Dışişleri Bakanı Davutoğlu: Türkiye'ye biçtiğimiz rol akil ülke rolüdür

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin yeni bir düzen kurulacaksa, bu düzenin temel taşını atan ülkeler arasında yer alması gerektiğini söyledi

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin yeni bir düzen kurulacaksa, bu düzenin temel taşını atan ülkeler arasında yer alması gerektiğini söyledi. Davutoğlu, "Ülkemize biçtiğimiz rol akil ülke rolüdür." dedi.

Üçüncü Büyükelçiler Konferansı Ankara'da başladı. Konferansın açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, konferansın bir hafta boyunca süreceğini söyledi. Türkiye'yi önümüzdeki dönemin etkileyen ülkesi değil, belirleyen ülkesi haline getirmek için çalıştıklarını söyleyen Davutoğlu, "Çünkü 20. yüzyılın ilk 10 yılındaki gelişmelerden en olumsuz etkilenen ülkelerin başında geldik. Onun için biz her yere barış diyoruz. Balkan savaşları ile başlayıp dünya savaşları ile devam eden dönemde uluslarası sistemik problemlerin nasıl bizi büyük sıkıntılar içinde soktuğunu yaşam tecrübesine sahibiz." diye konuştu.

Türkiye'ye akil ülke rolü biçtiklerini söyleyen Davutoğlu şöyle devam etti: "Dünyada küresel olaylarda sözü dinlenen, olayları önceden gören, o olaylara tedbir oluşturan ve alternatif çözüm üreten akil bir ülke. Çevre bölgelerde daha kriz çıkmadan krizi hissedebilen, hassas ayarlı bir diplomasi ile her an bu bölgelere çözümler getirebilen bir ülke. İstiyoruz ki, eğer bir gün küresel toplum bir akil ülkeler grubu oluşturmuş olsaydı, o ülkeler grubunun başına ülkemizin yerleştirilmesi gerekirdi, imajının bütün dünyaya duyurulması."

Davutoğlu, gelecek dönemdeki diplomasinin ana odağının bu rolü en iyi şekilde dünyanın her köşesinde dile getirmek olduğunu kaydetti. Vizyoner diplomasi ile kastedilenin de bu olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Vizyon üreteceğiz, tepki vermeyeceğiz. Krize karşı sadece bir çözüm arayışı içinde olmayacağız. Krizleri engelleyici bir çerçeve içinde olacağız." dedi.

"SADECE İTFAİYE ERLERİ İSTEMİYORUZ"

'Türk diplomatı bir itfaiye eri gibidir' tabirinin yerleştiğini kaydeden Davutoğlu, "Ama biz önümüzdeki dönemde sadece itfaiye erleri istemiyoruz. Evet itfaiye eri gibi her yere koşturacak dinamizimde bir bakanlık istiyoruz. Ama biz daha fazlasını istiyoruz, yangın çıkmasını engelleyecek şehir planlamacısı olarak diplomatlarımızı görmek istiyoruz." diye konuştu.

Davutoğlu, 'yangının çıkmasını engelleyecek bir şehir planlaması nasıl olacaksa, şehri kim planlıyorsa o planlayanların arasında da Türk diplomatları, devlet adamları olması gerektiğini' aktardı. "Birileri şehri planlasın, yangın çıktığında biz yetişelim" anlayışının kabul edilemeyeceğini belirten Davutoğlu, "Son 200 yıllık tecrübe gösterdi ki maalesef şehri planlayanlar yanlış planlıyor. Düzeni kuranlar, bu düzenin temel kırılgan noktalarından çok uzakta yanlış kararlar alabiliyorlar." dedi.

"YENİ DÜZEN OLUŞTUKTAN SONRA BUNA TEPKİ VEREN ÜLKE OLAMAYIZ"

Türkiye'nin bekleyip yeni düzen oluştuktan sonra bu düzene tepki veren bir ülke olamayacağını dile getiren Davutoğlu, "Bunun bedelini 1. Dünya Savaşı'nda yaşadık. Bir düzensizlik varsa bunu ilk sorgulayacak ülkelerin başında geleceğiz. Yeni bir düzen kurulacaksa o düzenin temel taşını atan ülkelerin başında geleceğiz." şeklinde konuştu. Davutoğlu, Türkiye'nin bunun için gerekli tecrübe, güce ve hakka sahip olduğunu aktardı.

"ULUSLARASI SİSTEM ARTIK STATİK DEĞİL"

Uluslar arası sistemin artık statik olmadığını söyleyen Davutoğlu, "Uluslar arası sistem statik olmuş olsaydı, biz yine o statik yapı içindeki konumuz ile yetinip (bazıları bizden bunu istiyor) kriz çıktığında tepki veren bir ülke konumunda kalabilirdik." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin son 8 yıl içinde bununla yetinmeyeceğini gösterdiğini dile getiren Davutoğlu, "Çünkü bununla yetinmemiz, tarihin akışının gerisinde kalmamız anlamına gelir. Statik değil bu dünya. Dinamik dünyaya dinamik tepkiler vermemiz lazım." şeklinde konuştu.

Davutolu, zihinlerdeki dünya resminin her yıl bu toplantılarda tekrar tekrar muhasebe edilmesi gerektiğini kaydetti. Davutoğlu şöyle devam etti: "2010 Ocağı ile 2011 Ocağı'na bakıldığında, bir yıl geçtiğinde biz değişen dinamik şartlara doğru tepkiler verdik mi? Dünyaya, 'evet Türkler şöyle bir küresel düzen, şöyle bir bölgesel düzen istiyorlar', 'Türkiye perspektifinden küresel ve bölgesel düzen şudur' diye bir intiba verebildik mi? Bir hafta içinde bunu sorgulayacağız. Ama ben şunu diyebilirim ki, 'evet verdik.' Bunu söylemenin gururunu yaşıyorum. Şu anda, küresel düzenin yeniden yapılanmasında en fazla katkıda bulunabilecek aktörler sıralaması yapılsa ve dünyanın kanaat önderlerine ilk on ülkeyi yazın dense hemen hemen hepsi Türkiye'yi yazacaktır."