"esed, Suriye Halkını Da İntihar Ettirmek İstiyor; Ama Başaramayacak”
Suriye Milli Konseyi Sözcüsü Burhan Galyun, Devlet Başkanı Beşşar Esed’in “intihar politikası” uyguladığını söyledi.
Muhaliflerin yurt dışında oluşturduğu Suriye Milli Konseyi sözcülüğü görevini yürüten ve konsey başkanlığı için en güçlü aday olan Burhan Galyun, El Cezire televizyonunda, konseyin hedeflerini ve Suriye’nin geleceğiyle ilgili görüşlerini anlattı.
Fransa’daki ünlü Sorbonne Üniversitesi’nde de öğretim üyeliği yapan Galyun, ”Esed intihar ediyor ve halkı da kendisi ile birlikte intihar ettirmek istiyor.” dedi. Sözcü, “Ancak ben iç dinamiklerle bu işin son bulacağı kanaatindeyim. Esed’in akıbetinin Kaddafi’nin akıbetinden pek farklı olacağını düşünmüyorum.” diye ekledi.
REJİMLE DİYALOG KAPISI KAPANDI
Galyun, sürgünde kurulan konseyle ilgili olarak, ”Bu meclis, ülkedeki hâkim baskıcı sistemin yıkılması ve Suriye halk devriminin başarıyla sonuçlanmasını sağlamak amacıyla kuruldu. Ülke içindeki ve dışındaki muhalifleri tek çatı altında toplamak, Suriye devriminin Arap ve dünya kamuoyu ile ilişkilerini düzenleme gayesini gütmektedir.” ifadelerini kullandı. Galyun, milli konseyin uluslararası arenada resmi ve sivil destek bulmak ve konunun hukukî dayanaklarını tespit etmeyi de amaçladığını ifade etti.
Burhan Galyun, Esed rejimi ile diyalog ihtimalini ise kesin dille dışladı. Galyun, ”Bu kadar zulmü gördükten sonra nasıl böyle bir beklentiye girilebilir! Rejim bütün haklarını tüketmiştir. Rejimi yıkacak olan Suriye halkının kendisidir, bizim yaptığımız, onlara maddi, manevi ve siyasi destek sağlamak.” diye konuştu.
Kurdukları milli konseyin Suriye muhalefetinin bazı kesimlerini dışladığı eleştirilerine cevap veren Galyun, “Bu çatışma sürecinde tabiî ki toplumun bütün renklerini yansıtmamış olabilir ve bu çok zor bir şeydir, ancak ezici çoğunluğu içinde barındırdığında şüphe yok.” dedi. Muhalif lider, İstanbul’da yaptıkları son toplantıda muhaliflerin önemli bölümünün tek çatı altında toplandığını savundu.
KONSEY BAŞKANI KAHİRE’DE BELİRLENECEK
Muhalif lider Galyun, kurdukları konseyin yürütme kurulunun yarın Kahire’de toplanarak başkanı ve idari kurullarını belirleyeceğini dile getirdi. Konseyde Sünniler, Aleviler, İsmailîler ve Dürzilerin temsil edildiğine dikkat çeken Galyun, Mısır’daki askeri yönetimle de temas kurmalarının ihtimal dahilinde olduğunu ifade etti. Galyun, tanınma konusunda Arap ve dünya kamuoyuna baskı yapacaklarını; Mısır, Tunus ve Körfez ülkelerinin kendilerini tanımasını beklediklerini söyledi.
Başkanlık için aday olduğunu belirten Galyun, kendisine bir rakip çıkacağını sanmadığını da ifade etti.
RUSYA VE ÇİN, SURİYE HALKINI BATI’NIN KUCAĞINA İTTİ
Burhan Galyun, BM Güvenlik Konseyi’nde Esed rejimine yönelik kınama kararını veto eden Rusya ve Çin’in, Suriye halkını Batı’nın kucağına ittiğini belirterek, “Kendi şahsi çıkarları için Suriye halkının geleceği üzerine pazarlık yapıyorlar. Bu durum, Arap dünyasını kendilerine çekme felsefeleri ile çelişmektedir.” ifadelerini kullandı.
Suriye halkının rejimi yıkmaya kararlı olduğunu vurgulayan Galyun, konumlarını ABD’nin veya başka bir ülkenin Suriye’ye karşı konumuna göre şekillendirmeyeceklerini ifade etti. Muhalif lider, “Arap ve dünya devletleri istesin veya istemesin, halk bu rejimi yıkmaya karar vermiştir. Tabiî ki bu konuda uluslararası her türlü desteğe muhtacız. Biz maddi değil propaganda ve psikolojik-siyasi destek bekliyoruz.” dedi.
