Hüseyin Aygün - Ayhan Çarkın görüşmesi
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, eski özel harekatçı Ayhan Çarkın'la cezaevinde görüştü.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, hedeflerinin, "Ayhan Çarkın’dan intikam almak değil, bir dönemi temizlemek" olması gerektiğini ifade ederek, "Çarkın’ın, 1990’lı yılların karanlıklarının aydınlatması için bir fırsat olduğunu düşünüyorum" dedi.
Aygün, Ankara’daki faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın ile dün yaptığı görüşmeye ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Aygün, Çarkın ile cezaevindeki görüşmesinin 4 saat sürdüğünü söyledi. Çarkın’ın, kendisine, 1986-1996 yılları arasında çeşitli görevleri sırasındaki faaliyetlerini anlattığını belirten Aygün, Çarkın’ın, bunların bir kısmını savcılığa da ilettiğini, bir kısmını ilk kez, bir kısmını da söylememek kaydıyla anlattığını kaydetti.
Aygün, Çarkın’ın, öldürdüğü ve gözaltında kaybettikleri ile yakınlarının, 19 yıldır rüyalarına girdiğini, öldürdüklerinin rüyalarına girmesiyle kendisiyle hesaplaşmaya başladığını söylediğini anlattı. Aygün, Çarkın’ın en çok Cumartesi Anneleri’ni rüyasında gördüğünü ifade etti.
Çarkın’ın, "bazı özel hareket mensuplarının canavarlaştığını, sevgililerini öldürdüğünü" iddia ettiğini belirten Aygün, "başıboş" cinayetlerden birinin de Kırıkkale’den Ankara’ya getirilen Metin Vural’ın öldürülmesi olduğunu söylediğini kaydetti.
Aygün, Çarkın’ın, "Benim vicdanım Mehmet Ağar gibi rahat değil" dediğini, Yeşil’in yaşadığını ve devletin korumasında olduğunu tahmin ettiğini kaydettiğini belirtti.
Aygün, Çarkın’ın anlatımına göre, 2012’de 20 yıldır kayıp olacak olan polis katili olarak lanse edilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün, Çarkın ve ekibi tarafından soğukkanlılıkla öldürüldüğünü belirterek, "Öldürülenlerin yasal şekilde gözaltına alındığını ama kendilerinin, yasallık perdesi altında bir terör örgütü gibi çalıştıklarını söylüyor. Öldürdüğü insanlarının bir çoğunun korkmadığını, geri adım atmadığını, slogan attığını bu yüzden de bu insanlara hayranlık duyduğunu söylüyor. Üç parmak işareti, gördüm, duydum, biliyorum anlamına geliyormuş. Bu işin içinde yer alan diğer faillere de bir mesaj olduğunu gizlemiyor" diye konuştu.
-"Mevcut mezarlar açılarak, gömüldüler"-
Hüseyin Aygün, Çarkın’ın, 15-20 kişiyi öldürmüş olabileceğini, buzdağının yalnızca küçük bir kısmını gösterdiğini, herkesin konuşması halinde tablonun ortaya çıkacağını anlattığını ifade etti.
Aygün, Çarkın’ın, Maltepe’de TİKKO üyesi olduğu iddia edilen silahsız 3 genci öldürdüklerini anlattığını, "Öldürüldükten sonra odalarına girdim, çayları henüz sıcaktı. Bu olaya da çok üzüldüm, rüyalarıma girdi" dediğini anlattı.
Ayhan Efeoğlu’nu, siyasi şubede işkence sonucu öldürdüğünü, cenazesinin bavul içinde kendilerine teslim edildiğini, "Biz işkence ekibi değil, infaz ekibiydik" dediğini söylediğini belirtti.
CHP’li Aygün, "Ankara dışı eylemler diye bir bölüm altında, Muş’ta 8 kişinin öldürülmesinden bahsetti. Kendisinin katılmadığını söylüyor ancak çok ayrıntılı anlattı. 1994 kışında, 3 araçla Muş’ta bu operasyon yapılmış, 8 kişi Muş merkez mezarlığına, mevcut mezarlar açılarak gömülmüş. Bunu anlatırken birkaç kez ağladı. Gaziantep’e iki araçla, 20 kişi gittiklerini, 60 yaşında birini alıp, Maraş yolunda infaz ettiklerini söyledi. Bu olaylar ilk kez gündeme geliyor" diye konuştu.
