'Libya'ya düzenlenen operasyon işgale dönüşecek'

Beyaz tv ekranlarında yayınlanan Sedat Yazıcıoğlu'nun sunduğu Sağduyu programının dün akşam ki bölümünde Libya'daki operasyon ele alındı. Programda yine gündem yaratacak açıklamalarda bulunuldu.

'Libya'ya düzenlenen operasyon işgale dönüşecek'
Libya‘ya Askeri Müdahale (Son Detaylar)

CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen, Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türel Yılmaz Şahin, TÜRKSAM Başkan Yardımcısı Dr. Serdar Erdurmaz ve USAK Ortadoğu Uzmanı Osman Bahadır Dinçer'in katıldığı programda gündem yaratacak açıklamalarda bulunuldu.

Türkiye'nin burada başından itibaren çok hatalı bir politika izlediğini savunan Öymen, "Doğrusunu söylemek gerekirse resimi göremedi. Zannettiler ki, uluslararası müdahale olmazsa her şey yumuşak bir şekilde gelişecek. Yani Kaddafi'nin kendi halkına bu kadar büyük bir saldırıda bulunacağını belki öngöremediler. Başbakan 28 Şubat'ta verdiği demeçte diyor ki, 'kimse karışmasın'. Ne demek kimse karışmasın. Yani istedikleri gibi birbirlerini öldürsünler demek istemeyeceğine göre demek ki bunları tahmin edemedi. Ondan sonrada diyor ki, 'NATO karışmasın', NATO karışmayınca dış müdahale olmuyor mu, oluyor. O zaman hem dış müdahale olacak hem siz söz sahibi olmayacaksınız. Yani siz kendinizi devre dışı bırakyorsunuz. Bu konuda izlenen politika çok çelişkili oldu" diye konuştu.

"BELGELER HAZIRLANMADAN OPERASYONA KALKIŞILIRSA SONU KAOS OLUR"

"Şimdi bütün ince noktası şurası. Eğer gerçekten NATO öncülüğünde bir operasyona dönüşürse bu, NATO iki tane önemli belge hazırlayacak herkesin onayıyla" diyen Öymen şöyle devam etti:

"Bu belgelerden bir tanesi, operasyon konsepti. Amaç ne, hedef ne, sınırı ne, nereye kadar gideceğiz, bunun belgesi tespit edilecek. Ondan sonrada angajman kuralları. Yani nerede, ne ölçüde, hangi hedefe karşı hangi silahlar kullanılabilir. Bu temel belgeler hazırlanmadan zaten bir operasyona kalkışılırsa sonu tam bir kaos olur. Onun için önce bu temel belgeler olacak. Ondan sonra da NATO denetim görevi yapacak."
 
TÜRKİYE LONDRA'DAKİ TOPLANTIDA NE YAPMALI?

Tehlikenin ise, Fransa'nın, NATO'nun tamamıyle bu işe hakim olmasından çok rahatsız olması olduğunu söyleyen Öymen, "Ve istiyor ki, NATO'nun tepesine bir siyasi koordinasyon komitesi kursunlar. Ne olsun?  Amerika, İngiltere, Fransa, Arap ligi falan bunlar siyasi açıdan işleri yönetsinler, NATO'da askeri işe baksın. Bu çok sakıncalı. Bizim hükümet eğer bu çözüme yanaşırsa çok büyük hata yapmış olur. Türkiye mutlaka salı günü Londra'da yapılacak toplantıda NATO'nun tümüyle bu operasyonu yönetmesini sağlamalıdır. Sivil hedeflere yönelik saldırıları mutlaka bu projelerden çıkartmalıdır. Üçüncüsü de bir oyun sonu programı olmalıdır. Nasıl bitecek bu operasyon. Netice de şunu görebiliyoruz. Türkiye hükümeti diyor ki, 'biz fiilen hava saldırısı yapmayacağız', bu iyi bir şey. Yani oradaki Türk uçakları gidipte hedefleri bombalamayacak" şeklinde konuştu.

