Zafer Çağlayan: 'sarkozy 'cambaza Bak Cambaza' Sistemi Uyguluyor'

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Fransa Ulusal Meclisi`nde kabul edilen soykırım yasa teklifine ilişkin, "Bakmayın siz zaman zaman bizi kıskananların önümüze getireceği şeylere.

Sarkozy kendi ülkesinin batırdığı paraların hesabını vermemek için "Cambaza bak cambaza" sistemi uyguluyor. Onun en son konuşacağı şey soykırımdır; insan haklarıdır" dedi

For Seasons Otel`de gerçekleştirilen "Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ( DEİK ) 2011 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı"na Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TOBB-DEİK Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve DEİK İcra Kurulu Başkanı Rona Yırcalı`nın yanı sıra birçok davetli katıldı.

Toplantıda konuşma yapan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "Sarkozy kendi ülkesinin batırmış olduğu paralarının hesabını vermemek için "Cambaza bak cambaza" sistemi uyguluyor. Onun en son konuşacağı şey insan haklarıdır, en son konuşacağı şey soykırım meselesidir. Ama bugün Fransa`nın Yunanistan tavirlerine kaptırmış olduğu paranın hesabını vermemek için Türkiye üzerine oynamış olduğu oyunu altında bir bu var diğeri de Sayın Başbakanımıza ve ülkemize olan kıskançlığı yatıyor. Ama bilsinler ki biz onlarınmidesini rahatlatacak ilaçlar da veririz. Geçmişte Türkiye hasta diyenlere Allah şimdi şifa versin, hepsi yoğun bakım çadırında. Avrupa bizim açımızdan, ekonomi açısından önemli ama artık dünya Avrupa`dan ibaret değil. İki sene öncesine kadar bizi ekseni kaymış olarak suçladılar. Kimin ekseninin kaydığı bugün ortaya çıktı. Avrupa`ya olan ihracatımız ifade edildiği gibi yüzde 47`dir. Avrupa ile ihracatımız birkaç yıl öncesine yüzde 57`diydi. Avrupa`ya olan ihracatımız yüzde 57`den yüzde 47`e düşerken,2011-2010 dönemine baktığımızda bu son bir yıllık süreç içerisinde Avrupa`ya olan ihracatımız yüzde 21,6 artmıştır" dedi

Türkiye`nin 10 sene önceden farklı bir duruma geldiğini ifade eden Çağlayan sözlerini şu şekilde sürdürdü;"On sene önce yarın ne olacağımızı bilmiyorduk; acaba yarın döviz ne olacak, faiz ne olacak yeni problemlerde karşımıza ne çıkacak, derken, bugün son derece başarılı bir ekonomi grafiği ve siyasi grafik bırakan bir ortamdayız. Bugün uçağımızı helikopterimizi araba başta olmak üzere her şeyi yapacak duruma gelmişiz. Türkiye ihracatta 134 milyar dolar gibi bir rakamı karşılıyor bu aslında bize yeni hedefler veriyor. 9 yıl önce 36 milyar dolar olan ihracatı bugün 100 milyar dolar üzerine koyabiliyorsak ozaman 500 milyar dolar ihracatı iyi planlarsak yakalamamak için hiçbr sebep yok. Bugün Türkiye 10 sene önceden çok farklı bir konuma gelmiş durumda. Bugün Türkiye 20 sene önceki performansına sahip olsaydı Yunanistan yerine Türkiye konuşulur olurdu. Artık ay yıldızlı şerefli şanlı pasaportumuzu taşımak Türk insanı için gurur kaynağı olmuştur. Şimdi hepimiz Türkiye`nin elde ettiği başarının meyvelerini topluyoruz." Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise yaptığı konuşmada, yaşanılan dönemin Türkiye için büyük bir fırsat olduğunu söyledi. Şimşek, " Orta vadeli program hedefini gerçekleştirebilirsek Türkiye gelişmiş ülkelerle arasındaki farkı hızlı bir şekilde kapatacak döneme giriyor. İşsizlik açısından baktığınız zaman Türkiye olarak başarılı bir dönemi geride bırakıyoruz. Kayıt içinde 1.1 milyon istihdam ama toplamda 1.8 milyon bir istihdam söz konusu hakikaten büyük bir başarı söz konusu. Türkiye`ye baktığınız zaman,avro bölgesiyle karşılaştırıldığı zaman Türkiye`nin risk algısı iyileşmiş durumda. Türkiye büyük bir stres testinden geçmiş. Aslında bir anlamda güven geçmişle karşılaştırılamayacak bir şekilde artmış durumda. Bu bizim için önemli bir avantaj. Bu önemli bir gösterge, bu dönemde risk algısının nispeten düşük seyretmesi özel ve kamu sektörü açısından önemli bir kazanç. Bizim amacımız Türkiye`nin bu kırılganlıklarını 2012 ve sonrasında azaltmak. Öyle ümit ediyoruz ki kamu maliyesinde ve bütçe açığının milligelire oranını aşağıda tutmayı hedefliyoruz " diye konuştu.

