İtalya`da Diyalog Yemeği, Farklı Renkleri Bir Araya Getirdi
İtalya`nın başkenti Roma`da bulunan Tevere Enstitüsü`nün düzenlediği diyalog yemeğinde farklı kesimlerden birçok üst düzey yetkili bir araya geldi.
Yemekte konuşma yapan Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi Prof. Dr .Kenan Gürsoy, Kur`an-ı Kerim ve İncil`den dostlukların geliştirilmesine yönelik örnekler vererek iki dinin de üzerinde durduğu dostluklar için köprüler kurulmasının önemine değindi.
Papa’nın yazlık sarayının olduğu Castelgandolfo’daki Hotel Castel Vecchio`da düzenlenen diyalog yemeğine üniversite profesörleri, çevre belediyelerin başkanları, çeşitli sivil toplum kuruluşları, Lazio bölgesi ve Roma il idaresinden temsilciler, ruhani liderler, Demokrat Parti Milletvekili ve Türk-İtalyan Dostluk Derneği Başkan Yardımcısı Laura Froner ve gazeteci-yazar Abdullah Aymaz katıldı.
Tevere Enstitüsü Proje Koordinatörü Mustafa Cenap Aydın`ın yemekle ilgili kısa bir tanıtımının ardından hoşgeldiniz konuşması yapan Tevere Enstitüsü Başkanı Ahmet Eren Kademoğlu, derneğin 5 yıldır faaliyette olduğunu; aylık diyalog toplantıları, seminer, konferans, kitap tanıtımları, diyalog yemekleri ve Türkiye gezileri gibi faaliyet alanlarının bulunduğunu kaydetti. Kademoğlu, "Bu diyalog yemekleri ile birbirimizi daha iyi tanıyacağımızı, aramızdaki birbirimizi tanımamadan kaynaklanan sorunların bu tür faaliyetlerle ortadan kalkabileceğini düşünüyoruz." dedi.
Büyükelçisi Prof. Dr. Kenan Gürsoy konuşmasında İslamiyet`in ve Hristiyanlık`ın ortak noktalarına vurgu yaparak dost olmanın her iki din için de ortak ve son derece ehemmiyetli olduğunu kaydetti. Gürsoy, "İslam, “selam" (barış) demektir. Hristiyanlık açısından bakarsak “pace" (barış) demektir. Diğer taraftan İslamiyet`in en önemli özelliklerinden biri dost olmaktır. Hristiyanlıktaki `Azizlik` mertebesi, İslamiyet`te `Velayet` olarak isimlendirilebilir ve `Velayet` Allah ile dost olmaktır." dedi. Birbirimize dostluk dileklerimizi sunmamız gerektiğini ifade Gürsoy, sözlerini "İncil`de de söylendiği gibi `barış yapanlar, manevi olarak mahrum olmayacaklardır." diyerek tamamladı.
Lazio Bölgesi Meclis Üyesi Antonio Paris ise "Gazetecilikte bir söylem vardır; ne zaman Laikler ve Hristiyanlar birbirinden uzaklaşsa `Tevere nehri arası açıldı`, birbirleriyle diyalog kurup yakınlaştıklarında ise Tevere nehri onları birbirlerine yakınlaştırdı manasında `Tevere nehrinin iki yakası yaklaştı` tabiri kullanılır." diyerek derneğin adının diyalog için çok anlamlı ve isabetli bir seçim olduğunu belirtti. Paris, diyaloğun önemli olduğu kadar zor ve yıllardır üzerinde uğraşılan bir mevzu olduğuna değinerek toplumların dinleri barış için kullanmaları halinde büyük yol kat edeceklerinin altını çizdi.
Roma İl İdaresi Bilanço Komisyonu Başkanı ve Meclis Üyesi Ugo Onorati de kendi açılarından da ayrı bir önemi olan İstanbul`a yakın bir zamanda gitme şansı bulduğunu belirterek "Konstantin`in şehri asırlarca Avrupa için Roma`ya alternatifti. Bugün Türkiye`nin görevi de Akdeniz Havzası ve Avrupa ile köprüler kurması" dedi. Onorati, "Bizi ayıran deniz, bir araya getiren bir köprü de olabilir. Barış, köprüler kurulursa gerçekleşir, ön yargılar kırılır." diyerek bu yemeğin iki toplumun birbirini tanıması adına çok önemli ve anlamlı bir buluşma olduğunu kaydetti.
Gecenin son konuşmasını yapan gazeteci-yazar Abdullah Aymaz, diyaloğu kopuk olan toplumların içine kapanık olup hayatla bağlarının koptuğuna işaret etti. Aymaz, dünyanın dört bir yanına giden eğitim gönüllülerinin hizmetlerinden bahsettikten sonra bu eğitim gönüllülerinin amaçlarının tek tip insan yetiştirmek olmadığını adeta bir kuyumcu hassasiyetiyle çocukların içindeki saf güzelliği ortaya çıkarıp inkişaf ettirebilmek olduğunu belirtti. Aymaz, "Netice insanlığa hizmettir. Yani eğer, okullarımızda Sırp, Hırvat ve Boşnak çocukları kardeş kardeş sevgiyle büyüyorlarsa; Hindu, Müslüman ve Sihlerin çocukları el ele oynayıp şarkı söyleyebiliyorlarsa yani babalarına rağmen bütün dünya çocukları-bilhassa problemli bölgelerin çocukları- şefkatle birbirlerine el uzatabiliyorlarsa, böyle bir eğitimle bunlar başarılabilirse, adanmışlık ruhu, eğitim gönüllülüğü ve diyaloglar hedefine ulaşmış demektir." dedi. "Hepimiz biliriz ki, her madenin bir ergime noktası vardır. Ama şefkatin eritemeyeceği hiçbir negatif durum yoktur. Şefkat peygamberlerin sıfatıdır ve evrenseldir." diyen Aymaz, eğitim ve diyalog hizmetlerinde insanlığın dertlerine bir nebze bile çare olabiliyorsa bunun kendilerini mutlu edeceğini ifade etti.
