Bedelini önce biz siyasetçiler ödeyeceğiz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çeşitli temaslar ve açılışlar yapmak üzere Denizli'ye geldi.
Kılıçdaroğlu’nu taşıyan özel uçak saat 10.30’da Çardak Havaalanına indi. CHP liderini partililer büyük bir coşku ile karşıladı. Havalanında Denizli Milletvekili Ali Rıza Ertemur, CHP İl Başkanı Himmet Yavaş, eski genel sekreter Adnan Keskin, Merkez İlçe Başkanı Ömer Yurtseven ve yaklaşık 200 partili bulundu. Partililerin Kemal Kılıçdaroğlu’na çiçek verip tokalaşma çabası, izdihama neden oldu. Bu sırada partililerle basın mensupları arasında itişmeler oldu.
Kılıçdaroğlu’na özellikle kadın partililerin büyük ilgi gösterdiği görüldü. Kızı Aliye Özer ile havaalanına gelen 83 yaşındaki Hatice Dikmen, Kılıçdaroğlu’na yaklaşabilenler arasındaydı. Kılıçdaroğlu’na sarılan Dikmen, "Ben Atatürkçüyüm. Atatürk’ü çok seviyorum, seni de çok seviyorum. Hepimize umut oldun" dedi.
Kılıçdaroğlu, partililerle tokalaştıktan sonra otobüse bindi ve alkışlar arasında yaklaşık 100 araçlık bir konvoyla Denizli kent merkezine hareket etti. Çardak ilçesi çıkışında Kılıçdaroğlu yaklaşık 100 kişilik partili grup tarafından ’Başbakan Kemal’ sloganlarıyla karşılandı. Bunun üzerine otobüsten inen Kılıçdaroğlu, partililerle tokalaştı.
YOL BOYU DURDU
Kemal Kılıçdaroğlu’nu taşıyan otobüs yol boyunca vatandaşlar tarafından durduruldu.
Alikurt Köyü girişinde, kalabalık bir partili topluluğu Kılıçdaroğlu’nun otobüsten inmesini istedi. Bunu geri çevirmeyen Kılıçdaroğlu, partililerle tokalaştı. Köyde bakkallık yapan Mustafa Pala, kendisinin yaptığı dört tekerlekli atv benzeri iki kişilik bir araca genel başkanın binmesini istedi. Kılıçdaroğlu, bu isteği de geri çevirmeyerek aracı bindi ve yaklaşık 10 metre kadar gitti.
Bozkurt İlçesi girişinde de vatandaşlar yol kenarında alkışlarla otobüsü uğurladı.
Honaz İlçesi’ne bağlı Kocabaş beldesine gelindiği sırada, yol kenarında bulunan çiftçiler ve üreticiler genel başkanın bir kez daha araçtan inmesine neden oldu. Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine hediye edilen birer kasa ayva ve narı aldı.
Kılıçdaroğlu bu sırada 2 yaşındaki Asil Yusuf Türel’i kucağına alarak öptü. Küçük çocuğun annesi de Kılıçdaroğlu’na "Asil, doğuştan CHP’li" dedi.
Kılıçdaroğlu’na CHP İstanbul milletvekili Mehmet Sevigen ve Genel Başkan yardımcısı Gürsel Tekin eşlik etti.
