Güngören Davası Mağdurları İle Kck Yakınları Arasında Tartışma Çıktı
Güngören’de, 2008 yıl meydana gelen ve 18 kişinin öldüğü patlamaya ilişkin davanın duruşması yine olaylı geçti.
Duruşma çıkışında bir kişinin kendilerine hakaret ettiğini söyleyen müştekiler, mahkeme başkanıyla görüşmek için salona girdi. Salonda İstiklal Marşı okuyan müştekiler, başkandan sanıklara en ağır cezayı vermesini istedi. Duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, iki sanığın 18 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 1800 yıl hapisle cezalandırılmasını istedi.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki görülen duruşmaya 8 tutuklu sanık katıldı. Duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı Mehmet Ali Uysal, yakalanamayan İrfan, Sedat, Selçuk ve Azat kod adları bulunan örgüt mensubunun 27 Temmuz 2008 tarihindeki patlamanın asıl faili olduğunu belirtti.
Mütalaada, sanıklardan Hüseyin Türeli’nin PKK/Kongra-Gel terör örgütü içerisinde kırsal alandan gelen örgüt mensuplarına yer temin etme, ihtiyaçlarını karşılama, diğer örgüt mensupları ve kırsal alandaki üst düzey sorumluları ile irtibatlarını sağlama konusunda faaliyet gösterdiği, örgüte eleman kazandırmak, yeni kazanılan örgüt elemanlarını kırsal alana aktarmak konusunda faaliyet gösterdiği iddia edildi. Türeli’nin ayrıca olay yerindeki bombaların yerleştirilmesi sırasında gözcülük yaptığı da belirtildi.
Sanık Nusret Tebiş’in eylem gerçekleştirmek için kırsal alandan İstanbul’a gelen ve kendisi ile irtibat kuran yasa dışı terör örgütü üyelerini başka sanıklarla irtibata geçirdiği, asıl faile ev temin ettiği ifade edildi.
Mütalaada sanıklar Hüseyin Türeli ve Nusret Tebiş’in “devletin birliğini bozmak ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Sanıkların hamile maktul Filiz İlkiz’in de aralarında olduğu 17 kişinin ölümüne neden olmak suçundan 17 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması ve ayrıca 90 kişinin yaralanmasına neden olmak ve mala zarar vermek suçlarından 1170 yıldan 1800 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Diğer 7 sanığın da “Terör örgütü üyesi olmak, ruhsatsız silah bulundurmak” gibi suçlardan cezalandırılmalarını isteyen Savcı Uysal, bir sanığın da beraatini istedi.
Mütalaanın açıklanmasının ardından sanık avukatlarından Eren Keskin, müvekkilinin tahliye durumunun vicdanen değerlendirilmesini istedi. Daha sonra duruşmaya ara verildi.
Bu sırada müştekilerden biri “Vicdandan bahsediyor. Ben tek evladımı kaybettim.” şeklinde tepki gösterdi. Müştekilerin dışarı çıktığı sırada koridorda tartışma çıktı. Koridorda başka dava için bekleyen bir kişinin kendilerine ‘Piç Türkler’ diye hakaret ettiğini söyleyen müştekiler bu kişiye saldırdı. Koridordaki kavga nedeniyle bazı müştekiler duruşma salonuna tekrar girdi. Başka dava için gelen bir kişi “Dışarıda kadınlara hakaret ediyorlar. Benim bu davayla alakam yok ama kadınlara saldırdılar” diye polisten yardım istedi.
Müştekiler de başkan Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu’yla görüşmek istedi. Bazı müştekiler “Salondan çıkamıyoruz. Hani bizim korumalarımız.” diye bağırdı.
Mahkeme Başkanı, önce koridorun boşaltılması talimatını verdi. Başkan, daha sonra da, müştekilerin tutukluların geçişi için kullanılan güvenlik koridorundan dışarı çıkarılmasını söyledi. Bu sırada da, müştekiler salonda İstiklal Marşı okumaya başladı. Bu sırada saldırıda çocuklarını kaybeden bazı anneler ağlamaya başladı. Mahkeme başkanı da anneleri yanlarına çağırarak, davanın en kısa sürede biteceğini ve gerekenin yapılacağını söyledi.
Daha sonra salon boşaltıldı. Ancak koridordaki gerginlik bir süre daha devam etti. Duruşma, sanıkların mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için ertelendi.
Adliye önünde de bu kez patlamada ölenlerin yakınları ile KCK gözaltılarının avukatları ve yakınları arasında tartışma çıktı. Türk bayrağı açan ölenlerin yakını olan müştekiler avukatlara ve KCK gözaltılarının yakınlarına tepki gösterdi. Ölenlerin yakınları avukatları terörist olarak niteledikleri sanıkları ‘nasıl savunursunuz?’ şeklinde eleştirdi. Bir müşteki ise, “PKK Kürtleri savunamaz, onları temsil edemez. Türk-Kürt kardeştir.” diye bağırdı.
