Bağış: Ab Süreci Türkiye İçin Bir Milli Mesele

4.

Büyükelçiler Konferansı’nda konuşan AB ile Müzakerelerden Sorumlu Bakan Egemen Bağış, AB üyeliği perspektifi olmadan Türk diplomasisinin hedefine ulaşamayacağını belirtti. AB’nin krize rağmen, refah seviyesinin en yüksek yaşandığı coğrafya olduğunu vurgulayan Bağış, "O yüzden reform sürecine sahip çıkarak, AB perspektifimizi korutarak, AB sürecinin Türkiye için milli bir mesele ve devlet politikası olduğunu unutmadan çalışmalarımızı devam ettireceğiz." dedi.

Dış politikada, siyasi ve ekonomik süreçleri doğru algılamak, doğru tespit ve analiz etmek önemli olduğunu vurguladı. Diplomasinin bittiği yerde bağnazlığın başlayacağını kaydeden Bakan Bağış, Fransa Meclisi’nde oylanan sözde Ermeni Soykırımı’nın iptaline ilişkin yasayı açıklamalarına örnek olarak gösterdi

"DIŞ POLİTİKADA İNSAN ODAKLI BİR YAKLAŞIMI BENİMSEMELİYİZ"
Türkiye’nin dış politikaya sadece milli menfaat perspektifinden değil, aynı zamanda insan odaklı bir alan olarak baktığını dile getiren Bağış, şöyle konuştu: "İnsani görevlerimizi yerine getirmek için dünyanın neresinde olursa, hangi dil, din, ırk veya mezhebe mensup olursa olsun, orada hak ve adaleti savunuyoruz. Bizim İsrail-Filistin meselesine olan hassasiyetimizi, Gazze’de yaşanan insanlık trajedisine karşı tepkilerimizi sadece din ekseninde değerlendirip abartılı bulan, bizim tepkimize tepki gösteren çevreler malumunuz. Evet, biz Gazze’de bir trajedi yaşandığını, masum insanların kitle imha silahlarına maruz bırakıldığını, adeta açık hava hapishanesi koşullarında yaşamaya mahkûm edildiğini söylüyor ve buna tepkimizi gösteriyoruz. Ancak aynı hassasiyeti Gürcistan’da, Somali’de, Haiti’de, Şili’de de ortaya koyduğumuzu maalesef bu çevreler göremiyor. Haiti Türkiye’den uçakla tam 20 saat sürüyor. Bizimle ne aynı dini, ne aynı dili, ne de aynı kültüre sahip bir ülke. Ama orada bir deprem felaketi yaşandığında, ilk yardım elini uzatan, 20 saat de olsa oraya ilk ulaşan Türkiye oldu. Demek istediğim şudur: Dış politikada, diplomaside bugün insan odaklı bir yaklaşımı benimsemek durumundayız."

"AB ÜYELİĞİ PERSPEKTİFİ OLMADAN TÜRK DİPLOMASİSİ HEDEFLERİNE ULAŞAMAZ"
AB sürecinin, Türkiye’nin dış politikasının ilkelerinin hayata geçirilmesi noktasında dış politikasının lokomotifi olduğunu belirten Bakan Egemen Bağış, "Reform ve değişim perspektifi olmayan bir dış politika anlayışı geçmişte de görüldüğü gibi boşluğa düşmeye, ülkesini geriletmeye mahkumdur. O yüzden bu süreç her zaman Türkiye için bir devlet politikası olmuş, ülkemizin olmazsa olmaz politikalarından biri olarak önemini korumuştur, korumaya da devam edecektir. İşte onun için Türkiye’de AB üyeliği konusu bir tercih veya tartışma sebebi olarak görülmemiş, aksine bunu bir devlet politikası olarak belirleyerek, üyelik için ne gerekiyorsa o yapılmıştır, yapılmaktadır. AB perspektifi olmadan Türk dış politikasının hedeflerine ulaşması söz konusu olamaz." diye konuştu.

"AB KRİZE RAĞMEN HALA REFAH SEVİYESİNİN EN YÜKSEK OLDUĞU COĞRAFYA"
Türk ekonomisine bakıldığında hala en büyük ticaret ortağının AB olduğunu, Türkiye’ye gelen uluslararası doğrudan yatırımın büyük kısmının AB menşeli olduğunu görüleceğini kaydeden Bağış. diğer taraftan, 2023 ihracat hedefimiz 500 milyar dolar olduğunu ifade ederek ama sadece Almanya’nın bugünkü ihracat rakamının yaklaşık 1,5 trilyon dolar olduğuna dikkat çekti. Bakan Bağış şöyle devam etti: "Yani bizim 2023 hedefimizin 3 katı. Tarihin en büyük ekonomik kriziyle boğuşan AB hala refah seviyesinin en yüksek olduğu coğrafya. Dolayısıyla bizim için AB’nin bir istikrar ve kalkınma havzası olma yönünde de rolü var."