BEDELİNİ ÖNCE BİZ ÖDEYECEĞİZ
Hükümetin, tarım ve sanayiciler başta olmak üzere toplumun bütün kesimleri üzerinde ''korku imparatorluğu'' kurduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Kimse korkmayacak, bunun bedeli varsa bunu önce biz siyasetçiler ödeyeceğiz. Neden biz ödeyeceğiz? Bizim siyasal parti olarak ve Türkiye'nin en köklü kuruluşu olarak istediğimiz şu; hukukun üstünlüğünü istiyoruz, bu ülkede özgürlük istiyoruz. Politikacının da eleştirilmesi gerekir diye düşüncemiz var. Hatta politikacının eleştirilmesinin demokrasilerde zorunlu olduğuna inanıyoruz; hatasını, yanlışını eleştirilerden öğrenecek. Bu konuda ilk ele alacağımız nokta medyadır. Medyanın özgürleşmediği noktada, halkın sesi geniş kitlelere sağlıklı ulaşamaz. Gazeteciler kendilerine otosansür uyguluyorsa, medya patronları korkuyorsa olmaz. Galatasaray stadında protesto oluyor, Türkiye'nin en önemli sunucusu, canlı yayında 'Eyvah' diye bağırdı. Protesto geldi, 'Eyvah ne olacak' diye sordu. Bu içerideki korkunun dışa vurumudur; 'Ne olacak, eyvah.' Bu ülkede politikacılar protesto edilir. Politikacıların sorması gereken; 'bu beni niye protesto etti?' Biz, 'nasıl protesto edersin' diye baskı kuruyoruz. Biz özgürlüğü sağlamakta kararlıyız. Bunu muhalefette de söyleyeceğiz; özgürlük, sonuna kadar özgürlükten korkmayacağız.''
Türkiye'nin gündeminin her geçen gün değiştiğini, gerçek gündemin tartışılmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sanayicinin bu kadar sorunu varken Kars'taki heykel konusuna kilitlenildiğini söyledi. Bu konunun gazetelerde günlerce yazıldığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Sanatçılar bir siyasi iktidardan ne isteyebilir? 'Yıkacağız.' Yık, heykeli yıkan başbakan olarak tarihe geçersin'' dedi.
Türkiye'nin gerçek gündeminin işsizlik, yoksulluk, üretememezlik olduğunu, tüketim toplumu haline gelindiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Önce üreteceğiz ki, güçlü olacağız. Reel ekonomi diyorduk, onu bıraktık. Örnek vereyim 1 milyon dolar getirdiniz, iki ayda 60 bin dolar kemiksiz kar elde ediyorsunuz. Hangi sanayici bu kadar kar elde ediyor? 60 bin doları kim ödüyor? Siz ödüyorsunuz. Buna sağlıklı ekonomi politikası denebilir mi? Ülkeyi sıcak paraya teslim ederseniz gelecekten endişe duyarsınız. Sanayiciye güvenecek ve ona teslim edeceksiniz. Siz sanayiciyi öldürmek, sıcak paraya destek vermek için politika geliştireceksiniz, bu olmaz, yürümez. Bertaraf, bitaraf olursa ne olacak? Bir başbakan beğenmediği, tarafsız olan kişilere, 'Bitaraf olursanız bertaraf edeceğiz' derse o olmaz, korku imparatorluğu başlangıcı buradan başlıyor. Bir ülke düşünün; Ulaştırma Bakanı Meclis'te çıkacak, 'Dinlenmek istemiyorsanız cep telefonuyla konuşmayın' diyecek. Hangi demokrasilerde bu var? Siz yasa dışı telefon dinlemelerinden medet umuyor, onları afişe ediyorsunuz. Başbakan dinlendi diye hapse girer, başkaları dinlendi diye sırtı sıvazlanır, olmaz böyle şey, hukuk üstün olmalı. İktidar evrensel hukuku değil, kendi hukukunu oluşturmak, evrensel yargıyı değil, kendi yargısını kurmak istiyor. Asıl tehlike bu. Cumhuriyet tarihinde karşılaştığımız en ciddi tehlike bu. Sokaktaki vatandaş telefonla konuşmaktan korkuyorsa durup düşünmeliyiz'' diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun her kesiminin iktidara karşı güçlerini birleştirmesi gerektiğini, böylelikle demokrasi ve hukukun üstünlüğünün sağlanabileceğini savundu. Türkiye'de temiz siyaset istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Biz kul hakkı yemeyeceğiz diyoruz. Müslüman geçiniyorlar, kul hakkı yiyorlar, böyle şey olabilir mi'' dedi.
Kılıçdaroğlu, sanayicelerle toplantı yapmak üzere salona gelirken, kendisini yolda durduran vatandaşlarla sohbet etti. Kocabaş beldesinde otobüsten inen Kılıçdaroğlu'na ayva ve Hicaz narı ikram edildi. Kılıçdaroğlu, ''Bu ayvayı Recep Bey'e yedireceğiz'' dedi.
