İnönü, 90. dakikada güldü
UEFA Avrupa Ligi (L) Grubu'ndaki ilk maçına çıkan Beşiktaş, 90. dakikada Ernst'in kafasından gelen golle üç puanı kaptı
UEFA Avrupa Ligi (L) Grubu'ndaki ilk maçına çıkan Beşiktaş, 90. dakikada Ernst'in kafasından gelen golle üç puanı kaptı
ONUR SALMAN
Sanıyorum Mircea Lucescu’dan bu yana Dolmabahçe sakinleri şöyle rahat bir karşılaşma izleyemiyorlardı. Hep bir ‘ya sonra’ korkusu, daima ‘diken üstüne’ kurulu bir heyecan yaşıyorlardı. Ta ki bu seneye kadar. Mali sorunları daha sonradan çok net bir şekilde ortaya çıkacak olsa da Yıldırım Demirören başkanlığındaki yönetici heyet, taraftarın hem gönlünü hem de gözünü fethetmeyi başardı. Değil mi ki Ricardo Quaresma ve Guti bu topraklara ayak bastı ve bir ‘Belediye’ çalışması dışında bu şölen hep sürdü, gerisi de teferruattandı. Hem de Q7’siz de kutlamaların daimi olacağının sinyalini vererek. Her şey o kadar güller içindeydi ki geçen sezonlarda çok göze batan modern dille ‘rotasyon’, erbabı Bernd Schuster olunca methiyelere mazhar oldu. Artık basın mensupları da taraftarlar gibi tecrübeli çalıştırıcının kadro tadilatlarına ayak uyduramıyordu. Aynı dün olduğu gibi. Kalenin ‘Cenk’averi yerini filenin Hakan’ına devretmiş, forvet arkası ise Hilbert, Tabata ve Holosko’lanmıştı.
Bu değiş-tokuşlar İnönü’de klasik bir ilk yarı Beşiktaş maçı izlememize engel olmadı. Zaten Schuster’in eleştirilerden sıyrılmasını sağlayan da buydu. İlk 20 dakika yoğun tempo, bir-iki fırsat, sonrasında bir duraklama dönemi, kısa bir süreliğine kontrol devri ve yeniden baskı. Siyah-Beyazlılar'ın akşamki menüsü ordövrü 5. dakikada Tabata’nın zayıf vuruşuydu. Ki bu aslında 7’deki ara sıcağın da habercisiymiş. Bu dakikada Brezilyalı, Holosko’yu defansın arkasına sarkıttı ama Slovak rakibinin üzerinden aşırtıp düzelttiği topta, kaleyi bir karış yüksek ölçtü. 25’e kadar İnönü’deki menüden memnun olan CSKA Sofya 27’de Hakan ve Tabata’nın hatalarını Marquinhos’un etkili vuruşuyla bütünleştirebilseydi, açılışı kaliteli bir şarapla yapmış olacaktı.
Konuk, Kartal defansının arkasına sarkmaya çalışılırken Ferrari’yi fazla yıpratmış olmalılar ki 37’de zorunlu olarak İbrahim Toraman sahaya adım attı. 40’da taçtan gelen topta da Sheridan, Toraman’a takılınca soyunma odası konuşmaları 0-0’la başlamış oldu.
İkinci devre ana yemeği kim söyleyecek tartışmasıyla başladı. Kaptan nam-ı diğer Deli İbrahim, Nobre'lik bir yemek seçti, Nelson ise kendi sevdiklerini sipariş etti ama saha beğenmedi. Kaptan niyetliydi. Günü karnı tok, sırtı pek olarak tamamlayacaktı takımı. Soldan 52’de şık geldiğinde bu arzusunu ele güne beyan etmişti. 59’da Quaresma girene kadar Portekizliyi aratmadı.
Beşiktaş ise dalgalanmaya başlamıştı. Fakat durulmaya niyeti yoktu. Önce Hilbert ortaladı Nobre iyi vuramadı, ardından Üzülmez ortaladı defansın sektirdiği topta Guti’nin sert vuruşu üstten auta gitti. Gol 'geliyorum' dedikçe CSKA durumu öteliyordu. Dostça oturduğu masadan öyle kalmak istiyordu. Ama hem Guti hem Q7 son olarak da Bobo’yla bütün hücum müfrezesini salmıştı konuk ekibin üstüne. 68’de Guti-Q7 ortaklaşası Nobre’ye biraz yüksek kalmasa sonucu da erken alabilirdi Kartal. Bir dakika sonra da Tabata kaleciye takılmasa Boğaz’da bayram başlamış olacaktı. 84’de Quti, Quaresma’nın önüne bıraktığı topta belki kaleci sahneye çıktı ama 90’da Guti’nin ortasında Ernst’in kafasına yapılacak hiçbir şey yoktu: 1-0. Böylece ana yemek geç de olsa Beşiktaş’ın oldu.
