Çiçek: Kadın Milletvekillerin Tartışması İnşaallah Son Olur
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, Genel Kurul`da dün kadın milletvekilleri arasında yaşanan tartışmanın `son olmasını` temenni etti.
Parlamento muhabirleriyle kahvaltıda biraraya gelen Çiçek, daha sonra soruları cevapladı. Kadın milletvekillerinin, genel kurulda tartışmasıyla ilgili soruya Çiçek, "Kadın milletvekillerin birbirinin üzerine yürümesinin istisna, son olmasını temenni ederim. Meclis’te kadın milletvekillerinin sayısı arttı. Bu da ümidimizi de artırdı diye düşünüyorum. Meclis’teki görüşmelerin nezaketi bakımından ne olduysa inşallah son olsun." cevabını verdi.
"GENÇ VE USLU İLE GÖRÜŞTÜM"
Genel kurulda geçtiğimiz hafta TBMM İdare Amiri AK Parti Çorum Milletvekili Salim Uslu`nun, CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç`i kürsüden iterek uzaklaştırmasının ardından milletvekilleriyle görüşüp görüşmediği sorulan Çiçek, şöyle devam etti: "Gelişmeleri, olduğunda takip etmedim, üzüntü duyduğumu, rahatsız olduğumu ifade ettim. CHP ve AK Parti grup başkanvekilleri ve TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut ile görüştüm. Tarafsız meclis başkanı olarak Salim Uslu ve Kamer Genç ile de görüştüm. Olaya bir görüntü olarak bakmak var. Dün de önemli ölçüde tartışmalara konu olacak şekilde değerlendirildi. Bir de vatandaş açısından baktığınızda, millet adına görev yapıyoruz. `Millet, Meclis’te hangi tabloyu görmek istiyor. Buna dikkat etmemiz gerekiyor.` dedim. Meclis kürsüsünde herkes her şeyi söyleyecektir. Katıldığımız olur katılmadığımız olur. Yeri gelir, kişisel olarak rahatsızlık duyabiliriz. Orası hür bir kürsüdür. İç tüzüğümüzde 67. maddeye dikkat etmemiz lazım, konuşmaların nezih üslup içinde yapılması. Buna dikkat ederek tartışmaları yapabilirsek faydalı olur. Bu, bir temennidir."
"DAVETİYE FARKLI DUYURU FARKLI"
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce`nin, 10 Kasım anma törenleri duyurusuyla, Abdülmecid`in 150. ölüm yıldönümü nedeniyle düzenlenecek sempozyum davetiyesini genel kurulda göstererek yaptığı konuşmayı da değerlendiren Çiçek, davetiye ile duyurunun farklı olduğunu vurguladı. Toplantının, kamuoyunda tartışıldığı gibi 17 Kasım`da değil 18 Kasım`da olduğunu ifade eden Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sempozyum, 18 Kasım’da yapılıyor. Ölüm günü itibariyle değil, yıl itibariyle. 17 Kasım Vahdettin’in Türkiye’den ayrıldığı gün. Toplantının yapılacağı tarih 18 Kasım. 150. yılı dolayısıyla diyor. Yıl olunca Haziran da Temmuz da yıldır. Yıl sonuna kadar yıldır. Genellikle sempozyumlar güz aylarında yapılıyor. Davetiye ayrıdır, duyuru ayrıdır. Atatürk’e hepimizin çok şey borçlu olduğunun farkında olmalıyız. Ayrıca, davetiye yoluyla olmasına gerek yok. Anıtkabir’de tören var, Meclis’te o gün çelenk koyma, saygı duruşu var. Onun duyurusudur. Bundan farklı anlam çıkarmak doğru olmaz. Meclis başkanının, grup başkanvekiline cevap vermesi doğru