"karadeniz Bölgesindeki Kanser Artış Oranı Diğer Bölgelerden Farklı Değil"
Kanser Kayıt Merkezi verilerine göre Karadeniz Bölgesi’ndeki kanserli hastaların artış oranının diğer bölgelerle aynı oranda olduğunu ortaya koydu.
Ukrayna`da bulunan Çernobil Nükleer Santrali’nde meydana gelen facianın ardından Karadeniz Bölgesi’nde kanser hastalarının sayısının hızla arttığı görüşü ortaya atılmıştı. Ancak yapılan araştırmalar ve Sağlık Bakanlığı tarafından Kanserle mücadele amacı ile 14 ilde 2001 yılından itibaren kurulan Kanser Kayıt Merkezlerinin verileri iddianın doğru olmadığını gözler önüne serdi.
Kanser Kayıt Merkezi’nin uluslararası kurallara göre kayıt başlangıç tarihinin Ocak 2001 yılı olduğunu söyleyen Samsun Sağlık İl Müdürü Mustafa Kasapoğlu, bu tarihten 2011 yılının Ekim ayı sonuna kadar bölgede 36 bin 635 vakanın kaydedildiğini söyledi. Bu rakamların kendi illerinde tedavi alan Samsun ve çevre illerde ikamet eden toplam vaka sayısı olduğunu kaydeden Kasapoğlu, “Toplam vakanın yüzde 69’u yani 25 bin 360 kişisi Samsun il sınırları içerisinde, yüzde 31’i yani 11 bin 275’i diğer illerde ikamet etmektedir. Kaba bir hesapla ilimizde her yıl yaklaşık 2 bin 500 yeni vaka ile karşılaşmaktayız. 2001 yılından bu zamana kadar kanser görülme sıklığında bir artış görülmekle beraber bu artış aktif kanser kayıtçılığı yapılan diğer 7 ildeki -Ankara, Antalya, Erzurum, Trabzon, İzmir, Edirne, Eskişehir- artışlarla benzer seviyededir. Buradan da kanserin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bölge farkı gözetmeksizin artış gösterdiğini görmekteyiz. Kanser hastalığının kontrolünde en önemli konu bir ülkede kanser kaydının doğru tutulmasıdır. Kanserin doğru istatistiksel verilerine ulaşmadan hangi kanserin nasıl bir öneme sahip olduğunun bilinmesi ve gerçekçi insan kaynakları başta olmak üzere stratejik planlar yapılması mümkün olamayacaktır. Bu nedenle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizin verisini yansıtacak, güvenilir ve doğru bilgiyi verebilecek, bu amaçla dünyanın kullandığı kayıt yöntemlerini kullanabilen kayıt merkezleri açılmıştır. Şu anda ülkemizde 14 ilde bu kayıt merkezleri vardır. Sağlık Bakanlığımız Samsun’un da aralarında olduğu 8 ilin verilerini değerlendirerek projeksiyon yöntemi ile Türkiye verilerini oluşturmaktadır.” dedi.
ERKEKLERDE AKCİĞER, KADINLARDA MEME KANSERİ GÖRÜLÜYOR
Bölgede görülen kanser vakalarının yüzde 60’ını erkeklerin oluşturduğunu belirten İl Sağlık Müdürü Kasapoğlu, merkeze kayıtlı hastalarda görülen en sık kanser türlerinin erkeklerde akciğer, prostat, cilt, mesane ve kalın bağırsak kanserleri iken kadınlarda meme, cilt, kalın bağırsak, mide ve rahim kanserleri olduğunu söyledi. Erkeklerde görülen kanserlerin yüzde 25’inin akciğer ve bronş, kadınlarda görülen kanserlerin yüzde 25’inin meme kanseri olduğunun altını çizen Kasapoğlu, “Buna göre ilimizde 1 yıl içinde 350 ile 400 erkek akciğer kanserine, 250 ile 300 kadın da meme kanserine yakalanmaktadır. Türkiye’de en sık rastlanan ilk 10 kanserden yedisi tüm kanserlerin neredeyse 2/3’ünü oluşturmaktadır. Bunların tamamına yakını çok ucuz, etkin ve kolay uygulanabilen halk sağlığı yaklaşımları ile önlenebilecek niteliktedir.”
KANSERLERİN YÜZDE 30’UNDA SİGARA ETKİLİ
Kanser konusunda toplumda farkındalık sağlanması ve toplum bilincinin geliştirilmesinin kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında geldiğini hatırlatan Kasapoğlu, günümüzde özellikle bu hedefe yönelik kanser eylem planlarının yapıldığını, tütün kontrolü, dengeli beslenme, fizik aktivite ve korunma odaklı kanser mücadele stratejileri oluşturulduğunu belirtti. “Sigara dünyada halen kanserden ölümlerin yüzde 30’undan sorumludur” diyen Kasapoğulu konuşmasına şöyle devam etti, “Sigarayla kanser ilişkisi o kadar açıktır ki, tütün kontrolü yapılan ülkelerde son 10 yılda kanserlerde yüzde 10’luk bir azalma kaydedilmiş bulunmaktadır. Tütün ve ürünlerinin kullanımı dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli kanser nedenidir. Türkiye’deki en sık rastlanan kanser olan akciğer-bronş kanserlerinin yüzde 90’ından doğrudan sorumludur. Mide, mesane, barsak, ağız ve gırtlak kanserleri ile rahim ağzı kanserlerinin oluşmasında da ciddi rol oynamaktadır. Sigara dünyada halen kanserden ölümlerin yüzde 30’undan sorumludur.”
KANSERLE YAŞAYAN SAYISI 20 YIL SONRA 75 MİLYONA ULAŞACAK
Ülkemizde halkımızın yüzde 80’i kanseri en önemli sağlık sorunu olarak nitelendirirken ancak yüzde 2’si kanserin erken belirtilerini, önlenebilme yollarını ve tarama metotlarını bilmektedir. Meme kanseri için memede kitle, rahim ağzı kanseri için menopoz sonrası ve/veya cinsel ilişki sonrası kanama, kalın barsak kanseri için dışkıda kan, cilt kanseri için deride ülser veya şekil ve renk değiştiren cilt lekeleri, gırtlak kanseri için iki haftayı geçen ses kısıklığı erken uyarıcı nitelikte belirtilerdir. Toplumun bu bulgular için uyanık olması durumunda ilgili kanserlerin iz bırakmaksızın yok edilmesi mümkün olabilecektir. Taranması, erken tanısı mümkün olan kanserler için tarama programlarına katılmak konusunda bilinçli davranılmalıdır. Unutulmamalıdır ki; kanser artık önlenebilir bir hastalıktır. Eğer kanser artışındaki hız aynen devam edecek olursa 2030 yılı dolayında her yıl 27 milyon yeni kanser tanısı konacak, her yıl 17 milyon kişi yaşamını kanserden yitirecek ve kanserle yaşayan kişi sayısı 75 milyona yükselecektir. Olayın ekonomik boyutunda ise, her geçen gün tedavi maliyetinde artış kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. 2006 yılında Türkiye kanser tedavisine 2,8 milyar Euro harcadı. Aynı hızla artarsa ve önlem almaz ise 2020 yılında bu sayı 4 misli artarak 11,2 milyar Euro olacaktır.”