Kılıçdaroğlu partisinin alacağı oy oranını açıkladı

Şu anda oylarının yüzde 30-32 oranında olduğunu söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Seçimlerde bu oran yüzde 40'a çıkacaktır" dedi.

Kılıçdaroğlu partisinin alacağı oy oranını açıkladı
Vatan gazetesi yazarı Reha Muhtar bugünkü yazısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı söyleşiyi köşesine taşıyor. Referandumdaki oy oranından, Kılıçdaroğlu'nun Avrupa gezisine kadar konuşulan söyleşide Kılıçdaroğlu "Hayır" oylarında CHP'nin oranını açıklıyor..

KEMAL KILIÇDAROĞLU’YLA SAMİMİ SOHBET...

Artık 17 yaşında avuçlarımın patlarcasına alkışladığım günlerde olduğu gibi Ankara Farabi sokakta 3 katlı apartmanda değil CHP Genel Merkezi...

Çevre sokakta 7-8 katlı daha modern binada da değil CHP...

Eskişehir yolunda 17 katlı görkemli bir binaya taşınmış CHP Genel Merkezi...

12. katta Kemal Kılıçdaroğlu‘nun odası var...

Deniz Bey‘in odasını kullanıyor yeni lider...

Sohbet sıcak başlıyor Kemal Kılıçdaroğlu‘yla...

Benim kafamda en merak ettiğim konu Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin oyunu tam olarak yüzde kaç gördüğü şu anda?..

Çünkü referandumda yüzde 42 “Hayır” çıktı...

MHP’nin İç Anadolu’da oy kaybettiğini görüp, “oylarında genel bir düşüş var” dediler...

“Hayır” diyen sol partiler de oldu, onun için CHP nerede pek belli olmadı...

Kemal Kılıçdaroğlu’na eski bir CHP Genel Sekreteri olan Tarhan Erdem‘in referandum sonrası sözlerini hatırlatıyorum:

“Tarhan Bey, sizin CHP’nin başına gelmenizle oyların aniden yüzde 28-30’lara fırladığını söyledi... Sonra o ivmenin kaybolduğunu yeniden yüzde 23-24 bandına düştüğünü belirtti” diyorum ve soruyorum:

“Siz bu referandum sonuçlarından sonra CHP’nin oyunu yüzde kaç görüyorsunuz?..”

Kendi direkt yanıt vermek yerine “Bir üniversitenin yaptığı bilimsel bir araştırma var...” diyor, “Onların hesaplamalarına göre yüzde 42 Hayır çıkan referandum sonuçlarında, CHP’nin oyları yüzde 30-32 bandında...”

Kemal Bey’in açıklamalarından anlıyorum ki referandumda yüzde 58’lik bir “evet” oyunu beklememiş...

“En fazla yüzde 45-55 olur” diye düşünmüş...

“Evet”ler tahminimden fazla geldi” diyor, “Bunun nedeni de sosyal devlet yerine sadaka devleti haline dönüştürülmemiz...”

“O nedir” diye baktığımızı farkediyor ve açıyor:

“Kömür yardımı, ev kadınlarına yardım, yeşil kart gibi şeyler... Seçimlerde oylar istendiği gibi çıkmazsa bu yardımlar yok... Sosyal devlet değil, sadaka veren devlet gibi... Oysa aile sigortası çıkartsalar, insanlar yasa güvencesinde istediklerine oy atacaklar... Bingöl en fazla yardım yaptıkları, yeşil kart uygulamalı yer... Evet’lerin de en çok olduğu illerden biri...”


İşte bu noktada, Kemal Kılıçdaroğlu’nun sürekli laikliği tekrarlamak yerine “sosyal politikalara, yoksulluğa, sadaka yerine sosyal güvencelere” yönelik bir strateji kurduğunu görüyorum...

“Sosyal devletin olmadığı, sadaka düzeninin olduğu yerde ne laiklik, ne demokrasi hiçbir şey çalışmaz...” deyiveriyor...

“Seçimlerdeki oy oranınız ne olur?.. Kendinize nasıl bir çıta koydunuz?..” diyorum:

Hiç duraksamadan “Yüzde 40 cevabını veriyor...”


YENİ LAİKLİK ANLAYIŞI...
Kemal Kılıçdaroğlu samimi bir lider...

Bu her halinden belli...

Biz konuyu açmadan kendi açıyor, diyor ki “CHP’de genel başkanı değiştirmek için diyelim imza toplanıyor... Bu değiştirilmesi istenen genel başkanın önünde oluyor... Adam değiştirmesini isteyeceği kişinin önünde nasıl imza versin... Bunları değiştirmeliyiz... Demokratik olmak istiyorsak önce milletvekili seçimi de dahil parti için demokrasiyi kurmamız lazım...”

