Chp Grup Toplantısı...(1)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay`ın hakkındaki köstebek iddialara ilişkin verdiği yanıtı eleştirerek, "Beşir Atalay yazılı bir açıklama yaptı.
Dedi ki `Bunların tamamı külliyen yalandır` Vallahi de billahi de anlattıklarımın tamamı külliyen doğru" dedi. Partisinin TBMM`deki grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, geçen hafta açıkladığı köstebek iddialarına değindi. Geçen hafta köstebeğin isminin açıklarken bu sözlerini birçok televizyon kanalı tarafından sansürlendiğini savunan Kılıçdaroğlu, Beşir Atalay`ın bir televizyon kanalında yaptığı açıklamalara değindi. Kılıçdaroğlu, "Önce Sayın Beşir Atalay yazılı bir açıklama yaptı. Dedi ki `Bunların tamamı külliyen yalandır`. Anladım ki tamamı külliyen doğrudur. Çünkü bana demesi lazım `şurası yanlış, şurasıyalan` demesi lazım. Diyemiyor. Ne diyor, `külliyen yalan`. Vallahi de billahi de anlattıklarımın tamamı külliyen doğru. Yazılı açıklamadan sonra akşam eve bir arkadaşım telefon etti. Kanal 24`de Sayın Beşir Atalay canlı televizyon programına çıkacak ve benim iddialarıma yanıt verecek diye. Ben de hemen Kanal 24`ü açtım, bekledim. Olur ya bizim bilmediğimiz bir şey olur diye. Size bir medya klasiğinden, yandaş medya klasiğinden örnek vereceğim. Haberler veriliyor. Önce Sayın Başbakan`ın haberi uzun uzunveriliyor, arkasından MHP liderinin, arkasından BDP lideri Sayın Demirtaş`ın haberi verildi. Sıra bana gelince bir cümle edildi, bir cümle bakın iki cümle değil, ardından Sayın Bakanın yaptığı açıklama ekrana satır satır konuldu. Önemli değil biz bunlara alışığız. Doğru habere özlem duyuyoruz ama yandaş medyanın doğru haber vermediğini de çok iyi biliyoruz. Sonra Sayın Atalay canlı yayında, karşısında spiker oturmuş, öyle bir tablo ki birisi ne soracağını bilmiyor, öbürü nasıl yanıt vereceğini bilmiyor.Birbirlerini kolluyorlar. `Ben o tarihte bölgenin milletvekiliyim, benim ofisimden elbette telefon edilebilir` diyor. Sanki birisi senin ofisinden telefon edilemez demiş gibi. Bir şey daha söyleyeyim, doğruyu da söylemiyor. Çünkü kendisini o telefon görüşmelerinin yapıldığı tarihte Kırıkkale milletvekili bile değil. Ondan bile haberi yok. Onu kullanarak milleti aldatacağını zannediyor. Unutmasın ki karşısında CHP var" diye konuştu. "EY AHLAK NEREDESİN, ÜÇ KEZ KAPIYA VUR BELKİ AKP DUYAR" Atalay`ın kendisine yönelik iddialara cevap veremediğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Bir perişanlık. Zaten gözlerine bakınca doğruyu söylemediğini gözlerden anlıyorsunuz. Çünkü gözler yalan söylemez, o gözler Beşir Atalay`ın gözleri olsa dahi" dedi.