Avrupa Birliği bölgesindeki ülkelerin yaşadığı krize de değinen Bakan Şimşek, " 2012 yılında tabii ki, Avrupa kaynaklı tehditler riskler söz konusu. Türkiye her ne kadar ihracat pazarlarını çeşitlendirdiyse de yine de bu bölgeyle olan ilişkilerimiz oldukça güçlü. Bu bölgeden esecek ters rüzgarların Türkiye`yi etkilemesi söz konusu. Şu anda kredi hacminde çok önemli bir yavaşlama var. Kredi hacminde çok ciddi bir yavaşlama demek yumuşak inişin temelini kurmak demektir. Türkiye ihtiyatlı bir orta vadeliprograma sahip, bütün bunlara ek olarak Türkiye`nin yumuşak inişi başarması küresel krize karşı dayanıklı olmasını sağlayacaktır" dedi.

Avrupa`daki krizin temel kaynağı AB`nin borçlarının sürdürülemeyeceği kaygısı olduğunu belirten Bakan Şimşek, "Yani borç kaynaklı bir krizdir. Türkiye kamu sektörü olarak net dış borç borcunu Haziran ayı sonu itibariyle sıfırlamış bir noktadayız. Gerçi son dönemde döviz rezervlerindeki bir miktar azalışla birlikte tekrar yüzde 1`ler seviyesine çıkacak gayri safi yurt içi hasıla. Ama kamu olarak bizim kırılganlığımız oldukça düşük. Biz istihdam yarattık. Bu, büyümenin devamlılığı açısından çok önemli.Yani küresel krizin başladığı 2007 yılından bu yana 4 milyonun üzerinde bir istihdam yaratmışız. Bu aslında gerek hane halkı bilançosuna olumlu bir şekilde yansıyor, gerekse iç talebin devamlılığı açısından bize önemli destek sağlıyor. Hane halkı açısından da her ne kadar son yıllarda borçlulukta ciddi bir artış olsa da AB üyesi ülkelerle karşılaştırdığımız zaman Türkiye`nin konumu nispeten olumlu. Ama kamu maliyesinin yanında hane halkı bilançolarının nispi olarak iyi konumunun yanında bankacılık sektörügerçekten güçlü sermaye yapısı ve yüksek karlılık oranlarıyla iyi bir konumda. Kötümserlik bulaşıcıdır. Avrupa`ya ilişkin çok ciddi kaygılar var, küresel ekonomiye ilişkin bir takım kaygılar var. Bu dönemde biz çok kısa vadeli bakıp yatırımlarımızı, tüketimlerimizi ötelersek aslında Türkiye hak etmediği öngörülenden fazla bir yavaşlama sürecine girer. Bu bir risk. Bu riskin iyi hesaplanması ve doğru bir şekilde yönetilmesi açısından ben bunları söylüyorum. Çünkü kamu maliyesi açısından imrenilen birnoktadayız. Bankacılık sektörü de öyle. 2018 yılında devreye girecek Bazel 3`ün gerektirdiği sermaye yeterlilik oranının neredeyse iki katına yakın bir sermaye yeterlilik oranı var. Yani bankalarımız sağlam, yeter ki bu kötümser hava bir şekilde kontrol edilsin. Yeter ki Türkiye orta ve uzun vadeli bir perspektifle yoluna devam etsin" şeklinde konuştu.

