Evlilik Öncesinde Çılgınlık Yapıyorlar
Mersin'de dünya evine girmeye hazırlanan genç çiftler, mutluluklarını ölümsüzleştirmek için fotoğraf stüdyosunda objektiflere bakmak yerine sahilde uçurtma uçurup, bisiklete binerek poz veriyor.
Çırak olarak başladığı mesleğinde bugün yeni bir çağ başlatan fotoğrafçı Ali Tayfur Yüceer, Stüdyo Güney adını verdiği işletmesinde farklı, farklı olduğu kadar da ilginç işlerin altına imza atıyor. Dünya evine girmeye hazırlanan çiftlerin mutluluğunu ölümsüzleştirmek için klasik stüdyo fotoğrafları çekmek yerine sahil kenarında ya da bir araba mezarlığını arka fon olarak kullanıp, genç çiftlere ilginç pozlar verdiren Yüceer, 28 yıldır içinde bulunduğu sektöre yeni bir soluk kazandırmaya çalışıyor.
Gelin ve damat, düğün kıyafetleriyle kimi zaman sahilde koşup uçurtma uçururken, kimi zaman bisiklet turuna çıkıyor. Kimi zaman hurda arabanın ya da parkta farklı ve ilginç bir heykelin önünde poz veren çiftler, oldukça eğlenceli anlar yaşıyor. Düğün kıyafetleriyle sahildeki vatandaşların şaşkın bakışları altında yürüyen çiftler, ankesörlü telefonda karşılıklı konuşurken, kullandıkları rengarenk şemsiyelerle de dikkat çekiyor. Stüdyodaki çekimlerde ise klasik pozlar yerine çiftler farklı müzik
enstrümanları kullanarak objektiflere poz veriyor.
"FOTOĞRAFTA O GÜNÜN ANISINI ANLATACAK İZLER BIRAKIYORUM"
Fotoğrafçılığın kendisi için vazgeçilmez bir tutku olmasının ötesinde bir aşk olduğunu belirten Ali Tayfur Yüceer, dünyaya yeniden gelmesi halinde yine aynı mesleği yapacağını ve fotoğrafçılıktan asla vazgeçme niyetinde olmadığını dile getirdi. Ara Güler'in "Fotoğrafçı dolu dolu olmalı. Fotoğrafı çeken kişi sanat ruhu taşımalı. Müzikten anlamalı, tiyatrodan anlamalı" şeklindeki sözlerinin kendisini çok etkilediğini ve kendisinin de fotoğraf çalışması yaparken işin sanatsal yönünü ön plana çıkartmaya
çalıştığını anlatan Yüceer, bu noktada birbirinin aynısı, soğuk ve anlamsız fotoğraflar yerine daha ilginç, eğlenceli ve o günün anısını ömür boyu taşıyacak izler bırakmanın çabası içinde olduğunu dile getirdi. Ara Güler'in yanı sıra Mehmet Turgut ve Nihat Odabaşı gibi isimlerin yapmış olduğu çalışmaları yakından takip ettiğini belirten Yüceler, kendi tarzını ortaya koymaya çalıştığını kaydetti.
"O ANI YAKALARKEN OLAYA SANATSAL BİR AÇIDAN BAKIYORUM"
Stüdyoda çekilen ve sonradan Photoshop ile gelin ve damadın arka fonuna bir Eyfel Kulesi veya gün batımı gibi bir fotoğrafın yerleştirilmesini doğru bulmadığını ifade eden Yüceer, "Bunlar bana karikatür gibi geliyor. Fotoğraf çok farklı bir dünya. O anı yakalamaktır. Ben de o anı yakalarken, buna kendi yaratıcılığımı da sanatsal bir bakış açısıyla fotoğraf karesine yansıtmaya çalıştım. Bu nedenle fotoğrafları kendi doğal mekanı içinde çekmeye özen gösteriyorum. Bunu yaparken de uçurtma, keman, bisiklet
ya da bir heykel, farklı enstrümanlara da fotoğrafta yer vermeye çalışıyorum" dedi.
Gelin ve damatlıkla sahilde koşup, uçurtma uçurmanın ya da bisiklete binip gezintiye çıkmanın kolay olmadığını, söz konusu çalışmaları yapmadan önce çiftlerle konuşup, onları ikna etmeye çalıştığını kaydeden Yüceer, "Çünkü bir gelin ve damadın en özel günü dünya evine girecekleri gündür. Onu ölümsüzleştirmek için de çok profesyonel biriyle çalışmaları lazım. Ama birdenbire bir fotoğrafçının karşısına çıktıklarında doğal olarak kasılıyorlar. Ancak fotoğrafçılarını tanıdıkları zaman her şey daha doğal
oluyor" diye konuştu.
"FOTOĞRAFTA MİZAH UNSURUNU DA ÖN PLANA ÇIKARTIYORUM"
Fotoğraf çalışmalarını yaparken aynı zamanda mizah unsurunu ön plana çıkartmaya çalıştığını vurgulayan Ali Tayfur Yüceer, kimi zaman gelin ve damatla karşılıklı çiftetelli oynayıp, onlarla eğlenip fotoğraflarını çektiğini, kimi zaman da onlara espriler yapıp avaz avaz şarkılar söylediğini anlattı. İşin gerginlik yerine eğlencenin ön plana çıktığını belirten Yüceer, böylelikle doğal ve samimi olduğu kadar da etkileyici ve uzun süre hafızalarda kalan fotoğrafların ortaya çıktığını söyledi. Yüceer, dışarıda
yapılan bir albüm çalışmasında yaklaşık 750 kare fotoğraf çekerken, stüdyoda 200 kare fotoğraf çektiğini ve bunun da sadece 20 adedini albümde kullandığını sözlerine ekledi.