Sanayicilerle toplantısının ardından da Denizli Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Abdülkadir Uslu'nun Tümteks adlı tekstil fabrikasında işçilerle sıraya giren Kılıçdaroğlu, tabldot yemeği yedi.
Kaynak: AA
Kılıçdaroğlu’na özellikle kadın partililerin büyük ilgi gösterdiği görüldü. Kızı Aliye Özer ile havaalanına gelen 83 yaşındaki Hatice Dikmen, Kılıçdaroğlu’na yaklaşabilenler arasındaydı. Kılıçdaroğlu’na sarılan Dikmen, "Ben Atatürkçüyüm. Atatürk’ü çok seviyorum, seni de çok seviyorum. Hepimize umut oldun" dedi.
Kılıçdaroğlu, partililerle tokalaştıktan sonra otobüse bindi ve alkışlar arasında yaklaşık 100 araçlık bir konvoyla Denizli kent merkezine hareket etti. Çardak ilçesi çıkışında Kılıçdaroğlu yaklaşık 100 kişilik partili grup tarafından ’Başbakan Kemal’ sloganlarıyla karşılandı. Bunun üzerine otobüsten inen Kılıçdaroğlu, partililerle tokalaştı.
YOL BOYU DURDU
Kemal Kılıçdaroğlu’nu taşıyan otobüs yol boyunca vatandaşlar tarafından durduruldu.
Alikurt Köyü girişinde, kalabalık bir partili topluluğu Kılıçdaroğlu’nun otobüsten inmesini istedi. Bunu geri çevirmeyen Kılıçdaroğlu, partililerle tokalaştı. Köyde bakkallık yapan Mustafa Pala, kendisinin yaptığı dört tekerlekli atv benzeri iki kişilik bir araca genel başkanın binmesini istedi. Kılıçdaroğlu, bu isteği de geri çevirmeyerek aracı bindi ve yaklaşık 10 metre kadar gitti.
Bozkurt İlçesi girişinde de vatandaşlar yol kenarında alkışlarla otobüsü uğurladı.
Honaz İlçesi’ne bağlı Kocabaş beldesine gelindiği sırada, yol kenarında bulunan çiftçiler ve üreticiler genel başkanın bir kez daha araçtan inmesine neden oldu. Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine hediye edilen birer kasa ayva ve narı aldı.
Kılıçdaroğlu bu sırada 2 yaşındaki Asil Yusuf Türel’i kucağına alarak öptü. Küçük çocuğun annesi de Kılıçdaroğlu’na "Asil, doğuştan CHP’li" dedi.
Kılıçdaroğlu’na CHP İstanbul milletvekili Mehmet Sevigen ve Genel Başkan yardımcısı Gürsel Tekin eşlik etti.
BEDELİNİ ÖNCE BİZ ÖDEYECEĞİZ
Hükümetin, tarım ve sanayiciler başta olmak üzere toplumun bütün kesimleri üzerinde ''korku imparatorluğu'' kurduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Kimse korkmayacak, bunun bedeli varsa bunu önce biz siyasetçiler ödeyeceğiz. Neden biz ödeyeceğiz? Bizim siyasal parti olarak ve Türkiye'nin en köklü kuruluşu olarak istediğimiz şu; hukukun üstünlüğünü istiyoruz, bu ülkede özgürlük istiyoruz. Politikacının da eleştirilmesi gerekir diye düşüncemiz var. Hatta politikacının eleştirilmesinin demokrasilerde zorunlu olduğuna inanıyoruz; hatasını, yanlışını eleştirilerden öğrenecek. Bu konuda ilk ele alacağımız nokta medyadır. Medyanın özgürleşmediği noktada, halkın sesi geniş kitlelere sağlıklı ulaşamaz. Gazeteciler kendilerine otosansür uyguluyorsa, medya patronları korkuyorsa olmaz. Galatasaray stadında protesto oluyor, Türkiye'nin en önemli sunucusu, canlı yayında 'Eyvah' diye bağırdı. Protesto geldi, 'Eyvah ne olacak' diye sordu. Bu içerideki korkunun dışa vurumudur; 'Ne olacak, eyvah.' Bu ülkede politikacılar protesto edilir. Politikacıların sorması gereken; 'bu beni niye protesto etti?' Biz, 'nasıl protesto edersin' diye baskı kuruyoruz. Biz özgürlüğü sağlamakta kararlıyız. Bunu muhalefette de söyleyeceğiz; özgürlük, sonuna kadar özgürlükten korkmayacağız.''
Türkiye'nin gündeminin her geçen gün değiştiğini, gerçek gündemin tartışılmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sanayicinin bu kadar sorunu varken Kars'taki heykel konusuna kilitlenildiğini söyledi. Bu konunun gazetelerde günlerce yazıldığını belirten Kılıçdaroğlu, ''Sanatçılar bir siyasi iktidardan ne isteyebilir? 'Yıkacağız.' Yık, heykeli yıkan başbakan olarak tarihe geçersin'' dedi.
Türkiye'nin gerçek gündeminin işsizlik, yoksulluk, üretememezlik olduğunu, tüketim toplumu haline gelindiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Önce üreteceğiz ki, güçlü olacağız. Reel ekonomi diyorduk, onu bıraktık. Örnek vereyim 1 milyon dolar getirdiniz, iki ayda 60 bin dolar kemiksiz kar elde ediyorsunuz. Hangi sanayici bu kadar kar elde ediyor? 60 bin doları kim ödüyor? Siz ödüyorsunuz. Buna sağlıklı ekonomi politikası denebilir mi? Ülkeyi sıcak paraya teslim ederseniz gelecekten endişe duyarsınız. Sanayiciye güvenecek ve ona teslim edeceksiniz. Siz sanayiciyi öldürmek, sıcak paraya destek vermek için politika geliştireceksiniz, bu olmaz, yürümez. Bertaraf, bitaraf olursa ne olacak? Bir başbakan beğenmediği, tarafsız olan kişilere, 'Bitaraf olursanız bertaraf edeceğiz' derse o olmaz, korku imparatorluğu başlangıcı buradan başlıyor. Bir ülke düşünün; Ulaştırma Bakanı Meclis'te çıkacak, 'Dinlenmek istemiyorsanız cep telefonuyla konuşmayın' diyecek. Hangi demokrasilerde bu var? Siz yasa dışı telefon dinlemelerinden medet umuyor, onları afişe ediyorsunuz. Başbakan dinlendi diye hapse girer, başkaları dinlendi diye sırtı sıvazlanır, olmaz böyle şey, hukuk üstün olmalı. İktidar evrensel hukuku değil, kendi hukukunu oluşturmak, evrensel yargıyı değil, kendi yargısını kurmak istiyor. Asıl tehlike bu. Cumhuriyet tarihinde karşılaştığımız en ciddi tehlike bu. Sokaktaki vatandaş telefonla konuşmaktan korkuyorsa durup düşünmeliyiz'' diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun her kesiminin iktidara karşı güçlerini birleştirmesi gerektiğini, böylelikle demokrasi ve hukukun üstünlüğünün sağlanabileceğini savundu. Türkiye'de temiz siyaset istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Biz kul hakkı yemeyeceğiz diyoruz. Müslüman geçiniyorlar, kul hakkı yiyorlar, böyle şey olabilir mi'' dedi.
Kılıçdaroğlu, sanayicelerle toplantı yapmak üzere salona gelirken, kendisini yolda durduran vatandaşlarla sohbet etti. Kocabaş beldesinde otobüsten inen Kılıçdaroğlu'na ayva ve Hicaz narı ikram edildi. Kılıçdaroğlu, ''Bu ayvayı Recep Bey'e yedireceğiz'' dedi.
Sanayicilerle toplantısının ardından da Denizli Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Abdülkadir Uslu'nun Tümteks adlı tekstil fabrikasında işçilerle sıraya giren Kılıçdaroğlu, tabldot yemeği yedi.