Dünyaya tsunami sözcüğünü kazandıran Japonya, Nasıl Kurtulabilineceğinin de dersini verdi

Japonya'da dün meydana gelen 8,9 şiddetindeki deprem ve sonrasında meydana gelen tsunami felaketinde ölü sayısının binlerce kişiyi bulabileceği belirtiliyor.Japonyada deprem anı ve Japonyada tsunami anının görüntülerine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

Dünyaya tsunami sözcüğünü kazandıran Japonya, Nasıl Kurtulabilineceğinin de dersini verdi
Japonya’da dün meydana gelen 8,9 şiddetindeki deprem ve sonrasında meydana gelen tsunami felaketinde ölü sayısının binlerce kişiyi bulabileceği belirtiliyor. Ancak bahsedilen ölümlerin, neredeyse hiçbirinin doğrudan depremden kaynaklanmaması dikkat çekiyor. Depremde evlerin yıkılması veya zarar görmesi sonucu herhangi bir ölüm yaşanmazken, bu durum ise depremler ülkesi olarak bilinen Japonya’daki sıkı inşaat yasalarına bağlanıyor. Uzmanlar, dünyanın birçok yerinde inşaat yasalarının, binaların çökmesini önlemeye yönelik olduğunu; Japonya‘da ise amacın binaların esnemeden dolayı büyük zarar görmesini minimuma indirmek olduğunu vurguluyor. Dünyanın başka bir yerinde meydana gelse yüzlerce belki de binlerce binanın yıkılmasına yol açabilecek 8,9 şiddetindeki deprem, Japonya’da neredeyse hiçbir yeni binayı yerinden oynatmadı. Yüksek binaların içine yerleştirilen çelikten iskeletler, ekstradan yapılan çelik güçlendirmeler, dev kauçuk tamponlar ve binaların içine yerleştirilmiş hidrolik şok emiciler, binaların ayakta kalmasını sağladı.

JAPONYA DEPREMİNİN ŞOK GÖRÜNTÜLERİ (FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYIN)

JAPONYA'DAKİ TSUNAMİ ANININ (VİDEO GÖRÜNTÜLERİ İÇİN TIKLAYIN)


Bütün bu tedbirler, Japonya’daki binaların dünyanın en sağlam binaları olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Ayrıca Japonya sahili boyunca yerleştirilen uyarı sistemleri, yüksek kıyı duvarları ve iyi yerleştirilmiş kaçış yolları da birçok kişinin tsunami dalgalarından kurtulmasını veya kaçabilmesini sağladı. Alınan bütün bu önlemler, Japonya’nın deprem ve tsunami gibi ikiz felaketlere karşı dünyanın en hazırlıklı ülkesi olduğunu bir kez daha gösterdi. Depremin çok sık görüldüğü bir ülke olan Japonya’da bir binanın deprem sırasında ne kadar esneyebileceği gibi spesifik konular üzerinde çok sıkı yasalar bulunuyor. 1995 yılında Kobe’de meydana gelen ve 6 bin kişinin ölümüne yol açan depremin ardından Japonlar, yapıları koruma ve ülkenin eski veya tehlikeli yapılarını güçlendirme işine büyük ağırlık verdi. Deprem ve tsunamilere karşı en ileri sistemlerin kullanılması için Japonya, milyonlarca dolar harcadı. Deprem sırasında zeminin sallanmasının etkisini yumuşatmak için yeni binalar, taban izolasyon tamponları ve enerji dağıtım üniteleri adı verilen yeni araçlarla donatıldı. Kauçuk ve çelikten oluşan devasa boyutlardaki tamponların yanı sıra binaların iskeletlerinin içine de enerjinin dağılmasını sağlayan birimler yerleştirildi.