FRANSA MENFAAT SAĞLAMAK İÇİN ÖN PLANA ÇIKTI

"NATO operasyonu olsaydı Fransa ön plana çıkabilir miydi" diyen Öymen, "Çünkü NATO operasyonu olunca bu operasyonlar anonim. Yani hangi ülkenin uçağı nereye gitti bu söylenmiyor. İşte bu NATO'nun bir bütün olarak hareket ettiğinin simgesi. Fransa bundan menfaat sağlamak için ön plana çıktı. Bir şeyi de eklemek lazım burada Fransa, Kuzey Afrika'da insan haklarıyla ilgili yapılacak bir operasyonda görev alacak sonuncu ülkedir. Çünkü Fransa'nın adı bu bölgede maalesef en acı olaylarla birlikte anılıyor. Bir tek 8 Mayıs 1945 günü 2. dünya savaşının bitimini kutlamak için sokağa çıkan Cezayirlilere, Fransızların açtığı ateş sonucunda, bir günde 45 bin kişi ölmüştür. Şimdi böyle bir ülke kalkıpta insan hakları havarine soyununca biraz tuhaf oluyor" ifadelerini kullandı.

"FRANSA ÇOK AKTİF BİR ROL OYNAMA ARZUSU İÇİNDE"

Erdurmaz, Yazıcıoğlu'nun, "Fransa neden önde? Rusya, Çin, Almanya'nın karşı olmasına rağmen bu operasyon ne kadar başarılı olabilir" sorusuna karşılık, "Kuzey Afrika'ya baktığınız zaman o şeritteki bütün ülkelerde İtalya'nın ve Fransa'nın dominant olduğunu görüyoruz. Şu ana kadar hep Fransız ve İtalyan baskısı altında kalmış ülkeler. Özellikle Libya'ya döndüğümüz zama,  Libya'daki petrol kaynaklarını da ele aldığımızda Fransa'nın ve İtalya'nın Libya'dan çok büyük miktarda enerji kaynaklarını ithal etmekte olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Fransa burada çok aktif bir rol oynama arzusu içinde" dedi. 

PETROL PAYLAŞTIRILMAK İSTENİYOR

Libya'daki petrole bakıldığı zaman, Dünya'nın petrol rezervlerinin yüzde 3 buçuğunu içeren çok kaliteli bir petrol kaynağı olduğunu ifade eden Erdurmaz, "Yaklaşık olarak bir varilin maliyeti 1 dolara geliyormuş, o kadar düşük. 106 dolara sattığınız varil de 105 doları kar olarak elde edebiliyorsunuz. Ve bu petrol kaynaklarının tamamı Kaddafi'nin kendisine ve ailesine ait. Her ne kadar Fransız, İtalyan hatta Amerikan şirketleri Libya'da işbirliği yapmış olsa da bu petrollerin kontrolü tamamen ellerinde değil. Kaddafi'nin elinde. Dolayısıyla bunun bir şekilde bu şirketlere paylaştırılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"ABD PETROLÜ KONTROLÜNE ALMAK İSTİYOR"

Yazıcıoğlu'nun, "ABD'nin niyeti neydi peki?" sorusuna ise Erdurmaz, "ABD'nin niyeti bana göre bir kere Kaddafi'nin elinde bulunan milli petrol şirketini, bir şekilde demokratik insan haklarına yönelik bir sistem kurmak suretiyle özelleştirmek, mutakiben kendi şirketleri işbirliği içine sokmak suretiyle kontrolüne almak olarak değerlendiriyorum" diye cevap verdi.

"Bunun dışında diğer taraftan Fransa ve İtalya'nın Kuzey Afrika'daki etkisini yavaş yavaş ortadan kaldırma olarak stretajik bir hedefi var diye değerlendiriyorum" diyen Erdurmaz, "Fransa'nın kendine buyruk hareketleri sonucunda bunun belirli bir komite yapısı altına alınması ihtiyacı da oluşuyor. Çünkü BMGK'nin daimi üyelerinin oluşturacağı karargah heyeti mevcut olmadığına göre bu sorumluluğu yayması lazım. Çünkü koalisyon güçleri de birçoğu NATO üyesi ülke. Dolayısıyla NATO şemsiyesi altında olursa harekatın safha safha planlanması ve her safhada mutlaka bütün üye ülkelere konunun aktarılması ve bilgi verilmesi suretiyle sorumluluğun yayılması konusu gündeme gelecektir" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE DİKKATLİ OLMALI"

Şahin ise Yazıcıoğlu'nun, "Türkiye petrol zengini Libya'nın, batılı güçlerin kara harekatından sonra işgal edilmesinden korkuyor. Bundan sonra ne olacak. Libya bölünür mü?" sorusuna, "Çok dikkatli olunması gerekiryor. Zaten şu anda o Arap ülkeleride Kaddafi yanlıları ve düşmanları diye bölünmüş durumda. Çünkü Kaddafi'yle kendini özdeştirenler ister istemez Kaddafi'nin yanında yer alıyorlar" diye cevap verdi.
 