“Geçtiğimiz dönemlerde CHP’nin de kendi içinde demokratik bir parti olmadığını söyleyebilir miyiz” diyorum, “Elbette” diyor...

Güngör Mengi‘nin laiklikle ilgili sorularından şu sonucu çıkartıyorum Kemal Kılıçdaroğlu‘yla ilgili...

CHP’nin yeni lideri “Sürekli laikliğe vurgu yapan ve aslında geniş kitlelerin yoksullaşma sürecini fazla kaale almayan politikalardan sıkılmış...”

“Biz yüzde 42 aldık... CHP’nin varlığı laikliğin teminatıdır” diyor ve ekliyor:

“Esas yoksullaşma ve sadaka düzenine karşı çıkmak lazım...”

Tophane olaylarında Kültür Bakanı Ertuğrul Günay‘ın mahalleye gitmesini olumlu karşılamış, “Ama Başbakan Tophane’ye gidip insanlarla konuşmalı, sanatçılara güvence vermeli” diyor...

AVRUPA’YLA NE KONUŞTU?..
CHP’nin yeni liderinin en önemsediği konulardan biri Avrupa Birliği ile ilişkiler...

“Brüksel’de bize karşı olan çok etkin bir Türk çevre var... Bu çevre CHP’nin Avrupa Birliği’ne sürekli karşı olduğunu yayıyor...

Avrupalılarla yaptığım görüşmelerde, “Biz sonuna kadar Avrupa Birliği üyeliğinden yanayız” dedim, “Bugüne kadar Avrupa Birliği uyum yasalarından hiç birisini Meclis’te bloke etmediğimizi hatırlattım” şeklinde konuşuyor...

AVRUPA’YA BASKI ALTINDAKİ GAZETECİ LİSTESİ SUNULACAK...
Avrupa’daki muhataplarıyla konuşmalarında Kemal Kılıçdaroğlu‘nun dikkatini bir şey çekmiş...

“Bizde gazetecilere ve medyaya yönelik baskılardan pek haberdar değiller” diyor...

“Gelince arkadaşlara söyledim... Baskı altındaki gazetecilerin listesini çıkartıyoruz... Baskıları anlatacak bir rapor hazırlıyoruz... Türkiye’de basın özgürlüğünün geldiği noktaları geniş olarak raporda aktaracağız... Böylece ellerinde rapor olacak... Genel Kurul’da bu konuda konuşurlarken referans alabilecekler” diyor...

“Ne içersiniz” diye sorduğunda bakıyorum meyve sularına özel bir vurgu yapıyor...

Nitekim herkes çay kahve isterken, Kemal Kılıçdaroğlu “Havuç suyu” istiyor...

Güngör Mengi portakal suyu alıyor, Bilal Çetin elma, geri kalanlarımız çay ve kahve...

Garson tatlandırıcının olmadığını söyleyince istediğim espressoyu iptal ediyorum, limonlu çaya dönüyorum...

CHP liderinin Başbakan’la ilgili konuşurken nasıl bir tavır takındığına özellikle dikkat ediyorum...

En sert sözü “İktidardan düşmemek için her yolu denerler” sözü...

Bu konuda hiçbir kuşkusu yok gibi...

Buna karşın özellikle Başbakan’dan bahsederken sürekli “Sayın Başbakan” ifadesini kullanıyor...

Kürt açılımı ve görüşmelerde “olumsuz” bir tavır takınmamaya çalışıyor...

Söylediği şu:

“BDP’nin isteklerini biliyoruz... Başbakan ne diyor.. Onu bilmiyoruz... Onu kamuoyuyla paylaşmalı...”

Özellikle bu son konu...

Ancak Tayyip Erdoğan‘la, Kemal Kılıçdaroğlu‘nun birbirini anlaması ve yakınlaşmasıyla olur...

Türkiye’de Güneydoğu’da kalıcı barış CHP onaylamadan gerçekleşmez...

Bu hem sorumluluk hem de esneklik gerektiriyor...

İkinci defa çikolata ikram ediyor kalkarken Kemal Kılıçdaroğlu...

Çikolatayı ağzıma atıyorum, dışarı çıkıyoruz...

Güneşli bir Ankara havası var dışarda...O güneşin kalıcı bir barış, keyifli bir demokrasi ve çağdaş laik bir Türkiye getirmesini diliyorum...