Sanat Galerisinde Saldırıya Uğrayanlar Basın Toplantısı Düzenledi
Beyoğlu'ndaki sanat galerisinde bir grubun saldırısına maruz kalanlar, basın toplantısı düzenledi
Beyoğlu'ndaki sanat galerisinde bir grubun saldırısına maruz kalanlar, basın toplantısı düzenledi. Grup adına konuşan Nazım Dikbaş, olayın tamamen planlı bir saldırı olduğunu ifade ederek, "Galerilere yönelik daha önce de tehditler oluyordu. Saldırının daha da vahim sonuçlar yaratmaması bir şanstı" dedi.
Beyoğlu'nda Outlet Sanat Galerisi'nin açılışı sırasında düzenlenen baskına ilişkin tartışmalar sürerken, bir grubun saldırısına maruz kalanlar ve bölgedeki galeri sahipleri ortak basın toplantısı düzenledi. Galatasaray Cezayir Salonları'nda düzenlenen toplantıda grup adına konuşan Nazım Dikbaş, daha önce defalarca tehdit aldıklarını söyledi. Dikbaş, "Saldırıyla sanatseverler üzerinde tam bir terör ortamı yaratıldı. Bıçak, demir sopalar, coplar ve kırık şişeler kullanıldı. Polonya, Hollanda, Alman ve
İngiliz uyruklu sanatseverler yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. Saldırının daha da vahim sonuçlar yaratmaması bir şanstı. Bir süredir tophanede bir grubun bu tür açılışlara yönelik şiddet içeren eylemlerine şahit oluyoruz. Çeşitli defa galerilerimiz, sanatçılarımız tehdit edildi" dedi.
Bu tür örgütlü saldırıların Tophane halkına mal edilmemesi gerektiğini ifade eden Dikbaş, "Bu saldırılar mahallenin güvenliği açısından tehdit oluşturmaktadır. İstanbul'un merkezinde yaşanması hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu örgütlü saldırı, tüm sanat kurumları için de ciddi bir uyarıdır. Eylemin nasıl örgütlendiğine ilişkin ciddi bir soruşturma yapılarak sorumluların bulunması kentin güvenliği açısından zorunludur. Benzer olaylarda saldırganların cezasız kalması, bu tür şiddet eylemlerini
gerçekleştiren gruplar için cesaretlendirici olmuştur" diye konuştu.
Nazım Dikbaş, olayın tekrarına fırsat vermemek için tüm tanıkları Beyoğlu Karakolu'na ifade vermeye çağırdı. İçki tartışmalarına da değinen Dikbaş, "İçkinin ön plana çıkarılması bizim tarafımızdan yapılmadı. Dünyanın her yerinde sergi açılışlarında içki içilir. Bir kokteyl düzenlenir. Bunu taşkınlıkla ilişkilendirmek yanlış olur. Bu bir tartışma sonucu, orada oluşan bir anlaşmazlık sonucu gerçekleşmedi. Doğrudan bir saldırı olarak gerçekleşti. Biz dışarıda beklerken doğrudan, amacı kızgınlıkla bile olsa
bizimle tartışmak, bize memnuniyetsizliğini ifade etmek için gelen bir kalabalık değildi. Doğrudan saldırmak, planlı ve organize bir şekilde saldırmak üzere gelmiş bir kalabalıktı. Doğrudan fiziki saldırı oldu. Sopalar, gaz spreyleri. Tekrar ettikleri sloganlardan anlaşıldığı üzere planlanmış bir şey" açıklamasında bulundu.
Grubun saldırısı sırasında yaralanan ve gözünde morluklar oluşan Kağan Şimşekalp ise, kendilerini Tophane halkının kurtardığını söyledi. Linç girişiminin polisin yanında olduğunu savunan Şimşekalp, "Polis ekipleri olay olduktan 20 dakika sonra geldi. Olay yerine sadece iki polis memuru geldi. Polis onlarla konuşmaya gitti. Aradan sıyrılıp bana saldırdılar. Polis havaya ateş etmek yerine olup biteni izledi. Mesele alkol meselesi değil, mesele ekonomik bir mesele. İnsanlar orada çöplükte yatıyor. 3 yıl
önce buna benzer bir olay Sulukule'de yaşandı. Son 5 yılda orada yaşayan insanların kiraları yüzde 200 artmış, evlerini kaybedeceklerini biliyorlar" dedi.
Şimşekalp, saldırıyı gerçekleştirenlerin kendilerini dışlanmış hissettikleri için böyle bir eyleme başvurduklarını da ifade ederek, "Bu insanlar her ortama giremiyorlar. Bizim okuduğumuz okullarda, bizim girdiğimiz ortamlarda, bizim kurduğumuz arkadaşlık ortamına, yani kısacası bizim kültür seviyemize erişemiyorlar. Bundan dolayı da kendilerini dışlanmış hissediyorlar. Bu da diğer bir sorun olabilir. Bundan dolayı da onlara pek fazla kızamıyorum" şeklinde konuştu.
