İmsad: Yatırımcının Gözü Gayrimenkul Sektörü Ve Faizlerde
İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği'nin (İMSAD) yayınladığı detaylı aylık inşaat sektörü değerlendirme raporunda inşaat sektöründeki ivmelenmenin yanı sıra stoklardaki 'şişmeye' dikkat çekildi.
İMSAD'ın raporuna göre, Türkiye ekonomisi için lokomotif konumunda yer alan inşaat sektörü 2010 yılında bir önceki yıla oranla daha hızlı bir gelişim gösteriyor. Faizlerin tarihi düşük seviyelerde seyretmesi bunda etkili olan unsur olarak ön plana çıkıyor. Yine İMKB gibi alternatif yatırım araçlarının hızlı değerlenmesi sonrasında, bu finansal ürünlerde 'treni kaçıran' yatırımcıların ilgisini çeken gayrimenkul piyasasındaki gelişim büyüme verilerinden de izlenebiliyor. Buna göre inşaat sektörü 2010
yılının ilk üç çeyreğinde sırasıyla yüzde 8,3, yüzde 21,9 ve yüzde 24,6 oranında büyüme kaydetti. Ancak faizlerde düşüşün devam edeceği yani diplerin görülmediğine yönelik görüşün bulunması gayrimenkul piyasasındaki 'alımların' sınırlı düzeyde gerçekleşmesine neden oluyor. Bununla birlikte müteahhitlik sektörünün talebin satışlara yöneleceği beklentisiyle proje çalışmalarını hızlandırması inşaat sektörünün yakaladığı bu büyümede etkili olan unsur olarak duruyor. Bu noktada oluşan stokların
eritilmesi, sektörün büyümesini devam ettirmesi için bir koşul olarak ortaya çıkıyor. Raporda, bu konuda bekleyen talebin harekete geçmesi için KDV ve harç indirimlerinin kullanılması tavsiye edilirken, aksi durumda oluşan gayrimenkul stokunun önümüzdeki dönemde ekonomi üzerinde kırılganlık yaratabileceğine dikkat çekildi.
Yapı izinleri rakamları incelendiğinde yine gayrimenkul sektöründe bekleyen talebe yönelik bir hazırlığın etkili olduğu tespit edilebiliyor. Buna göre, yapı ruhsatında hızlı bir artış yaşandığı görülürken, yapı kullanım izinlerinde aynı performans yakalanamıyor. Yani yatırımcı uzun vadeli yatırım yapmak için yapı ruhsatı almakta, ancak mevcut stoklara yönelik talep istenen düzeyde olmadığı için yapı kullanım izni alma ihtiyacı sınırlı bir düzeyde oluşuyor. Buna göre yapı ruhsatları Temmuz, Ağustos ve
Eylül aylarında sırasıyla yüzde 44,94, yüzde 41,12 ve yüzde 56,8 düzeylerinde artış gösterirken aynı dilimde yapı kullanım izinleri -yüzde 1,74, yüzde 18,94 ve yüzde 20,89 düzeyinde değişim kaydetti. Buna göre yılın 3. çeyreğinde 26,5 milyon metrekare yapı ruhsatı alınırken, 16,4 milyon metrekare yapı kullanım izni talep edildi. Yapı ruhsatı alımındaki dağılım incelendiğinde ise konutun yeniden ön plana çıktığı görülüyor. Özellikle düşük faizler nedeniyle kiradan kurtulmak isteyen hane halkına yönelik
hazırlık yapı ruhsatlarında artış yaşanmasına neden oluyor. Buna göre yapı ruhsatları talebinde konut yüzde 77,62 ile liderliği elinde bulundururken, hastane-bakım binaları yüzde 3,81 ile ikinci, ofis-işyeri binaları ise yüzde 2,09 ile 3. sırada yer alıyor.
