Kılıçdaroğlu Silifke'de
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Hayırsızlar milletin yakasından hayır oyu ile düşecek" dedi.
Özel Tim ve Çevik Kuvvet polislerinin yoğun güvenlik tedbirleri altında Silifke Atatürk Anıtı meydanında halka seslenen Kılıçdaroğlu, "Bu Anayasa, esnafın, çiftçinin, sanayicinin derdini çözmüyor. Bu Anayasa Recep Bey'in derdini çözüyor" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu hükümete yüklenerek, "Bir dönem birisi kalktı dedi ki efendim dedi güneş var, toprak var, her şey var, mutfağa gireceğiz helva yapacağız, millete dağıtacağız, bizi mutfağa sokmuyorlar. Millet aldı mutfağa koydu, hadi helva yap
dedi. Helvayı yaptı, bir baktık helvanın tamamını kendisi götürmüş. Ayva da millete kaldı. Eşek ölür kalır semeri, sahi ne oldu Deniz Feneri, ne oldu? Halkın iktidarında yoksulları sömüren, inanç sömürüsü yapan, haksız yere cebini dolduran, kul hakkı yiyen onları tarihe gömeceğiz. Ve onlardan mutlaka hesap soracağız. Recep Bey hiç işsizlik var diye telaşa kapılıyor mu? Hayır. Ya şu işsizliği önleyelim diye herhangi bir şey yapıyor mu? Hayır. Çünkü Recep Bey'in derdi başka. Onun derdi nasıl sorun yaratırım.
Onun derdi toplumu nasıl bölerim. Onun derdi nasıl olurda sorun çıkar, ben de orda bir nema kaparım. Onun için onlar bu ülkenin sorunlarına vakıf değiller. Onlar bu ülkenin rantına talip. Onun için diyorum hepsi köşeyi döndü. Biz bu ülkenin sorunlarına talibiz. Sorunlarını çözeceği. Sorun yaratmayacağız" dedi.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı bir televizyon kanalına çıkıp tartışmaya davet eden Kılıçdaroğlu, "Recep Bey'e dedim ki, madem Anayasa'yı tartışalım, madem ki diyorsun ki benim anayasam çok iyi, ben millete güzel bir anayasa getirdim, o zaman gel istediğin bir televizyon kanalına çıkalım. Televizyon kanalını da sen seç. Sen seç gazetecini. Adam gibi adamsan, yürekli adamsan çıkarsın karşıma. Recep Bey televizyon kanalında çıkabilir mi karşıma? Hayır. Cesareti var mıdır Recep Bey'in? Hayır. Ben de
biliyorum cesareti olmadığını. Karşıma çıkması için hem haklı olması lazım hem de mangal gibi yürek olması lazım" diye konuştu.
'Hayır' oylarıyla hayırsızları milletin yakasından düşüreceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Ne diyordu Recep Bey, 'Bir hap yaptık' diyordu. 'Millete verdik yutacak'. Recep Bey doktor mu? Doktorluğu yok değil mi? Doktor olmayan adam millete hap verirse, bunu yutan millet zehirlenmez mi? O zaman ki Recep Bey'in verdiği hapı yutmayacağız. Oyuna da gelmeyeceğiz. Bir tek düşüncemiz var; hayırsızlar milletin yakasından düşecek, hayır oylarımızla" dedi.
AK Parti iktidarında cep telefonu dinlenmelerinin başladığını savunan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Cep telefonlarınızın 2002'den önce dinlenebileceğine inanıyor muydunuz. Şimdi cep telefonlarımız dinleniyor. Bu cep telefonu dinleme modası nereden başladı. Recep Bey iktidarında başladı. Peki bir insanın özel yaşamını dinlemek, mahkeme kararı olmaksızın dinlemek 70 milyon vatandaşı dinlemek, 70 milyon vatandaşı fişlemek değil mi? Onun için diyoruz ki bunlara hayır diyoruz. Peki madem samimi isen, madem yürekli ise, madem darbenin arkasına saklanmıyorsan sana 27 Nisan'da gelip muhtıra verdi. Niye ona
üstün hizmet madalyası verdin? Görüyorsunuz değil mi? Anlaşmaya bakın. Çıkar birliğine bakın. Sen bana muhtıra ver, ben masum ayağına yatayım, erken seçim kararı alayım, sonra seçimi kazanırsam ben de sana üstün hizmet madalyası vereyim. Bunlar mağdur edebiyatı yapıp geldiler. Köşeyi döndüler. Firavun oldular. Şimdi Anayasa değişikliğini getiriyorlar. Firavun olmak üzereler. Bunların firavun olmalarına izin vermeyeceğiz."
