Chp Tbmm Grup Toplantısı

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, dün baharın müjdecisi olan Nevruz Bayramı‘nın kutlandığını hatırlatarak, "Hepinizin Nevruz Bayramı kutlu olsun. 12 Haziran‘da başka bir bayramı da hep beraber kutlayacağız. Çalışacağız, üreteceğiz, projelerimizi her yerde anlatacağız. Aile sigortasını anlatacağız, kadının neden onurunu koruduğumuzu anlatacağız. Kısa dönem askerliği anlatacağız. 12 Haziranı bayrama dönüştürmek için güç bizim elimizdedir" diye konuştu.

"TAŞERON İŞÇİLİĞİNE SON VERECEĞİZ"

Geçen hafta Balıkesir, Kocaeli, Gebze ve Ereğli‘de birtakım temaslarda bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, Çanakkale‘nin kaderini değiştiren Seyit Onbaşının köyüne gittiği mezarını ziyaret ettiğini ifade etti. Köylülerin kendisinden ilk taleplerinin yol ve su olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Tarihimizin önemli parçası her yıl törenler yapıldığında sadece greyderler yolu düzeltiyorlar. 12 Haziran‘dan sonra yapacağımız ilk yol orası olacaktır" şeklinde konuştu.

Cumartesi günü de Gebze‘ye gittiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, önemli bir sanayi kentinde halen taşeron işçiliğinin uygulandığını söyledi. Taşeron işçiliğinin ömür boyu asgari ücrete mahkum edilmek olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Taşeronluğa biz son vereceğiz. Örgütlenmelerini, iş güvencelerinin sendikalarının olmasını isteriz. CHP‘nin iktidarında görecekler ki taşeron işçiliğine son vereceğiz. Uluslararası Çalışma örgütünün koyduğu standartlara göre çalışacaklar. Biz sadece ücret sendikacılığına

karşıyız" dedi.

"ŞAK ŞAKÇI SANAYİCİLER"

Japonya‘da meydana gelen depremin ardından yaşanan nükleer santrallerin durumu konusunda da değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, Çernobil‘in yarattığı facianın benzerinin Japonya‘da devam ettiğini söyledi. Çernobil konusunda Trakya ve Karadeniz‘de yaşananların unutulmaması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Böyle bir riskle karşı karşıyayız. Ancak tüp gazla nükleer santrali aynı kefeye koyan bir başbakan var. Radyasyonun ne olduğu bilmiyor. Havayı, suyu, besini kirlettiğini bilmiyor. Bilmiyor ama

ülkeyi de yönetiyor" diye konuştu.

Nükleer santral konusunda Ruslarla anlaşma yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Neden bu konuda uluslararası bir ihale açılmadı? Bütün sanayicilere de sesleniyorum nükleer santralden elde edecekleri elektrik fiyatlarının maliyetlerine bakmıyorlar mı? Seslerini neden çıkarmıyorlar. Şak şakçı sanayicilere sesleniyorum. 15.5 centten elektrik satacaklar. Benim bildiği sanayici teknolojiyi bilen ileriyi gören insandır. Her şeye biz mi itiraz edeceğiz. Bu fiyatlar sizi kayıt dışılığa götürmektedir" şeklinde

konuştu.

"LİBYA İÇİN HÜKÜMETE 5 ÖNERİ"

Kılıçdaroğlu, 21. yüzyılın baskıcı rejimlerle yönetilmemesi gerektiği belirterek, daha fazla demokrasi ve insan hakları olması gerektiğini söyledi. Tunus‘ta başlayan olayların Mısır‘da ve Yemen‘den sonra Libya‘da gerçekleştiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sorunun halkların daha fazla demokrasi istemesinden kaynaklandığını ifade etti. Hiçbir ülkenin başka bir ülkenin iç meselelerine müdahale etmemesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Her halkın kendi sorununu kendisinin çözmesini isteriz. Demokrasi için

her halk mücadele etmeli. Gerekirse bedel ödemekten çekinmemelidir. İnsanlık tarihi demokrasi ve özgürlük anlamında çok bedel ödemiştir. Bedel ödeyenleri tarih unutmamıştır. Baskı yapanlar ise tarihin kara sayfalarında yerini almıştır" dedi.

Türkiye‘nin izlediği dış politikayla uluslararası alanda gittikçe yalnızlaştığını belirten Kılıçdaroğlu, Arap Birliği, Afrika Ligi ve İslam Ülkeleri ile batının doğrudan ilişki kurduğunu Türkiye‘nin ise by-pass edildiğini savundu. Türkiye‘nin dünyada oyun kuran ülke olduğu ifadelerinin kullanıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Türkiye bırakın oyun kurmayı bu olayda figüran bile olamadı" dedi.

Libya‘da devam eden operasyonlarla ilgili olarak hükümete 5 önerileri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu önerilerini şöyle sıraladı:

"Birinci önerimiz Türkiye 1973 sayılı BM Güvenlik Konseyinin ilgili hükümlerinin emrettiği Libya‘nın işgali ile sonuçlanacak her türlü gelişmeye karşı çıkmalıdır. Bu doğrulta NATO‘nun Libya‘ya karşı sürdürülen askeri operasyonlara dahil olmasına izin vermemelidir. Türkiye süratle Libyalı kardeşlerimize yardım elini uzatmalı. Bu anlamda hazırlık ve planlarını tamamlamalı, gereken girişimleri yapmalıdır. Türkiye ilgili diğer ülkeler ve çevrelerle işbirliği halinde Libya için diyalog mekanizması

oluşturulması sürecine öncülük etmelidir. Kaddafi halkının sesini dinlemeli ülkesinin geleceği için kendisine hayati bir görev düştüğünü anlamalı ve yeni kararlar almaktan çekinmemelidir. Hükümet özellikle Arap Birliği ve İslam Ülkeleri ile temaslarını artırarak Libya‘da daha fazla kan dökülmesini önleyecek çalışmalar yapmalıdır. 5. önerimiz de Türkiye siyasi bir Libya özel temsilcisi atamalıdır. CHP olarak biz kardeş Libya halkının güvenliği ve huzuru için yapılacak olan her türlü çalışmaya katkı

vermeye hazırız. Bu hedefler doğrultusunda hükümetin atacağı adımların da yanında olacağımızı ifade etmek istiyorum. Batılı dostlarımıza da iki çift lafımız var. Baskıcı diyorsunuz, diktatör diyorsunuz iyi de o ülkelere silahı kim sattı? Siz satmadınız mı? Silahları satarken bunlar aklınıza gelmedi mi? Bu baskıcı ve diktatör dediğiniz liderler paralı nerde tutuyorlar? Sizin bankalarınızda tutuyorlar. Niye daha sonra o paralara el koyuyorsunuz."

Kayseri Büyükşehir Belediyesi‘nde yaşanan olaylara da konuşmasının sonunda yer veren Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan‘ın rüşvet iddiaları konusunda sessiz kaldığını ancak CHP‘li Belediyelere müfettiş göndermekten çekinmediğini savundu. Kılıçdaroğlu, "Akşam müfettiş sabah müfettiş gönder göndermezsen namertsin. Önümüzdeki Salı günü grup toplantısında maskenizi bir kez daha düşüreceğim. Önemli belgeler açıklayacağım" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, partisine katılan bazı kişilere de rozet taktı.