İstihdam verileri ise sektördeki büyümeye paralel olarak toparlanma eğilimini devam ettiriyor. Sektörün genelinde olumlu bir görünüm olmakla birlikte mevcut durumda hane halkının istenen düzeyde konut alımı yapmamasının önümüzdeki döneme sorun olarak yansıyabileceği uyarısına yer verilen raporda, bu nedenle konut talebinin realize olmasını sağlayabilecek 'sembolik düzeyde de olsa' KDV ve harç indirimi sağlıklı bir adım olabileceği belirtildi. Rapora göre, gayrimenkul yatırımcısının beklediği sinyal
mevcut faiz seviyesinin ve koşulların alım için en uygun ortamı yarattığına yönelik sinyaller. Dolayısıyla bu noktada atılacak bir adım stokların hızla erimesini sağlayarak inşaat sektörünün büyümesini korumasını sağlayabilir. Bu da istihdamda iyileşmenin devam etmesini sağlayabilir.
yılının ilk üç çeyreğinde sırasıyla yüzde 8,3, yüzde 21,9 ve yüzde 24,6 oranında büyüme kaydetti. Ancak faizlerde düşüşün devam edeceği yani diplerin görülmediğine yönelik görüşün bulunması gayrimenkul piyasasındaki 'alımların' sınırlı düzeyde gerçekleşmesine neden oluyor. Bununla birlikte müteahhitlik sektörünün talebin satışlara yöneleceği beklentisiyle proje çalışmalarını hızlandırması inşaat sektörünün yakaladığı bu büyümede etkili olan unsur olarak duruyor. Bu noktada oluşan stokların
eritilmesi, sektörün büyümesini devam ettirmesi için bir koşul olarak ortaya çıkıyor. Raporda, bu konuda bekleyen talebin harekete geçmesi için KDV ve harç indirimlerinin kullanılması tavsiye edilirken, aksi durumda oluşan gayrimenkul stokunun önümüzdeki dönemde ekonomi üzerinde kırılganlık yaratabileceğine dikkat çekildi.
Yapı izinleri rakamları incelendiğinde yine gayrimenkul sektöründe bekleyen talebe yönelik bir hazırlığın etkili olduğu tespit edilebiliyor. Buna göre, yapı ruhsatında hızlı bir artış yaşandığı görülürken, yapı kullanım izinlerinde aynı performans yakalanamıyor. Yani yatırımcı uzun vadeli yatırım yapmak için yapı ruhsatı almakta, ancak mevcut stoklara yönelik talep istenen düzeyde olmadığı için yapı kullanım izni alma ihtiyacı sınırlı bir düzeyde oluşuyor. Buna göre yapı ruhsatları Temmuz, Ağustos ve
Eylül aylarında sırasıyla yüzde 44,94, yüzde 41,12 ve yüzde 56,8 düzeylerinde artış gösterirken aynı dilimde yapı kullanım izinleri -yüzde 1,74, yüzde 18,94 ve yüzde 20,89 düzeyinde değişim kaydetti. Buna göre yılın 3. çeyreğinde 26,5 milyon metrekare yapı ruhsatı alınırken, 16,4 milyon metrekare yapı kullanım izni talep edildi. Yapı ruhsatı alımındaki dağılım incelendiğinde ise konutun yeniden ön plana çıktığı görülüyor. Özellikle düşük faizler nedeniyle kiradan kurtulmak isteyen hane halkına yönelik
hazırlık yapı ruhsatlarında artış yaşanmasına neden oluyor. Buna göre yapı ruhsatları talebinde konut yüzde 77,62 ile liderliği elinde bulundururken, hastane-bakım binaları yüzde 3,81 ile ikinci, ofis-işyeri binaları ise yüzde 2,09 ile 3. sırada yer alıyor.
İstihdam verileri ise sektördeki büyümeye paralel olarak toparlanma eğilimini devam ettiriyor. Sektörün genelinde olumlu bir görünüm olmakla birlikte mevcut durumda hane halkının istenen düzeyde konut alımı yapmamasının önümüzdeki döneme sorun olarak yansıyabileceği uyarısına yer verilen raporda, bu nedenle konut talebinin realize olmasını sağlayabilecek 'sembolik düzeyde de olsa' KDV ve harç indirimi sağlıklı bir adım olabileceği belirtildi. Rapora göre, gayrimenkul yatırımcısının beklediği sinyal
mevcut faiz seviyesinin ve koşulların alım için en uygun ortamı yarattığına yönelik sinyaller. Dolayısıyla bu noktada atılacak bir adım stokların hızla erimesini sağlayarak inşaat sektörünün büyümesini korumasını sağlayabilir. Bu da istihdamda iyileşmenin devam etmesini sağlayabilir.