Bankalar Promosyon İstemiyor

İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bankaların maaş hizmeti sunmasının aslında bir bankacılık hizmeti olmadığını belirtirken, ‘‘Hele hele buna bir promosyon verilmesi de ülkemizde şartların gerektirdiği, esasında kurtulunmasında yarar olan bir husu

Rekabet Kurumundaki, banka promosyon soruşturması sözlü savunma toplantısında konuşan İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, 34 yıldır bankacılık sektöründe çalıştığını, son 12 yıldır Türkiye İş Bankasının Genel Müdürlüğünü yaptığını, toplam 10 yılı aşkın süredir de Bankalar Birliği Başkanlığını üstlendiğini söyledi.

Soruşturmaya konu olan dönemde bankacılık sektörünü adeta ‘‘küllerinden yeniden yarattıklarını‘‘ ve dünya çapında bir itibara kavuşturduklarını kaydeden Özince, Türk bankacılık sektörünün itibarının bugün sadece Türkiye‘de değil, tüm dünyada sayıldığını vurguladı.

Ulaşmak istedikleri rekabet ortamının ideal serbest rekabetin yapıldığı ortam olduğunu anlatan Özince, yüzde 100 devlet garantisinin haksız rekabete en önemli örnek teşkil ettiğini, bu nedenle 2008 krizinde TMSF‘de garanti limitinin artırılmaması ve hiçbir şekilde devlet garantisi tarzında garantilerin konmamasını istediklerini söyledi.

Bugün dünyanın en ciddi sermayelenmiş sektörlerinden birine sahip olduklarını kaydeden Ersin Özince, ‘‘Fevkalade rekabetçi ve gelişen bir piyasa olmaya devam edeceğimize hiçbir endişe duymuyorum‘‘ dedi.

-‘‘BİZ ÇEŞİTLİ ŞEKİLLERDE BİRARAYA GELİR VE ANLAŞIRIZ‘‘

Bankacıların, piyasa yapıcıları olarak çeşitli şekillerde biraraya gelip anlaştıklarını anlatan Özince, yatırım ve kalkınma işlerinde konsorsiyumlar kurarak biraraya geldiklerini, kendi aralarında da ikili ilişkiler bulunduğunu, otomatik para makinelerinin birlikte kullanılması konusunda da işbirlikleri bulunduğunu hatırlattı.

Bankacılık sektörünün İMKB‘nin yüzde 40‘lık bölümünü de teşkil ettiğini kaydeden Özince, bugün sözlü savunmada bulunan 8 bankanın da İMKB‘de yüzde 25‘e yakın payı olduğunu düşündüğünü söyledi.

Söz konusu bankaların ciddi ölçüde yabancı hissedarları bulunduğunu da dile getiren Özince, ‘‘Velhasıl ben bu bütün kitleler nezdinde çok iyi bir itibar kazandığımızı ve bunun da en önemli rekabetçi gücümüzden, Türkiye piyasasının rekabetçi niteliğinden geldiğini düşünüyorum‘‘ dedi.

-‘‘BANKACILIK İLİŞKİLERİ MAHREMDİR‘‘

Maaş anlaşmalarıyla ilgili konularda promosyon denilebilecek uygulamaların başladığı günlerden beri ilgili olanlardan biri olduğunu da ifade eden Genel Müdür Özince, esasında bu işin üniversiteler ve hastaneler gibi kamu kuruluşlarına daha ziyade ayni yardımlar yapılarak başladığını, uzun yıllar da yararlı olduğunun düşünüldüğünü, ancak daha sonraki yıllarda bunların kısmen çalışanlara yönlendirilmesiyle farklı bir boyut kazandığını dile getirdi.

İşin rekabet açısından özüne bakılacak olursa maaş ödemeleriyle ilgili uygulamanın dünya iş modellerinde pek görünen bir uygulama olmadığını kaydeden Özince, rekabetin en iyi olduğu uygulamalarda banka ile müşteri arasında özel olan ilişkiye başka hiç kimsenin iştirak etmemesi olduğunu söyledi. Özince, ‘‘Bankacılık ilişkileri mahremdir. Hangi bankada hesabınız bulunduğu dahi bilinmesi gereken husus değildir‘‘ diye konuştu.