Koruma ve özel kalem müdürlerinin görev tanımlarının bu konuda önemli bir ayrıntı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Koruma müdürü bakanı, darba karşı ya da herhangi bir yasadışı olaya karşı korumakla görevli kişidir, eğitimi bunun üzerinedir. Özel kalem müdürü ise bakanın her türlü faaliyetini, gezilerini organize eden, görüşmelerini ayarlayan, telefonlarını bağlayan o konudaki bakanla yakın ilişkide olan kişidir. Dolayısıyla koruma müdürleri bakanların taleplerini bildirmezler. Bakanların talepleri varsa bildirecek olan özel kalem müdürüdür. Sanki biz bu ayrıntıları, devleti bilmiyormuşuz gibi. Sanki milleti enayiyerine koyarak bu yaptıklarını, bizi aldatacaklarını sanıyorlarmış gibi. Biz aldanmayız, biz doğruları her yerde, her ortamda ısrarla söyleyeceğiz. Geliyorum bir başka yalana. `Ben cepten arıyorum sonra sabit arıyorum ailecek görüşüyoruz` diyor. Allah aşkına siz ailecek gecenin yarısında belediyeden mi görüşüyorsunuz? Sen aileni çoluk çocuğunu o saatte belediyeye mi getirdin? Çünkü sabit telefon belediyenin telefonu. Belediyenin telefonundan sen gece Mustafa Çelik`i arıyorsun. Konuştukça batıyorlar. Peşinibırakmayacağız. Sayın Beşir Atalay `benim ofisimden herkes aranır` diyor. Bir Bakan bunu söyleyemez. Bir Bakanın özel kaleminden herkes aranmaz. `Ben o tarihte bölgenin milletvekiliyim` diyor. Sen milleti kandırıyorsun. O tarihte sen Kırakkale`nin değil, Ankara`nın milletvekilisin. Neden doğruyu söylemiyorsun. Sonra, `Korumaya sordum hatırlamıyor` diyor. Sonra gazetelerden öğrendik. Savcı soruyor, `Sen Kırıkkale Belediye Başkanı ile konuştun?` diye. `Efendim Bakan Kırıkkale`ye gidecekti haber verdim` diyor.Onu da araştırdık, Bakan Kırakkale`ye değil Irak`a gidiyordu. Bu kadar yalanın üst üste geldiği bir yerde, bizim söylediklerimizin doğruluğu hala anlaşılmıyor mu? Ey ahlak neredesin, üç kez kapıya vur belki AKP duyar." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın bu konuda uzun süre sessizliğini koruduğunu, sonunda Kızılcahamam`da konuştuğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Sen bu ülkenin Başbakanısın. Sormuyor musun dönemin İçişleri Bakanı`na, `Kim haber verdi` diye. Sen hangi ahlaktan bahsediyorsun?" dedi
Kendilerine atılan yalan ve iftiraların peşini bırakmayacaklarını Başbakan Erdoğan`ın, Alman vakıfları ile ilgili CHP`li belediyelere yönelik açıklamalarını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bunu 2 Ekim 2011 Pazar günü söylüyor. Ben salı günü çağrı yaptım ve `Bir Başbakan karnından konuşmaz. Başbakan vakit geçirmeden, hemen bugün ima ettiği CHP`li belediyelerin isimleri ile birlikte bildiği her şeyi kamuoyuna açıklasın. Şerefli Başbakan`ın yapması gereken budur` dedim. Bu konuda ne bilgi belge varsa gizlicebenimle değil basının önünde Türk halkı ile paylaşsın. Sesini çıkarmadı. Ben bir yalanın peşindeyim. CHP`li belediyelere iftira atıyorsun. Yalan söylemek, iftira atmak bir Başbakan`a yakışır mı? Çıkıp konuşsun. Bir tek CHP`li belediyeyi suçlayamaz. Bir hafta süre var. Konuştu konuştu. Konuşmadıysa gensoru vereceğiz, gelip Mecliste konuşsun" dedi
Öte yandan CHP Tunceli milletvekili Kamer Genç, İçişleri ve Adalet bakanları istifa edene kadar yanından ayırmayacağını söylediği feneri bugünkü grup toplantısına da getirdi
Kaynak: İHA
