'Stalin devrinde yaşıyor gibiyim'
Ergenekon davasıyla birleştirilen Malatya'daki Zirve Yayınevi katliamı soruşturması kapsamında evinde arama yapılan Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, özgürlüğünün olmadığını savunarak, kendisini sanki stalin devrinde yaşıyor gibi hissettiğini söyledi. Beyaz, kitap yapmak üzere temellerini attığı dosyalarının gitmesinden ödünün patladığını da belirtti.
NTV ekranlarında yayınlanan Mirgün Cabas ile Her Şey programının dün akşam ki bölümüne, Ergenekon davasıyla birleştirilen Malatya'daki Zirve Yayınevi katliamı soruşturması kapsamında evinde arama yapılan Prof. Dr. Zekeriya Beyaz ve Zirve Yayınevi Davası Müdahil Avukatı Erdal Doğan konuk oldu. Evinde yapılan aramayı anlatan Beyaz, "Dün evimde çok şey oldu. Yorgunluğum gitmedi. 16 saat hatta daha fazla süre ayakta durdum. Bir de stresli ortam, aile sıkıntı içinde. Dolayısıyla hem fiziksel sıkıntı hem psikoloıjik sıkıntı yaşadım. İkisi birleşince ciddi manada rahatsızlık verdi" diye konuştu.
"Bana yansıyan bir rahatsızlık var. Bu yeni değildir, bu onun bir parçasıdır" diyen Beyaz şöyle devam etti:
"O bakımdan ben olaya biraz daha geriden bakmak istiyorum. Ben üniversitedeyken gazetede yazı yazıyordum. Gazetemize el koydular bizi attılar, olabilir bu. Bir süre sonra televizyonlara çıkmam zorlaştı. Program yapanlara soruyorum 'niye böyle?', 'hocam seni çağırırsak başımıza bela geliyor' diyorlar. O devirdeki RTÜK başkanın adamları programı yapanlara bu bu kişileri çağırmayın diyorlarmış.
Bu da bunun devamı olarak bildiğiniz gibi başkalarına, sabah erken baskınlar oluyordu. Onlar başladığı sırada bütün çevreden sanada gelecekler sözleri duuyulmaya başlandı. Öyle bir ortam oldu ki, bu da yetmedi gerek aileden gerek çevreden 'hocam evini, yazıhaneni düzenlensen' dediler. 'Niye?' dedim. 'Götürecekleri şeyleri yok edin' dediler. 'Benim içeride sadece kitaplarım var gelsin alsınlar' dedim. Ama bende korkmaya başladım. Bu kitaplar gider, gelmez. Başkalarına böyle olduğunu duyuyoruz."
Bir de dosyaları olduğunu belirten Beyaz, "Yarım yarım kitap yapmak üzere temellerini atmışım yarısına gelmişim. Ondan ödüm patlıyor, onlar giderse ben naparım" diye konuştu.
Özgürlüğünün olmadığını savunan Beyaz, kendisini sanki stalin devrinde yaşıyor gibi hissettiğini söyledi.
Misyonerlikle karşıtıyla ilgili yazıları olduğunu belirten Beyaz, bununla ilgili belgeleri aldıklarını ifade etti. Almadıklarını da kendisinin verdiğine dikkat çeken Beyaz, "Ben bu misyonerlik karşıtı faaliyetimin arkasında duruyorum" dedi.
BEYAZ GAZETE
"Bana yansıyan bir rahatsızlık var. Bu yeni değildir, bu onun bir parçasıdır" diyen Beyaz şöyle devam etti:
"O bakımdan ben olaya biraz daha geriden bakmak istiyorum. Ben üniversitedeyken gazetede yazı yazıyordum. Gazetemize el koydular bizi attılar, olabilir bu. Bir süre sonra televizyonlara çıkmam zorlaştı. Program yapanlara soruyorum 'niye böyle?', 'hocam seni çağırırsak başımıza bela geliyor' diyorlar. O devirdeki RTÜK başkanın adamları programı yapanlara bu bu kişileri çağırmayın diyorlarmış.
Bu da bunun devamı olarak bildiğiniz gibi başkalarına, sabah erken baskınlar oluyordu. Onlar başladığı sırada bütün çevreden sanada gelecekler sözleri duuyulmaya başlandı. Öyle bir ortam oldu ki, bu da yetmedi gerek aileden gerek çevreden 'hocam evini, yazıhaneni düzenlensen' dediler. 'Niye?' dedim. 'Götürecekleri şeyleri yok edin' dediler. 'Benim içeride sadece kitaplarım var gelsin alsınlar' dedim. Ama bende korkmaya başladım. Bu kitaplar gider, gelmez. Başkalarına böyle olduğunu duyuyoruz."
Bir de dosyaları olduğunu belirten Beyaz, "Yarım yarım kitap yapmak üzere temellerini atmışım yarısına gelmişim. Ondan ödüm patlıyor, onlar giderse ben naparım" diye konuştu.
Özgürlüğünün olmadığını savunan Beyaz, kendisini sanki stalin devrinde yaşıyor gibi hissettiğini söyledi.
Misyonerlikle karşıtıyla ilgili yazıları olduğunu belirten Beyaz, bununla ilgili belgeleri aldıklarını ifade etti. Almadıklarını da kendisinin verdiğine dikkat çeken Beyaz, "Ben bu misyonerlik karşıtı faaliyetimin arkasında duruyorum" dedi.
BEYAZ GAZETE