Irak'ta yaşananların aynısının Libya'da yaşandığını savunan Şahin, "Ve bir operasyon gerçekleşti. Ve bu operasyonda aynı Irak'taki gibi hava operasyonu şeklinde başladı. Irak'a kara sonra sonra geldi. Libya'ya kara gelirse biliyoruz ki bu resmen bir işgal olacak. Bu yüzden işgale dönüşmesine engel olunmalıdır" dedi.

Türkiye'nin de çok dikkatli olması gerektiğini söyleyen Şahin, "Sadece Türkiye değil, tüm Dünya'nın, bu operasyona katılmış bütün ülkelerin de bu konuda dikkatli olması gerekir" uyarısında bulundu.

"Türkiye'nin özellikle üstünde durması gereken ve vurgulaması gereken nokta Libya'nın bütünlüğünden bahsetmeli" diyen Şahin şöyle devam etti:

"Türkiye diyor ki, Libya'nın yer altı ve yer üstü kaynakları Libyalılara aittir. Yani bunun için oraya gidilmemelidir. Bu Fransa'nın ABD'nin, İngiltere'nin politikalarını masum görmüyorum ve Türkiye'ninde bunun farkında olması gerektiğini düşünüyorum.Libya'yı kaosun içine sürükleyeceklerini düşünüyorum. Çünkü hedeflerinin oradaki zenginlikler olduğunu düşnüyorum. Çünkü neden Tunus'ta, Mısır'da böyle birşey olmuyor. Ben bu demokratikleşme getireceğiz diye gelmeye çalışan devletleri samimi bulmuyorum. Iraklaşacağını düşünüyorum."

"ÇOK KAPSAMLI BİR ŞEKİLDE TAHLİL EDİLMELİ"

Dinçer de bu meselenin bundan sonra ne olacağı konusunda şu değerlendirmelerde bulundu:

"ATO müdahalesi eğer hakikaten kapsamlı ve dikkatli bir şekilde yapılırsa diğer örneklerden, yani Afganistan ve Irak örneğinden farkı olarak daha olumlu bir seyire girebileceğini düşünüyorum. Ama burada önemli olan çok dikkatli davranmak. Çünkü böylesi bir toplumda, kabile yapısının hala çok yüksek olduğu bir toplumda, yapacağınız en ufak hata çok farklı komplikasyonlar doğurabilir. Amerika, Fransa ve İngiltere'nin hesaba katmadığı şey şu eğer bu müdahale bir deprem ise bu depremi üç beş gün götürebilirsiniz.
 
Ama bu depremden sonra, Japonya'da olduğu gibi, daha sonra ortaya çıkacak bir tsunami dalgalarına karşı bir planınız, projeniz var mı. Ya da her patlamaya hazır reaktörlere olduğu gibi patalamaya hazır El Kaide hücrelerinin ya da buna benzer radikal unsurların tepkilerine göğüs gerebilecek misiniz. Çünkü siz burada böylesi bir müdahalede NATO içinde bu geçerli, sadece Libya'ya müdahale etmiyorsunuz, aynı zamanda bölgeye, şu an ki zamana müdahale etmiyorsunuz. Buradaki müdahale sonrasında aslında gelecek zamana da müdahale etmiş oluyorsunuz. Dolayısıyla hepsinin çok kapsamlı bir şekilde tahlil edilmesi ve senaryoların ona göre hazırlanması gerekiyor. Aksi takdirde sizin buradaki bir müdahaleniz Irak'ta farklı bir şekilde patlak verebilir veya Afganistan'da ya da Avrupa'nın kalbinde çok farklı bir şekilde patlak verebilir. Yani bu bölgede kemikleşmiş bir batı algısı var. NATO'da olsa bu, başka koalisyon gücü de olsa bu batı algısının bir şekilde olumlu hale getirilmesi gerekiyor. En ufak hatanın yapılmasını dört gözle bekleyen gruplar var. Aksi takdirde çok daha büyük felaketlerle karşı karşıya olabiliriz."

BEYAZ GAZETE