Binalar sallandığı sırada esnemesini sağlayan hidrolik silindirler yerleştirildi. Özellikle 1980 ve 1990’lı yıllarda dünyaya tsunami sözcüğünü kazandıran ülke olan Japonya, bazı yerlerde yüksekliği 12-13 metreyi bulan betonarme kıyı duvarları inşa etti. Kıyı kesiminde bulunan bazı şehirlerde ise deprem anında uyarılmaları için her eve alarm sistemleri yerleştirildi. Su kapakları da kabaran dalgalara karşı otomatik olarak kapanmak üzere ayarlandı. Bazı eleştirmenler ise kıyı duvarlarının, çevre için kötü olduğu yönünde eleştirilerde bulundu. Tehlike anında halkın duvarlara güvenerek tahliye olmayabileceği öne sürülürken, okyanusu görmelerine engel olan duvarların dalgaların gelişinin görülmesine engel olacağı söylendi. Dünkü deprem ve tsunamide hayat kurtaran bir diğer etkenin ise Japonlara verilen eğitim olabileceği belirtiliyor. 1960 yılında tsunami felaketi yaşayan Ofunato kentinde deprem ve tsunami anında kullanılması gereken yollar ve tüneller, belirgin işaretlerle gösteriliyor. Kentte ayrıca acil durum sinyalleri günde üç kez test ediliyor.

Tsunaminin yüzlerce evi yıkmış olabileceği belirtilen Ofunato kentinde ölü sayısı ise net bilinmiyor. Ancak bugüne kadarki eğitimlerin, birçok kişinin hayatını kurtarmış olabileceği vurgulanıyor. Japon medyasında yer alana haberlere göre de kayıp olarak bildirilen birçok kişinin, okullara veya daha önce belirlenen yerlere sığınmış olabilir. Bu da deprem ve tsunami eğitimlerinin etkili olduğunu gösteriyor.


AYNI DEPREM MARMARA'DA DA OLUR MU?

Kandilli Rasathanesi'nden yapılan açıklamada, meydana gelen 8.8 şiddetindeki depremin, Japonya tarihinde kaydedilmiş en büyük deprem olduğu belirtilerek, "Marmara'da böyle bir deprem olma olasılığı riski sıfır" dendi.

Japonya'da yaşanan depreme ilişkin Kandilli Rasathanesi'nde basın toplantısı düzenlendi. 8.8'lik sarsıntının, Japonya tarihinde kaydedilmiş en büyük deprem olduğunu belirten Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç.Dr. Nurcan Özel, "Depremin büyüklüğü 8.8. Şu ana kadar aldığımız bilgilerle tsunami yüksekliği 3-4 metreye kadar varmış. Bazı bölgelerde yangınlar meydana gelmiş. Tokyo'dan fazla haber alınamıyor. Resmi bilgi gelmedi. Depremin Tokyo'ya uzaklığı yaklaşık 370 kilometre. Depremden sonra artçılar meydana geldi. Bir tanesi 7.1 büyüklüğünde. 6 tanesi 6.3 ile 6.8 arasında. Enerji boşalımı sürüyor. 7.1'lik artçı ise Pasifik'e doğru meydana gelmiş" dedi.

Özel, uluslararası sismoyoji cemiyetinde Japonya skalası ile bütün dünyanın skalasının ayrı olduğunu söyledi. Bunun sebebinin, Japonya'da sık sık meydana gelen depremler olduğunu belirten Nurcan Özel, "Bu nedenle skalası ayrı tutuluyor. Japonya'da deprem bekleniyordu. En büyük korkuları Tokyo'yu sallayacak bir depremdi. Depremin merkezinin karanın altında olmasından korkuyorlardı. Bu, denizde olmuş bir deprem" diye konuştu.

10 olarak açıklanan ölü sayısının yükselebileceğini belirten Özel, "Japonya'daki deprem oluş mekanizmaları Türkiye'den farklı. Depremler birbirlerini etkiliyor olabilirler ancak bizim üzerinde bulunduğumuz deprem kuşağı farklı. Depremin kaynaktaki fiziksel özelliklerini öğreneceğiz. Etkileyici, büyük bir enerji boşalımı oldu. Denizde olması iyi oldu. Karayı bir nebze de olsa rahatlattı. Türkiye kıyılarında meydana gelmiş 90 yıkıcı tsunami var. Kocaeli depreminde de toprak kayması sonucu deniz dalgalarının 5-6 metreye kadar yükseldiği biliyor. Marmara'nın iç deniz olması itibariyle ve küçük bir deniz olduğu için alarm zamanımızın az olmasından dolayı hasar miktarı oldukça büyük olabilir" ifadelerini kullandı.