Koruma ve özel kalem müdürlerinin görev tanımlarının bu konuda önemli bir ayrıntı olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Koruma müdürü bakanı, darba karşı ya da herhangi bir yasadışı olaya karşı korumakla görevli kişidir, eğitimi bunun üzerinedir. Özel kalem müdürü ise bakanın her türlü faaliyetini, gezilerini organize eden, görüşmelerini ayarlayan, telefonlarını bağlayan o konudaki bakanla yakın ilişkide olan kişidir. Dolayısıyla koruma müdürleri bakanların taleplerini bildirmezler. Bakanların talepleri varsa bildirecek olan özel kalem müdürüdür. Sanki biz bu ayrıntıları, devleti bilmiyormuşuz gibi. Sanki milleti enayiyerine koyarak bu yaptıklarını, bizi aldatacaklarını sanıyorlarmış gibi. Biz aldanmayız, biz doğruları her yerde, her ortamda ısrarla söyleyeceğiz. Geliyorum bir başka yalana. `Ben cepten arıyorum sonra sabit arıyorum ailecek görüşüyoruz` diyor. Allah aşkına siz ailecek gecenin yarısında belediyeden mi görüşüyorsunuz? Sen aileni çoluk çocuğunu o saatte belediyeye mi getirdin? Çünkü sabit telefon belediyenin telefonu. Belediyenin telefonundan sen gece Mustafa Çelik`i arıyorsun. Konuştukça batıyorlar. Peşinibırakmayacağız. Sayın Beşir Atalay `benim ofisimden herkes aranır` diyor. Bir Bakan bunu söyleyemez. Bir Bakanın özel kaleminden herkes aranmaz. `Ben o tarihte bölgenin milletvekiliyim` diyor. Sen milleti kandırıyorsun. O tarihte sen Kırakkale`nin değil, Ankara`nın milletvekilisin. Neden doğruyu söylemiyorsun. Sonra, `Korumaya sordum hatırlamıyor` diyor. Sonra gazetelerden öğrendik. Savcı soruyor, `Sen Kırıkkale Belediye Başkanı ile konuştun?` diye. `Efendim Bakan Kırıkkale`ye gidecekti haber verdim` diyor.Onu da araştırdık, Bakan Kırakkale`ye değil Irak`a gidiyordu. Bu kadar yalanın üst üste geldiği bir yerde, bizim söylediklerimizin doğruluğu hala anlaşılmıyor mu? Ey ahlak neredesin, üç kez kapıya vur belki AKP duyar." Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın bu konuda uzun süre sessizliğini koruduğunu, sonunda Kızılcahamam`da konuştuğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Sen bu ülkenin Başbakanısın. Sormuyor musun dönemin İçişleri Bakanı`na, `Kim haber verdi` diye. Sen hangi ahlaktan bahsediyorsun?" dedi
Kendilerine atılan yalan ve iftiraların peşini bırakmayacaklarını Başbakan Erdoğan`ın, Alman vakıfları ile ilgili CHP`li belediyelere yönelik açıklamalarını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bunu 2 Ekim 2011 Pazar günü söylüyor. Ben salı günü çağrı yaptım ve `Bir Başbakan karnından konuşmaz. Başbakan vakit geçirmeden, hemen bugün ima ettiği CHP`li belediyelerin isimleri ile birlikte bildiği her şeyi kamuoyuna açıklasın. Şerefli Başbakan`ın yapması gereken budur` dedim. Bu konuda ne bilgi belge varsa gizlicebenimle değil basının önünde Türk halkı ile paylaşsın. Sesini çıkarmadı. Ben bir yalanın peşindeyim. CHP`li belediyelere iftira atıyorsun. Yalan söylemek, iftira atmak bir Başbakan`a yakışır mı? Çıkıp konuşsun. Bir tek CHP`li belediyeyi suçlayamaz. Bir hafta süre var. Konuştu konuştu. Konuşmadıysa gensoru vereceğiz, gelip Mecliste konuşsun" dedi
Öte yandan CHP Tunceli milletvekili Kamer Genç, İçişleri ve Adalet bakanları istifa edene kadar yanından ayırmayacağını söylediği feneri bugünkü grup toplantısına da getirdi