ONUR SALMAN
Sanıyorum Mircea Lucescu’dan bu yana Dolmabahçe sakinleri şöyle rahat bir karşılaşma izleyemiyorlardı. Hep bir ‘ya sonra’ korkusu, daima ‘diken üstüne’ kurulu bir heyecan yaşıyorlardı. Ta ki bu seneye kadar. Mali sorunları daha sonradan çok net bir şekilde ortaya çıkacak olsa da Yıldırım Demirören başkanlığındaki yönetici heyet, taraftarın hem gönlünü hem de gözünü fethetmeyi başardı. Değil mi ki Ricardo Quaresma ve Guti bu topraklara ayak bastı ve bir ‘Belediye’ çalışması dışında bu şölen hep sürdü, gerisi de teferruattandı. Hem de Q7’siz de kutlamaların daimi olacağının sinyalini vererek. Her şey o kadar güller içindeydi ki geçen sezonlarda çok göze batan modern dille ‘rotasyon’, erbabı Bernd Schuster olunca methiyelere mazhar oldu. Artık basın mensupları da taraftarlar gibi tecrübeli çalıştırıcının kadro tadilatlarına ayak uyduramıyordu. Aynı dün olduğu gibi. Kalenin ‘Cenk’averi yerini filenin Hakan’ına devretmiş, forvet arkası ise Hilbert, Tabata ve Holosko’lanmıştı.
Bu değiş-tokuşlar İnönü’de klasik bir ilk yarı Beşiktaş maçı izlememize engel olmadı. Zaten Schuster’in eleştirilerden sıyrılmasını sağlayan da buydu. İlk 20 dakika yoğun tempo, bir-iki fırsat, sonrasında bir duraklama dönemi, kısa bir süreliğine kontrol devri ve yeniden baskı. Siyah-Beyazlılar'ın akşamki menüsü ordövrü 5. dakikada Tabata’nın zayıf vuruşuydu. Ki bu aslında 7’deki ara sıcağın da habercisiymiş. Bu dakikada Brezilyalı, Holosko’yu defansın arkasına sarkıttı ama Slovak rakibinin üzerinden aşırtıp düzelttiği topta, kaleyi bir karış yüksek ölçtü. 25’e kadar İnönü’deki menüden memnun olan CSKA Sofya 27’de Hakan ve Tabata’nın hatalarını Marquinhos’un etkili vuruşuyla bütünleştirebilseydi, açılışı kaliteli bir şarapla yapmış olacaktı.
Konuk, Kartal defansının arkasına sarkmaya çalışılırken Ferrari’yi fazla yıpratmış olmalılar ki 37’de zorunlu olarak İbrahim Toraman sahaya adım attı. 40’da taçtan gelen topta da Sheridan, Toraman’a takılınca soyunma odası konuşmaları 0-0’la başlamış oldu.
İkinci devre ana yemeği kim söyleyecek tartışmasıyla başladı. Kaptan nam-ı diğer Deli İbrahim, Nobre'lik bir yemek seçti, Nelson ise kendi sevdiklerini sipariş etti ama saha beğenmedi. Kaptan niyetliydi. Günü karnı tok, sırtı pek olarak tamamlayacaktı takımı. Soldan 52’de şık geldiğinde bu arzusunu ele güne beyan etmişti. 59’da Quaresma girene kadar Portekizliyi aratmadı.
Beşiktaş ise dalgalanmaya başlamıştı. Fakat durulmaya niyeti yoktu. Önce Hilbert ortaladı Nobre iyi vuramadı, ardından Üzülmez ortaladı defansın sektirdiği topta Guti’nin sert vuruşu üstten auta gitti. Gol 'geliyorum' dedikçe CSKA durumu öteliyordu. Dostça oturduğu masadan öyle kalmak istiyordu. Ama hem Guti hem Q7 son olarak da Bobo’yla bütün hücum müfrezesini salmıştı konuk ekibin üstüne. 68’de Guti-Q7 ortaklaşası Nobre’ye biraz yüksek kalmasa sonucu da erken alabilirdi Kartal. Bir dakika sonra da Tabata kaleciye takılmasa Boğaz’da bayram başlamış olacaktı. 84’de Quti, Quaresma’nın önüne bıraktığı topta belki kaleci sahneye çıktı ama 90’da Guti’nin ortasında Ernst’in kafasına yapılacak hiçbir şey yoktu: 1-0. Böylece ana yemek geç de olsa Beşiktaş’ın oldu.