“Silahlı mücadeleye karşıyız. Tarihte bütün olumlu neticeler doğuran devrimler barışçıl yollarla gerçekleşmiştir. Ordu Suriye halkının ordusudur ve onun halkın davasına sahip çıkması gerektiğini düşünüyoruz.” diyen Galyun, bununla birlikte sivillerin korunmasını Arap ve dünya kamuoyundan talep edebileceklerini dile getirdi.
Burhan Galyun, Suriye ordusuna da çağrı yaparak, Mısır ve Tunus’ta olduğu gibi halkın yanında yer almalarını istedi. Galyun, “Ordudan ayrılanlardan bir grubun oluşup kargaşa ve karışıklığa neden olması taraftarı değiliz. Biz askeri kurumun dağılıp parçalanmasını, iç savaş çıkmasını istemiyoruz, aksine Suriye’nin halkı ve topraklarıyla parçalanmadan bu rejimden kurtulup özgürleşmesi için çabalıyoruz.” ifadelerini kullandı.
ŞAM’DA MUHALEFETE DESTEK VAR, HALEP’TE HALK KORKUYOR
Suriye’nin dört bir yanında gösteriler yapılmasına rağmen ülkenin iki büyük şehri Şam ve Halep’te muhalif harekete net destek verilmediği algısının sorulması üzerine Galyun, şunları söyledi: “Durum tam böyle değil. Şam’da neredeyse yürüyüşlere katılmayan mahalle kalmadı. 5 mahalle katılmadı diye Şam katılmadı denmez. Ancak bu, Halep için bir yönüyle doğrudur. Tabiî ki bunu, rejimin zulüm ve baskısına bağlıyorum. Yoksa gönüllerinin halkla beraber olduğunda şüphe yok.”
Libya’da olduğu gibi yurtdışındaki diplomatların rejime karşı tavır almadığının da hatırlatılması üzerine ise Galyun şöyle konuştu: “Gerçi şu ana kadar açık bir şekilde kimse rejime tavır almadı; ancak bizimle irtibata geçen birçok diplomat uygun zamanda, şartlar olgunlaştığında bu tavrı ortaya koyacaklarını ve devrim taraftarı olduklarını ifade etti. Rejimin acımasızlığı onların şimdi ortaya çıkmasını engelliyor. Aileleri, çocukları var bunların…”
ÇIKIŞ NOKTAMIZ DİN DEĞİL
Kurdukları milli konseyin Suriye mozaiğinde yer alan bütün kesimlere kucak açtığını belirten muhalif lider, “Biz herkese eşit mesafedeyiz, her Suriye vatandaşı gibi bunların da hakları ve ödevleri vardır ve toplumun tabii bir parçasıdırlar ve bu sürece katılacaklardır. Bölmeyi değil birleştirmeyi hedefliyoruz.” dedi.
İslami gruplar hakkında tırmandırılan korkunun hakikatte bir karşılığı olmadığına dikkat çeken Galyun, şöyle devam etti: “Bu, bölge ve dünyada baskıcı siyasetleri uygulamak için pompalanan bir korkudur ve realist bir zemini yoktur. Ayrıca İslamî gruplar mecliste azınlık konumundalar. Hareket noktası dinden daha ziyade Suriye halkının milli projesidir. Esed sonrası kurulacak rejim sivil, demokratik bütün din ve mezheplere eşit mesafede olacak. Ama katı Fransız laiklik anlayışı gibi olmayacak, din adamları ve gruplara gerekli özgürlükler sağlanacak.”
İran’daki İslam devrimi gibi bir modelin tekrar başarılı olabileceğine artık inanan kalmadığını belirterek bu modeli dışlayan Burhan Galyun, “Üçüncü bir model daha var ki bunu Türklerin temsil ettiğini söyleyebiliriz, o da sivil, demokratik, laik ve çoğulcu bir rejim. İslamî bir parti ülkeye hükmediyor olabilir, ancak din devleti olmaz. Zaten Arap dünyasında ki siyasal İslamî hareketler de genel manada Türkiye’deki bu projeyi benimsiyorlar.” dedi.
TÜRKİYE’DEN ÖNCE ARAP DEVLETLERİ BİZİ TANIMALI
Fransa’nın, hareketlerine her türlü siyasi desteği vermeyi taahhüt ettiğini aktaran Burhan Galyun, kurdukları milli konseyin ilk olarak Arap ülkeleri tarafından tanınması beklentisinde olduklarını belirtti. Konseyin Türkiye’den direkt bir maddi yardım talebi olmadığını, Türkiye’nin de böyle bir girişimde bulunmadığını belirten Galyun, “Ben meclisimizi Türkiye’den önce Arap devletlerinin tanıması taraftarıyım.” dedi.
