Erdoğan: Resmi dil Türkçe'dir

Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe olduğunu belirten Başbakan Tayyip Erdoğan, bunun dışında anadilde eğitim tale...

Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe olduğunu belirten Başbakan Tayyip Erdoğan, bunun dışında anadilde eğitim taleplerinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Erdoğan, Hükümet ile görüşen BDP'ye göndermede bulunarak, "Eğer bizden akıldanelik yapmak suretiyle terör örgütüyle görüşme talebinde bulunurlarsa kusura bakmasınlar bizim terör örgütüyle görüşme yapmak gibi bir fantezimiz yoktur. Bizden resmi olarak anadilde eğitim beklerseniz bunu bizden beklemeyin, Türkiye'nin resmi dili Türkçedir" dedi. Referandum sonrası çıktığı tatilden dönerek partisinin il başkanlarını toplayan Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ile Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, BDP eş genel başkanları arasındaki görüşmenin benzerini CHP, MHP ile yapmak konusunda hiçbir önyargıları olmadığını vurgulayarak, şu mesajları verdi:

BDP'YE YANIT VERDİ
Bizden resmi olarak anadilde eğitim beklerseniz bunu bizden beklemeyin. Türkiye'nin resmi dili Türkçedir. Olayı istismar etme yoluna gitmenin ülkemizi bölmeye yönelik adımlar olduğunu da özellikle vurguluyorum.
Türkiye'nin meselelerini çözmek için Parlamento çatısı altında kim varsa bunlarla görüşürüz. Terörü sona erdirmek akan kanı, akan gözyaşını durdurmak, uzlaşı ile mutabakatla yeni bir anayasa yapmak için ülkemizin kangren olmuş sorunlarını çözmek için tüm siyasi partilerle diyaloğa açık olduk, bundan sonra da kapılarımızı ardına kadar açık tutacağız.
Fakat bizden akıldanelik yapmak suretiyle terör örgütüyle görüşme talebinde bulunurlarsa bizim terör örgütüyle görüşme yapmak gibi bir fantezimiz yoktur, bunu kimse bizden beklemesin.
Demokrasi süreçlerini sabote etmeye çalışan mihraklar boş durmuyor. Önemli bir gazetemize Van'da tehditler savuruyorlar, 'Bu gazeteyi burada dağıtmayacaksınız' diye. Bu demokrasi mi? Silahla mı gösteriyorsunuz? Camilere boykot uyguluyorlar. Böyle anlayış olabilir mi? Cami kimsenin camisi değildir.
Her türlü sorunun çözümü demokratik siyasettir. Terörle, şiddetle, kavgayla hiçbir sorun çözülemez. Kan akarken diyalog zorlaşır. Sıkılı yumruklarla tokalaşmanın mümkün olmadığı da ortadadır. Çözüm isteyen, değişim hak ve özgürlük isteyen demokrasiye uygun hareket etmek zorundadır. Halkımızın çoğunluğunun kabullenmediği çözüm gerçek çözüm olamaz.
Sandıktan çıkan dersleri doğru okumayanlar yanlış yapmaya devam ediyorlar. 12 Eylül gecesi arabalarla sokaklara dökülmedik, çığırtkanlık çılgınlık yapmadık. Olgun tevazu içinde karşıladık. Çünkü şımarıklığa gerek yoktu, mesaj sandıkta verilmişti.
Türkiye'nin kutuplaştığını, bölündüğünü iddia edenler her zaman olduğu gibi sandık sonuçlarını okuyamayanlardır. Biz Türkiye haritasını beyaz ve kahverengi ya da mavi ve kırmızı olarak boyamanın sandık sonuçlarına bu şekilde bakmanın son derece isabetsiz olduğuna inanıyoruz. 7 coğrafi bölgeye renk izafe etmek olsa olsa demokratik renk körlüğünün ifadesidir. Asıl bölücülük, halkın demokratik iradesini kategorilere bölmek suni ayrışmadır.
Biz yüzde 42'nin neden 'hayır' dediğini anlama çabasındayız, gerekirse özeleştiri yapmaktan da kaçınmalıyız. Evet diyenlerin değişim heyecanının gereğini yapmak da partilerin görevidir.
Yeni bir anayasa konusunda 12 Eylül akşamı itibarıyla zaten startı verdik. Herkes çalışmasını yapsın, biz de çalışmamızı yapıyoruz. 2011 genel seçimlerinden sonra Meclis Başkanlığı'nda mı, hangisinin organizasyonuyla olursa olsun, aynen daha önce yaptığımız teklif gibi teklifimizi yaparız, ama hazırlıklı olun, biz de hazırlığımızı yapıyoruz. Bütün STK'ların hepsinin düşüncesini alalım, yeni bir anayasayı Meclis Başkanlığı'nın koordinesinde yürütelim. İl başkanları toplantısı 4.5 saat sürdü.