Papa’nın yazlık sarayının olduğu Castelgandolfo’daki Hotel Castel Vecchio`da düzenlenen diyalog yemeğine üniversite profesörleri, çevre belediyelerin başkanları, çeşitli sivil toplum kuruluşları, Lazio bölgesi ve Roma il idaresinden temsilciler, ruhani liderler, Demokrat Parti Milletvekili ve Türk-İtalyan Dostluk Derneği Başkan Yardımcısı Laura Froner ve gazeteci-yazar Abdullah Aymaz katıldı.
Tevere Enstitüsü Proje Koordinatörü Mustafa Cenap Aydın`ın yemekle ilgili kısa bir tanıtımının ardından hoşgeldiniz konuşması yapan Tevere Enstitüsü Başkanı Ahmet Eren Kademoğlu, derneğin 5 yıldır faaliyette olduğunu; aylık diyalog toplantıları, seminer, konferans, kitap tanıtımları, diyalog yemekleri ve Türkiye gezileri gibi faaliyet alanlarının bulunduğunu kaydetti. Kademoğlu, "Bu diyalog yemekleri ile birbirimizi daha iyi tanıyacağımızı, aramızdaki birbirimizi tanımamadan kaynaklanan sorunların bu tür faaliyetlerle ortadan kalkabileceğini düşünüyoruz." dedi.
Büyükelçisi Prof. Dr. Kenan Gürsoy konuşmasında İslamiyet`in ve Hristiyanlık`ın ortak noktalarına vurgu yaparak dost olmanın her iki din için de ortak ve son derece ehemmiyetli olduğunu kaydetti. Gürsoy, "İslam, “selam" (barış) demektir. Hristiyanlık açısından bakarsak “pace" (barış) demektir. Diğer taraftan İslamiyet`in en önemli özelliklerinden biri dost olmaktır. Hristiyanlıktaki `Azizlik` mertebesi, İslamiyet`te `Velayet` olarak isimlendirilebilir ve `Velayet` Allah ile dost olmaktır." dedi. Birbirimize dostluk dileklerimizi sunmamız gerektiğini ifade Gürsoy, sözlerini "İncil`de de söylendiği gibi `barış yapanlar, manevi olarak mahrum olmayacaklardır." diyerek tamamladı.
Lazio Bölgesi Meclis Üyesi Antonio Paris ise "Gazetecilikte bir söylem vardır; ne zaman Laikler ve Hristiyanlar birbirinden uzaklaşsa `Tevere nehri arası açıldı`, birbirleriyle diyalog kurup yakınlaştıklarında ise Tevere nehri onları birbirlerine yakınlaştırdı manasında `Tevere nehrinin iki yakası yaklaştı` tabiri kullanılır." diyerek derneğin adının diyalog için çok anlamlı ve isabetli bir seçim olduğunu belirtti. Paris, diyaloğun önemli olduğu kadar zor ve yıllardır üzerinde uğraşılan bir mevzu olduğuna değinerek toplumların dinleri barış için kullanmaları halinde büyük yol kat edeceklerinin altını çizdi.
Roma İl İdaresi Bilanço Komisyonu Başkanı ve Meclis Üyesi Ugo Onorati de kendi açılarından da ayrı bir önemi olan İstanbul`a yakın bir zamanda gitme şansı bulduğunu belirterek "Konstantin`in şehri asırlarca Avrupa için Roma`ya alternatifti. Bugün Türkiye`nin görevi de Akdeniz Havzası ve Avrupa ile köprüler kurması" dedi. Onorati, "Bizi ayıran deniz, bir araya getiren bir köprü de olabilir. Barış, köprüler kurulursa gerçekleşir, ön yargılar kırılır." diyerek bu yemeğin iki toplumun birbirini tanıması adına çok önemli ve anlamlı bir buluşma olduğunu kaydetti.
Gecenin son konuşmasını yapan gazeteci-yazar Abdullah Aymaz, diyaloğu kopuk olan toplumların içine kapanık olup hayatla bağlarının koptuğuna işaret etti. Aymaz, dünyanın dört bir yanına giden eğitim gönüllülerinin hizmetlerinden bahsettikten sonra bu eğitim gönüllülerinin amaçlarının tek tip insan yetiştirmek olmadığını adeta bir kuyumcu hassasiyetiyle çocukların içindeki saf güzelliği ortaya çıkarıp inkişaf ettirebilmek olduğunu belirtti. Aymaz, "Netice insanlığa hizmettir. Yani eğer, okullarımızda Sırp, Hırvat ve Boşnak çocukları kardeş kardeş sevgiyle büyüyorlarsa; Hindu, Müslüman ve Sihlerin çocukları el ele oynayıp şarkı söyleyebiliyorlarsa yani babalarına rağmen bütün dünya çocukları-bilhassa problemli bölgelerin çocukları- şefkatle birbirlerine el uzatabiliyorlarsa, böyle bir eğitimle bunlar başarılabilirse, adanmışlık ruhu, eğitim gönüllülüğü ve diyaloglar hedefine ulaşmış demektir." dedi. "Hepimiz biliriz ki, her madenin bir ergime noktası vardır. Ama şefkatin eritemeyeceği hiçbir negatif durum yoktur. Şefkat peygamberlerin sıfatıdır ve evrenseldir." diyen Aymaz, eğitim ve diyalog hizmetlerinde insanlığın dertlerine bir nebze bile çare olabiliyorsa bunun kendilerini mutlu edeceğini ifade etti.