dedi. Helvayı yaptı, bir baktık helvanın tamamını kendisi götürmüş. Ayva da millete kaldı. Eşek ölür kalır semeri, sahi ne oldu Deniz Feneri, ne oldu? Halkın iktidarında yoksulları sömüren, inanç sömürüsü yapan, haksız yere cebini dolduran, kul hakkı yiyen onları tarihe gömeceğiz. Ve onlardan mutlaka hesap soracağız. Recep Bey hiç işsizlik var diye telaşa kapılıyor mu? Hayır. Ya şu işsizliği önleyelim diye herhangi bir şey yapıyor mu? Hayır. Çünkü Recep Bey'in derdi başka. Onun derdi nasıl sorun yaratırım.
Onun derdi toplumu nasıl bölerim. Onun derdi nasıl olurda sorun çıkar, ben de orda bir nema kaparım. Onun için onlar bu ülkenin sorunlarına vakıf değiller. Onlar bu ülkenin rantına talip. Onun için diyorum hepsi köşeyi döndü. Biz bu ülkenin sorunlarına talibiz. Sorunlarını çözeceği. Sorun yaratmayacağız" dedi.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı bir televizyon kanalına çıkıp tartışmaya davet eden Kılıçdaroğlu, "Recep Bey'e dedim ki, madem Anayasa'yı tartışalım, madem ki diyorsun ki benim anayasam çok iyi, ben millete güzel bir anayasa getirdim, o zaman gel istediğin bir televizyon kanalına çıkalım. Televizyon kanalını da sen seç. Sen seç gazetecini. Adam gibi adamsan, yürekli adamsan çıkarsın karşıma. Recep Bey televizyon kanalında çıkabilir mi karşıma? Hayır. Cesareti var mıdır Recep Bey'in? Hayır. Ben de
biliyorum cesareti olmadığını. Karşıma çıkması için hem haklı olması lazım hem de mangal gibi yürek olması lazım" diye konuştu.
'Hayır' oylarıyla hayırsızları milletin yakasından düşüreceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Ne diyordu Recep Bey, 'Bir hap yaptık' diyordu. 'Millete verdik yutacak'. Recep Bey doktor mu? Doktorluğu yok değil mi? Doktor olmayan adam millete hap verirse, bunu yutan millet zehirlenmez mi? O zaman ki Recep Bey'in verdiği hapı yutmayacağız. Oyuna da gelmeyeceğiz. Bir tek düşüncemiz var; hayırsızlar milletin yakasından düşecek, hayır oylarımızla" dedi.
AK Parti iktidarında cep telefonu dinlenmelerinin başladığını savunan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Cep telefonlarınızın 2002'den önce dinlenebileceğine inanıyor muydunuz. Şimdi cep telefonlarımız dinleniyor. Bu cep telefonu dinleme modası nereden başladı. Recep Bey iktidarında başladı. Peki bir insanın özel yaşamını dinlemek, mahkeme kararı olmaksızın dinlemek 70 milyon vatandaşı dinlemek, 70 milyon vatandaşı fişlemek değil mi? Onun için diyoruz ki bunlara hayır diyoruz. Peki madem samimi isen, madem yürekli ise, madem darbenin arkasına saklanmıyorsan sana 27 Nisan'da gelip muhtıra verdi. Niye ona
üstün hizmet madalyası verdin? Görüyorsunuz değil mi? Anlaşmaya bakın. Çıkar birliğine bakın. Sen bana muhtıra ver, ben masum ayağına yatayım, erken seçim kararı alayım, sonra seçimi kazanırsam ben de sana üstün hizmet madalyası vereyim. Bunlar mağdur edebiyatı yapıp geldiler. Köşeyi döndüler. Firavun oldular. Şimdi Anayasa değişikliğini getiriyorlar. Firavun olmak üzereler. Bunların firavun olmalarına izin vermeyeceğiz."