(özel Haber) `kktc, Statüsünü Belirleyemezse Akdeniz`de Doğalgaz Çıkarmakta Sorunlar Yaşayabilir"
Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Mustafa Ergün, Türkiye`nin ve KKTC`nin Doğu Akdeniz`de hak talep edebilmesi için siyasi ve ekonomik alandaki sorunlarını çözüme kavuşturması gerektiğini belirterek, "KKTC, Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde statüsünü belirleyemezse Akdeniz`de petrol veya doğalgaz çıkarmakta sorunlar yaşayabilir" dedi
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı adına Koca Piri Reis gemisinin Doğu Akdeniz`de yürüttüğü çalışmaları değerlendiren Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü eski Müdürü Prof. Dr. Mustafa Ergün, Doğu Akdeniz`de birçok ülke ve petrol şirketinin yer altı zenginliklerine yönelik araştırmaları 1970`lerden bu yana yaptığını hatırlattı. Türkiye`de herkesin kıta sahanlığı konusunu tartıştığını ancak asıl sorunun"Münhasır Ekonomik Bölge (Exclusive Economic Zone)" olduğunu belirten Prof. Dr. Ergün, bir ülkenin kıta sahanlığının dışında hak iddia edebilmesi için BM Deniz Hukuku Anlaşması`nı imzalaması ve ilan etmesi gerektiğini söyledi. Ergün şöyle devam etti: "BM, Kıbrıs adasını Rum egemenliğinde olan tek bir ülke olarak kabul ediyor. Bu da KKTC`nin Akdeniz`de herhangi bir hak iddia etmesini engelliyor. Bu engelin ortadan kaldırılması için KKTC`nin komşusu olan Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile siyasal durumunu netleştirmesi gerekir. KKTC dünya kamuoyunda ayrı bir ülke olarak tanındığı takdirde kendi karasuları haricinde de haklar talep edeceği uluslararası kamuoyuna Münhasır Ekonomik Bölge ilanını yapabilir. Türkiye`nin de henüz imzalamadığı BM Deniz HukukuAnlaşması konusunun bir an önce halledilmesi gerekir. Bu anlaşmayı imzalaması da yeterli değil, çünkü Ege`de bulunan Yunan adaları ve Akdeniz`deki Meis adası da bir sorun olarak duruyor." Türkiye`nin 1990`dan beri dış politikası nedeniyle Akdeniz`de sağlıklı çalışmalar yapamadığını vurgulayan Prof. Dr. Ergün, "Daha önce çalışma yapılmasına müsaade edilmeyen Akdeniz`deki bölgelerde Dışişleri Bakanlığı tek yönlü izin vererek bu çalışmaları başlattı. Bu da geçtiğimiz ay Rum Kesimi`nin tek yönlü başlattığı sondaj çalışmalarına Türkiye`nin dış politikada karşı atağı olarak gösterilebilir" dedi
"DENİZ BİLİMLERİ ARAŞTIRMA KURUMU KURULMALI" Türkiye`nin denizlerdeki menfaatlerini koruması için deniz araştırmalarının önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Ergün, zenginliklere sahip olabilmenin tek şartının "bilmek" olduğunu söyledi. Denizlerin içyapısı ne kadar bilinirse içindeki ve altındaki kaynakların değerlendirilmesinin mümkün olacağını aktaran Prof. Dr. Ergün, "Deniz araştırmaları ve incelemelerini yapacak tek merkezli bilimsel kuruluşlarımızın olması gerekir. Bu çalışmalar eşgüdümlü olarak bir merkezden yönetilerek, plan ve stratejilerinüretilmesi şarttır. Bu da bilgi dağınıklılığı ve düzensizliğinin önüne geçecek ve tek elden ülkenin gereksinim duyduğu çalışmaların yapılmasını sağlayacaktır" diye konuştu.
Kaynak: İHA
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı adına Koca Piri Reis gemisinin Doğu Akdeniz`de yürüttüğü çalışmaları değerlendiren Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi, DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü eski Müdürü Prof. Dr. Mustafa Ergün, Doğu Akdeniz`de birçok ülke ve petrol şirketinin yer altı zenginliklerine yönelik araştırmaları 1970`lerden bu yana yaptığını hatırlattı. Türkiye`de herkesin kıta sahanlığı konusunu tartıştığını ancak asıl sorunun"Münhasır Ekonomik Bölge (Exclusive Economic Zone)" olduğunu belirten Prof. Dr. Ergün, bir ülkenin kıta sahanlığının dışında hak iddia edebilmesi için BM Deniz Hukuku Anlaşması`nı imzalaması ve ilan etmesi gerektiğini söyledi. Ergün şöyle devam etti: "BM, Kıbrıs adasını Rum egemenliğinde olan tek bir ülke olarak kabul ediyor. Bu da KKTC`nin Akdeniz`de herhangi bir hak iddia etmesini engelliyor. Bu engelin ortadan kaldırılması için KKTC`nin komşusu olan Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile siyasal durumunu netleştirmesi gerekir. KKTC dünya kamuoyunda ayrı bir ülke olarak tanındığı takdirde kendi karasuları haricinde de haklar talep edeceği uluslararası kamuoyuna Münhasır Ekonomik Bölge ilanını yapabilir. Türkiye`nin de henüz imzalamadığı BM Deniz HukukuAnlaşması konusunun bir an önce halledilmesi gerekir. Bu anlaşmayı imzalaması da yeterli değil, çünkü Ege`de bulunan Yunan adaları ve Akdeniz`deki Meis adası da bir sorun olarak duruyor." Türkiye`nin 1990`dan beri dış politikası nedeniyle Akdeniz`de sağlıklı çalışmalar yapamadığını vurgulayan Prof. Dr. Ergün, "Daha önce çalışma yapılmasına müsaade edilmeyen Akdeniz`deki bölgelerde Dışişleri Bakanlığı tek yönlü izin vererek bu çalışmaları başlattı. Bu da geçtiğimiz ay Rum Kesimi`nin tek yönlü başlattığı sondaj çalışmalarına Türkiye`nin dış politikada karşı atağı olarak gösterilebilir" dedi
"DENİZ BİLİMLERİ ARAŞTIRMA KURUMU KURULMALI" Türkiye`nin denizlerdeki menfaatlerini koruması için deniz araştırmalarının önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Ergün, zenginliklere sahip olabilmenin tek şartının "bilmek" olduğunu söyledi. Denizlerin içyapısı ne kadar bilinirse içindeki ve altındaki kaynakların değerlendirilmesinin mümkün olacağını aktaran Prof. Dr. Ergün, "Deniz araştırmaları ve incelemelerini yapacak tek merkezli bilimsel kuruluşlarımızın olması gerekir. Bu çalışmalar eşgüdümlü olarak bir merkezden yönetilerek, plan ve stratejilerinüretilmesi şarttır. Bu da bilgi dağınıklılığı ve düzensizliğinin önüne geçecek ve tek elden ülkenin gereksinim duyduğu çalışmaların yapılmasını sağlayacaktır" diye konuştu.