Başbakan Erdoğan'ın istediği pankart

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutköy'ün ardından Sultangazi'de vatandaşlarla bir araya geldi. Sultangazi'de yoğun bir ilgiyla karşılanan Erdoğan, güçlükle konuşma yapacağı alana girdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutköy'ün ardından Sultangazi'de vatandaşlarla bir araya geldi. Sultangazi'de yoğun bir ilgiyla karşılanan Erdoğan, güçlükle konuşma yapacağı alana girdi. Otobüsün içinden vatandaşlara el sallayan Başbakan Erdoğan, burada da referanduma ilişkin kısa bir konuşma yaptı.

Anayasada yapılan değişikliklere ilişkin bilgi veren Başbakan referanduma 'evet' oyu istedi.

Başbakan Erdoğan'ı konuşmasını yaptığı alanda bir süpriz bekliyordu.

Bir grup partili tarafından hazırlanan pankart Erdoğan'ın hemen dikkatini çekti.

Pankart, Erdoğan'ın annesine Tenzile Erdoğan'a hitaben yazılmıştı. "Evladın bizimle, biz varız yanında. Bayramın kutlu olsun senin Tevzile Ana...." yazılı pankartı gören Erdoğan önce gülümsedi sonra "Onu bana sarın da verin" dedi.

Daha sonra fotoğrafçısına dönen Erdoğan, "Pankartın fotoğrafını çek" diye talimat verdi.

Yargıya yüklendi

Başbakan Erdoğan, Gaziosmanpaşa'nın Küçükköy semtinde parti otobüsünden halka hitaben yaptığı konuşmada, Ramazan Bayramı'nın Türk Milletinin birliğine, beraberliğine, mutluluğuna, barışına vesile olmasını diledi.

Anayasa Mahkemesindeki değişikliğe de işaret eden Erdoğan, Anayasa Mahkemesinin 11 asil ve 4 yedek üyesi bulunduğunu kaydederek, "4 yedek üye asil üye olacak 15, 2 tane de buna Cumhurbaşkanımız yeni üye ilave edecek 17" diye konuştu.

Siirt'te okuduğu bir şiirden dolayı 10 ay mahkum edildiğini anımsatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Başıma gelenler ayrı bir destandır. Şimdi diyor ya Sayın Başkan, 'biz kimsenin ne arka, ne ön bahçesiyiz' diyor ya, külahıma anlat. Biz damdan düştük, neyin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Eğer çok merak ediyorsan bu maceramı sana anlatırım. Milletvekilliği adaylığımızın olduğu süreçte nelerle karşılaştığımız da bilinen şeyler. Nelerin nasıl yürüdüğünü biliyoruz. Danıştay'da, valilikte, bütün il müdürlüklerinin atanmasında çektiğimiz çileleri biz biliyoruz.

Ayağımızda prangalarla ülke yönetiyoruz. Bütün iyi niyetimizi her zaman suiistimal ettiler ve 'fiziki şartlardan yoksun bir yargı' dediler. Bunu dedikleri dönemde bile Türkiye'nin genelinde batıda olmayan adalet saraylarını biz inşa ettik. Geldiler zam talep ettiler, zam verdik. Bütün bunlara rağmen yine bunları görmezlikten geldiler. İster istemez konuşturuyorlar bizleri. Konuşmayın, siz yasalarınızla verdiğiniz kararlarla konuşun. Siyasete soyunmak istiyorsanız cübbeyi çıkarın, gelin siyasete soyunun."

"Yargı yılının açılış töreninde gayet güzel siyaset yaptılar" diyen Erdoğan, "Karşısında siyasiler, Anayasa Mahkemesi Başkanı var, Anayasa Mahkemesinin verdiği kararı, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın karşısında adeta CHP'nin bir söylemi gibi kullanıyorlar. Kararlarınızla konuşun, eğer siyaset diliyle konuşmaya gayret ederseniz burada bize düşen bunun cevabını vermektir. Çok merak ediyorsanız emekliliği bekleme, istifa et, gel siyasete soyun. Yakışan, olması gereken budur. Biz bunu bekleriz" şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, "(Eleman sıkıntısı var) diyorlar, tamam alalım. Ardından bir şey geliyor, 'mülakatları kamerayla yapacaksınız'. Kamerayla mülakat... Ey Danıştay mensupları, siz kamerayla mı girdiniz yargıya? Bize kadar böyle bir şey yoktu da AK Parti iktidar olunca bu kamera olayı nereden çıktı?
İşte şimdi bu 12 Eylül'de bu kamera şakaları ortadan kalkacak, ondan rahatsız oluyorlar. Devlet ciddiyet ister, bu geliyor, bundan rahatsız oluyorlar" dedi.

"Dediler ki; 'biz yargıçlar devleti kuracağız'. Bu ülkede yargıçlar devletinin kurulmasına benim milletim müsaade etmez. İşte 12 Eylül bu, sıkıntı buradan geliyor. 12 Eylül'ün bir özelliği de şu; Geçici 15. Madde dokunulmazlar vardı malum, işte şimdi o da kalkıyor" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Burada iki seçenek var; bir tarafta darbe anayasası, bir tarafta milletin anayasası. Bu proje, parti projesi, AK Parti, Tayyip Erdoğan projesi değil, bu proje milletin projesi. Pazar günü herhangi bir partiye oy vermiyoruz, kendimize, çocuklarımıza, geleceğimize oy veriyoruz. MHP'nin lideri konuşuyor. Biz hükümeti onlardan devraldık. 5 yıl memleketi yönetme hakları vardı, 3.5 yıl kaldılar. Niye? Mecalleri kalmadı, bırakıp kaçtılar.

Devlet o zaman yüzde 63 faizle borçlanıyordu, şimdi yüzde 8. Aradaki fark yüzde 55. Bu kimin cebinde kaldı? Milletimin cebinde kaldı. Enflasyon yüzde 30'du, şimdi 8.3. Aradaki fark 22. 'IMF, IMF, IMF' diyor. Tamam da senin döneminde de IMF yok muydu? 30 milyar dolar borç almadınız mı? İnsaf edin aldınız, bize ne kadar borçla bıraktınız, 23.5 milyar dolar bıraktınız. Ödedik, şimdi 6.6 milyar dolar borcumuz var. 'Milliyetçiyiz' diye geçiniyorlar, nasıl milliyetçiyse, söylüyorum kızıyor. Siz kafatası milliyetçisisiniz, gerçek milliyetçi vatansever olur, gerçek milliyetçi eserleriyle ortada olur. Milli bankamızdaki para onların döneminde 26.5 milyar dolardı, şimdi 75 milyar dolar. Farkımız bu."