Nurcan Özel, Kandilli Rasathanesi'nin, tsunaminin erken uyarısını vermek için görevlendirildiğine dikkat çekerek, "Bu konuda da çalışmalarımız var. Japonya'da meydana gelmiş mega depremin Türkiye'de meydana gelebilecek bir depremle mukayese edilmesi doğru değil. Biz, Japonya ile hiçbir bakımdan benzerlik göstermiyoruz. Tsunami dalgalarının hızı uçak hızının üçte biridir. Boyları 30 metreyi aşan tsunamiler mevcuttur. Japonlar, 'biz her şeye hazırız. Çok büyük hasar beklemiyoruz' gibi bilgiler verdiler" açıklamasında bulundu.

Kandilli Rasathanesi Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Doğan Kalafat ise, bu tür depremlerin, çok sık olan depremler olmadığını söyledi. Pasifik levhasında olan depremlerin, Türkiye'deki depremlere göre çok daha büyük olduğuna dikkat çeken Kalafat, "Bizde bu büyüklükte bir depremin riski yok denecek kadar az ama 8'e varan depremler bizim ülkemizde de oluyor. Bizim için en önemli şey, bu depremin büyüklüğünden ziyade skala olarak depremin çok büyük, çok şiddetli deprem olduğu, yıkıma ve can kaybına neden olacak nitelikte olması. Can kaybı en az seviyede. Her depremde, dünyanın en büyük teknolojisini de kullansanız hasar olur. Önemli olan can kayıplarını en aza indirebilmek. Japon toplumunda bu konuda güzel bir başarı örneğini gördük" dedi. Kalafat, Marmara'da böyle bir deprem olma olasılığı riskinin sıfır olduğuna dikkat çekerek, "Büyük tsunamiler, deniz tabanındaki büyük kırılmalar sonucunda oluşuyor. Fizik olarak böyle bir şeyin Marmara veya Türkiye'nin herhangi bir yerinde olması mümkün değil. Büyük tsunami oluşabilmesi için çok büyük su dalgası ve derinlik gerekiyor" diye konuştu.

İSTANBUL İÇİN TSUNAMİ ANALİZİ

İstanbul için olası tsunaminin düzeyini ve hasar seviyesini belirlemek, riskleri tespit etmek ve önlemleri geliştirmek amacıyla analiz çalışması yapıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin konuya ilişkin yazılı açıklamasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğünün, Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Deniz Mühendisliği Araştırma Merkezinden bilim adamlarıyla yürüttüğü projede, tsunami analizi yapıldığı kaydedildi.

Açıklamada, projeyle tarihsel verileri, güncel araştırma araçlarını, bilimsel deneyimleri bir araya getirerek, olası tsunami tehlikesinin düzeyini saptamak, hasar düzeylerini hesaplamak, riskleri belirlemek ve tehlikenin azaltılmasının amaçlandığı belirtildi.

Tsunami oluşabilecek bölgelerin doğru tahmin edilmesi ve zamanında saptanması için su düzeyi, yer hareketleri verileri ile gözlemlerden yararlanılarak, gerçek zamanlı, birbiriyle etkileşimli algoritmalar geliştirilerek, modellemeler yapıldığı ifade edildi.