-‘‘BU BİR BANKACILIK HİZMETİ DEĞİLDİR‘‘-

Maaş hizmeti verilmesinin aslında bir bankacılık hizmeti olmadığına da işaret eden Özince, ‘‘Hele hele buna bir promosyon verilmesi de ülkemizde şartların gereğidir ve esasında kurtulunmasında yarar olan bir husustur. Çünkü artık bankalar bazında fiyatlama yapabilmektedir, insanların maaşı bir ada, bir koordinatsa herkesin maaşı birbirinden farklı olabilir. Herkesin o bankayla işi de farklı olabilir‘‘ diye konuştu.

Özince, İş Bankası özelinde müşteriyi ‘‘beşikten mezara kadar‘‘ tutmaya gayret ettiklerini ve 14 milyonu bulan hesap adetleri içinde maaş anlaşması olan müşteri sayısının yüzde 10 düzeyinde dahi bulunmadığını söyledi.

-‘‘BDDK DENETİMİ HİÇ BİTMEDİ‘‘-

2001 krizinden bu yana bankaların BDDK tarafından sıkı bir biçimde denetlendiğine dikkati çeken Özince, ‘‘BDDK denetimi fasılasız sürmekte, bankaların her adımı anında, yani neredeyse proaktif izlenmektedir. Bankacılık sektörünün iyi olmasının nedenlerinden biri BDDK‘nın fasılasız denetimi sürdürmesidir‘‘ dedi.

Genel Müdür Özince, dolayısıyla hem bankacılık düzenlemelerinin, hem İş Bankasının kendi düzenlemelerinin rekabetle ilgili düzenlemelerinde hiçbir hatalı hususun bulunmadığını, olsaydı yasalar açısından suç teşkil edeceğini kaydetti. Özince, şöyle devam etti:

‘‘Velhasıl ben şunları belirtmek istiyorum; burada söz konusu olan 8 bankanın herhangi bir ortak paydası bulunmuyor. Doğrusunu isterseniz böyle bir anlaşmadan bir netice alınması gerekirse hiçbir bankayı dışarıda tutmamak gerekir. Yani bu kadar büyük ve küçük payı olan bankalar aynı paydada biraraya geldilerse, peki diğerleri ne olmuştur. Yani onlar özellikle hariç mi tutulmak istemişlerdir. Ya da böyle bir teklif almış ve red mi etmişlerdir. Hangi yetkili kişiler arasında, hangi yetkilerle bir temas söz konusu olmuştur. Burada yakışıksız bir durum vardır.

Bankalar, müşterileri ve ekonomi açısından sağlıklı kararlar alabilmek için sadece kendi rekabetlerini değil, temsil ettikleri tarafların da rekabet güçlerini düşünmek durumundadırlar.‘‘

Özince, Kurul üyesinin bir sorusu üzerine de, promosyona ilişkin dünya bankacılık sisteminde böyle bir uygulama olmadığını belirterek, bu konudaki görüşlerini BDDK, ilgili bakan ve Sanayi ve Ticaret Bakanına yazılı olarak bildirdiklerini ifade etti.

-DİĞER KONUŞMACILAR

Savunmasını yapan Finansbank A.Ş. avukatı Gönenç Gürkaynak, bankalar arasında yapılan anlaşmanın basit bir mal ve hizmet anlaşması olmadığını vurguladı.

Maaş promosyonlarının dağıtılma esaslarını belirleyen Başbakanlık genelgesinde, bankalarla kamu kurumları arasında yapılan maaş dağıtma hizmetinin en az 2 yıl sürmesi gerektiğinin belirtildiğini hatırlatan Gürkaynak, burada da Başbakanlık genelgesinin koruduğu bir menfaat bulunduğunu, bunun da bankacılık sistemi olduğunu kaydetti.

