Yüksek Yargının Yeniden Yapılandırılması Tartışmaları
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, yüksek yargının yeniden yapılandırılmasını öngören tasarının yasalaşması halinde AK Parti’nin yüksek yargıya ’hakim’ olacağını savunarak, "Anayasa ve meşru zemin içerisinde hiçbir şekilde bir şiddete, taşkınlığa meyda
Hamzaçebi, CHP’li Anayasa Komisyonu üyeleriyle birlikte TBMM’de bir basın toplantısı düzenledi. Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Yasa Tasarı’na ilişkin endişelerini anlatan Hamzaçebi, AK Parti’nin ’din ve Anayasa’ eksenli siyaset izlediğini ve ’popülizm’ yaptığını savundu. Tasarının amacının "Türkiye’yi otoriter bir rejime taşımak" olduğunu ileri süren Hamzaçebi, demokrasi, temel hak ve özgürlüklerin olmazsa olmazı olan kuvvetler ayrılığının AK Parti ile zedelendiğinibelirtti. AK Parti’nin hazırladığı tasarının endişelerini haklı çıkardığını ifade eden Hamzaçebi, "Bu tasarı yasalaşırsa AK Parti yüksek yargıya hakim olacaktır. Bu yüksek yargıya AK Parti damgasını vurmaktır. Bunun demokrasiyle ve özgürlüklerle hiçbir alakası yoktur" dedi. Hamzaçebi, bu konuda toplumun tüm kesimlerini ’dikkatli olma’ çağrısında bulundu. Hamzaçebi, 9 yıldır iktidarda olan AK Parti’nin hala ’iktidar seçkinleri’ne karşı halkın sesini temsil ettiği söylediğini belirtti. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart ise, CHP’li Adalet ve Anayasa Komisyonu üyelerinin hazırladığı ortak basın bildirisini okudu. Türkiye’de devlet yönetiminde ’Benim memurum, benim müsteşarım, benim bakanım’ döneminden sonra ’Benim yargıcım’ döneminin yeni HSYK yapılanmasıyla birlikte Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay tasarısıyla hayata geçirilmek istendiğini dile getiren Kart, "Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin tüm direnme unsurlarını ve hayatiyetini yok eden, rejimifaşist bir yapıya dönüştüren sürecin nihai aşamasıyla karşı karşıyadır" diye konuştu. Türkiye’nin demokrasinin kazanımlarını kaybetme noktasına geldiğini belirten Kart, bu sürecin kaçınılmaz sonucunun devlet olarak dikta yapılanması, toplumsal olarak da bölünme ve ayrışma olduğunu öne sürdü. Tüm yargı mekanizması ve kazanımlarının, yeni oluşturulan ve birçoğunda yargıçlık misyonu bulunmayan Anayasa Mahkemesi’ne boğdurulmak ve hegamonyasına sokulmak istendiğini savunan Kart, "Bugün için Yargıtay veDanıştay’a egemen olamayan siyasi iktidar, Yargıtay ve Danıştay’ı Anayasa Mahkemesi aracılığıyla ezmek ve etkisiz kılmak istemektedir. Anayasa Mahkemesi içinde Başkan aracılığıyla bir ’dikta makamı’ oluşturulmaktadır. Siyasi iktidar, doğrudan kendisine tabi olan Anayasa Mahkemesi yoluyla 2011 seçimleri sonrası planladığı yeni Anayasa düzenlemesiyle hukuk ve demokrasiye nihai darbeyi vurmayı amaçlamaktadır" değerlendirmesini yaptı. NAZİ BENZETMESİ Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi kurumların faşizmi hedefleyen iktidarlar için başlangıçta alt edilmesi gereken kurumlar olduğunu ifade eden Kart, ancak iktidar devleti ele geçirdikten sonra bu kurumların faşizmin demir pençesini oluşturan faşist yargı kurumlarına dönüştüklerini söyledi. Nazi iktidarının yargıyı ele geçirmek için kullandığı yöntemlerden örnekler veren Kart, Nazilerin yüksek mahkeme yargıçlarının kendi kontrolleri altındaki kurumlardan seçilmesini sağladıklarını söyledi. AKParti’nin bunu daha da ileri götürdüğünü belirten Kart, sadece yüksek mahkemelerde değil ilk derece mahkemelerde de bunu başardığını dile getirdi. Kart şunları kaydetti: "Bir siyasi iktidar, faşizmi adım adım devlet yapısı içinde kurumsal hale getiriyorsa, çağdaş anayasalarda düzenlenen temel hak ve özgürlükleri gasp ediyorsa, orada artık insan hakları evrensel sözleşmelerinde ve uluslararası sözleşmelerde düzenlemesi yapılan ’baskıya ve faşizme direnme hakkı’nın meşru şartları oluşmuş demektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm yurttaşlarını, bu açık ve yakın tehlikeye karşı uyarıyor, Anayasal ve meşru zemin içinde toplumsal haklarını kullanmalarının zorunluluğunu dilegetiriyoruz. Gün o gündür." "ŞİDDET OLMADAN HERKES GÖRÜŞÜNÜ ORTAYA KOYMALIDIR" Bir gazetecinin, ’Başbakan, işadamlarına hitaben ’seçim barajının düşürülmesi istikrarsızlığa yol açar’ dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?’ sorusu üzerine Hamzaçebi, "Bunun gerçeklerle ilgisi yok. Bizim parti olarak teklifimiz barajın yüzde 7’ye düşmesi yönünde. Barajın düşürülmesi istikrarsızlığa yol açmayacaktır, tam tersine Türkiye’yi istikrara götürecektir" diye konuştu. Hamzaçebi, ’Sporda Şiddet Yasa Tasarısı’nda maçlarda ’yuh’ çekenlere 3 yıl hapis cezası öngörülüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?’ yönündeki bir soruya ise, "Tasarı aslında Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve diğer AK Partililerin protestodan kurtulma yasasıdır. Seyirciye ’maçı git evinde izle’, ’maç yerine sinemaya git’ denmek istenmektedir. Tasarıdaki ceza hükümlerinin, sporda şiddeti önlemeyle hiç alakası yoktur. Hayali ihracat ve görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine 2 yıl ceza verilirken,maçlarda ’yuh’ çekenlere 3 yıl ceza veriliyor. Bu tip düzenlemeler insanı sokağa döker. Sivil itaatsizliği de beraberinde getirecektir" karşılığını verdi. Hamzaçebi, ’Tasarıya karşı CHP’nin bir eylem planı var mı?’ şeklindeki bir soruya, parti olarak tasarının Meclis’teki süreci içinde gerekli olan tüm girişimleri yapacaklarını söyledi. "Daha işin başındayız. Mesafe alacağımızı ümit ediyorum" diyen Hamzaçebi, "Anayasa ve meşru zemin içerisinde hiçbir şekilde bir şiddete, taşkınlığa meydan vermeden, yasaların izin verdiğini çerçevede herkes görüşünü ortaya koymalıdır. Sivil toplum kuruluşlarımız ve insanlarımız bunu ortaya koymalıdır. Televizyonekranlarında, gazetelerde, toplantılarda bunların ifade edilebileceği çok çeşitli alanlar vardır ve bütün bu alanlarda vatandaşlarımız görüşlerini ifade edebilirler" şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA