Erdoğan: ‘‘ Merkel, Kıbrıs Sorununun Geçmişini Bilmiyor‘‘
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘‘Sayın Merkel, herhalde Kıbrıs sorununu kendi başbakanlığı döneminden itibaren devam eden bir süreç zannediyor. Kıbrıs sorununun geçmişini bilmiyor. Halbuki, şu anda anamuhalefet partisinin geçmişteki lideriyle bunu görüşme fırsatını bulabilseydi Kıbrıs sorununun asıl failinin kimler olduğunu gayet iyi anlardı‘‘ dedi.
Başbakan Erdoğan ve Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad Bin Casim Bin Cabir El Tani, başbaşa ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Tani, Katar ile Türkiye arasında çok özel ilişkiler bulunduğunu söyledi.
İki ülke arasında stratejik ilişkiler bulunduğuna dikkati çeken Tani, görüşmede ekonomi, enerji, tarım ve diğer projeler hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti.
Siyasi konularda da görüş alışverişinde bulunduklarını anlatan Tani, iki ülkenin politikalarının birbiriyle ilintili olduğunu söyledi. Gazze‘deki ablukanın nasıl kaldırılabileceği konusunu da görüştüklerini ifade eden Tani, ‘‘Barış süreci durdurulmuş bir süreç. Lübnan‘a da değindik. Lübnan‘da ne yapacağımızı konuştuk. Durumu stabilize edebilmek için ne yapılabilir? Bunu konuştuk‘‘ dedi.
-‘‘HEP BAKIŞIMIZ, ORTADOĞU‘DA, BÖLGEMİZDE OLSUN ÖRTÜŞÜYOR‘‘-
Başbakan Erdoğan da konuşmasında iki ülke arasındaki ekonomik, ticari, askeri alandaki ilişkileri görüştüklerini bildirdi. Erdoğan, devam etti:
‘‘Kendilerine misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum. Siyasi alanda Türkiye ve Katar arasında şu anda herhangi bir farklı bakış olmadı. Hep bakışımız, Ortadoğu‘da, bölgemizde olsun örtüşüyor. Bu bizim için büyük bir zenginlik. Askeri alanda yine önemli değerlendirmeler yaptık. Savunma sanayisine yönelik atılmakta olan adımlar var. Bunları görüşme fırsatımız oldu. Ekonomik ve ticari alanda Türkiye ve Katar arasında yükselen bir süreç var. Gerek Türk iş adamlarının, girişimcilerinin alt ve üst yapı yatırımlarında aldıkları rolleri gerekse bundan sonraki süreçte alabilecekleri rolleri değerlendirme imkanı oldu.‘‘‘
Geçmişte Asya Olimpiyatlarıyla Katar‘ın önemli bir rolü olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
‘‘Bugünlerde Asya Futbol Şampiyonası, tenisle ilgili süreç ve bunun da ötesinde 2022 Dünya Futbol Kupası‘nın Katar‘da oynanacak olması Katar‘ı farklı bir konuma götürüyor. Katar artık birçok uluslararası anlaşmaların merkezi haline geldi. Ben burada övünerek bir şeyi söylüyorum. Biz adeta iki aile gibiyiz. Bugün 500‘e yakın iş adamıyla Katar‘a geldik. Dört ayrı otelde yer bulunabildi. Bu, Katar‘ın ne denli bir cazibe merkezi olduğunu göstermesi bakımından ayrıca önemli.
Bir başka önemli durum, Türkiye-Katar arasındaki bu birliktelik, bölgemizde Filistin sorununda, Gazze‘de bizlere farklı görevler veriyor. Lübnan sorununun çözümünde Doha Anlaşması‘nın önemli bir özelliği var. Bu süreç kaybolmadı devam ediyor. Bölgedeki birçok sıkıntılarda Türkiye-Katar el ele vermek suretiyle nasıl bu sürece yardımcı olabiliriz?.. Şu anda Irak‘ta hükümetin kurulmasına seviniyoruz. Türkiye ve Katar olarak önemli desteklerimiz oldu. Bundan sonraki sürece yönelik olarak da birçok sorun karşısında biz çözmekten yana olacağız.‘‘
İki ülke arasında enerji sektöründe de önemli bir birlikteliğin olacağına inandığını dile getiren Erdoğan, Türkiye‘nin şu anda bir transit üssü görevini üstlendiğini vurguladı.
Erdoğan, ‘‘Deneyimlerimizi paylaşmak istiyoruz. Yapılan görüşmelerin olumlu neticelerine inanıyorum. Kendileriyle yaptığımız resmi görüşmelerden, heyetlerarası görüşmelerden alacağımız neticeleri şimdiden görür gibiyim‘‘ dedi.
-MERKEL‘İN AÇIKLAMALARI-
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin Almanya Başbakanı Angela Merkel‘in Kıbrıs‘la ilgili açıklamalarını sorması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
‘‘Özellikle bir şeyin altını çizmem lazım. Sayın Merkel, herhalde Kıbrıs sorununu kendi başbakanlığı döneminden itibaren devam eden bir süreç zannediyor. Kıbrıs sorununun geçmişini bilmiyor. Halbuki, şu anda anamuhalefet partisinin geçmişteki lideriyle bunu görüşme fırsatını bulabilseydi Kıbrıs sorununun asıl failinin kimler olduğunu gayet iyi anlardı.
Bakınız biz, İsviçre‘nin Burgenstock‘unda bir toplantı yaptık. O toplantıda Türkiye‘den garantör ülke olarak Başbakan sıfatıyla bulundum. Cumhurbaşkanım Abdullah Gül Bey, Dışişleri Bakanım sıfatıyla oradaydı. Ve Yunanistan tarafından garantör olarak Karamanlis vardı. Şu anda ebediyete intikal eden Papadopulos Güney‘i temsilen vardı. Kuzey‘i temsilen de Mehmet Ali Talat Bey vardı. Bu toplantıda, bizler üç gün boyunca bunu yaparken Sayın Annan bizim verdiğimiz sözü nasıl yerine getirdiğimizi bizzat teyit etti. Ve Sayın Annan ‘Ben bu işe girmem‘ dedi. Ben kendisinden rica ettim, ‘Bir kez daha buna girin. Göreceksiniz Türkler Rumların her zaman önünde olacaktır. Ve bir adım önde olacağız.‘ Ve biz literatüre bir şey soktuk ‘win-win‘ (kazan-kazan) esasına göre ‘gelin bu işi yapalım‘ dedik.
Burgenstock‘ta Rum tarafı çekilmeye karar verdi. Sayın Annan bana döndü, ‘Erdoğan ne diyorsunuz‘ dedi. Ben de Sayın Annan‘a dedim ki, ‘Ben size Davos‘ta bir söz verdim. Biz bu işi bitireceğiz. Bir adım önde olacağız. Şimdi burada biz üç gündür çalışıyoruz. Boşuna mı çalıştık? Bunu bitirmek zorundayız.‘ Sayın Annan dedi ki, ‘Sayın Karamanlis kusura bakmayın, imzaları atmamız lazım‘. Ve biz o gün orada imzaları attık. Bu imzalarda ne vardı? Bu imzalarda Annan Planı‘nın kabulü ile birlikte KKTC‘nin de aynı şekilde bu haklardan istifadesi vardı. Neydi bu? Referandum. Ve bu referandumda Güney Kıbrıs, Annan Planı‘na ‘hayır‘ dedi.‘‘
‘Hayır‘ diyen Rumları Batı‘nın, AB‘ye aldığını, KKTC‘yi ise cezalandırdığını vurgulayan Erdoğan, halen KKTC‘nin cezalandırılmaya devam edildiğini söyledi.
Güney Kıbrıs‘ın bir hafta içinde AB‘ye alındığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
‘‘Bir şey daha söylemem lazım. Bayan Merkel şu anda konuştuğunu da herhalde unutuyor. Şunu söyledi, ‘Güney Kıbrıs‘ı AB‘ye almak yanlış olmuştur‘ ifadesini de kullanan kendisi. Ama bakın şimdi Güney Kıbrıs‘a bir ziyaret yapıyor ve bu ifadeyi kullanıyor. Ve ben diyorum ki, Sayın Şansölye siz, sizin şansölyeliğinizden önceki dönemi şöyle bir araştırın, bakın o zaman neyin ne olduğunu göreceksiniz ve tavsiye ederim Schröder ile de bir çay içsin.‘‘
Kaynak: AA
İki ülke arasında stratejik ilişkiler bulunduğuna dikkati çeken Tani, görüşmede ekonomi, enerji, tarım ve diğer projeler hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti.
Siyasi konularda da görüş alışverişinde bulunduklarını anlatan Tani, iki ülkenin politikalarının birbiriyle ilintili olduğunu söyledi. Gazze‘deki ablukanın nasıl kaldırılabileceği konusunu da görüştüklerini ifade eden Tani, ‘‘Barış süreci durdurulmuş bir süreç. Lübnan‘a da değindik. Lübnan‘da ne yapacağımızı konuştuk. Durumu stabilize edebilmek için ne yapılabilir? Bunu konuştuk‘‘ dedi.
-‘‘HEP BAKIŞIMIZ, ORTADOĞU‘DA, BÖLGEMİZDE OLSUN ÖRTÜŞÜYOR‘‘-
Başbakan Erdoğan da konuşmasında iki ülke arasındaki ekonomik, ticari, askeri alandaki ilişkileri görüştüklerini bildirdi. Erdoğan, devam etti:
‘‘Kendilerine misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum. Siyasi alanda Türkiye ve Katar arasında şu anda herhangi bir farklı bakış olmadı. Hep bakışımız, Ortadoğu‘da, bölgemizde olsun örtüşüyor. Bu bizim için büyük bir zenginlik. Askeri alanda yine önemli değerlendirmeler yaptık. Savunma sanayisine yönelik atılmakta olan adımlar var. Bunları görüşme fırsatımız oldu. Ekonomik ve ticari alanda Türkiye ve Katar arasında yükselen bir süreç var. Gerek Türk iş adamlarının, girişimcilerinin alt ve üst yapı yatırımlarında aldıkları rolleri gerekse bundan sonraki süreçte alabilecekleri rolleri değerlendirme imkanı oldu.‘‘‘
Geçmişte Asya Olimpiyatlarıyla Katar‘ın önemli bir rolü olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
‘‘Bugünlerde Asya Futbol Şampiyonası, tenisle ilgili süreç ve bunun da ötesinde 2022 Dünya Futbol Kupası‘nın Katar‘da oynanacak olması Katar‘ı farklı bir konuma götürüyor. Katar artık birçok uluslararası anlaşmaların merkezi haline geldi. Ben burada övünerek bir şeyi söylüyorum. Biz adeta iki aile gibiyiz. Bugün 500‘e yakın iş adamıyla Katar‘a geldik. Dört ayrı otelde yer bulunabildi. Bu, Katar‘ın ne denli bir cazibe merkezi olduğunu göstermesi bakımından ayrıca önemli.
Bir başka önemli durum, Türkiye-Katar arasındaki bu birliktelik, bölgemizde Filistin sorununda, Gazze‘de bizlere farklı görevler veriyor. Lübnan sorununun çözümünde Doha Anlaşması‘nın önemli bir özelliği var. Bu süreç kaybolmadı devam ediyor. Bölgedeki birçok sıkıntılarda Türkiye-Katar el ele vermek suretiyle nasıl bu sürece yardımcı olabiliriz?.. Şu anda Irak‘ta hükümetin kurulmasına seviniyoruz. Türkiye ve Katar olarak önemli desteklerimiz oldu. Bundan sonraki sürece yönelik olarak da birçok sorun karşısında biz çözmekten yana olacağız.‘‘
İki ülke arasında enerji sektöründe de önemli bir birlikteliğin olacağına inandığını dile getiren Erdoğan, Türkiye‘nin şu anda bir transit üssü görevini üstlendiğini vurguladı.
Erdoğan, ‘‘Deneyimlerimizi paylaşmak istiyoruz. Yapılan görüşmelerin olumlu neticelerine inanıyorum. Kendileriyle yaptığımız resmi görüşmelerden, heyetlerarası görüşmelerden alacağımız neticeleri şimdiden görür gibiyim‘‘ dedi.
-MERKEL‘İN AÇIKLAMALARI-
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin Almanya Başbakanı Angela Merkel‘in Kıbrıs‘la ilgili açıklamalarını sorması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
‘‘Özellikle bir şeyin altını çizmem lazım. Sayın Merkel, herhalde Kıbrıs sorununu kendi başbakanlığı döneminden itibaren devam eden bir süreç zannediyor. Kıbrıs sorununun geçmişini bilmiyor. Halbuki, şu anda anamuhalefet partisinin geçmişteki lideriyle bunu görüşme fırsatını bulabilseydi Kıbrıs sorununun asıl failinin kimler olduğunu gayet iyi anlardı.
Bakınız biz, İsviçre‘nin Burgenstock‘unda bir toplantı yaptık. O toplantıda Türkiye‘den garantör ülke olarak Başbakan sıfatıyla bulundum. Cumhurbaşkanım Abdullah Gül Bey, Dışişleri Bakanım sıfatıyla oradaydı. Ve Yunanistan tarafından garantör olarak Karamanlis vardı. Şu anda ebediyete intikal eden Papadopulos Güney‘i temsilen vardı. Kuzey‘i temsilen de Mehmet Ali Talat Bey vardı. Bu toplantıda, bizler üç gün boyunca bunu yaparken Sayın Annan bizim verdiğimiz sözü nasıl yerine getirdiğimizi bizzat teyit etti. Ve Sayın Annan ‘Ben bu işe girmem‘ dedi. Ben kendisinden rica ettim, ‘Bir kez daha buna girin. Göreceksiniz Türkler Rumların her zaman önünde olacaktır. Ve bir adım önde olacağız.‘ Ve biz literatüre bir şey soktuk ‘win-win‘ (kazan-kazan) esasına göre ‘gelin bu işi yapalım‘ dedik.
Burgenstock‘ta Rum tarafı çekilmeye karar verdi. Sayın Annan bana döndü, ‘Erdoğan ne diyorsunuz‘ dedi. Ben de Sayın Annan‘a dedim ki, ‘Ben size Davos‘ta bir söz verdim. Biz bu işi bitireceğiz. Bir adım önde olacağız. Şimdi burada biz üç gündür çalışıyoruz. Boşuna mı çalıştık? Bunu bitirmek zorundayız.‘ Sayın Annan dedi ki, ‘Sayın Karamanlis kusura bakmayın, imzaları atmamız lazım‘. Ve biz o gün orada imzaları attık. Bu imzalarda ne vardı? Bu imzalarda Annan Planı‘nın kabulü ile birlikte KKTC‘nin de aynı şekilde bu haklardan istifadesi vardı. Neydi bu? Referandum. Ve bu referandumda Güney Kıbrıs, Annan Planı‘na ‘hayır‘ dedi.‘‘
‘Hayır‘ diyen Rumları Batı‘nın, AB‘ye aldığını, KKTC‘yi ise cezalandırdığını vurgulayan Erdoğan, halen KKTC‘nin cezalandırılmaya devam edildiğini söyledi.
Güney Kıbrıs‘ın bir hafta içinde AB‘ye alındığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
‘‘Bir şey daha söylemem lazım. Bayan Merkel şu anda konuştuğunu da herhalde unutuyor. Şunu söyledi, ‘Güney Kıbrıs‘ı AB‘ye almak yanlış olmuştur‘ ifadesini de kullanan kendisi. Ama bakın şimdi Güney Kıbrıs‘a bir ziyaret yapıyor ve bu ifadeyi kullanıyor. Ve ben diyorum ki, Sayın Şansölye siz, sizin şansölyeliğinizden önceki dönemi şöyle bir araştırın, bakın o zaman neyin ne olduğunu göreceksiniz ve tavsiye ederim Schröder ile de bir çay içsin.‘‘