Çarkın’ın, tahliye edilirse, delilleri bulabileceğini, anlattıklarını kanıtlayabileceğini dile getirdiğini belirten Aygün, "Kendi adıma Ayhan Çarkın’ın, 1990’lı yılların karanlıklarının aydınlatması için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun alt komisyonu da Çarkın ile görüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Çarkın, 1990’lı yılların binlerce yargısız infaz ve gözaltında kaybetme politikalarının aydınlığa çıkması için bütün Türkiye toplumuna kapı açabilir. Kendisinde de böyle bir istek ve irade olduğunu dün cezaevinde gördüm. Muhtemelen bu görüşmeler, bundan sonra da sürecek. Benim için yararlı görüşmeydi" dedi.
Çarkın’ın, dünkü görüşmede samimi konuştuğunu, 1990’lı yılların aydınlanması için çaba harcadığı izlenimi bıraktığını, popülerlik gibi kişisel hesap güttüğüne inanmadığını, işlediği suçlardan dolayı vicdanını temizlemeye çalışan biri gibi göründüğünü dile getiren Aygün, "Ayhan Çarkın’dan intikam almak değil de bir dönemi temizlemek hedefimiz olmalı" dedi.
Çarkın’ın, isim telaffuz edip etmediğinini sorulması üzerine Aygün, "(Bu işin içinde bunlar vardı) diyerek, Başbakan isimleri de veriyor. Çok yüksek rütbe ve konumdaki figürlerin de isimlerini veriyor, (bunlar haberdardı) diyor" görüşünü ifade etti.
Çarkın’a, "Bunun adı kontrgerilla, Susurluk, Ergenekon muydu?" diye sorduğunu, "Emniyet Özel Hareket Şube Müdürlüğü" cevabını verdiğini savunan Aygün, Çarkın’ın, içinde itirafçı ve sivil görevlilerinin de olduğu en az 150 kişiden oluşan ekibin halen devam ettiğini söylediğini anlattı.
Kaynak: AA
Aygün, Ankara’daki faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın ile dün yaptığı görüşmeye ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Aygün, Çarkın ile cezaevindeki görüşmesinin 4 saat sürdüğünü söyledi. Çarkın’ın, kendisine, 1986-1996 yılları arasında çeşitli görevleri sırasındaki faaliyetlerini anlattığını belirten Aygün, Çarkın’ın, bunların bir kısmını savcılığa da ilettiğini, bir kısmını ilk kez, bir kısmını da söylememek kaydıyla anlattığını kaydetti.
Aygün, Çarkın’ın, öldürdüğü ve gözaltında kaybettikleri ile yakınlarının, 19 yıldır rüyalarına girdiğini, öldürdüklerinin rüyalarına girmesiyle kendisiyle hesaplaşmaya başladığını söylediğini anlattı. Aygün, Çarkın’ın en çok Cumartesi Anneleri’ni rüyasında gördüğünü ifade etti.
Çarkın’ın, "bazı özel hareket mensuplarının canavarlaştığını, sevgililerini öldürdüğünü" iddia ettiğini belirten Aygün, "başıboş" cinayetlerden birinin de Kırıkkale’den Ankara’ya getirilen Metin Vural’ın öldürülmesi olduğunu söylediğini kaydetti.
Aygün, Çarkın’ın, "Benim vicdanım Mehmet Ağar gibi rahat değil" dediğini, Yeşil’in yaşadığını ve devletin korumasında olduğunu tahmin ettiğini kaydettiğini belirtti.
