'na, Hrant Dink'e kadar uzanan bir faili meçhuller. Tetikçileri bulunmuştur ama Necip Haplemitoğlu'nun bulunmamıştır" dedi.
Şimdi susurluk sürecinde TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nun çağrısına uymayan bir emekli paşa'nın şu an da ilk tutuklananlar arasında olduğunu söyleyen Çetinkaya, "Silivri cezaevinde 1. ergenekon davasında yargılandı ve soruşturması bitti. Onun Albay olduğu dönemde İzmit'te bulunduğu dönemde İzmit-Gebze-Sapanca üçgeninde pek çok faili meçhul cinayet işlendi. Türk işadamları öldürüldü. Sorgusu sırasında bunlar kendisine sorulmadı. 2003-2005 arasında Türkiye'de bir darbe hazırlığı içinde olduğunu Ankaralı meslektaşlarımız çok iyi biliyordu. Orada bulunan Gazeteci arkadaşlarımızda çok iyi biliyordu. Peki o darbeyi yapacak orgeneral rütbesinde bugün emekli olanlar arasında kaçı tutuklu Allahaşkına bana söyler misiniz?" diye konuştu.
"BİZİ KANDIRIYORLAR"
"Türkiye'de adına ister devlet içinde örgütlü çete diyin, ister Gladio deyin, ister Kontrgerilla deyin ne derseniz deyin bunlar varlıklarını hala sürdürüyorlar" diyen Çetinkaya, "Ve bu iş bir bilmeceye dönüşüyor. Yani önemli olan burada bu. Türkiye'de demokrasinin gelişmesi, özgürlüklerin genişletilmesi, basın özgürlüğü özellikle, yaşam hakkı, adını metris'te duyuran Ahmet Taner Kışlalı suikastında kanıtları ortadan kaldıran Trabzondaki Rahip Santoro cinayetinde, Hrant Dink cinayeti öncesinde bir takım ilişkiler kuran, rütbesi Albay olan kişi tutuksuz olarak yargılanıyor ve görevi başında.Yani darbeler ve faili meçhul cinayetler bu şekilde mi çözülecek? Hayır. İş sulandırılıyor. Nasıl sulandırılıyor? Ahmet Şık, Nedim Şener gözaltına alınıyor. Neden gözaltına alındıklarını henüz bilmiyoruz. Ama düşündürücü olan beni kaygılandıran bir kandırmacanın içindeyiz ve bizi kandırıyorlar."
"TATMİNKAR DELİLLER OLMALI"
Gündel de konuşmasında, yargıdaki savcı ve yargıçların birtakım düşüncelerin aracı olacaklarını düşünmediğini ifade ederek, "Bu yapılan soruşturmada da elbette son derece önemli bir itham söz konusu. Yani silahlı bir terör örgütünün üyesi oldukları iddia ediliyor. Arama ve gözaltı kararları kararları bu suç ve onunla beraber birkaç tane daha tarihi suçlar var. Şimdi bir kişiye gerçekten silahlı ya da yasa dışı terör örgüyü üyesisin demek için mutlaka son derece tatminkar delilerin olması lazım. Bir takım deliler varsa bu suçun yasal unsurları bu olayda gerçekleşiyor mu gerçeklemiyor mu bunun irdelenmesi lazım" şeklinde konuştu.
Kamuoyuna yansıyan birtakım bilgilerin elbette detaylarını bilemediğini kaydeden Gündel şöyle devam etti:
"Ama çok ciddi delilerin olması lazım. İnsanların konut dokunulmazlığı bu kadar kolay ihlal edilmemeli. İnsanlar yetersiz delillerle gözaltına alınmamalı. Mümkün olduğu kadar bu işin hukuk içerisinde yürütüldüğünü düşündüğümü ifade etmek istiyorum. Kimsenin sanıyorum savcı ve yargıçlarımız haklarında soruşturma yaptıkları kişileri tanıdıklarını, yakından bildiklerini falan da bilmiyorum. Bunlara bir kastı olacağını da düşünemem yargı böyle birşey düşünmez. Önlerinde birtakım deliler varsa bunu değerlendirmenin gayreti içerisine girerler. Ancak takdir ve değerlendirme noktasında birtakım yanılgılara düşebilirler."