Türkiye`nin gelişmiş ülkelerle arasını hızlı bir şekilde kapatacak bir döneme girdiğini anlatan Bakan Şimşek, işsizlik açısından da Türkiye`nin çok başarılı bir yılı geride bıraktığını söyledi. Şimşek, "Yani kayıt içinde belki 1.1 milyon istihdam yaratılmış ama toplamda neredeyse 1.8 milyon bir istihdam söz konusu. Hakikaten büyük bir başarı söz konusu. Türkiye`nin ciddi bir stres testinden geçtiğini belirten Bakan Şimşek, "Aslında bir anlamda Türkiye`ye olan güven önemli ölçüde geçmişlekarşılaştırılmayacak şekilde artmış durumda. Bu tabi bizim için önemli bir avantaj. Bundan sonra gelecek şoku da çok rahat bir şekilde, kalıcı tahribat olmadan atlatabileceğimiz açısından bence önemli bir gösterge. 2008`de kriz başladığı zaman AB o zaman sağlam gözüküyordu ve risk algısı da AB`nin oldukça iyiydi. Fakat geldiğimiz noktada Avrupa`ya ilişkin kaygılar hat safhaya ulaşmış durumda. Avrupa`ya ilişkin risk algısı oldukça yükselmiş durumda" dedi

"TÜRKİYE İLK ÜÇ ÇEYREKTE YÜZDE 9.6 BÜYÜDÜ" Toplantıda konuşan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ise, siyasi istikrarın önemine dikkat çekerek, işsizlik, ekonomik kalkınma gibi konularda Türkiye`nin geliştiğini söyledi. Yazıcı, "Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü`nün son tahminlerine göre 2012 yılının ikinci çeyreğine kadar daralma beklenmektedir. Avro bölgesine lişkin büyüme beklentileri de küresel büyüme beklentileri de her geçen ay bozulmaktadır. IMF`nin Eylül ayındaki tahminlerine göre küresel büyüme oranı dünya ekonomisi açısındanyüzde 4 iken Kasım ayındaki OECD tahminlerine göre, 2012` de yüzde 3.4 olarak öngörülmektedir Ülkemiz gayri safi yurt içi hasılasıyla dünyanın 16, Avrupa`nın 6. büyük ekonomisidir. Türkiye bu yılın ilk çeyreğinde 11. 6 ikinci çeyreğinde yüzde 8.8 üçüncü çeyreğinde 8.2 büyüyerek ilk üç çeyrekte yüzde 9.6 oranında büyümeyi başarmıştır. Bu büyümeyle en güçlü büyüme performansını gösteren bir ülke konumundadır " dedi.

TOBB-DEİK Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ise, tüm olumsuz etkilere rağmen Türkiye`nin büyümeye devam ettiğini hatırlatarak, "Son 9 aydaki büyüme oranımız özel sektör kaynaklı olarak, yüzde 9.6 oranında gerçekleşti. İmalat sanayi üretim hacmimiz 2010 yılında 113 milyar dolardı; bu yılın sonunda 118 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz. Özel sektör olarak makine ve teçhizata yaptığımız yatırımlar 2010 yılında 72 milyar dolardı bu yıl vaın sonunda, 85 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz" dedi.

Hisarcıklıoğlu, Fransız Meclisi`nde kabul edilen soykırım yasasını da değerlendirerek, "Birlikte hareket eden 500 bin Ermeni`nin oyunu paylaşabilmek için hilkat garibesi bir yasayı 37 kişinin oyuyla meclise taşıyabilmektedirler. Yanlış olduğunu bile bile kendileriyle çelişmek pahasına küçük hesaplara girebiliyorlar. Açıkça ifade ediyorum. Bir zamanlar insan hakları ve demokrasinin geleceğine şekil veren Fransa, geleceğ bakmayı bırakmış, küçük hesapların ülkesi olmuş. Görüyoruz ki, Avrupa`nın en büyüksorunu aslında geleceği öngörebilen, basiretli lider eksiliğidir. Ancak güneş balçıkla sıvanmaz. Soykırım arayanların kendi tarihlerine bakmaları yeter . Bizim büyük hedeflerimiz var. 2023 yılında dünyanın en büyük ekonomisinden biri olacağız. 500 milyar dolar ihracat yapacağız. Kişi başına milli gelirimiz 20 bin doların üzerine çıkaracağız " diye konuştu.

Konuşmaların ardından DEİK Onur Kurulu Üyesi eski Bakan Ali Coşkun ve toplantıya katılan bakanlara plaket takdim edildi.
Kaynak: İHA