Şimşekalp, açıklamalarını Dostoyevski'nin "Sefaletin olduğu yerde ahlak ve erdem aranmaz" sözleriyle bitirdi.
(İST-EY-EY-CC-Y)
Beyoğlu'nda Outlet Sanat Galerisi'nin açılışı sırasında düzenlenen baskına ilişkin tartışmalar sürerken, bir grubun saldırısına maruz kalanlar ve bölgedeki galeri sahipleri ortak basın toplantısı düzenledi. Galatasaray Cezayir Salonları'nda düzenlenen toplantıda grup adına konuşan Nazım Dikbaş, daha önce defalarca tehdit aldıklarını söyledi. Dikbaş, "Saldırıyla sanatseverler üzerinde tam bir terör ortamı yaratıldı. Bıçak, demir sopalar, coplar ve kırık şişeler kullanıldı. Polonya, Hollanda, Alman ve
İngiliz uyruklu sanatseverler yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. Saldırının daha da vahim sonuçlar yaratmaması bir şanstı. Bir süredir tophanede bir grubun bu tür açılışlara yönelik şiddet içeren eylemlerine şahit oluyoruz. Çeşitli defa galerilerimiz, sanatçılarımız tehdit edildi" dedi.
Bu tür örgütlü saldırıların Tophane halkına mal edilmemesi gerektiğini ifade eden Dikbaş, "Bu saldırılar mahallenin güvenliği açısından tehdit oluşturmaktadır. İstanbul'un merkezinde yaşanması hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu örgütlü saldırı, tüm sanat kurumları için de ciddi bir uyarıdır. Eylemin nasıl örgütlendiğine ilişkin ciddi bir soruşturma yapılarak sorumluların bulunması kentin güvenliği açısından zorunludur. Benzer olaylarda saldırganların cezasız kalması, bu tür şiddet eylemlerini
gerçekleştiren gruplar için cesaretlendirici olmuştur" diye konuştu.
Nazım Dikbaş, olayın tekrarına fırsat vermemek için tüm tanıkları Beyoğlu Karakolu'na ifade vermeye çağırdı. İçki tartışmalarına da değinen Dikbaş, "İçkinin ön plana çıkarılması bizim tarafımızdan yapılmadı. Dünyanın her yerinde sergi açılışlarında içki içilir. Bir kokteyl düzenlenir. Bunu taşkınlıkla ilişkilendirmek yanlış olur. Bu bir tartışma sonucu, orada oluşan bir anlaşmazlık sonucu gerçekleşmedi. Doğrudan bir saldırı olarak gerçekleşti. Biz dışarıda beklerken doğrudan, amacı kızgınlıkla bile olsa
bizimle tartışmak, bize memnuniyetsizliğini ifade etmek için gelen bir kalabalık değildi. Doğrudan saldırmak, planlı ve organize bir şekilde saldırmak üzere gelmiş bir kalabalıktı. Doğrudan fiziki saldırı oldu. Sopalar, gaz spreyleri. Tekrar ettikleri sloganlardan anlaşıldığı üzere planlanmış bir şey" açıklamasında bulundu.
Grubun saldırısı sırasında yaralanan ve gözünde morluklar oluşan Kağan Şimşekalp ise, kendilerini Tophane halkının kurtardığını söyledi. Linç girişiminin polisin yanında olduğunu savunan Şimşekalp, "Polis ekipleri olay olduktan 20 dakika sonra geldi. Olay yerine sadece iki polis memuru geldi. Polis onlarla konuşmaya gitti. Aradan sıyrılıp bana saldırdılar. Polis havaya ateş etmek yerine olup biteni izledi. Mesele alkol meselesi değil, mesele ekonomik bir mesele. İnsanlar orada çöplükte yatıyor. 3 yıl
önce buna benzer bir olay Sulukule'de yaşandı. Son 5 yılda orada yaşayan insanların kiraları yüzde 200 artmış, evlerini kaybedeceklerini biliyorlar" dedi.
Şimşekalp, saldırıyı gerçekleştirenlerin kendilerini dışlanmış hissettikleri için böyle bir eyleme başvurduklarını da ifade ederek, "Bu insanlar her ortama giremiyorlar. Bizim okuduğumuz okullarda, bizim girdiğimiz ortamlarda, bizim kurduğumuz arkadaşlık ortamına, yani kısacası bizim kültür seviyemize erişemiyorlar. Bundan dolayı da kendilerini dışlanmış hissediyorlar. Bu da diğer bir sorun olabilir. Bundan dolayı da onlara pek fazla kızamıyorum" şeklinde konuştu.
Şimşekalp, açıklamalarını Dostoyevski'nin "Sefaletin olduğu yerde ahlak ve erdem aranmaz" sözleriyle bitirdi.
(İST-EY-EY-CC-Y)