Açıklamada, tsunaminin oluşması, hareketi, kıyılara ilerlemesi, körfez, koy ve limanlardaki hareketleri, kıyılarda yaratacağı yükselmeler, yapı özelliklerine bağlı olarak oluşacak hasar düzeylerini hesaplamak için hazırlanmış olan sayısal modellerin geliştirildiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

''Marmara Denizi'nde olası tsunami oluşmasına yol açabilecek 49 ayrı senaryo incelenmiştir. Bu senaryolarda, Kuzey Anadolu fayının Marmara Denizi'ndeki kuzey ve güney kolları üzerindeki depremler ve fay hareketleri, ayrıca Marmara Denizi'ndeki çeşitli bölgelerde saptanan olası zemin kaymalarına bağlı çeşitli kombinasyonlarla ortaya çıkabilecek deniz tabanı hareketleriyle depreşim dalgası oluşması modellendi. Fay ve heyelanların çeşitli versiyonlarından senaryo üretildi.''

TSUNAMİ OLUŞMASI DURUMUNDA OLASI SENARYOLAR

Oluşturulan senaryolara göre farklı veriler elde edildiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Bir senaryoya göre, İstanbul kıyılarında oluşması muhtemel en büyük dalga yüksekliği 5,56 metredir. En yüksek dalganın ulaşacağı kıyı bandının ise İstanbul'un doğu kıyılarında 10 kilometrelik kıyı çizgisinde oluşması beklenmektedir. Tsunami dalgasının kıyılara erişme zamanının 8 dakika, kıyılarda ilerleme mesafesinin ise 150 metreden az oluşması muhtemeldir.

İkinci bir senaryoya göre, sadece fay hareketine bağlı modellemede İstanbul kıyılarında oluşması muhtemel en büyük dalga yüksekliği 4,71 metredir. En yüksek dalganın ulaşacağı kıyı bandı İstanbul'un doğu kıyılarında 10 kilometrelik kıyı çizgisidir. Tsunami dalgasının kıyılara erişme zamanı 8 dakika, kıyılarda ilerleme mesafesi de 50 metreden azdır.''

İstanbul'un hangi bölgelerinin hangi koşullarda, ne düzeyde sular altında kalacağını gösteren haritaların da hazırlandığı belirtilen araştırmada, şu ifadelere yer verildi:

''Tsunaminin İstanbul için etki edeceği bölgeler, sığ deniz bölgeleri, küçük tekne barınakları, ırmak ve dere ağızları, denizden 100-150 metre uzaklıkta karadaki kıyı alanlarıdır. Tsunamiler beton yapılara zarar vermez, ancak ahşap yapılarda hasar oluşturması olasıdır. Marmara'da tsunaminin gündüz oluşması durumunda kıyılardaki tesislerin daha çok sayıda insan tarafından kullanılması nedeniyle can kaybı açısından geceye göre daha fazla risk taşıyabileceği düşünülmelidir. Tsunami olayına hazırlık, deprem için yapılan hazırlıklarla benzerlikler gösterir. ''

Araştırmada, çeşitli zamanlarda oluşmuş tsunami belirtilerinin de özetlendiği, tsunamiden önce deprem sarsıntısı hissedilebileceği, büyük miktarda gaz kabarcıklarının su yüzeyinde görülebileceği hatta suyun kaynaması biçiminde görüntü oluşabileceği bildirildi.

Tsunami öncesi suyun çürük yumurta, yağ ya da petrol gibi kokabileceği kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

''Gök gürültüsüne benzer, jet uçağı sesi, helikopter, ıslık sesi gibi sesler duyulabilir. Deniz kıyıdan önemli bir miktarda geri çekilebilir. Ufuk çizgisinde kırmızı renkli bir flaş ışık, dalga yaklaşırken dalganın üst kısmında bir kızıllık görülebilir. İstanbul için tsunaminin kıyılara gelme zamanı 5-10 dakika arasındadır. Depremin merkezine bağlı olarak bu süre 20 dakikalara kadar da çıkabilir. Tsunami oluşması durumunda, Marmara Denizi'nde etkili olma süresi 90-120 dakikadır. Dalganın kıyılarda tırmanma yüksekliğinin 2,5 metreyi geçtiği yerlerde mal kayıpları artmakta ve ek olarak can kayıpları da olmaktadır.''