(SNK-CC-Y)
Gelin ve damat, düğün kıyafetleriyle kimi zaman sahilde koşup uçurtma uçururken, kimi zaman bisiklet turuna çıkıyor. Kimi zaman hurda arabanın ya da parkta farklı ve ilginç bir heykelin önünde poz veren çiftler, oldukça eğlenceli anlar yaşıyor. Düğün kıyafetleriyle sahildeki vatandaşların şaşkın bakışları altında yürüyen çiftler, ankesörlü telefonda karşılıklı konuşurken, kullandıkları rengarenk şemsiyelerle de dikkat çekiyor. Stüdyodaki çekimlerde ise klasik pozlar yerine çiftler farklı müzik
enstrümanları kullanarak objektiflere poz veriyor.
"FOTOĞRAFTA O GÜNÜN ANISINI ANLATACAK İZLER BIRAKIYORUM"
Fotoğrafçılığın kendisi için vazgeçilmez bir tutku olmasının ötesinde bir aşk olduğunu belirten Ali Tayfur Yüceer, dünyaya yeniden gelmesi halinde yine aynı mesleği yapacağını ve fotoğrafçılıktan asla vazgeçme niyetinde olmadığını dile getirdi. Ara Güler'in "Fotoğrafçı dolu dolu olmalı. Fotoğrafı çeken kişi sanat ruhu taşımalı. Müzikten anlamalı, tiyatrodan anlamalı" şeklindeki sözlerinin kendisini çok etkilediğini ve kendisinin de fotoğraf çalışması yaparken işin sanatsal yönünü ön plana çıkartmaya
çalıştığını anlatan Yüceer, bu noktada birbirinin aynısı, soğuk ve anlamsız fotoğraflar yerine daha ilginç, eğlenceli ve o günün anısını ömür boyu taşıyacak izler bırakmanın çabası içinde olduğunu dile getirdi. Ara Güler'in yanı sıra Mehmet Turgut ve Nihat Odabaşı gibi isimlerin yapmış olduğu çalışmaları yakından takip ettiğini belirten Yüceler, kendi tarzını ortaya koymaya çalıştığını kaydetti.
"O ANI YAKALARKEN OLAYA SANATSAL BİR AÇIDAN BAKIYORUM"
Stüdyoda çekilen ve sonradan Photoshop ile gelin ve damadın arka fonuna bir Eyfel Kulesi veya gün batımı gibi bir fotoğrafın yerleştirilmesini doğru bulmadığını ifade eden Yüceer, "Bunlar bana karikatür gibi geliyor. Fotoğraf çok farklı bir dünya. O anı yakalamaktır. Ben de o anı yakalarken, buna kendi yaratıcılığımı da sanatsal bir bakış açısıyla fotoğraf karesine yansıtmaya çalıştım. Bu nedenle fotoğrafları kendi doğal mekanı içinde çekmeye özen gösteriyorum. Bunu yaparken de uçurtma, keman, bisiklet
ya da bir heykel, farklı enstrümanlara da fotoğrafta yer vermeye çalışıyorum" dedi.
Gelin ve damatlıkla sahilde koşup, uçurtma uçurmanın ya da bisiklete binip gezintiye çıkmanın kolay olmadığını, söz konusu çalışmaları yapmadan önce çiftlerle konuşup, onları ikna etmeye çalıştığını kaydeden Yüceer, "Çünkü bir gelin ve damadın en özel günü dünya evine girecekleri gündür. Onu ölümsüzleştirmek için de çok profesyonel biriyle çalışmaları lazım. Ama birdenbire bir fotoğrafçının karşısına çıktıklarında doğal olarak kasılıyorlar. Ancak fotoğrafçılarını tanıdıkları zaman her şey daha doğal
oluyor" diye konuştu.
"FOTOĞRAFTA MİZAH UNSURUNU DA ÖN PLANA ÇIKARTIYORUM"
Fotoğraf çalışmalarını yaparken aynı zamanda mizah unsurunu ön plana çıkartmaya çalıştığını vurgulayan Ali Tayfur Yüceer, kimi zaman gelin ve damatla karşılıklı çiftetelli oynayıp, onlarla eğlenip fotoğraflarını çektiğini, kimi zaman da onlara espriler yapıp avaz avaz şarkılar söylediğini anlattı. İşin gerginlik yerine eğlencenin ön plana çıktığını belirten Yüceer, böylelikle doğal ve samimi olduğu kadar da etkileyici ve uzun süre hafızalarda kalan fotoğrafların ortaya çıktığını söyledi. Yüceer, dışarıda
yapılan bir albüm çalışmasında yaklaşık 750 kare fotoğraf çekerken, stüdyoda 200 kare fotoğraf çektiğini ve bunun da sadece 20 adedini albümde kullandığını sözlerine ekledi.
(SNK-CC-Y)