Bursa deyince akla gelen meşhur kestane Uludağ ormanlarında kendiliğinden yetişiyor. Dağ eteğindeki Kızık köylerinde aşılanmış ve sahipli kestane ağaçlarının yanı sıra Kadıyayla`dan Süleymaniye ve Zeyniler`e doğru uzanan sahada binlerce aşısız kestane ağacı bulunuyor. Kuzu kestanesi denilen tonlarca aşısız kestane vatandaşlar tarafından toplanıyor. Hafta sonu Uludağ`a gitmek için Teferrüç Mahallesi`ndeki teleferik istasyonunda uzun bir kuyruk oluşuyor. Sabah erkenden Kadıyayla`ya 5 liraya bilet alan onlarca kişi ellerinde çuvallarla kuyrukta bekliyor. Bir saatlik bekleyişten sonra Kadıyayla`ya çıkanlar araziye dağılıyor. Kimisi batıda kalan Süleymaniye, kimisi ise doğu tarafında bulunan Zeyniler köyüne doğru patikada gözden kayboluyor. Sabahın ilk ışıkları ile Uludağ`a çıkanlar, ellerinde kerpetenlerle dikenli kuzu kestanelerinin içinden meyveleri çıkarmaya çalışıyor. Ağacın büyüklüğüne göre meyveler iri veya orta boyda oluyor.Çekirge Dağcılık Kulübü üyeleri, ekim ayının son haftalarında Kadıyayla`dan Gökdere vadisine inerek hem kestane toplayanları fotoğrafladı, hem de evlerinin ihtiyacını karşılayacak kadar kestane topladı. Dağcılar, üşüdüklerinde ise müsait bir alanda ateş yakıp kestane kebab yaptı. Çekirge Dağcılık`tan Zafer Peker, Uludağ`daki kalabalığı görünce şaşırdığını belirterek, "Kestanecilerin iki anahtar kelimesi var: `Karıştır bulursun` ve `Hadi artık gidelim`. Bir dikenli yumrunun içinden üç parça kestane çıkıyor. Ancak bazen bu kestanelerden bir tanesi arada sıkışıp gelişemiyor, o zaman iki kestane büyük oluyor. Üçü de gelişmişse orta boyda kalıyorlar. Kestaneye gelenlerin kimi yanlarında uzun sırıklarını da taşıyıp ağaçları silkeliyor. Rüzgar ve yağmurda zaten düşenler de ailece gelen garibanları sevindiriyor. Kalabalık yollarda herkes birbirine `Bereketli olsun`, `Rastgele` diye selam veriyor. Bizim gibi dağcılar evdekilere bir gece kavuracak kadar toplayıp yola revan oluyor. Ailece gelenler ise çuvalları doldurup konu komşuyu da sevindiriyor" diye konuştu.
