Erbakan, 28 Şubat‘ın başarılı olamadığını söylemişti

Tedavi gördüğü hastanede dün hayatını kaybeden Necmettin Erbakan, 28 Şubat sürecinin milleti aslından ve özünden uzaklaştırma hareketi olduğunu belirterek, başarılı olamadığını söylemişti. Geçen yıl 28 Şubat post-modern darbenin yıldönümünde, Esnaf ve San

Tedavi gördüğü hastanede dün hayatını kaybeden Necmettin Erbakan, 28 Şubat sürecinin milleti aslından ve özünden uzaklaştırma hareketi olduğunu belirterek, başarılı olamadığını söylemişti. Geçen yıl 28 Şubat post-modern darbenin yıldönümünde, Esnaf ve Sanatkarlar Derneği tarafından düzenlenen "28 Şubat ve Ticari hayata Etkileri" konulu konferansta konuşan Necmettin Erbakan, 28 Şubat‘la ilgili "Bin yıl sürecek deniliyordu on yıl bile sürmedi." açıklamaları için "Evet, doğrudur. 28 Şubat bu milleti aslından, özünden uzaklaştırma hareketidir. Başarılı olamamıştır. Bakın daha o zaman başarılı olamamıştır. Biz 28 Şubat‘tan dolayı hükümetten çekilmedik. Ortağımız içinde 50 küsür milletvekili çekildiği için çekildik." demişti. Mimar Sinan‘ın sözünü hatırlatan Erbakan, kendilerinin çıraklık dönemini yaşadıklarını, Refah Partisi döneminde Süleymaniye‘yi yaptıklarını, şimdi Selimiye‘yi yapmak için geleceklerini vurgulamıştı. "Şimdi tekrar iş başına geldiğiniz zaman tekrar size müsaade etmezlerse ne yapacaksınız?" diyen Erbakan, "Bunun için askerimizi eğiteceğiz. Bunların hiçbir fayda getirmediğini, askerlerimiz de bu vatanın evladı, gözleriyle görüyorlar. Kendilerine milli görüşü anlatacağız, tanıtacağız. Ben vaktiyle kendilerine pek çok konferanslar verdim. Böylece devlet-millet kaynaşmasıyla ecdadımızın yaptığı gibi yeniden büyük Türkiye‘yi kuracağız, yeni bir dünya kuracağız." diye konuşmuştu. 28 Şubat‘ın dış güçlerin bir tertibi olduğunu dile getiren Erbakan, toplantıda yaşananları ise şöyle anlatmıştı: "Milli Güvenlik Kurulu toplantısı 9 saat sürdü. İlk başta ev sahibi adına onlar konuştular. Toplantıda kimse sesini çıkarmadı. Ne hükümet, ne ben. 5 saat konuştular, yoruldular şimdi sıra bize geldi. Benim ne yapacağımı merakla bekliyorlardı. Kapının önünde uzun boylu bir yaver oturuyor. Ben gayet serinkanlılıkla yavere ‘gelir misin Sayın Cumhurbaşkanımızın güzel bir adedi vardır, anayasayı masasının üzerinde bulundurur, onu bana verir misin‘ dedim. ‘Buyurun efendim‘ dedi ve anayasayı bana verdi. Anayasanın ikinci maddesini açtım, dedim ki ‘Beyler 5 saat konuştunuz, ne konuştunuz; konunuz ne anayasayı koruma. Anayasayı korumak için bizim anayasayı çiğneme hakkımız var mı? Anayasa çiğnenerek korunur mu? Bir takım teklifler getiriyorsunuz; imam hatipleri kapatalım, çarşaflıları, sakallıları yasaklayalım. Bunların hepsi insan haklarına aykırı. İşte anayasa, bunun birinci paragrafını okuyorsunuz niye ikinci paragrafını okumuyorsunuz? İkinci paragrafta bunların hepsinin anayasaya aykırı olduğu yazıyor. Anayasayı çiğneyeceğiz, sonra da koruyoruz diyeceğiz. Böyle şey olmaz; ne olacak. Bunlar anayasaya aykırı mı değil mi, onu belirleyeceğiz. Demirel takım oyuncusu, onların takımının oyuncusu. Hemen atıldı dedi ki ‘Sayın Başbakan gecenin bu saatinden sonra bunlar anayasaya uygun mu değil mi, bunun münakaşasını nasıl yaparız?‘ Doğru söylüyorsunuz, genel sekretere verelim, uzmanları toplasın incelesin, bunlar anayasa aykırı mı değil mi rapor getirsin. Anayasayı yıkarak anayasa korunmaz. Demirel tekrar atıldı, ‘böyle bir uygulama genel sekreterlikte yok bunu siz de biliyorsunuz. Bunlar olsa olsa hükümette var.‘ Doğru söylediniz, o halde bunu hükümete havale edelim. Hükümet, bunlar anayasaya uygun mu değil mi kontrol etsin. İşte benim altına imza attığım belge budur. Böylece bunu hükümete havale ettik, hükümet de bakanlara havale etti ve bakanlar içerisinde uyudu gitti. Ne zaman 28 Şubat‘ta." İHTİLALİ YAPANLAR YASSIADA‘YI GÖSTERİP ORTAĞIMIZDAN 40 KİŞİYİ AYARTTILAR Hükümetten 1 Temmuz‘da ayrıldıklarını ve arada 4 ay zaman bulunduğunu dile getiren Erbakan, ihtilali hazırlayanların ortakları DYP‘den 40 kişiyi ayarttıklarını söylemişti. Onlara Yassıada‘daki odalarının gösterildiğini ve bu kişilerin de korktuğunu ifade eden Erbakan, Oğuzhan Asiltürk‘ü şahit olarak göstermişti. Demirel‘i ziyaret ettiklerini anlatan Erbakan, "Demirel‘e gidip dedik ki falan gün Meclis‘e gidelim, çoğunluk olsun, kanun çıkartmamız lazım. ‘Yahu hoca bunun için buraya kadar zahmet etmenize lüzum var mı? Sen benim bu kadarlık sıra arkadaşımsın. Bir telefon edersin kâfidir. Bak sana bir şey söyleyeyim mi; şu Ankara‘da hangi meydanı istersen göster, hangi dükkânı gösterirsen göster şu camı taşlayacaksın de taşlamazsan namerdim.‘" şeklinde konuşmuştu. Tansu Çiller‘e Demirel‘in başbakanlığı vermeyeceğini söylediğini aktaran Erbakan, Çiller‘in ‘Hayır verecek‘ dediğini ifade etmişti. Erken seçime gitmeye karar verdiklerini ve 291 tane imza topladıklarını anlatan Erbakan, ondan sonra istifa mektubunu verdiğini ancak imzalara rağmen Demirel‘in görevi Mesut Yılmaz‘a verdiğini belirtmişti.