Fransa’daki ünlü Sorbonne Üniversitesi’nde de öğretim üyeliği yapan Galyun, ”Esed intihar ediyor ve halkı da kendisi ile birlikte intihar ettirmek istiyor.” dedi. Sözcü, “Ancak ben iç dinamiklerle bu işin son bulacağı kanaatindeyim. Esed’in akıbetinin Kaddafi’nin akıbetinden pek farklı olacağını düşünmüyorum.” diye ekledi.
REJİMLE DİYALOG KAPISI KAPANDI
Galyun, sürgünde kurulan konseyle ilgili olarak, ”Bu meclis, ülkedeki hâkim baskıcı sistemin yıkılması ve Suriye halk devriminin başarıyla sonuçlanmasını sağlamak amacıyla kuruldu. Ülke içindeki ve dışındaki muhalifleri tek çatı altında toplamak, Suriye devriminin Arap ve dünya kamuoyu ile ilişkilerini düzenleme gayesini gütmektedir.” ifadelerini kullandı. Galyun, milli konseyin uluslararası arenada resmi ve sivil destek bulmak ve konunun hukukî dayanaklarını tespit etmeyi de amaçladığını ifade etti.
Burhan Galyun, Esed rejimi ile diyalog ihtimalini ise kesin dille dışladı. Galyun, ”Bu kadar zulmü gördükten sonra nasıl böyle bir beklentiye girilebilir! Rejim bütün haklarını tüketmiştir. Rejimi yıkacak olan Suriye halkının kendisidir, bizim yaptığımız, onlara maddi, manevi ve siyasi destek sağlamak.” diye konuştu.
Kurdukları milli konseyin Suriye muhalefetinin bazı kesimlerini dışladığı eleştirilerine cevap veren Galyun, “Bu çatışma sürecinde tabiî ki toplumun bütün renklerini yansıtmamış olabilir ve bu çok zor bir şeydir, ancak ezici çoğunluğu içinde barındırdığında şüphe yok.” dedi. Muhalif lider, İstanbul’da yaptıkları son toplantıda muhaliflerin önemli bölümünün tek çatı altında toplandığını savundu.
KONSEY BAŞKANI KAHİRE’DE BELİRLENECEK
Muhalif lider Galyun, kurdukları konseyin yürütme kurulunun yarın Kahire’de toplanarak başkanı ve idari kurullarını belirleyeceğini dile getirdi. Konseyde Sünniler, Aleviler, İsmailîler ve Dürzilerin temsil edildiğine dikkat çeken Galyun, Mısır’daki askeri yönetimle de temas kurmalarının ihtimal dahilinde olduğunu ifade etti. Galyun, tanınma konusunda Arap ve dünya kamuoyuna baskı yapacaklarını; Mısır, Tunus ve Körfez ülkelerinin kendilerini tanımasını beklediklerini söyledi.
Başkanlık için aday olduğunu belirten Galyun, kendisine bir rakip çıkacağını sanmadığını da ifade etti.
RUSYA VE ÇİN, SURİYE HALKINI BATI’NIN KUCAĞINA İTTİ
Burhan Galyun, BM Güvenlik Konseyi’nde Esed rejimine yönelik kınama kararını veto eden Rusya ve Çin’in, Suriye halkını Batı’nın kucağına ittiğini belirterek, “Kendi şahsi çıkarları için Suriye halkının geleceği üzerine pazarlık yapıyorlar. Bu durum, Arap dünyasını kendilerine çekme felsefeleri ile çelişmektedir.” ifadelerini kullandı.
Suriye halkının rejimi yıkmaya kararlı olduğunu vurgulayan Galyun, konumlarını ABD’nin veya başka bir ülkenin Suriye’ye karşı konumuna göre şekillendirmeyeceklerini ifade etti. Muhalif lider, “Arap ve dünya devletleri istesin veya istemesin, halk bu rejimi yıkmaya karar vermiştir. Tabiî ki bu konuda uluslararası her türlü desteğe muhtacız. Biz maddi değil propaganda ve psikolojik-siyasi destek bekliyoruz.” dedi.