Rekabet hukukunu önemsediklerini, hukuka uygun davranmanın bu sektörün en önemli amaçlarından biri olduğunu fakat buradaki infiali anlamadıklarını kaydeden Gürkaynak, ‘‘Devletin bir eli okşarken, öbür eli bizi tokatlamaya hazırlıyor. Biz buradan ne mesaj verildiğini anlayamıyoruz‘‘ dedi.

Gürkaynak, soruşturma kapsamında Erdemir‘e ayrı ceza, centilmenlik anlaşması iddialarına aynı ceza verilmesinin bankalara çok ciddi bir ceza getireceğini de belirtirken, ‘‘Bunun bu kurumun altından kalkamayacağı bir vebali ortaya çıkartacağına inanıyorum‘‘ dedi.

-FİNANSBANK GENEL MÜDÜRÜ TEMEL GÜZELOĞULU-

Finansbank Genel Müdürü Temel Güzeloğlu da oldukça üzgün olduklarını ve bankacılık sektörü olarak kendilerini ‘‘komik duruma düşürdüklerini‘‘ düşündüğünü söyledi.

Mevduat piyasalarının korkunç bir rekabet içinde bulunduğunu kaydeden Güzeloğlu, ‘‘BDDK‘dan, Merkez Bankasından arka arkaya uyarılar almamıza rağmen kredi faizlerini yükseltemiyoruz. Böyle bir rekabet içinde iken, böyle bir ortamda bulunmak komik. Geldik ve burada kendimizi savunuyoruz, çok enteresan‘‘ diye konuştu.

Bankacılık sektörünün son derece şeffaf, düzenlemeleri son derece detaylı, SPK‘dan BDDK‘ya kadar birçok kurum tarafından denetlenen bir sektör olduğunu ifade eden Gürkaynak, ‘‘Yöneticilerimizin kendi aralarında attıkları e-mailler bile bizi buraya getirebiliyor, bunu da öğrendik‘‘ dedi.

Gürkaynak, bankacılık sektörüne kesilecek milyarlarca cezanın sektörlere ve bireylere olumsuz yansıyacağını da sözlerine ekledi.

-GARANTİ BANKASI GENEL MÜDÜRÜ ÖZEN-

Garanti Bankası A.Ş Genel Müdürü Ergun Özen de geniş kitlelere hizmet veren ve güven ilkesine dayalı hareket eden Banka hakkındaki rekabeti önleyici hareketlerde bulunulduğu iddiaların kendilerini çok üzdüğünü belirtirken, pek çok otorite ile birlikte çalıştıklarını, eleştiriler üzerine gereken önlemleri aldıklarını söyledi.

Söz konusu iddialara ilişkin Rekabet uzmanlarının bile aralarında tartışma konusu olduğu hususların mevcut bulunduğunu savunan Özen, Garanti Bankasının, Rekabet Kurulunun BDDK ile birlikte sağlıklı rekabet için çözüm arayışına her zaman destek vereceğini ifade etti.

-‘‘MAAŞ ÖDEMESİNDEN ZARAR BİLE EDİYORUZ‘‘

Milyarlarca liralık kaynağı yüzbinlerce çalışana aktardıklarını anlatan Özen, konuşmasına şöyle devam etti:

‘‘Bunu inanılmaz bir rekabet ortamında yapıyoruz. Maaş ödemesinden zarar bile ediyoruz. Keşke yasaklansa da biz de bu promosyon yerine hizmet kalitesi ve ürün çeşidimiz ile rekabet etsek.

Ciro ve kar rakamları ekonomik, siyasi gelişmelerden rahatlıkla etkileniyor. Bu anlamda finansal sektörde alınan kararlar ulusal ve uluslararası piyasalar açısından çok önemli. Türkiye‘nin en şeffaf, en denetim altında, en fazla vergi veren, yüzbinlerce insana istihdam sağlayan sektörüyüz. Burada doğacak bir cezanın yansıtılmasına katılmıyoruz, bunun nasıl yansıtılacağını da bilmiyorum,  böyle bir yansıtma konusunda hiç bir fikrim yok‘‘

-‘‘REKABET KURULU, ÇIRAKLIK GÜNLERİNİ GERİDE BIRAKTI‘‘

Kaynak: AA