İki taraf arasında çıkan tartışma üzerine polis gruplar arasına barikat kurdu.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki görülen duruşmaya 8 tutuklu sanık katıldı. Duruşmada esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı Mehmet Ali Uysal, yakalanamayan İrfan, Sedat, Selçuk ve Azat kod adları bulunan örgüt mensubunun 27 Temmuz 2008 tarihindeki patlamanın asıl faili olduğunu belirtti.
Mütalaada, sanıklardan Hüseyin Türeli’nin PKK/Kongra-Gel terör örgütü içerisinde kırsal alandan gelen örgüt mensuplarına yer temin etme, ihtiyaçlarını karşılama, diğer örgüt mensupları ve kırsal alandaki üst düzey sorumluları ile irtibatlarını sağlama konusunda faaliyet gösterdiği, örgüte eleman kazandırmak, yeni kazanılan örgüt elemanlarını kırsal alana aktarmak konusunda faaliyet gösterdiği iddia edildi. Türeli’nin ayrıca olay yerindeki bombaların yerleştirilmesi sırasında gözcülük yaptığı da belirtildi.
Sanık Nusret Tebiş’in eylem gerçekleştirmek için kırsal alandan İstanbul’a gelen ve kendisi ile irtibat kuran yasa dışı terör örgütü üyelerini başka sanıklarla irtibata geçirdiği, asıl faile ev temin ettiği ifade edildi.
Mütalaada sanıklar Hüseyin Türeli ve Nusret Tebiş’in “devletin birliğini bozmak ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Sanıkların hamile maktul Filiz İlkiz’in de aralarında olduğu 17 kişinin ölümüne neden olmak suçundan 17 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması ve ayrıca 90 kişinin yaralanmasına neden olmak ve mala zarar vermek suçlarından 1170 yıldan 1800 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Diğer 7 sanığın da “Terör örgütü üyesi olmak, ruhsatsız silah bulundurmak” gibi suçlardan cezalandırılmalarını isteyen Savcı Uysal, bir sanığın da beraatini istedi.
Mütalaanın açıklanmasının ardından sanık avukatlarından Eren Keskin, müvekkilinin tahliye durumunun vicdanen değerlendirilmesini istedi. Daha sonra duruşmaya ara verildi.
Bu sırada müştekilerden biri “Vicdandan bahsediyor. Ben tek evladımı kaybettim.” şeklinde tepki gösterdi. Müştekilerin dışarı çıktığı sırada koridorda tartışma çıktı. Koridorda başka dava için bekleyen bir kişinin kendilerine ‘Piç Türkler’ diye hakaret ettiğini söyleyen müştekiler bu kişiye saldırdı. Koridordaki kavga nedeniyle bazı müştekiler duruşma salonuna tekrar girdi. Başka dava için gelen bir kişi “Dışarıda kadınlara hakaret ediyorlar. Benim bu davayla alakam yok ama kadınlara saldırdılar” diye polisten yardım istedi.
Müştekiler de başkan Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu’yla görüşmek istedi. Bazı müştekiler “Salondan çıkamıyoruz. Hani bizim korumalarımız.” diye bağırdı.
Mahkeme Başkanı, önce koridorun boşaltılması talimatını verdi. Başkan, daha sonra da, müştekilerin tutukluların geçişi için kullanılan güvenlik koridorundan dışarı çıkarılmasını söyledi. Bu sırada da, müştekiler salonda İstiklal Marşı okumaya başladı. Bu sırada saldırıda çocuklarını kaybeden bazı anneler ağlamaya başladı. Mahkeme başkanı da anneleri yanlarına çağırarak, davanın en kısa sürede biteceğini ve gerekenin yapılacağını söyledi.
Daha sonra salon boşaltıldı. Ancak koridordaki gerginlik bir süre daha devam etti. Duruşma, sanıkların mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için ertelendi.
Adliye önünde de bu kez patlamada ölenlerin yakınları ile KCK gözaltılarının avukatları ve yakınları arasında tartışma çıktı. Türk bayrağı açan ölenlerin yakını olan müştekiler avukatlara ve KCK gözaltılarının yakınlarına tepki gösterdi. Ölenlerin yakınları avukatları terörist olarak niteledikleri sanıkları ‘nasıl savunursunuz?’ şeklinde eleştirdi. Bir müşteki ise, “PKK Kürtleri savunamaz, onları temsil edemez. Türk-Kürt kardeştir.” diye bağırdı.
İki taraf arasında çıkan tartışma üzerine polis gruplar arasına barikat kurdu.