Torunların Türkiye'ye dönüşü devam ediyor

Türkiye'den yıllar önce 'acı vatan'a göç eden gurbetçilerin, torunların Türkiye'ye dönüşü devam ediyor.

50 yıl öncesinden başlayarak ellerinde valizlerle gruplar halinde Sirkeci Garı'ndan Almanya'ya giden gurbetçilerin torunları anavatanlarına dönmeye devam ediyor. Küresel krize ve ırkçı yaklaşımlara maruz kalan özellikle iyi eğitim almış gurbetçi gençler, işleri iyi olmasına rağmen geleceklerini düşünerek 'fırsatlar ülkesi' olarak gördüğü Türkiye'yi tercih ediyor. Eskiden en büyük yabancı düşmanının bile telaffuz edemediği birçok konunun Almanya'da bir hükümet politikası haline dönüştüğünü belirten Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikiyatrisi İnci Şen, yaşadıklarını; " 30 yıldır Alman vatandaşı da olsanız bu hiçbir şey değiştirmez çünkü isminiz yabancı. Çevreden ya asimile olacaksınız ya da bu diyardan gideceksiniz mesajını alıyorsunuz" şeklinde özetliyor. Bademcik küçültme ameliyatını Almanya'da ilk uygulayan doktor olan ve sayısız başarılara imza atan Opr. Dr. Fahri Yıldız, "Almanya'daki balonun havası kaçtı. Türkiye'de tıp çok gelişmiş, standartlar oldukça yüksek. Birçok konuda gelişmiş ülkelerden daha ileri seviyede" diyor. Alman olan babasının soyadını taşıdığı için ırkçılık noktasında pek sıkıntı yaşamamasına rağmen Türkiye'yi tercih eden genç akademisyen Zehra Wellmann ise, Türkiye'den çok AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu savunuyor ve ekliyor; "Geleceğin Avrupa Birliği Türkiye'dir. Geleceğim için tercihim Türkiye"

Bundan yaklaşık 50 yıl önce Sirkeci Garı'nda Almanya'ya göç eden Türk vatandaşların torunları artık yurda dönmeye başladı. Son yıllarda Almanya'da daha çok ekonomik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan tabloda fatura Türklere kesiliyor. Sonuç olarak zamanla verilen hakların geri alınması, insanların fakirleşmesi, memnuniyetsizliği, mutsuzluğu ve giderek artan korkuların mevcut olduğu bir ortam ortaya çıkmış oldu. Pasif, depresif ve durağan bir hava hakim olduğu Almanya'da politikacılar sorunları çözemeyince yabancı düşmanlığı ile popülizm yapmaya başladı. Bu da en büyük göçmen grubu olan Türkleri etkiledi. Avrupa'da iş imkanı bırakmayınca çoğu üniversite mezunu gurbetçi gençler Türkiye dönerken aralarında kariyerlerinin zirvesinde yer alan başarılı kişiler de geleceğini düşünerek Türkiye'yi tercih etmeye başladı.

ÇILGINSIN DEDİLER

Çocukluk yıllarından beri Almanya'da yaşayan ve eğitimini orada alan Çocuk, Ergen ve Yetişkin Psikiyatrisi Dr. İnci Şen, Ağustos 2010'da Türkiye'ye kesin dönüş yaptı. Almanya'da özel bir kliniği ve oldukça iyi işini bırakıp Türkiye'de çalışmayı tercih eden Şen'in bu kararını arkadaşları başta 'çılgınlık' olarak değerlendi.

YA ASİMİLE OLACAKSIN YA DA GİDECEKSİN

Geri göç çoğu insan için korkutucu ve çılgınlık olduğunu ifade eden "Ancak çılgınlık olmayınca da değişiklikler ve ilerlemeler olmaz" diyen Şen, şunları aktardı: " Yaklaşık 30 yılı aşkın bir süre Almanya'da yaşadım ve Alman kimliği taşıdım. Sosyalizasyonumun önemli bir kısmını iki kültürlü oldu. Bu benim bazı şeyleri görmeye ve sorgulamaya yönlendirdi. Son yıllarda Almanya'da önceden en büyük yabancı düşmanının bile söyleyemediği içerikler bir hükümet politikasına dönüştü. Bunları açık açık konuşmaya başladığınızda senelerdir Alman vatandaşı dahi olsanız 'memnun değilseniz geldiğiniz yere geri dönün' cevabını işitmeye başladık. Yani 30 senedir Alman vatandaşı da olsanız bu hiçbir şey değiştirmez çünkü isminiz yabancı. Ya asimile olacaksınız ya da bu diyardan gideceksiniz mesajını alıyorsunuz."

TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR ATILIM İÇİNDE

İstanbul'da bir klinik açan Şen, bu yıl eğitim öğretime başlayacak Türk Alman Üniversitesi'nde Uluslararası Koçluk Enstitüsü kurmayı düşünüyor. Dr Şen, Türkiye'nin son yıllarda hem ekonomik hem sosyal alanda çok önemli atılımlar gerçekleştirdiğini ve birçok şey düzene girdiğini söyledi.

OLAĞANÜSTÜ BİR DİNAMİZM VAR

Son yıllarda çok sık geldiği Türkiye'de olağanüstü bir dinamizmi keşfeden Şen, birikimlerini burada değerlendirmeyi ülkesine fayda sağlayacak işler yapmak istediğini dile getirdi. Şen, "Çoğu arkadaşım benim gibi dönmek istiyor. Ancak bazı nedenler buna fırsat vermiyor. Kimilerini de ben ikna etmeyi başardım. 3 arkadaşım benimle bağlantılı olarak buraya dönmeyi planlıyor."

ÇOK ÖNEMLİ BAŞARILARA İMZA ATTI

Opr. Dr. Fahri Yıldız da üniversite eğitimini Türkiye'de yaptıktan sonra 1979'da önce Amerika sonra Almanya'ya gitti. İlerde çocukları sorun yaşamasın diye yabancı düşmanlığının en az olduğu Köln'e yerleşerek bir Almanla evlendi. Bir süre sonra Köln'de 20 yataklı 6 ameliyathaneli ve 13 branşlı klinik açtı. Bademcik küçültme ameliyatını Almanya'da ilk uygulayan o oldu. Bunun yanı sıra burun ve sinüs cerrahisi, ses bozukluğu ve horlama tedavisinde çok sayıda başarılara imza atan Yıldız, Alman Der Spiegel Dergisi ile WDR ve RTL televizyonlarında birçok kez konu oldu.

SEVE SEVE GİTTİM SEVE SEVE GELDİM

Sadece Almanya'dan değil İngiltere, Hollanda, Arap ülkeleri, Azerbaycan, Rusya ve Ukrayna'dan birçok hasta tedavi için kapısını çaldı. Mutlu ve iki çocuklu bir ailenin babası olan Yıldız, "Almanya'nın rutin yaşamından sıkıldığını belirterek 33 yıl kaldığı Almanya'dan ayrılma kararı aldı. 2 yıldır Türkiye'de olan ve hastalarını İstanbul Nişantaşı'nda açtığı bir klinikte tedavi etmeye başlayan Yıldız, "Türkiye'de tıp çok gelişmiş, standartlar oldukça yüksek. Birçok konuda gelişmiş ülkelerden daha ileri seviyede. Eşim ve çocuklarım Türkiye'yi çok seviyor. Eşim alman asıllı olmasına rağmen daha çok kendini Türk olarak kabul eder. Geldiğim için çok mutluyum. Almanya'daki balonun havası kaçtı. Her sene binlerce orta ve üst kademe başarı elde etmiş kişiler geliyor. Benim için artık Almanya çok çekici değil. Seve seve gittim ve seve seve geldim" şeklinde konuştu.

TAM İSTEDİĞİM YERDEYİM

Almanya'da doğup büyüyen ve Türk Anne, Alman babamın çocuğu olan Akademisyen Zehra Wellmann Avrupa Birliği ilişkileri üzerinde eğitim aldı. Yaklaşık 2 yıldır İstanbul'da yaşayan Wellmann, "Almanya'daki hava çekilmez hal aldı. İnsanlar soğuk, her şey çok monoton. Şuan tam istediğim yerdeyim" dedi.

GELECEĞİN AB'Sİ TÜRKİYE


Türk Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırma Vakfı'nın koordinatörlüğünü yapan Wellmann, Türkiye'nin her geçen gün gelişmekte olduğunu anlattı. Wellmann şunları söyledi: "Bu bakımdan Türkiye için AB eskisi kadar gerekli değil. Hatta daha çok AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı var. Türkiye büyürken Almanya tam tersini yaşıyor. Ayrıca Türkiye'nin AB'ye girmesi gerekmiyor çünkü geleceğin AB'si zaten Türkiye olacak. Türkiye bir köprü ülke. Eğer AB'ye girerse bu köprü özelliğini kaybeder. Şimdiki gibi istediği şekilde hareket edemez." Türkiye'deki hareketliliği çok beğendiğini ifade eden Wellmann'ın en büyük zevki de boğaz turu yaparken çayımı yudumlamak' olduğunu belirti.