“Silahlı mücadeleye karşıyız. Tarihte bütün olumlu neticeler doğuran devrimler barışçıl yollarla gerçekleşmiştir. Ordu Suriye halkının ordusudur ve onun halkın davasına sahip çıkması gerektiğini düşünüyoruz.” diyen Galyun, bununla birlikte sivillerin korunmasını Arap ve dünya kamuoyundan talep edebileceklerini dile getirdi.
Burhan Galyun, Suriye ordusuna da çağrı yaparak, Mısır ve Tunus’ta olduğu gibi halkın yanında yer almalarını istedi. Galyun, “Ordudan ayrılanlardan bir grubun oluşup kargaşa ve karışıklığa neden olması taraftarı değiliz. Biz askeri kurumun dağılıp parçalanmasını, iç savaş çıkmasını istemiyoruz, aksine Suriye’nin halkı ve topraklarıyla parçalanmadan bu rejimden kurtulup özgürleşmesi için çabalıyoruz.” ifadelerini kullandı.
ŞAM’DA MUHALEFETE DESTEK VAR, HALEP’TE HALK KORKUYOR
Suriye’nin dört bir yanında gösteriler yapılmasına rağmen ülkenin iki büyük şehri Şam ve Halep’te muhalif harekete net destek verilmediği algısının sorulması üzerine Galyun, şunları söyledi: “Durum tam böyle değil. Şam’da neredeyse yürüyüşlere katılmayan mahalle kalmadı. 5 mahalle katılmadı diye Şam katılmadı denmez. Ancak bu, Halep için bir yönüyle doğrudur. Tabiî ki bunu, rejimin zulüm ve baskısına bağlıyorum. Yoksa gönüllerinin halkla beraber olduğunda şüphe yok.”
Libya’da olduğu gibi yurtdışındaki diplomatların rejime karşı tavır almadığının da hatırlatılması üzerine ise Galyun şöyle konuştu: “Gerçi şu ana kadar açık bir şekilde kimse rejime tavır almadı; ancak bizimle irtibata geçen birçok diplomat uygun zamanda, şartlar olgunlaştığında bu tavrı ortaya koyacaklarını ve devrim taraftarı olduklarını ifade etti. Rejimin acımasızlığı onların şimdi ortaya çıkmasını engelliyor. Aileleri, çocukları var bunların…”
ÇIKIŞ NOKTAMIZ DİN DEĞİL
Kurdukları milli konseyin Suriye mozaiğinde yer alan bütün kesimlere kucak açtığını belirten muhalif lider, “Biz herkese eşit mesafedeyiz, her Suriye vatandaşı gibi bunların da hakları ve ödevleri vardır ve toplumun tabii bir parçasıdırlar ve bu sürece katılacaklardır. Bölmeyi değil birleştirmeyi hedefliyoruz.” dedi.
İslami gruplar hakkında tırmandırılan korkunun hakikatte bir karşılığı olmadığına dikkat çeken Galyun, şöyle devam etti: “Bu, bölge ve dünyada baskıcı siyasetleri uygulamak için pompalanan bir korkudur ve realist bir zemini yoktur. Ayrıca İslamî gruplar mecliste azınlık konumundalar. Hareket noktası dinden daha ziyade Suriye halkının milli projesidir. Esed sonrası kurulacak rejim sivil, demokratik bütün din ve mezheplere eşit mesafede olacak. Ama katı Fransız laiklik anlayışı gibi olmayacak, din adamları ve gruplara gerekli özgürlükler sağlanacak.”
İran’daki İslam devrimi gibi bir modelin tekrar başarılı olabileceğine artık inanan kalmadığını belirterek bu modeli dışlayan Burhan Galyun, “Üçüncü bir model daha var ki bunu Türklerin temsil ettiğini söyleyebiliriz, o da sivil, demokratik, laik ve çoğulcu bir rejim. İslamî bir parti ülkeye hükmediyor olabilir, ancak din devleti olmaz. Zaten Arap dünyasında ki siyasal İslamî hareketler de genel manada Türkiye’deki bu projeyi benimsiyorlar.” dedi.
TÜRKİYE’DEN ÖNCE ARAP DEVLETLERİ BİZİ TANIMALI
Fransa’nın, hareketlerine her türlü siyasi desteği vermeyi taahhüt ettiğini aktaran Burhan Galyun, kurdukları milli konseyin ilk olarak Arap ülkeleri tarafından tanınması beklentisinde olduklarını belirtti. Konseyin Türkiye’den direkt bir maddi yardım talebi olmadığını, Türkiye’nin de böyle bir girişimde bulunmadığını belirten Galyun, “Ben meclisimizi Türkiye’den önce Arap devletlerinin tanıması taraftarıyım.” dedi.