Aygün, Çarkın’ın anlatımına göre, 2012’de 20 yıldır kayıp olacak olan polis katili olarak lanse edilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün, Çarkın ve ekibi tarafından soğukkanlılıkla öldürüldüğünü belirterek, "Öldürülenlerin yasal şekilde gözaltına alındığını ama kendilerinin, yasallık perdesi altında bir terör örgütü gibi çalıştıklarını söylüyor. Öldürdüğü insanlarının bir çoğunun korkmadığını, geri adım atmadığını, slogan attığını bu yüzden de bu insanlara hayranlık duyduğunu söylüyor. Üç parmak işareti, gördüm, duydum, biliyorum anlamına geliyormuş. Bu işin içinde yer alan diğer faillere de bir mesaj olduğunu gizlemiyor" diye konuştu.
-"Mevcut mezarlar açılarak, gömüldüler"-
Hüseyin Aygün, Çarkın’ın, 15-20 kişiyi öldürmüş olabileceğini, buzdağının yalnızca küçük bir kısmını gösterdiğini, herkesin konuşması halinde tablonun ortaya çıkacağını anlattığını ifade etti.
Aygün, Çarkın’ın, Maltepe’de TİKKO üyesi olduğu iddia edilen silahsız 3 genci öldürdüklerini anlattığını, "Öldürüldükten sonra odalarına girdim, çayları henüz sıcaktı. Bu olaya da çok üzüldüm, rüyalarıma girdi" dediğini anlattı.
Ayhan Efeoğlu’nu, siyasi şubede işkence sonucu öldürdüğünü, cenazesinin bavul içinde kendilerine teslim edildiğini, "Biz işkence ekibi değil, infaz ekibiydik" dediğini söylediğini belirtti.
CHP’li Aygün, "Ankara dışı eylemler diye bir bölüm altında, Muş’ta 8 kişinin öldürülmesinden bahsetti. Kendisinin katılmadığını söylüyor ancak çok ayrıntılı anlattı. 1994 kışında, 3 araçla Muş’ta bu operasyon yapılmış, 8 kişi Muş merkez mezarlığına, mevcut mezarlar açılarak gömülmüş. Bunu anlatırken birkaç kez ağladı. Gaziantep’e iki araçla, 20 kişi gittiklerini, 60 yaşında birini alıp, Maraş yolunda infaz ettiklerini söyledi. Bu olaylar ilk kez gündeme geliyor" diye konuştu.
Çarkın’ın, tahliye edilirse, delilleri bulabileceğini, anlattıklarını kanıtlayabileceğini dile getirdiğini belirten Aygün, "Kendi adıma Ayhan Çarkın’ın, 1990’lı yılların karanlıklarının aydınlatması için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun alt komisyonu da Çarkın ile görüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Çarkın, 1990’lı yılların binlerce yargısız infaz ve gözaltında kaybetme politikalarının aydınlığa çıkması için bütün Türkiye toplumuna kapı açabilir. Kendisinde de böyle bir istek ve irade olduğunu dün cezaevinde gördüm. Muhtemelen bu görüşmeler, bundan sonra da sürecek. Benim için yararlı görüşmeydi" dedi.
Çarkın’ın, dünkü görüşmede samimi konuştuğunu, 1990’lı yılların aydınlanması için çaba harcadığı izlenimi bıraktığını, popülerlik gibi kişisel hesap güttüğüne inanmadığını, işlediği suçlardan dolayı vicdanını temizlemeye çalışan biri gibi göründüğünü dile getiren Aygün, "Ayhan Çarkın’dan intikam almak değil de bir dönemi temizlemek hedefimiz olmalı" dedi.
Çarkın’ın, isim telaffuz edip etmediğinini sorulması üzerine Aygün, "(Bu işin içinde bunlar vardı) diyerek, Başbakan isimleri de veriyor. Çok yüksek rütbe ve konumdaki figürlerin de isimlerini veriyor, (bunlar haberdardı) diyor" görüşünü ifade etti.
Çarkın’a, "Bunun adı kontrgerilla, Susurluk, Ergenekon muydu?" diye sorduğunu, "Emniyet Özel Hareket Şube Müdürlüğü" cevabını verdiğini savunan Aygün, Çarkın’ın, içinde itirafçı ve sivil görevlilerinin de olduğu en az 150 kişiden oluşan ekibin halen devam ettiğini söylediğini anlattı.