olmaz. Abdülmecid dönemi, anayasa sürecine uzun uzun atıfta bulundu. Geldiğimiz dönemde Abdülmecid döneminin önemli kararları var. Tazminat ve Islahat Fermanı`nı bilmeyen olamaz. Cumhuriyet`e giden yolda, bir çok önemli hareketlerin dayanağı Abdülmecid döneminde alınmıştır. Bu sempozyumda, bakarsanız özü itibariyle bunlar tartışılacaktır. Tarihimizin bir parçasıdır. Doğrusu ile yanlışı ile bu coğrafyada yaşadığımız her gün her olay hangi devirde olursa olsun istifade edeceğiz, değerlendireceğiz, yeni dönemde bu türlü çalışmalarla bunun faydalı olduğunu düşünüyoruz. Bilimsel bir toplantıdır. Bilim adamı katılacak, Abdülmecid döneminde milletimizin bugünkü hayatına etki eden kararların alındığı o dönemin değerlendirmesini yapacak. Kimsenin devlete, rejime demokrasi sadakatinden şüphe etmemesi lazım. Bunların faydası olmaz. Osmanlı tarihi, yeri geldiğinde övünüyoruz, Osmanlı torunlarıyız diye. Tarihin önemli bir bölümünde yirmi seneyi aşkın padişahlık yapmış, kararlar almış, savaş yaşamış sıkıntılar olmuş, bugün bize bağlı saray, o eseri yapan ile ilgili ölçüyü kaçıran değerlendirmeler yapmamak lazım. Yeri gelecek, meşrutiyeti de tartışacağız. 1876 anayasasını da tartışacağız."
"TÜRKİYE, JEOLOJİK OLDUĞU KADAR SİYASETEN DE FAY ÜZERİNDE"
TBMM Genel Kurulu`nda eksik bilgiye dayalı konuşma olduğunu belirten Çiçek, şöyle devam etti: "Dünkü konuşmalarda, eksik bilgilere dayalı konuşma var. Ben kendi partimden ihraç edildim, ayrılmadım. Bunu bilen bilir. Gazeteler yazdı. ANAP’ın tüzük programına aykırı olduğu düşüncesiyle ben farklı karar verdim. Partim de haklı olarak, beni ihraç etti. Ondan sonra da katıldığım partiler kapatıldı. İnsanlar, Türkiye siyasetinin yerli yerine oturmamasından şikayet ediyor. En uzun ömürlü partimiz CHP. Diğerlerinin kuruluş tarihlerine bakarsanız çok kısa dönemlerde kurulmuştur. Türkiye, jeolojik olarak değil, siyaseten de fay üzerindedir. Sağlıklı siyasi parti yapıları oluşamadı."
"VİCDANİ REDDİN ANAYASADA YER ALMASINI İSTEYEN KOMİSYONA YAZSIN"
Vicdani red konusunun anayasada yer alıp almayacağı ile ilgili soruyu da cevaplayan Çiçek, "Bir çok konuyla ilgili yeni anayasada şunlar olacak mı bu hükümler olacak mı diye soruluyor. Dün tutuklama süreleri ile ilgili anayasada bir şey olacak mı diye bir soru soruldu. Benim kişisel düşüncelerim olur. Bizim komisyonumuz ortaya, bu anayasanın içeriğinde olmalıdır diye bir metin ortaya koymadı. İşin o safhasına gelmedik. Dolayısıyla o safhaya gelmezden komisyon üyelerimizden evvel, anayasada şu olmalı bu olmalı değerlendirmesi komisyona emr-i vakide bulunmak olur. Bunun anayasa olmasını isteyen var ise bunu yazılı olarak bildirebilir. Komisyon bunları değerlendirir. Toplumumuzda, inşallah başka gündem maddeleri konuyu geri itmezse anayasa beklentisi var. Bir anayasada neler olması lazım konusunda gelen maillere baktığımızda, bazen anayasa ile değil yasa ile alakası olmayacak teklif gelebiliyor. Görüş görüştür, onu da dikkate alırız." diye konuştu.